Düşüşü tersine çevirmek

29.11.2021 12:45:000
Paylaş Tweet Paylaş
Düşüşü tersine çevirmek

On beş yıl önce, “J Eğrisi: Ulusların Neden Yükseldiğini ve Düştüğünü Anlamanın Yeni Bir Yolu” adında bir kitap yazdım. Amacım, okuyucuların neden bazı gelişmekte olan ülkelerin gelişmeye devam ederken diğerlerinin büyük politik huzursuzluklar yaşadığını anlamasına yardım etmekti. J eğrisi, bir ülkenin hem politik hem özgürlükler anlamında açıklık durumuyla istikrar durumu arasındaki ilişkiyi betimliyor. Eğrinin sol tarafındaki ülkeler stabil çünkü kapalılar. Kuzey Kore, Küba ve Körfez’deki kraliyetler bunun örnekleri. Bu ülkeler Almanya, Kanada, Japonya gibi tam anlamıyla açık olan ülkelerin elde edebileceği uzun süreli politik istikrar seviyesine ulaşamıyor. O ülkeler de eğrinin sağ tarafında yer alıyor. Sol taraftan sağ tarafa, kapalıdan çok daha açık bir duruma geçen bir ülkenin, bir dengesizlik döneminden geçmesi ve J eğrisindeki dibi görmesi gerekiyor. Örneğin Mihail Gorbaçov Sovyetler Birliği’ni açmaya çalıştığında veya Güney Afrika ayrımcılığı kaldırmaya başladığında da böyle oldu. Bazı ülkeler bu geçişi tamamlıyor. Diğerleriyse parçalanıyor. Fakat sağ taraftan sol tarafa geçmek de mümkün. Donald Trump’ın 2020 seçimlerindeki yenilgisini kabul etmeyi reddetmesine ve pek çok Amerikalının Joe Biden’ın seçimi gerçekten kazandığını kabul etmeyi reddetmesine rağmen, ABD eğrinin sağ tarafında yer alan olgun bir demokrasi olmaya devam ediyor. O dönemin hiçbir kısmında ABD diktatörlüğe dönüşmenin eşiğine gelmedi. ABD kurumları, şoklarla başa çıkabilme becerisini bir kez daha kanıtladı. Askeri emir komuta zinciri, politik olarak tarafsız olmaya devam ediyor. Amerikan mahkemeleri, seçimle ilgili ihtilafları yasalara göre çözüme bağladı. 

KUTUPLAŞMA ARTIYOR Fakat ABD son yıllarda, bazı kurumların meşruluğunun erimeye başlamasıyla hem daha az açık hem daha az dayanıklı hale geldi. Demokrasinin en temel unsuru olan seçim sonuçlarına duyulan güven, büyük bir darbe aldı. Aşırı politik kutuplaşma, kongrenin hükümetin yürütme kanadını veya kendi üyelerini gözleme konusundaki tüm çabalarının geçerliğine dair şüphe tohumları ekiyor. Kamu, medyaya olan saygısını giderek yitiriyor. Ne yazık ki ABD siyasetini zehirleyen kutuplaşma, düşünce ortamlarına da yansıyor. Tüm bu sebeplerden, Amerika’nın J eğrisi 30 yıl önce olduğundan daha farklı görünüyor. Bir tarafta, ABD kurumları sadece Trump dönemindeki kargaşa boyunca dayanıklılıklarını kanıtlamakla kalmadı, aynı zamanda ABD’nin serveti ve teknolojik gelişmeleri dünyanın geri kalanına göre arttı. Bu olumlu taraflar, ABD’nin istikrarını artırıyor. Fakat ABD açık bir şekilde giderek daha fazla kutuplaşmış bir toplum haline geliyor, bu da daha yüksek seviyede bir siyasi felç yaratarak ülkeyi eğrinin sağ tarafından aşağı itiyor. ABD bölünmüş seçmenler, politikacılar hakkında şüphe duyan bir kamu, servet eşitsizliği, partizan gazeteciler ve yapısal ırkçılıkla boğuşan tek ülke değil. Fakat bu problemler, dünyanın zengin demokrasileri arasında en fazla ABD’de bulunuyor. Dünya üzerindeki en güçlü ve etkili toplum daha çok bölünmüş ve işlevsiz hale gelince de bu durum küresel bir liderliğin olmamasını daha da kötü kılıyor. ABD’nin J eğrisindeki düşüşünü hızlıca tersine çevirmesi gerekiyor, yoksa hepimiz bunun sonuçlarını yaşayacağız.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz