İnanlar İnşaat, önemli projelere imza atan bir firma. Halen Sarıyer’deki
Terrace Bahçe projesini bitirmek üzere olan İnanlar, 80 konutluk bu
projenin yüzde 80’ini satmış durumda. Metrekaresi 3 bin 500 TL olan
konutların en büyük avantajı Hacıosman’a ulaşan metro ve tünel yapımının
sonlara gelmiş olması. Böylece ulaşım anlamında da büyük kolaylık
kazanacak proje şimdiden prim yapmış durumda. Bundan önceki projelerinin
de iyi primler yaptığını söyleyen İnanlar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı
Serdar İnan, inşaat sektöründeki en büyük problemlerden birinin, vergi
ve harçların yüksekliği olduğunu belirtiyor. “100 bin TL tutarındaki bir
evin neredeyse 40 bin TL’si vergi ve harçlara gidiyor. Bu yükün büyük
kısmını da evi satın alanlar çekiyor. Devletin bu alanda yeni
düzenlemeler yapması ve tüketiciyi koruması gerek” diyen Serdar İnan,
dergimizin sorularını yanıtladı: Emlak piyasasında kriz bitti mi?
Her zaman söylediğim bir şey var: Yedi senede bir kriz olur ve iki sene
sonra da bu krizden çıkılır. 2010 yılının mayıs ayında krizden
çıkılacağını öngörmüştüm ve dediğim gibi de oldu. Bundan sonra düze
çıkılacağı, fiyatların yükseleceği belli. Bu aşamada banka faizlerinin
de düşük olması insanları alıma yönlendiren önemli bir olgu. Kampanyalar
yapılıyor, gazetelerde boy boy ilanlar çıkıyor, satışlar da fena
gitmiyor. Zaten İstanbul’da en fazla 20 kadar müteahhidin yaptığı
projeler satıyor. Buradaki en önemli dinamizm bankaların kredi vermesi.
Bankalar 120 aya kadar kredi veriyor ve insanlar da bu sayede konut
alabiliyor. Bizim müteahhitlerin bu kredilendirmeyi yapması mümkün
değil. Ancak banka gibi güçlü kuruluşlar bunu karşılayabilir.
Hollanda’nın gayrimenkul kredileri GSMH’nın yüzde 100’ü kadar bir paya
sahip. Yani toplamda Hollanda’nın bir yıllık üretimi kadar kredi
verilmiş. Türkiye’de bütün konut kredilerinin toplamı ise GSMH’nın ancak
yüzde 10’u civarında. Dünya ortalaması ise yüzde 20 civarında. Şimdi
hemen hemen bütün bankalar kampanyalar yapıyor ve büyük müteahhitlik
firmalarının peşinde koşuyorlar. Projelerimizde 6-7 bankanın
kredilendirdiğini görürsünüz zaten. Bankalar ancak güçlü gördükleri
firmalara, projelere kredi verdikleri için bu alıcılar için de bir güven
ortamı oluşturuyor. Terrace Bahçe projesinde son durum nedir?
Sarıyer’de yaptığımız Terrace Bahçe’deki 80 konutun yüzde 80’ini sattık.
Büyüklüğü 50 ila 258 metrekare arasında değişen bu konutların metrekare
fiyatı ise 3 bin 500 TL. Çok pahalı olmayan ama sosyal konut da olmayan
bir klasmanda. Yine eski projelerimizdeki kaliteyi aratmayan
ayrıntılarımız var. Sarıyer ve Zekeriyaköy’ün iki önemli avantajı var.
Oraya Hacıosman’dan başlayan bir tünel yapılıyor ve tünel çıkışı bizim
projemizin tam önüne geliyor. Bu, yolu çok kısaltıyor. Şu an tünelin
kabası bitti, diğer işlerini yapıyorlar. Ayrıca yakın zamanda
Hacıosman’a metro geliyor. Bu anlamda Sarıyer şanslı bir bölge olacak.
Doğası da bozulmamış bir yer. Kendi özgün yapısının korunduğu projelerle
Avrupa standartlarında bir yer haline gelebilir. inanlar inşaat olarak yeni projeleriniz var mı?
Biz Zekeriyaköy’de 4-5 proje yapacağız. Projelerimiz arsaların yapısına
göre 30 ila 70 villadan oluşacak. Trendler artık değişiyor ve bunları
takip etmemiz gerek. Maalesef biz taklit etmeyi seçiyoruz. Fidanlıktan
alınmış, dokuya uymayan havalı ağaçlar bitecek. Bana göre onlar süs
köpeklerine benziyor. Güvenlikli siteler önem kazanmıştı, insanlar bunu
istiyordu ve biz de bunları yaptık. Yavaş yavaş insanlar bu sitelerden
rahatsızlık duymaya başladı. Artık alıcı şehrin dokusuna sahip şehir
dışı konutlar istiyor. Artık kamera sistemleri güvenliği kolaylaştırdı.
Biz sokakta büyüdük. Apartman kapısı her zaman açıktı, evin önünde bekçi
yoktu, okula yürüyerek gider-gelirdik. Küçüklüğümde zemin dairede
otururduk, ama ne çelik kapımız ne de pencere demirlerimiz vardı. Tekrar
bu dokuya dönme hevesi var. ~
Şu an şehir dışına doğru bir getto havası var ama insanlar artık sokak
ve caddeleri özleyecek. Bahçeşehir aslında öyle bir yerdir. Biz de kendi
projemizde bunu yakalayacağız. Suni peyzajı olmayan, sonradan yapılsa
bile bölgenin dokusuna uygun bir anlayışla hareket ediyoruz. Türk inşaat sektörü hakkında neler söyleyebilirsiniz?
2005’ten sonra Türkiye’deki inşaatçılık, mimari anlayış, sektöre bakış,
toplumun inşaatçıya bakışı çok farklılaştı. Kafalarda oluşmuş bir
müteahhit algısı vardı, o artık siliniyor. Artık projeler de değişti.
Mimariye ve mimara önem verilmeye başlandı. Şu an mimarlar Türkiye’de
altın çağını yaşıyor. Türkiye’deki mimarlar yurtdışına projeler çiziyor.
2005 yılındaki konut atağından sonra mimarlar da kendilerini geliştirip
yenilediler. Halen yüz kişinin çalıştığı, benim bildiğim mimar ofisleri
var. Türkiye sadece müteahhitlik sektöründe dünyada Çin’in ardından
ikinci sırada yer alıyor. Sıralamanın bu denli üstlerde olduğu başka bir
sektör yok. Türkiye devletinin de bunu bilmesi gerekiyor. Sektörde
anormal vergi yükü var. Bu vergi yükü son alıcıdan çıkıyor elbette.
Türkiye’nin birçok sorunu var. Ama en büyük sorunlardan biri de hantal
bir devlet yapısının olması. Devlet hizmetleri Türkiye’de çok pahalı.
Binlerce insanın çalıştığı ilçe belediyeleri var. Fakat bin kişinin
çalıştığı sanayi kuruluşları vergi rekorları kırıyor. Yani bu
belediyeleri daha verimli çalışır hale getirmek gerekiyor. Bizim Çin’le
rekabet edeceğimiz tek sektör inşaat. Çin, kendi ucuz işgücünü
kullanarak tekstilde bize fark attı. Fakat Libya çölündeki inşaatta bunu
yapamaz. Kültürel ve dinsel bağlardan dolayı avantajlı konumdayız. Bu
işi biliyoruz ve herkes ucuz işçi olarak Hintli çalıştırıyor.
Dolayısıyla Çin’in bir avantajı kalmıyor. Bu durumda sektörü korumak
gerekiyor. En azından köstek olunmasın. 100 bin TL’ye daire alan biri 3
bin 500 TL tapu harcı ödüyor. Zaten bu düzeyde alım gücü olan insanın
gelir seviyesi düşüktür. Yani onun için önemli bir miktardır. Ruhsat
almak için gittiğimizde bile büyük miktarlarda harçlar ödüyoruz. 100 bin
TL’lik bir dairenin tapu ve emlak harçları, kurumlar vergisi gibi
giderleri 40 bin TL’yi buluyor. Yani neredeyse yarısı vergiye gidiyor.
Kimse devletten teşvik beklemiyor ama en azından daha insaflı bir vergi
sistemi olmalı. Konut piyasasında şu anki fiyatlar nasıl? Sizden ev alanlar prim yapabildi mi?
1994 yılındaki kriz ve 1999 yılındaki depremle fiyatlar düştü. Sonraki
yıllarda toparlanmaya başladı. Fiyatlar 2005 yılından sonra
hareketlenmeye başladı. 2006 yılında dövizde bir artış oldu ve sektörü
olumsuz yönde etkiledi. 2007 yılında yine yükselmeye devam etti ve 2008
ortasına kadar bu yükseliş devam etti. Bu tarihten sonra dünyada oluşan
kriz Türkiye’yi de etkileyince fiyatlar düşmeye başladı. Özellikle
şehrin dışında bu düşüş daha belirgin oldu. Kent merkezinde o kadar
hissedilmedi. Bugüne gelindiğinde ise tersine bir durum oluştu ve inşaat
sektörü verdiği fireyi geri almaya başladı. Benim görüşüm bu yükselişin
2012 yılına kadar devam edeceği yönünde. Bizim projelerimizden yer
alanlar bugün çok karlı durumdalar. Şu an bizim yaptığımız yerlerin
ikinci el satışı 2007 yılı fiyatları seviyesinde. Bizim yaptıklarımız
kent içindeydi. Zekeriyaköy dışında yeni projeleriniz olacak mı?
Esenyurt, Feriköy, Büyükada, Kartal’da yapmayı düşündüğümüz projeler
var. Bunların arsalarını aldık. Krizin olacağını öngördüğüm için bazı
projeleri beklemeye almıştık. 2008 yılından itibaren sadece eldeki
projelerimizi bitirmeye ağırlık verdik, diğerlerini beklemeye aldık. Biz
sattıktan sonra da iki sene projede kalıyoruz. Büyüklüğüne göre 500’ün
üzerinde müdahalemiz olmuş. Çünkü müşterinin çeşitli değişiklik
talepleri olabiliyor. Proje fiyatımızın düşmemesi, müşteri memnuniyeti
gibi nedenlerle biz yaptığımız işin arkasında olduğumuzu gösteriyoruz.
Bu nedenle ciddi masraflar yapıyoruz. Profesyonel yönetimlere
devrediyoruz ama gözlemci olarak biz de işin içinde oluyoruz. Çünkü ilk
taşınıldığında insanlar kendi alanlarını belirlemeye çalışıyor ve bu
arada problemler de çıkabiliyor. Biz bunları çözüp, sorunun uzamasını
önlüyoruz.~ Mü?terinin tercihi ne yönde?
Müşteri artık lüks konutlarda olanları diğer konut tiplerinde de arıyor.
Müteahhitler de bunu orta konutlara da uygulamak istiyor. Bizim Terrace
Bahçe projemizde standartlar çok yüksek. Her projeye bir öncekinden
daha farklı fonksiyon koyuyoruz. Anlayışını, tarzını, renklerini
değiştiriyoruz. Yeni trendler oluşturuyoruz. Bunu yapmazsanız geride
kalıyorsunuz, kopyacı oluyorsunuz. Yakında havuzlar küçük projelerde
bitecek. Şu an projelerde mutlaka olması gereken bir şeymiş gibi duran
havuzlar aslında dar alanları daha da darlaştırıyor, hatta doğru
konumlandırılmadığı için kullanılamıyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?