Artık
“kusursuz şirket” dönemi sona erdi. Hatasını kabul eden şirketlere daha
sık rastlanıyor. Öyle ki son bir yılda Sony’den Blackberry’ye, JP
Morgan’dan McDonald’s’a kadar pek çok dev şirket, farklı konularda
kusurunu kabul edip özür dilemesiyle dikkat çekti. Türkiye ise bu konuda
henüz emekleme aşamasında. Yine de Borusan Holding, Türk Telekom,
Markafoni, Toyota gibi örnekler organizasyonlarında özür kültürünün
gelişmesi için çalışıyor. Bu şirketlerin kaptan köşkünde oturan
liderler, gerektiğinde özür dilemekten de çekinmiyor. Uzmanlara göre
hatasını hızlı şekilde kabul edip özür dileyenler, tüketici gözünde
güvenilirliğini artırıyor. Hatta rekabette bir adım öne geçiyorlar. Bu
şirketlerin satışlarında düşüş gerçekleşmemesi ise dikkat çekici...
Geçtiğimiz mayıs ayında Yahoo’nun CEO’su Scott Thompson, kendi
çalışanlarından ve kamuoyundan özür diledi. Özgeçmişinde okumadığı bir
daldan mezun görünen Thompson, “Hepimiz şirketimizin ilerlemesi için
büyük bir özveriyle çalışıyoruz. Fakat bu yanlışlık çalışmalarımıza
olumsuz bir etki yaptı. Bu yüzden, bütün sorumluluğu alarak sizlerden
özür diliyorum” dedi. Ancak bu açıklama, kamuoyu tarafından yeterli
bulunmadı ki Thompson özrünün hemen ardından istifasını vermek zorunda
kaldı. Aynı şekilde geçtiğimiz yıl ABD’nin önde gelen bankalarından
Citigroup’un eski CEO’su Chuck Prince ile eski başkanı Robert Rubin, bu
kez farklı bir konu için kamuoyunun önüne çıktı. İki yönetici, Finansal
Kriz Soruşturma Komisyonu’na verdikleri ifadede ülkeyi zarara
uğrattıkları için özür diledi. 45 milyar dolarlık kurtarma yardımı
aldıkları krizi öngöremediklerini itiraf eden Prince, “Yönetim olarak
ileriyi göremedik ve tehlikelerin farkına varamadık, özür dileriz” diye
konuştu. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Çünkü, son dönemde şirketler
gerek kişisel meseleler gerek kurumsal olarak yaptıkları hatalar için
daha sık özür dilemeye başladı. Aslında bunun da bir nedeni var: Tüm
dünyada tüketici trendlerini ortaya koyan trendwatching.com’a göre artık
şirketlerden kusursuz olmaları beklenmiyor. Tam tersine tüketiciler
hatalarına rağmen dürüst olmayı başaran markaları daha çok seviyor. Bu
trendin bir sonucu olarak da dünyada ve Türkiye’de her gün yeni bir
marka, ya ürün ya da hizmetindeki bir hatadan dolayı ya da kamuoyunu
incitecek bir davranışta bulunduğu için özür diliyor. Tarihinde en fazla
ürün geri çağırması gerçekleştiren Japon otomotiv devi Toyota gibi
hatalarını kabul eden ve samimi özür dileyenler hala yüksek satış
oranları ile sektörlerinde rekabet ediyor.
ETKİN ÖZÜR NASIL DİLENİR?
KALIP CÜMLELERLE YAKLAŞMAYIN
Amerikalı ünlü konuşmacı, yazar ve psikolog Guy Winch, şirketlerin
müşterilerinden özür dilerken 3 noktaya dikkat etmesi gerektiğini
söylüyor: “Öncelikle müşteriyle empati kurulmalı.~
Ardından hata düzgün şekilde telafi edilmeli. Müşterilerin
beklentilerinin çiğnendiği baştan kabul edilmeli. Şirketler özür
dilerken genelde iki noktada hata yapar: İlki, daha karşı tarafı
dinlemeden erkenden özür dilerler. İkincisi, tek bir şablon içinde,
belli bir kalıpla özür dilerler. Bu iki hata da müşterinin şirketle
güçlü bir bağ kurmasını engeller. Uzun vadede güven kaybı yaratır.”
SAMİMİ TAVIR VE DOĞRU İÇERİK ÖNEMLİ
“Özür ile Kriz Yönetimi” kitabının yazarı Keith Michael Hearit için ise
doğru bir özür için iki konuya önem verilmesi gerekiyor. İlki tavır
ikincisi ise içerik... “Özür dileme tavrı dürüst, samimi, zamanında ve
gönüllü olmalı. Tüm hissedarları ve toplumu hedefleyen bir içerikle
yapılmalı. Özür dilerken hata tam olarak kabul edilmeli, pişman olunduğu
belirtilmeli ve nasıl telafi edileceği açıklanmalı” diye konuşuyor.
DEVLERİN ÖZÜR STRATEJİSİ
Gerçekten de son 1 yılda özür dileyen global şirketler listesine
bakıldığında Sony’den Blackberry’ye, JP Morgan’dan McDonald’s’a,
Benetton’dan Dell’e kadar 30’dan fazla önemli örnek dikkat çekiyor.
Türkiye’de de bu yıl başında bu alanda bir ilk yaşandı. Başörtüsüne
ayrımcılık yaptığı iddiasına karşın Borusan Holding, üst yönetim
nezdinde bir basın toplantısı ile kamuoyundan özür diledi. Aslında
şirketlerin özür dileme nedenleri oldukça farklı: Hatalı üretim,
tüketicilerin bilgilerini tehlikeye atma ya da toplumun hassasiyetlerine
aykırı davranma gibi farklı durumlarda af dileyebiliyorlar. Örneğin
şubat ayında Coca-Cola, Çin’de ciddi bir hataya düştü. Piyasaya sürülen
76 bin kasa kolaya yanlışlıkla dezenfektan klor maddesi karıştığını
kabul eden şirket, Çinli tüketicilerinden özür diledi. Aynı şekilde
McDonal’d’s ve Carrefour da Çin’de gıda güvenliği alanında yaptıkları
hatalar nedeniyle tüketicilerden özür dilemek zorunda kaldı. Benetton
ise toplumun değerlerine ters düştüğü, Papa 16. Benediktus ile Mısır’ın
El-Ezher Cami İmamı Ahmed El-Tayyip’i fotomontajla öpüşüyormuş gibi
gösteren reklamı nedeniyle af diledi. Bu yılın bir diğer önemli özrü de
Japon elektronik üreticisi Sony’den geldi. Sony, PlayStation
kullanıcılarının kredi kartı ve diğer kişisel bilgilerinin çalınmış
olması ihtimali nedeniyle tüketicilerden özür diledi. Sony’nin ikinci
adamı Kazuo Hirai, “Verilerini tehlikeye attığımız, endişelendirdiğimiz
ve rahatsızlık verdiğimiz tüm kullanıcılarımızdan özür dileriz” dedi.
Güvenlik gibi telif haklarına dair konularda da yanlış yapan şirketler,
kullanıcılarından özür dilemek zorunda kaldı. Twitter’ın fotoğraf ve
durum güncellemesi servisi Twitpic’in kurucusu Noah Everett, yüklenen
her görselde telif haklarının siteye ait olduğu konusunda aldığı
tepkiler nedeniyle geri adım attı ve özür diledi.~ ÖZÜR YETERLİ DEĞİL
Hatalı üretim durumunda ise sadece özür yeterli olmuyor. Şirketler,
hatalı ürünleri geri çağırıyor, bazen de tamamen piyasadan toplatma
yoluna gidiyor. Japon otomobil üreticisi Toyota, geçtiğimiz 1 yıl içinde
özellikle ABD’de 80 kişinin ölümünden sorumlu tutulan, ani hızlanma
problemi olan modelinin 10 milyon adedini piyasadan geri çekti. Dünya
tarihinde en büyük ürün geri çağırma ise ABD pazarında Thylerenol ilacı
ile yaşandı. Johnson&Johnson’ın ürettiği ilacın istenmeyen yan
etkileri çıkınca 31 milyon adet ürün geri toplandı ve şirket, 100 milyon
dolar zarar yazdı. Maden suyu Perrier’in de ürünlerinde bensen
maddesine rastlanınca, 30 milyon dolar masrafla, 72 milyon şişe şirket
tarafından toplatıldı, Tüketici haklarının giderek kuvvetlenmesi sonucu
bu geri çağırmalar artıyor, Öyle ki 2011’de ABD’de geri çağırılan ürün
sayısı 315’e kadar çıkmış durumda, 2012 Nisan ayına kadar da 100 ürünün
toplandığı açıklandı, ABD’de geri çağırma istatistiklerini tutan
WeMakeItSafer’in CEO’su Jennifer P, Toney, geri çağırmada en üst
seviyeye ulaşılan 2007’de 460 ürünün geri toplanmasının nedenini,
oyuncaklar ve çocuk aksesuarlarında bulunan kurşuna bağlıyor, Toney,
“ABD gümrüklerinde güvenlik ve ihlal nedeniyle 2010 ve 2011 yıllarında
toplam bin 700 ürün iç pazara alınmadı” diye konuşuyor. Uzmanlar,
dünyadaki geri çağırma sayılarının üretimde dış kaynak kullanılması
nedeniyle son 10 yılda arttığına inanıyor, Düşük kaliteli üretim çoğu
zaman tüketicinin güvenliğini tehlikeye atıyor, Bu nedenle Avrupa
Birliği bölgesinde 2011’de ithal edilen bin 600’e yakın ürün gümrükten
geri dönmüş durumda, 2012’nin ilk 6 ayında da aynı bölgede 800 ithal
ürün gümrükten alınmadı, Son 5 yılda geri çevrilen ürünlerin dağılımı da
ilginç... Bu ürünlerin yüzde 28’i giyim eşyası, yüzde 23’ü oyuncak ve
yine yüzde 23’ü otomotiv yan sanayi alanında bulunuyor, Sözkonusu
ürünlerin ithal edildiği ülkelere bakıldığında da Çin yüzde 57 ile ilk
sırada yer alıyor. TÜRKİYE EMEKLEME AŞAMASINDA
Türkiye’de ise ürün geri çağırma istatistikleri tutulmuyor, Aslında
otomotiv alanı dışında farklı sektörlerden ürünlerini geri çağıran
şirketlere de yeni yeni rastlanıyor, Otomotiv Sanayicileri Derneği Genel
Sekreteri Ercan Tezer’in değindiği gibi aslında Türkiye’de birçok geri
çağırma oluyor, Ancak bunlar kamuoyuna açıklanmıyor, Şirketler
müşterilere çeşitli yollardan ulaşıyor.~
Son 1 yılda Türkiye’de Nissan, 88 Juke otomobilini geri çağırdı,
Volkswagen de dünyada 300 bin aracı ilgilendiren bir teknik hata için
Türkiye’de 819 araç sahibiyle bağlantıya geçti, Toyota ise 2010’da
Türkiye’de 57 bini aşkın aracını geri çağırarak önemli bir geri
çağırmaya imza attı, “Müşterilere en ufak mutsuzluk yaratabilecek
konuları çok düşük ihtimal dahilinde bile olsa, en kısa sürede bertaraf
etmeye çalışıyoruz” diyen Toyota Pazarlama ve Satış CEO’su Ali Haydar
Bozkurt, geri çağırmayla aldıkları olumlu tepkileri şöyle özetliyor:
“Geri çağırma kampanyamızı müşterilerimiz olumlu karşıladı, Toyota
müşterileri yüzde 85 oranında yine bizi tercih edeceklerini söyledi.”
BAŞARILI ÖRNEKLER VAR
Geçtiğimiz yıl tekstil alanında da LCWaikiki bir ilki gerçekleştirerek,
kumaşında zararlı maddeye rastladığı için 181 adet erkek şapkasını
gazete ilanıyla geri çağırdı, Tema Mağazacılık Yönetim Kurulu Başkanı
Vahap Küçük, “Türkiye’de tekstil sektöründe böyle bir geri çağırma ilk
kez oluyor. Uzakdoğu’dan gelen şapkaların bazılarından şüphelendik, 31
bin 720 şapka imha edildi” diyor. Aslında Türkiye’de bugüne kadar en
büyük ürün toplama operasyonu, alkollü içecek sektöründe Mey İçki
tarafından gerçekleştirildi. Sahte rakı yüzünden ölümlerin meydana
gelmesiyle kendi hatası olmamasına rağmen şirket, Mey İçki CEO’su Galip
Yorgancıoğlu’nun verdiği rakamlara göre 1 milyon yeni rakıyı piyasadan
çekti. Dünyada ikinci en büyük ürün toplama olarak tarihe geçen
operasyonla şirket 20 milyon dolar zarar yazdı. GÜVEN KAZANDIRIYOR
“Mey İçki’nin yaptığı operasyon müthiş bir liderlik gösterisiydi” diyen
Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi Başkanı Cüneyt Evirgen,
her türlü aksilikte anında hatayı kabul edip özür dilemenin şirkete
tüketiciler gözünde güven ve özgünlük kazandırdığına inanıyor. Bu
meziyetin gücünü keşfeden liderler de gerektiği durumlarda özür
dilemekten kaçınmıyor. Borusan Holding’in CEO’su Agah Uğur da bu
isimlerden biri... Başörtüsü ayrımcılığıyla suçlanan ve bu nedenle bir
sponsorluk iptali gerçekleştirdiği öne sürülen Mini ve BMW markasıyla
ilgili tecrübeli yönetici, “Hangi dil, din, ırk, inanç, giyim ve yaşam
tarzında olursa olsun tüm vatandaşlarımızdan içtenlikle özür dileriz”
diyerek çoğu uzmana göre hatasından akıllıca dönmeyi başarmış bir
örnek.~
2008 yılında Borusan’ın yaşadığı krizin bir benzerini global içecek
şirketlerinden Pepsi de yaşadı, “Duygularını Göster” fotoğraf
yarışmasında, “Türbanlı fotoğraf kabul edilmeyecektir” şartı nedeniyle
büyük tepki toplamasının ardından gazete ilanları ile kamuoyundan özür
diledi, Yazılım şirketi Microsoft da4 yıl önce Encarta
ansiklopedisinde Türkiye haritasını yanlış yayınlayınca özür dilemişti.
ŞİRKET KÜLTÜR GELİŞTİRİYOR
Bu gibi örnekler artıkça, tüketiciyle yakın temas içinde bulunan
şirketler nasıl özür dilenmesi gerektiği konusunda belli şablonlar
geliştiriyor. Bugün 5 milyonun üzerinde üyesi bulunan Markafoni,
işlemleri taahhüt ettiği süre ve şekilde yerine getiremediğinde hatasını
kabul ederek özür diliyor. Markafoni’nin COO’su Çağrı Orcan, “Özür
dilemenin üyelerimizle aramızdaki ilişkiyi güçlendirmek, açık iletişim
ve güven ortamı yaratmakta vazgeçilmez olduğuna inanıyoruz” diyor. Aynı
anlayış TurkNet ve Türk Telekom’da da mevcut. Türk Telekom Müşteri
İlişkileri Başkanı Haktan Kılıç, özür sürecinde sözlü iletişimin
yazılıdan daha sıcak olduğu düşüncesiyle müşterileriyle telefonla
bağlantıya geçmeyi tercih ettiklerini söylüyor. TurkNet Genel Müdür
Yardımcısı Rana Karaküçük Özenç ise “Özür kültürü, iş kodumuzun en
önemli parçalarından... Burada sosyal medyayı kanal olarak
konumlandırıyor, mağduriyetlerden ötürü kullanıcımızdan özür diliyor ve
neler yapabileceğimizi kendileriyle konuşuyoruz” diyor.
SAMİMİYET ÖNEMLİ
Hata konusu ne olursa olsun özür dilerken, tüketici gözünde itibar
kaybetmemek için belli noktalara dikkat etmek gerekiyor. İtibar yönetimi
konusunda uzman Salim Kadıbeşegil, “Her şeyden önce şirketler, günün
birinde tüketicilerinden özür dileyebilecekleri ve bunu da samimi olarak
yapmaları gerektiği bilinciyle yönetilmeli. Özür bir erdemdir! Hatayı
kabul, bunu telafi etme niyetini belirtmek yıllarca konuşulacak bir
marka öyküsü yaratabilir” diyor. Özrün karşı tarafta kabul görmesinin
temel unsuru ise “samimiyet”... Cüneyt Evirgen’e göre özür, şirketin
CEO’sunun ağzından olmalı ve yönetim kurulu, ana hissedarlar tarafından
da desteklenmeli. Evirgen, “Özür samimi ve dürüst olmalı. Mesajda
yuvarlak ifadeler olmamalı. Net, endişeleri silen, geleceğe dair
taahhütler sunan bir içerikte olmalı” şeklinde konuşuyor. Marka uzmanı
Yelda İpekli de özür dilerken şirketin hatayı tamamen kabullenmesi
gerektiğini belirtiyor. “Sonuçta tüketici hatayı kimin yaptığıyla
ilgilenmiyor; eksiklik, hata her ne ise kurum bunu hızla sahiplenmeli”
diyor. Bu aşamada hatayı geçiştirmeye çalışmak, yapılabilecek en büyük
yanlış. Uzmanlar, sosyal medyanın da etkisiyle şirketlerin her türlü
bilgisinin çok yüksek hızla yayıldığını ve bu ortamda hatanın zamanla
unutulmasını beklemenin şirket imajına, tüketici güvenine ciddi zarar
vereceği konusunda hemfikir. “Kusursuzluk artık bir beklenti değil.
Çağdaş pazarlamada kusur, yönetilmesi gereken bir biçim haline geldi”
diyen marka uzmanı Hakan Senbir ise özür dilemenin derecesinin yaşanan
kriz ile doğru orantılı olduğu düşüncesinde. Senbir, “Kriz büyüdükçe
ödenen bedelin manevi olduğu kadar maddi karşılığı da olur. İletişim
düzeyi ne kadar net ise markanın itibar ve satış kaybı o denli az
olacaktır” diyor. ~
MEHMET NANE / TEKNOSA GENEL MUDURU
“PROFESYONEL ÖZÜR DİLEYİCİYİZ"
SEKTÖRDE İLKİZ
Bizim güçlü bir özür dileme kültürümüz var. Teknosa olarak özür dilemeyi
sistematik hale getirmek için sektörümüzdeki ilk ISO1ÜÜÜ2 Müşteri
İlişkileri Standardı’na girdik. Yaptığımız bir hata varsa nasıl ders
çıkarılır, müşteri nasıl kazanılır standardını tüm Teknosa çapında
kurduk. Yani biz profesyonel özür dileyiciyiz. Müşterimizden özür
dilerken mutlaka samimi olunması gerektiğini düşünüyoruz.
ÖZÜR ŞABLONUMUZ VAR
Bize yazı yazarak ulaşan müşterimize yazılı ya da telefon açıp özür
diler, hatamızı düzeltmeye çalışırız. Duruma göre ne gerekiyorsa bazen
ürünü birebir değiştirmeye, tamir ettirmeye ya da tarafımızdan bedelinin
geri ödenmesi yollarına gideriz. Özür dileme de diğer hizmetlerde
olduğu gibi belli bir şablonumuz var. Çalışanlarımızdan da hata
yaptıysak özür dilemeyi biliriz.
AGAH UĞUR/ BORUSAN HOLDİNG CEO NET ÖZÜRÜMÜZ HEDEFİNE ULAŞTI'
ÖZÜR DİLEME KARARINI NASIL ALDIK?
Toplumumuzun
en çok uzlaşı ihtiyacı içinde olduğu, hassas bir konuda neden olduğumuz
baş örtüsüne ayrımcılık iddiasını taşıyan olaydan büyük üzüntü duyduk.
2011’in son günlerindeki bu iletişim krizi bizim için her bakımdan zorlu
bir 5 gündü. Olayın kamuoyuna yansıdığı ilk gün, birkaç saat içinde bu
ayrımcılık iddiasını kabul etmediğimizi açıkladık. Grubumuzun 66 yıllık
ilkelerini ve değerlerini hiçbir şekilde temsil etmeyen yanlış ifadeler
yetkisiz de olsa şirket adına dile getirilmişti. Biz bu durumun kurumsal
sorumluluğumuzu ortadan kaldırmadığı konusunda hemfikirdik. En kısa
süre içinde kamuoyundan açık bir şekilde özür dileme kararı aldık.
“AMA”SIZ NET İFADELER KULLANDIK
Kurumsal
yönetişim ilkelerimizin başında açıklık, samimiyet ve şeffaflık gelir.
Kriz sürecini de bu anlayışla yönetmeye azami ölçüde gayret gösterdik.
Vereceğimiz mesajın "ama, fakat, çünkü" gibi parantezler içermeyen, net
ifadeler taşıması bizim için önem taşıyordu. “Borusan, Türk toplumunun
tümüne inanmış, insanlarımıza hizmet ve ürün sunarak katma değer
yaratmak için çalışan, hiçbir şekilde ayrımcılığa ve bağnazlığa izin
vermeyen bir kurumdur. Ve bu tavrını koruyacaktır” mesajını verdik.
Borusan'ı yansıtan bu net mesajımızın da hedefine ulaştığını
düşünüyorum.
ÖZÜR YERİNİ BULDU
Kamuoyu ve tüm sosyal
paydaşlarımızın Borusan’ın bu düşünceler içinde olmayacak bir grup
olduğunu anladıklarını ve özür dileme noktasında samimiyetimizi takdir
ettiklerini düşünüyorum. Basın toplantımızdaki mesajlar net ve
değerlerimiz konusunda hiçbir şüpheye yer bırakmayacak derecede açıktı.
Türk toplumuna ilettiğimiz mesajın yerini bulduğundan emindim.
Açıklamamızın ardından sosyal medyada tartışmalar tamamen sona erdi.
Çalışanlarımız, müşterilerimiz başta olmak üzere toplumun her kesiminden
olumlu tepkiler aldık. Konunun satışlarımıza olumsuz etkisi olmadığı
gibi Borusan’ı Borusan yapan değerleri yeniden ifade etme zemini bulduk.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?