Yenilikler peşindeyim, hedefim doğrudan ihracat

Ayten Çöl ile çiftçiliğe adım atmasının aşamaları, PepsiCo ile çalışmaları ve partneri PepsiCo hakkında konuştuk.

28.03.2014 13:24:590
Paylaş Tweet Paylaş
Yenilikler peşindeyim, hedefim doğrudan ihracat
Ayten Çöl, Türkiye’nin ender kadın çiftçilerinden... Üniversitede Arkeoloji eğitimi, İngiltere’de eğitim derken koşullar onu babadan kalma çiftliğin başına getirdi. Ğancar üretimiyle başlayan macerasını, biraz da ekonomik koşullar ve araştırmacı kişiliği ile farklı ürünlere taşıdı.

Pepsıco ile de tanışınca işini büyüttü, sürdürülebilir tarımda örnek çiftçilerden biri haline geldi. “herkesin yaptığı şeyi yapıyordum, krizler bana tohumculuğu ve dünyaya açılmayı öğretti” diyor ve gelecek için şöyle konuşuyor: “sürekli yenilikler peşinde koşuyorum. hedefimde doğrudan sebze ihracatı var.”

Üniversite eğitimini Hititoloji Bölümü’nde tamamlayarak arkeolog olan Ayten Çöl, babasının ölümünden sonra atalarından miras kalan Amasya’daki topraklarına gelerek çiftçilik yapmaya başladı. Amasya’nın en büyük ve modern çiftliklerinden birine sahip olan Çöl, “10 defa daha dünya gelsem, 10’unda da çiftçi olmak isterim” diyor.

Çiftçiliğe aşk ve tutkuyla bağlı olan Çöl, Amasya ovasına patatesi ilk kendisinin getirdiğini belirtiyor. Çöl, bugün 215’den fazla ülkede faaliyet gösteren PepsiCo ile çalışma sebepleri “ödeme garantisi, uyum, bilgi aktarımı, haberleşme, her türlü sese açık olmaları” olarak sıralıyor.

PepsiCo’nun isteği üzerine iyi tarım belgesi aldıklarını söyleyen Çöl, “Biz PepsiCo sayesinde yıllardır zaten yaptığımız iyi tarım, Global Gab, belli ilaçları kullanmak, insan sağlığını düşünmek gibi şeyleri belgeledik.

Ben ondan sonra kendi yaptığım şeyi belgeleyebilir hale geldim” diyor. Çöl’e göre Türk çiftçisinin en büyük problemi ise ektiği şeyin fiyatının ne olacağını bilemiyor olması. Ayten Çöl ile çiftçiliğe adım atmasının aşamaları, PepsiCo ile çalışmaları ve partneri PepsiCo hakkında konuştuk:~
Bize kendinizi anlatır mısınız?
Bu arazi bize sülaleden kaldı. Bu sülalenin adı Yusufzadeler olarak geçiyor. 16’ıncı yüzyılda Kanuni’nin Şehzade Mustafa’yı öldürtmesi sonucu şehir eski itibarını kaybedince buradaki valiliğin halktan birine verilmesi isteniyor. O kişinin de saraya yakın biri olması istenince yönetim benim baba soyuma veriliyor. Bu şekilde valilik babadan oğula geçerek devam ediyor.

Babam vefat ettiğinde ortaokul ikinci sınıf öğrencisiydim. Bu sürece kadar benim Amasya ile hiç ilgim yoktu. Ne burada doğdum ne burada yaşadım ne buranın kültürünü bilirim. Babam vefat ettikten sonra tek amacım çiftlikle ilgilenip babamın adını yaşatmak oldu.

O zamanlarda da tarımsal üretim ne düzeydeydi?
Şu an oturduğumuz ev üç asırlık. Babam o yıllarda Türkiye’ye pancar ziraatı gelişmeye başlayınca pancar ziraatıyla uğraşmaya başlamış. Bununla birlikte lakabı pancar kralı oluyor. Çünkü, müthiş bir pancar üretimi yapılıyor. Burası her daim çok iyi işletilmiş.

Sizin bu işin başına geçmenizin hikayesi nasıl gelişti?
Bir dönem İngiltere’deydim. Arazi paylaşımıyla Türkiye’ye döndüm. Ankara Koleji’nde okuduğum dönemde Ankara’dan zor ulaşım şartlarına rağmen hafta sonları buraya gelip gittim.

Sonrasında Dil Tarih Fakültesi’nde Hititoloji Bölümü’nü bitirip arkeolog oldum. Bu benim hayalimdi. Üniversiteyi bitirdikten sonra 1980-1985 yılları arasında Almanya’da eğitimime devam ettim. Ama bu süreçte burası hep devam etti.

1971’de herkesin yaptığı şeyleri yapıyordum, sonrasında krizler geldi. Krizlerle birlikte ben tohumculuğu tanıdım. Tohumculuk benim dünyamda başka bir kapı açtı. Daha sonra Türkiye yine krizlere girdi. Bu sefer sebzeciliği keşfettim. Her krizde ben tarımın farklı farklı bölümlerine girmiş oldum.~
Sürdürülebilir tarım kavramıyla ne zaman tanıştınız?
Aslında ben 1979’dan beri adını bilmeden de olsa, belki eğitimli biri olmanın avantajıyla belki de çok gezen biri olmanın getirdiği bilinçle, böyle olması gerektiğini biliyordum. Daha o zamandan ufak ufak Batı’nın ekim-dikim şeklini yakalamıştık zaten.

 Hiyerarşik bir sistem içinde bir çiftlik idaresinin nasıl olması gerektiğini sorgulamış ve bir anlayış benimsemiştik. O bilinci yakalayınca, ilginç bir şekilde şirketler de sizi yakalıyor. Benim böyle şirketlerle çalışmaya başlamam ilk ilaç sektörüyle olmuştur. Böylelikle o yıllardan itibaren bende ve çalışanlarımda bir şirketle çalışma kültürü oluştu.

PepsiCo ile nasıl tanıştınız?
Önce şunu söylemek istiyorum; Amasya Ovası’nın patatesle ilk buluşması benim sayemde oldu. 1975’lere kadar kimse patates ekmezdi. Patates ekimiyle birlikte biz uluslararası bir firmanın tedarikçiliğini yapan Gömeç Tohumculuk ile tanıştık. Onun için parmak patateslik ürün üretmeye başladık. İlk sözleşmeli patatesi onunla tanıdık.

O sıralar PepsiCo Türkiye’de yoktu. PepsiCo Türkiye pazarına girdiği ilkzamanlarda doğrudan çiftçiyle çalışmıyordu. İlk defa Amasya grubu çiftçileri ile birlikte 2008 yılında PepsiCo doğrudan çiftçiyle çalışmaya başladı.

O dönem PepsiCo’dan bölgeyi iyi tanıyan, patates potansiyelini iyi bilen Aslan Bey, bize gelip bu konuda aracı oldu. Çiftçiyi şirketin güvenirliliği ve profesyonelliği konusunda ikna ederek işin ciddiyetini anlattı. Biz de tek şart olarak aracısız çalışmak istediğimizi söyledik ve anlaştık.

PepsiCo ile ilişkinizi anlatır mısınız?
PepsiCo ile çalışacaksanız, kendinizi çok geliştirmek zorundasınız. Tam bir Amerikan çiftçisi olmalısınız. Sizin de ona çok hızlı şekilde ayak uyduruyor olmanız lazım. PepsiCo’nun en büyük özelliği işlerinde çok titiz olmasıdır.~
Sizinle toplantılar, bilgilendirmelerle sürekli iletişim halinde oluyorlar. Hatta biz ikinci yıl artık toplantı yoğunluğundan yorulduk ve aramızdan bir temsilci seçip grubun sözcüsü yaptık. O dönem tesadüf onun işlettiği çiftlik satıldı ve çiftlik işlerini bırakarak bir nevi bizim profesyonel yöneticimiz oldu. İlişkilerimizi o yürütüyor ama biz yine fiyat pazarlığı, sözleşme ve Agro Akademi’ye bütün grup olarak katılıyoruz.

Grup dediğiniz kimlerden oluşuyor?
Bu bölgede 7-8 üretici var. Hep beraber hareket ediyoruz. Aslında içlerinde en az patates eken benim. Benim ağırlıklı işim tohum ve sebze. Ama aralarında ciddi büyüklükte ekim yapanlar var. Benim 2 bin dönüm arazim var ve bunun 4’te 1’inde tohum üretiliyor. En yüksek miktarda patates bu bölgede üretiliyor. Briks ve yüksek verimlilik oranı yüksek. Ben PepsiCo için 30 dönüm ekiyorum.

Bu süreçte kimseden danışmanlık aldınız mı?
Çalıştığımız firmaların mühendisleri zaten sürekli bizi denetliyordu. Bu sayede çok şey öğrendim diyebilirim. 1971’den beri işin içinde olduğum için bir altyapım vardı. Bu yüzden hangi gübreyi atalım, nasıl kazalım gibi bir danışmanlıktan bahsediyorsanız almadım.

Verimlilik ve satışlarda değişme oldu mu?
Biz zaten PepsiCo’ya girerken verimli olduğumuz için girebildik. Amasya’nın bir özelliği turfanda ürünlerin bitmesiyle yerellerin başlaması arasındaki 20-25 günlük boşluğu dolduracak zamanda ürünler vermesi. Bu da Pepsi-Co’nun tercih sebeplerinden biri oldu. Biz hepimiz o 20 günlük boşluk içinde malımızı teslim ediyoruz.

Geleceğe yönelik planlarınız nedir?
Ben sürekli yeni ürünler deniyorum. Şu an hedefim direkt sebze ihracatı. Patates de olabilir. Belki PepsiCo ile devam ederken, onların da iznini almak kaydıyla bunu yapabiliriz. Çünkü, biz her attığımız adımı onlarla açık açık paylaşıyoruz.~
Biz PepsiCo sayesinde yıllardır zaten yaptığımız iyi tarım, Global Gab, belli ilaçları kullanmak, insan sağlığını düşünmek gibi şeyleri belgeledik. PepsiCo’ya ilk girdiğimiz sene bizden İyi Tarım Belgesi istediler, biz de bunu yerine getirdik. Ben ondan sonra kendi yaptığım şeyi belgeleyebilir hale geldim. Agro Akademi’de başka çiftçilerle tanışıp vizyonumuzu genişlettik.

“Kadın çifti olmanın zorluğunu yaşamadım ”

AŞKLA ÜRETİYORUM
Ben 10 defa dünyaya gelsem 10'unda da çiftçi olmak isterim. Bu işe aşkla tutkuyla bağlıyım. Ne üretiyorsam hepsini aşkla üretiyorum. Bazı insanlar bana "Sıkılmıyor musun?" diye soruyor. İnanın bana 24 saat yetmiyor. Günler daha uzun olsa keşke diyorum.

SÜREKLİ GEZEN BİRİYİM
Ben çok uğraşı olan biriyim. Sürekli geziyorum. Sırt çantalarımızı alıp dünyayı gezdiğimiz bir grubumuz var. Burada kış aylarında tarımsal faaliyet olmadığı için Yemen'e arkeolojik kazıya gidiyorum. Çiftçilik, sürekli değişkeni olan sürekli uyum sağlamanız yönlendirmeniz gereken bir iş. Adeta her yıl sıfırdan yeniden kurulan bir dükkan gibi.

KADIN OLMANIN ZORLUĞU
Kadın çiftçi olmak, sözünüzü dinletmek açısından fark etmiyor. Ben en azından böyle bir zorluk yaşamadım. Eğer karşındaki insan senin bilgi birikiminden eminse, artık senden emir alıyor.

1971'de buraya geldiğimde o zaman kapalı bir toplum vardı. Bir kadın olarak o toplumun en alt katmanındaki insanlara iş buyurmanız gerekiyor. İşte o noktada beden ve bilgi gücünüzü ortaya koymanız lazım. Bu aşamaları geçtim ve şimdi çok rahatım.~
PepsiCo ile çalışmanın avantajları ne oldu?
KURALLAR VAR, UYARIZ

Ben şirket ne derse yaparım. Ben o konuda korkağımdır. Yüzde 100 riayet ediyorum. Bir örnek vereyim, şirketten güve uyarısı gelmişti. Bu yüzden bazıları ilaç maliyetine girmek istemedi, ben firmayı dinleyip ilaçlama yaptım. O yıl ilaçlama yapmayanların malı tarlada kaldı. Benim gibi korkaklar, güve ilacı atanlar sınıfı geçmiş oldu.

ARAZİ EKİBİ ÇOK GÜÇLÜ
PepsiCo'nun elemanları bütün bölgeyi gezdikleri için bizim hiç bilmediğimiz hastalıkları biliyor ve tanıyorlar. Ben o hastalığı hiç görmemişsem, onun çaresini bulmam için çok zaman harcamam gerekecek ve iş işten geçecek. Biz artık bir aile gibiyiz. Arazide çalışan güçlü bir ekip var. İki tarafı da kollayıp gözetiyorlar.

ÖDEMEDE GÜVEN ÖNEMLİ
Çiftçi için de en önemli şey ne biliyor musunuz? Bu hengamenin içinde çalışıp bir parayı hak ettiyse, o paranın zamanında ödeneceğinden emin olmasıdır. PepsiCo ile çalışmamızın nedenleri; paranı gününde tam olarak almak, ödeme garantisi, uyum, bilgi aktarımı, haberleşme, her türlü sese açık olmaları olarak sıralayabilirim.

BİREY OLDUĞUMUZU HİSSETTİRİYOR
PepsiCo, çiftçisinin birey olduğunun farkında ve onlara bunu hissettiriyor. Bize değer veriyor, dinleniyoruz ve fikrimizi önemsiyor. Olumlu da olsa olumsuz da olsa gerekçelerini bize açıklıyorlar. Hakkımızın yenmediğini biliyoruz. Her yıl tüm piyasayı dolaşıp araştırsak da tüm kriterleri önümüze koyduğumuzda mantığımız bizi PepsiCo'ya götürüyor.

TARLAMDA VERİMLİLİĞİM ARTIYOR
PepsiCo'nun verdiği eğitimler ve üretim teknikleri ile çevreye duyarlı bir sekilde üretim yapıyoruz. Organik gübre Naturalis ile de topraklarımızı daha da verimli hale getiriyoruz. Bu bir üretici için son derece önemli.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz