Asya'daki güç yarışı

12.02.2018 14:58:000
Paylaş Tweet Paylaş
Asya'daki güç yarışı

Başkan Trump üç nedenden dolayı ABD dış politikası açısından yaşamsal öneme sahip birden fazla ülkeyi kapsayan bir Asya gezisine çıktı. Bu gezi Trump’a Çin Başkanı Xi Jinping ile buluşmak ve dünyanın en önemli ikili ilişkilerinin geleceğine yönelik ABD’nin beklentilerini aktarmak adına bir başka şans daha sunuyor. Bu onun için bu bölgedeki kendi ticaret ve yatırım ajandasını anlatabilmesi için iyi bir fırsat olacak. Nihayetinde bu gezi Kuzey Kore hükümetini baskı altına almak ve ABD’nin Doğu ve Güneydoğu Asya’da güçlü bir varlık göstermeyi sürdürme niyetinde olduğunun sinyalini vermek için bölgesel liderlerle doğrudan birlikte çalışma şansını da sunuyor. Ancak ne yazık ki ABD başkanında bu hedefleri tutturabilmesi için ne yurt içinde ne de yurt dışında yeterince politik güvenilirlik yok.

Çin’e yapacağı üç günlük ziyaret boyunca Trump, yine Kim rejiminin saldırgan tavırlarını değiştirmek ve Pyongyang’ın süregelen askeri tehditlerden uzak durmasını sağlamak için, Başkan Xi Jinping’i Kuzey Kore’ye karşı Çin kozunu kullanmaya ikna etmeye çalışacak. Onun iddiasına göre Çin yiyecek, yakıt ve nakit para konusunda Kuzey Kore için kritik bir tedarikçi ve Kim’i tavır değişikliğine zorlayabilecek tek ülke. Trump yine bu işbirliği karşılığında ABD ile Çin arasındaki ticari ilişkilerin artırılmasını teklif edecek. Ayrıca Kore Yarımadası’nda bariz bir çatışma patlak vermesi durumunda Çin’in Birleşik Devletler’e kıyasla çok daha büyük bir riske maruz kalacağı yönünde onları uyaracak. Trump aslında Japonya ve Güney Kore’de Washington’un kendi güvenliğine karşı olası tehditleri ortadan kaldırabilecek ittifaklar kurmaya çalışacak.

Trump bir süre önce Trans-Pasifik Ortaklığı (TPP) olarak bilinen tarihi bölgesel ticaret anlaşmasından ABD’nin çekileceğine dair bir açıklama yapmıştı. Şimdi ise Trump, bu kararına rağmen Japonya, Vietnam ve Filipinler’de mevkidaşlarını ABD’nin bu bölgede ticarete ve yatırımlara adamaya devam ettiğine ikna etmeye çalışacak. ABD Başkanı Japonya Başbakanı Shinzo Abe’ye, Abe’nin ABD’siz bir TPP için yol kat etmeye çalışmasına rağmen yeni bir ABD-Japonya ticaret anlaşması yapılması için baskı yapmaya devam edecek. Trump ayrıca Vietnam’daki Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği zirvesi ile Filipinler’deki Güneydoğu Asyalı Milletler Topluluğu’nda buluşacağı liderler olan Japonya’nın Abe’si ile Güney Kore’nin Moon Jae-in’ine ABD’nin kendisini bu bölgenin genelinde Çin’in etkisini artırma girişimlerine eşit kuvvetle karşılık vermeye adamayı sürdüreceğinin güvencesini de verecek.

Trump bu hedeflerin hiçbirini tutturamayacak. Japonya ziyareti gayet güzel geçecek, çünkü Trump ve Abe’nin kişisel ilişkileri çok iyi durumda, ancak onların bilhassa ticaretle ilgili çıkarları bu ziyaret bittikten bir süre sonra ilerleme kaydedemeyecek kadar uyumsuzluk gösteriyor. Ve onun bir araya geleceği liderlerin tümü de Trump’ın aslında ABD’nin tarihinde bugüne dek hiç görülmedik kadar sevilmeyen bir başkan olduğunun, kendi Cumhuriyetçi Partisi’nde bile kanun yapıcılarla açıkça ciddi çatışmalara girdiğinin farkındalar. Üstelik Trump’ın başarılı bir dış politikanın temel alacağı politik bir uzlaşma yaratmak için muhalefetteki kanun yapıcılarla birlikte çalışma isteği veya yeteneği olmadığının gayet iyi kavramış durumdalar. Ayrıca onun mevkidaşları kendisinin başkanlık kampanyası ile Rusya hükümeti arasındaki muhtemel gizli anlaşmalarla ilgili Robert Mueller soruşturmasının başkan ve etrafındakiler için kurcalamalar yaratmak adına daha henüz bir başlangıç olduğunu ve Trump’ın çok yakında şu anda elinde sahip olduğu politik sermayeden bile daha azının kalabileceğini de iyi biliyorlar. Onlar aynı zamanda 2018 yılındaki ABD kongre seçimlerinin Trump’ı siyasi strateji oluşturmaya yönelik politika planlamaktan daha da uzaklaştıracağının ve dolayısıyla partisinin oy kazanacağına inanması durumunda özellikle Çin’le ilgili başkanın istikrar mesajları vermesini engellemesine yol açacağının da farkındalar.

Asyalı liderler ayrıca Çin’in başkanının tarihsel anlamda en güçlü olduğu ve güvenildiği bir anda ABD’nin başkanının politik olarak giderek zayıfladığını da görebiliyorlar. Xi Jinping hem yurt içi reformlar ajandasıyla hem de kendi kişiliğiyle aynı hizada duran güvenilir müttefiklerle liderliğini pekiştirmek için geçenlerde Pekin’de yapılan 19’uncu Parti Kongresi’nden ustalıkla faydalandı. Xi’nin Çin’in anayasasıyla ilgili yönetim prensiplerine ekledikleriyle Xi, Çin’in politik ajandasında neredeyse tartışılmaz bir kontrole sahip olma noktasına geldi. Xi’nin henüz kendisine bir veliaht atamaktaki isteksizliği ise bu başkanın ikinci bir 5 yıllık dönem daha iktidarda kalabileceğini akla getiriyor ve onun bu etkinliği iktidardan çekilmeyi tercih etmesi halinde bile iktidarda kalmasının istenebileceği anlamına geliyor.

ABD ve Çin başkanları arasındaki güç dengesizliği bundan daha net olamazdı. Doğu ile Güneydoğu Asya’daki her hükümet Trump’ın Asya turu bittikten sonra bu iki güç ile nasıl ilişki kuracaklarına dair planlar yaparken işte bu gerçekliği göz önüne alacaktır.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz