Yeşil kurbağa damgasına dikkat

“yeşil kurbağa” damgası, lipton çay üretiminin tüm aşamalarında çevrenin korunduğunun, çiftçi ekonomisine ve sosyal hayata önemli katkı sağladığının kanıtı.

1.10.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Yeşil kurbağa damgasına dikkat
Unilever'in sürdürülebilir yaşam planı kapsamındaki en önemli projelerinden birisi lipton sürdürülebilir çay tarımı projesi. Lipton ekibi, bu projeye üç yıl önce ekonomik ömrünün yaklaşık yüzde 75’ini tamamlayan Türk çayının geleceğini kurtarmak için başladı. Proje kapsamında 17 bini aşkın çay tarımı üreticisine eğitim verdiklerini anlatan Unilever Gıda Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Mustafa Seçkin, ayrıca yaptıkları diğer uygulamalarla rize pazar’daki fabrikalarına dünyanın önde gelen çevre kuruluşu yağmur ormanları birliği’nin sertifikasını kazandırmayı başardıklarını belirtiyor. Seçkin, lipton ambalajlarına basılan “yeşil kurbağa” damgasının, lipton çay üretiminin tüm aşamalarında çevrenin korunduğunun, çiftçi ekonomisine ve sosyal hayata önemli katkı sağladığının kanıtı olduğunu kaydediyor.

Lipton, Sürdürülebilir Çay Tarımı Projesi ile Doğu Karadeniz’in gelişmesine ve bölgenin geçim kaynağı olan çay bitkisinin geleceğinin koruma altına alınmasına önemli katkı sağlıyor. Bu projenin kendileri için önemli bir deneyim ve gurur kaynağı olduğuna işaret eden Unilever Gıda Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Mustafa Seçkin, çay üreticilerinin de giderek bilinçlendiğine dikkat çekiyor. Üreticilerin tüm çalışmaların farkında olduğunu ve kendilerine destek verdiğini kaydeden Seçkin, tüm bu projelerin ekonomiye ve sosyal hayata önemli katkıları olduğunu vurguluyor.

Lipton'un Türkiye'deki sürdürülebilirlik planında öne çıkan stratejiler neler?
Unilever dünyanın en büyük hızlı tüketim ürünleri şirketlerinden biri olarak tüm dünyada yatırım atağını sürdürüyor. Küresel pazardaki etkinliğini ve payını sürekli artıran Unilever olarak, Sürdürülebilir Yaşam Planı kapsamında Türkiye’de Lipton markamızla Lipton Sürdürülebilir Çay Tarımı Projesi’ni gerçekleştiriyoruz. Unilever olarak, karbon ayak izimizi sürekli küçültmeyi hedefleyen ve olumlu sosyal etkilerimizi artıran bir iş yapış biçimini benimsiyoruz. Bu kapsamda 2010 yılında hayata geçirdiğimiz Unilever Sürdürülebilir Yaşam Planı, ürünlerimizin çevresel etkilerini yarıya indirecek, bir milyardan fazla insanın sağlık ve esenliklerini artırmak için harekete geçmesine yardımcı olacak ve tarımsal hammaddelerimizin yüzde 100’ünü sürdürülebilir bir şekilde tedarik etmemizi sağlayacak hedefler üzerine kurulu. Lipton olarak sürdürülebilirlik planımızda ağırlık verdiğimiz konu çay sektörünün Türkiye’deki sürdürülebilirliğini sağlamak.~

Şimdiye kadar gerçekleştirdiğiniz projelerden söz edebilir misiniz?
Lipton Sürdürülebilir Çay Tarımı Projesi, Unilever Sürdürülebilir Yaşam Planı kapsamındaki en önemli projelerimizden biri. Bu projeyi, ekonomik ömrünün yaklaşık yüzde 75’ini tamamlayan Türk çayının geleceğini kurtarmak, bu benzersiz lezzeti gelecek nesillere miras bırakmak amacıyla üç yıl önce başlatmıştık.

Lipton olarak hedeflerimiz ve vizyonumuzla örtüşen dünyanın saygın çevreci organizasyonlarından Yağmur Ormanları Birliği’yle iş birliği yapmayı tercih ettik. Lipton Sürdürülebilir Çay Tarımı Projemiz kapsamındaki, 17 bini aşkın çay üreticisine verilen doğru çay tarımı uygulamaları eğitimi, bölgenin ilk toprak analizi laboratuvarı’nın kurulması, Doğu Karadeniz’de atık sorununun çözümüne katkı, bölge kadınlarına yönelik sağlık taraması gibi ekonomik, çevresel ve sosyal çalışmalarla, Rize Pazar’daki fabrikamıza dünyanın önde gelen çevre kuruluşu Yağmur Ormanları Birliği’nin sertifikasını kazandırmayı başardık. Bu başarıyla Türkiye, Lipton çayın hem üretilip hem tüketildiği ilk ve tek Rainforest Alliance (Yağmur Ormanları Birliği) sertifikalı ülke oldu. Böylece Lipton’u tercih eden her tüketici, sürdürülebilir çay tarımını, dolayısıyla çayın geleceği için yapılan projeleri desteklemiş olacak. Lipton ambalajlarına basılan “yeşil kurbağa” damgası, Lipton çay üretiminin tüm aşamalarında çevrenin korunduğunun, çiftçi ekonomisine ve sosyal hayata önemli katkı sağlandığının kanıtıdır.

Ayrıca çay üreticilerimizin geçmişten bugüne gelen fazla gübre kullanım alışkanlığı vardı. Bu da toprağın tahribatı demekti. Ziraat Odası ile iş birliği yaparak bölgede toprak analizi laboratuarı kurduk. Yaptığımız ilk analizler sonucunda kullanılacak gübre miktarı için yaptığımız yönlendirmelerle üreticilerimiz yaklaşık 480 bin TL tasarruf yaptı. Bu miktarın proje sonuna kadar 3 milyon TL olmasını bekliyoruz. 2012 yılında başladığımız Katı Atık Projesi ile bölgede şu ana kadar 900 tonu aşkın atığın ekonomiye geri kazandırılmasını sağladık. Fabrikalarımızda üretilen tüm çayların 2015 yılı sonuna kadar sertifikalı olmasını taahhüt ediyoruz. Bunun için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Böylece Türk çayının bağımsız ve uluslararası bir organizasyon tarafından tanınmasını ve Lipton çaylarının sadece sürdürülebilir kaynaklardan alınmasını sağlamış olacağız.

Üreticilerin sürdürülebilirlikprojelerinize bakışı nasıl? Herhangi bir değişim gözlemleyebiliyor musunuz?
Bu projenin en önemli ayağı şüphesiz üreticiler. Özellikle eğitimler çay üreticilerimizde önemli bir bilinçlenme sağladı. Bunun zamanla artacağını düşünüyoruz. Eğer çayın geleceği için bu projeyi başlatmasaydık binlerce çiftçinin ekonomik ve sosyal geleceği tehlike altına girecekti. Şimdi onlar da ne yaptığımızın farkındalar ve bize destek veriyorlar.~

Global sürdürülebilirlik uygulamaları ile Türkiye'deki uygulamalar arasında nasıl farklar var?
Günümüzde sürdürülebilirlik her platformda tartışılıyor. Bu konunun temelinde çevrede yaratılan tahribat yer alıyor. Özellikle Avrupa ülkeleri çevresel sıkıntıları ilk yaşayan bölgeler arasında olduğu için meselenin farkına çok önceden vardılar. Hatta farkında olmaktan öte faaliyetlerine bir çevre başlığı açmış durumdalar. Türkiye’de ise bu kavram son birkaç yıldır tartışılıyor ve farkındalık yeni yeni oluşuyor.

Sürdürülebilirlik uygulamalarında nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?
Adeta bölgesel kalkınma projesine dönüşen bu projeyi tam anlamıyla sosyal sorumluluk anlayışıyla gerçekleştiriyoruz. Vodafone ile gerçekleştirdiğimiz İş Ortağım projesini ve teknoloji ortaklığımızı daha büyük kitlelere ulaştırma şansımız oldu. Bu projemiz Ingiltere’de Ethical Corporation Awards’da (Etik Kuruluş Ödülleri) “Business to Business Partnership” (B2B Ortaklığı) ödülüne değer bulundu. Ayrıca bu yıl www.kurbagayitakipet.com sitesinde, tüketicilerimizi Lipton Sürdürülebilir Çay Tarımı projesi ve Rainforest Alliance (Yağmur Ormanları Birliği) hakkında bilgilendiriyoruz.

Son tüketici tarafında ne kadar farkındalık sağlayabiliyorsunuz?

Türkiye, sürdürülebilirlik kavramına yeni yeni aşina oluyor. Lipton çaylarının Yağmur Ormanları Birliği tarafından sertifikalandırmasıyla ambalajlarımız üzerinde Yeşil Kurbağa logosunu ve bu logonun ne anlama geldiğini duyurmaya başladık. Yaptığımız bu proje aslında tüketici adına çevresel bir faaliyet yürütmek anlamına geliyor. Yani bir Lipton çayı tercih etmek tüm bu projelere bireysel destek vermek anlamına geliyor. Son tüketici bunun farkına varmaya başladı. İletişim kampanyası ve bilinirliği artırmak yönünde çalışmaya devam ediyoruz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz