5x5x5’le Daha Ucuz, Hızlı Yenilik

Michael Schrage, inovasyon konusundaki fikirleriyle dünya çapında bir üne sahip. Bu konuda pek çok kitap yazan Schrange, yeni kitabı “Fikirlerin Ötesine Geçmek-In Getting Beyond Ideas” ile şirketle...

1.02.2010 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Michael Schrage, inovasyon konusundaki fikirleriyle dünya çapında bir üne sahip. Bu konuda pek çok kitap yazan Schrange, yeni kitabı “Fikirlerin Ötesine Geçmek-In Getting Beyond Ideas” ile şirketlere basit bir formül öneriyor. “Çalışanlarınızı 5 takıma ayırın, onlara 5 haftada 5 bin dolarlık değer yaratacak 5 deney yapmalarını söyleyin” diyen Schrage, bu yöntemle inovasyonun bir şirket kültürü olacağını düşünüyor. Günümüzde pek çok şirketin inovatif gibi davrandığına dikkat çekiyor ve ekliyor: “İnovasyon tüketiciye sunulan değerdir. İnovasyonu hayata geçirirken müşteriyi süreçlerin ortağı yapmayı ihmal etmeyin.”

 

İnovasyonun Yeni Formülü

hedMichael Schrage, inovasyon konusunda yaptığı çalışmalarla tanınıyor. Bu konuda pek çok kitap da yazdı. Henüz piyasaya çıkmayan “Fikirlerin Ötesine Geçmek-In Getting Beyond Ideas” adlı yeni kitabıyla inovasyonda çığır açmaya hazırlanıyor. Bu çalışmasında yenilikçiliğin en etkin şekilde nasıl şirket kültürü haline gelebileceğini ve neler kazandırabileceğini gözler önüne sermek istiyor.

Schrage, şirketleri mevcut fikirlerin ötesine geçirmeye çalışırken aslında onlara basit bir formül sunuyor. Bu formülü de kısaca şöyle açıklıyor: “Çalışanlarınızı 5 takıma ayırın, onlara 5 haftada 5 bin dolarlık değer yaratacak 5 deney yapmalarını söyleyin.”

Sadece çalışanları yönlendirmenin işe yarayacağının altını çizerken her ölçekten şirketin bu yöntemle başarıyı yakalayabileceğini vaat ediyor.

Schrage’ye göre inovasyonu hayata geçirirken müşteriyi süreçlerin ortağı yapmak kritik bir öneme sahip. “Şirketlerin yapmak istediklerinden çok, var olan ve potansiyel müşterilerinin ne istediği önemli. Ben IBM, P&G gibi büyük bir şirketsem, en iyi müşterilerimin aynı zamanda şirketimin inovasyon sürecinde iş ortağım olmasını isterim. Müşterilerimin yapılan ya da yapılacak inovasyona tepki vermesini tercih ederim” diyor.

İş dünyasına baktığında inovasyona dair birçok yanlış yapıldığını da ifade eden Schrage, bu yanlışların başında inovatif olmadığı halde inovatifmiş gibi davranan şirketlerin geldiğini söylüyor. Bu noktaya da şöyle açıklık getiriyor: “Aslına bakarsanız çoğu şirket inovatifmiş gibi davranıyor. İnovasyon, sadece bir ürüne eklenen yeni özellikler ya da yeni fonksiyonlar değil, tüketiciye sunulan değerdir. İnovasyon adına odaklanılması gereken bir diğer unsur, tüketicilerin sunulan özelliği kullanabilmesidir.”

Son yıllarda gerek yazıları gerek kitapları ve verdiği konferanslarla inovasyon konusunda iş dünyasına yön veren Michael Schrage, sorularımızı şöyle yanıtladı:

*“Fikirlerin Ötesine Geçmek-In Getting Beyond Ideas” adlı kitabınızda 5X5X5 takım metodolojisinden bahsediyorsunuz. Bu nasıl işleyen bir yöntem?
Yıllardır çok sayıda şirketle çalışıyorum. Bu şirketlerin hepsinin ortak özelliği, inovatif olmayı amaçlamalarıydı. Sorunları ise bu isteklerinin sürekli engelleniyor olmasıydı. Şirketler, birtakım önerilerle ortaya çıktıklarında, bu fikirlerin gerçekleştirilmesinin ya çok pahalı ya çok fazla zaman alan ve güç koordine edilen uygulamalar olduğunu fark ediyorlar. İşte bu noktada işletmeler öyle bir metodolojiye ihtiyaç duyuyor ki, o metodolojinin hızlı, ucuz ve inovasyon açısından etkin olması gerekiyor.

Bu metodolojinin farklı departmanların birlikte çalışabilme ruhunu yüksek tutması da önemli bir nokta. Çünkü, organizasyon içindeki farklı departmanlarda çalışan kişileri bir araya getirmek şirketler için zor bir süreç.

*İnovasyon sürecinde departmanlar arası koordinasyon bozukluğu ne kadar büyük bir eksiklik sizce?
Birçok kişi, kendi departmanlarında uyumlu olup, departmanlar arasında uyumsuz çalışabiliyor. Bu nedenle en başta bu kişilere bir hipotezle gelmelerini söylüyorum. Bu hipotezi deneye dönüştürmelerini istiyorum.

Yanlış anlaşılmasın, bu teknik bir deney değil. Bilgi ve değer yaratma gibi iş deneyimi gerektiren konularda fikirlerini test etmelerinden bahsediyorum. Bu nedenle 5 takıma, 5 gün vererek 5 deneyle gelmelerini istiyorum. Bu 5 deney, 5 bin dolardan daha fazla tutmayacak şekilde tasarlanmalı.

Tabii zaman konusu da çok önemli. Deneyin süresi 5 haftayı geçmemeli. Eğer bu takımlar, 5 bin dolarlık bir değer yaratma potansiyeli gösteriyorsa, organizasyonunuz inovatif bir ürün/servis çıkarıyor demektir. Çünkü 5 takım, 25 fikir anlamına geliyor. 25 deneyi siz devamlı yaparsanız, şirketin inovasyon kültürünü de oluşturursunuz. Bu deneyin ardından CEO’nuzdan şu soru cümlesini duymanız çok mümkün: “Biz gerçekten bunu yapabilir miyiz” ve cevap: “Evet, yapabiliriz. Üstelik 5 bin dolarla ve 5 hafta içinde.”

*Bu metodolojinin kriz dönemlerindeki katkısı ne oluyor? 
5X5 metodolojisinin amacı, inovasyonun sanıldığı kadar pahalı ve zaman alan bir olay olmadığını kanıtlamak. Bu metodoloji, inovasyonun yaratacağı riski uzaklaştırıyor. Ekonominin kötüye gittiği zamanlarda, riski azaltarak inovasyon gerçekleştirmek önemli bir konu. Bu nedenle şirket kültürünü değer odaklı inovasyon yapmaya yöneltmek gerekiyor.

Sadece büyük organizasyonlar değil, KOBİ’ler ve girişimciler de bu yöntemi rahatlıkla kullanabilir. Çünkü, yöntem, şirkete aynı zamanda bir test süresi de veriyor. Bunu her boyuttan şirket yapabilir.

*Çalışanların birlikteliğinden çok sık söz ediyorsunuz. Takımların ve birlikteliğin bu kadar önemli olmasının nedeni nedir?
Benim şirketlerde gördüğüm en kötü şey, departmanlar arası birlikteliğin olmaması. Yani pazarlama departmanı pazarlama fikriyle, üretimdekiler üretim deneyimleriyle geliyor. 5X5 metodolojisinin en güzel tarafı, çalışanların birbirleriyle işbirliği yapmasını sağlaması. Pazarlamadaki çalışan üretimle, üretimdeki Ar-Ge departmanı ile birlikte çalışıyor. Sadece kendi departmanını değil, şirketin bütününü görüp ona göre fikir geliştiriyor.

* Peki KOBİ’ler için de ‘5’ sayısı geçerli mi?
Elbette boyutların farklı oluşundan dolayı ihtiyaç duyulan sayı 2 ya da 3 takım olur. Ama benim önerim, şirket içinde mutlaka birden fazla takım bulundurmaları yönünde. Şirketlerin bunu desteklemesi lazım. Çünkü bu şekilde daha fazla fikre sahip olmak mümkün.

*Bu metodolojiyi tamamen ya da en azından bir kısmını uygulayabilen şirketler var mı?
Maalesef şirketlerin isimlerini paylaşamam ama bu metodolojiyi uygulayıp çok başarılı olan şirketler var. İnternet, mağazacılık, gıda ve finans sektörlerinden birçok şirket metodolojinin uygulayıcıları arasında…

Bu şirketlerden bazıları pazar lideri bazıları değil. Pazarda lider olmayanlar ise liderlik koltuğu için rekabet ediyorlar. Bu nedenle inovatif olmak durumundalar.

Pazar liderleri bir inovasyon ikilemi içinde kalıyor. Lider oldukları için hep aynı tür inovasyon gerçekleştirmeleri gerektiğini düşünüyorlar. Lider olmayanlar ise farklı konseptlerde inovasyon yapmaya daha çok ihtiyaç duyuyor. Çünkü, farklılaşmak onlar için hayati derecede önem taşıyor. Bu nedenle ben genellikle pazardaki ikinci ya da üçüncü şirketlerle çalışıyorum.

*Peki inovasyonu en iyi gerçekleştiren şirketler hangiler?
İnovasyonu en güzel uygulayan şirketlerden biri Amazon.com’dur. Amazon, tüketicilerinin alışveriş geçmişine göre kişiye özel önerilerde bulunuyor. Bu nedenle Amazon software programları bile geliştirdi. Bu programla tüketicilerini, aldıkları ürün türlerine göre kategorilere ayırdı.

Diğer başarılı bir örnek ise mağazacılık sektöründen. Bu mağaza çok ucuz bir inovasyon gerçekleştirdi. Yaptığı şuydu: Birçok müşteri alacağı kıyafeti denerken zaman, harcamak istemez. İşte bu mağaza, sıkıntıyı gidermek için müşterinin ve beğendiği kıyafetin fotoğrafını çekiyor. Ardından bir bilgisayar programı yardımıyla kıyafeti müşterinin üzerine oturtuyor ve istenen e-mail adresine gönderiyor. Yani müşterinin o ürünü denemesine ve zaman kaybetmesine gerek kalmıyor.

Bu müşteriye kazandırılan deneyimin ötesinde, o mağazanın müşterinin e-mail adresine sahip olmasını da sağlıyor. Böylece mağaza müşterilerinin hangi kıyafetleri seveceğine dair elinde bir arşiv de bulundurmuş oluyor. Bu 10 yıl önce yapılmaya çalışılsaydı çok pahalı bir inovasyon olabilirdi ancak bugün maliyeti bile yok.

*Peki CEO’ların inovasyonun hayata geçirilmesindeki rolü ne olmalı?
Küçük, büyük tüm şirketlerde CEO’lar yapılması gereken inovasyona karar veren kişiler gibi durur. Bence bu çok saçma. CEO’lar, şirket içinde en iyi inovasyon hikayeleri hangisi diye bakan kişilerdir. CEO düzeyindeki yöneticilerin inovasyon sağlayabilecek çalışanları istihdam etmesi ve koruması gerekiyor. Bu inovatif hikayeler, gerçek hikayeler olmalı. Hayal gücünün ürettiği hikayeler hiçbir işe yaramaz.

*Sizden danışmanlık alan şirketler, inovasyon konusunda en büyük sıkıntıyı hangi noktada yaşıyor?
Şirketlerin en önemli inovasyon sorunu, inovatif düşüncenin gerçekleştirilme aşamasında çok pahalı olması. Bu, zamanlama açısından çok karmaşık bir konu olarak görülüyor. Bu arada şirketler, marka değerlerini de korumak istiyor. Diğer önemli bir hata da şirketlerin inovatif düşüncelerini test etmemeleri. Oysa inovatif düşüncenin işe yaradığı kanıtlandıktan sonra uygulama aşamasına geçilmeli.

“3 Tip İnovasyon Var”

*Tüm bu anlattıklarınızdan yola çıkarak inovasyon daha ucuz ve hizmet odaklı olmaya başladı diyebilir miyiz?
Bence diyemeyiz. Günümüzde iş dünyasında 3 çeşit inovasyon var. Bunlardan biri, ucuz inovasyon. Wal-Mart’ın gerçekleştirdiği bu türe giriyor.

İkinci inovasyon stratejisi, maliyet tasarrufuna dayanıyor.

Bir de “en iyi değer sunma stratejisi” var. Burada ana konu, tüketicinin aldığı ürün ya da hizmetten mutlu olmasıdır.

Farklı kişiler, farklı değerdeki inovasyonları tercih ediyor. Bence inovasyonun tüketici çeşitlenmesine yönelik birden fazla boyutu var. Ekonominin kötüye gittiği zamanlarda insanlar, ucuzluk sunan inovasyonu tercih edebilir

Gelişen Ülkelerin İnovasyon Performansı

hedHızlı Çalışıyorlar
Gelişmekte olan ülkelerdeki insanlar, en az gelişmiş ülkelerdekiler kadar akıllı, çalışkan ve yetenekli. Bunun zeka, yaratıcılık ya da yetenekle alakası yok. Brezilya, Kolombiya, Hindistan ve Çin’in bir kısmında çalıştım. Burada edindiğim gözlemlere göre bu ülkelerdeki insanlar çok hızlı çalışıyor.

Deney Konusuda İyi Değiller
Deney yapma konusunda iyi değiller. Bazen daha fazla disipline ihtiyaç duyabiliyorlar. Bence gelişmekte olan ülkelerdeki şirketler, inovasyon konusunda daha fazla tasarım odaklı olmalı.

Teknik İnovasyon Artacak
Gelecek 5 yılda gelişmekte olan pazarlardan çok daha fazla inovatif hareketlerin ortaya çıkacağını göreceğiz. Teknik inovasyon artacak. Yani dijital dünya ile şu anda fiziksel dünya arasındaki inovatif ürünler artacak.

“Müşteriyi İnovasyon Ortağı Yapın!”

İnovasyon İsteği
En önemli konu, müşterilerin şirketten nasıl bir inovasyon istediğidir. Yani şirketlerin yapmak istediklerinden çok, var olan ve potansiyel müşterilerinin ne istediği kritik öneme sahip. Ben IBM, P&G gibi büyük bir şirketsem, en iyi müşterilerimin aynı zamanda şirketimin inovasyon sürecinde iş ortağım olmasını isterim.

Müşteri Tepki Vermeli
Müşterilerimin yapılan ya da yapılacak inovasyona tepki vermesini tercih ederim. Bu durumda müşterilerle önemli bir diyalog sürecine girmek gerekiyor. Sadece “Ürünlerimizi beğendiniz mi’ sorusuna “Beğeniyorum ya da beğenmiyorum” yanıtının ötesinde “Bu ürünü beğeniyorum ama böyle bir özellik gelirse daha çok seveceğim” dedirtebilmeli.

Kişiselleştirme Sunun
Burada üründen inovasyon platformuna dönüşen bir durum olduğunu göreceksiniz. Şirketlerin sunduğu bu hizmet, müşterilerin o hizmeti kişiselleştirme özgürlüğünü sağlamalı. Bence internet inovasyonu kişiselleştirme açısından mükemmel bir örnek. Gelecekte ekonomi inovasyonun müşteri odaklı kişiselleştiği bir döneme girecek.

“İnovasyon Tüketiciye Sunulan Değerdir”

Hepsi İnovatif mi?
Aslına bakarsanız çoğu şirket inovatifmiş gibi davranıyor. Benim inovasyon tanımlamam bu şirketlerin uyguladığı inovasyondan biraz daha farklı. İnovasyon, sadece bir ürüne eklenen yeni özellikler ya da yeni fonksiyonlar değil, tüketiciye sunulan değerdir. Müşteriyi inovasyon sürecinin ortağı yapmayı ihmal etmeyin.

Odak Noktası
Örneğin birlikte çalıştığım şirketlerin çalışanlarına şunu soruyorum: “Kimlerin cep telefonu var?” herkes elini kaldırıyor. “Peki hanginiz cep telefonunuzun yüzde 20 özelliğini kullanıyor” diyorum. Gülmeye başlıyorlar. Konu şu, cep telefonu üreticileri sürekli ürünlerin özelliklerine özellik katıyor. Peki tüketiciler bunların hangisini kullanıyor? İnovasyon adına odaklanılması gereken bir diğer unsur, tüketicilerin sunulan özelliği kullanabilmesidir.

Hande Yavuz
[email protected]

 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz