Akıl hocam ne derdi?

Bugün büyük şirketlerin, holdinglerin zirvesinde olan pek çok ismin bir "akıl hocası" var. İşte CEO'lar ve mentorları...

17.07.2015 20:48:260
Paylaş Tweet Paylaş
Akıl hocam ne derdi?
“GÜLER SABANCI’DAN ÇOK ETKİLENDİM”
Sabancı Holding CEO’su Ahmet Dördüncü, mentorluk denince akla ilk gelen isimlerden. Çünkü kendisi de holdingdeki SALT programı çerçevesinde genç yöneticilere mentorluk yapıyor. İş hayatında iyi bir mentora sahip olmanın çok büyük bir şans olduğunu söylüyor ve şöyle konuşuyor: “Benim, iş hayatında geçirdiğim benzer evrelerde, bugünkü anlamıyla mentorluk programı ve benzeri programlar yoktu. Dolayısıyla o anlamda mentorum olmadı. Ancak o zamanlar genel müdürümüz olan Sayın Güler Sabancı’dan etkilendiğimi söyleyebilirim. Özellikle cesareti, yönetim tarzı, akli olması ve dinamizmi bence en güçlü yanlarıydı. İyi bir mentorun dinleme, karşındakini anlayıp geri bildirim verebilme ve iletişim becerilerinin güçlü olması gerekir. Kişinin doğru hedef belirlemesini de sağlamalıdır. Mentorluk yaptığım genç arkadaşlarla ilişkilerimiz ise şöyle yürüyor: Topluluk stratejilerini anlama, yönetsel becerilerini geliştirme, ilişki yönetimi veya kariyer gelişimi konularda bize danışılıyor. Bu noktada, bir mentor olarak en büyük sorumluluğumun tüm cevapları vermek yerine, kişiye doğru soruları sorarak ihtiyaç duyduğu cevapları bulmasına yardım etmek olduğunu düşünüyorum. Bunun yanında, iş hayatımda yaşadığım farklı tecrübeleri, zorlukları ve bu zorluklarla baş etme yöntemlerimi de onlarla paylaşmaya özen gösteriyorum. Çünkü benim tecrübelerim onların kendi çözüm yöntemlerini bulmasına yardımcı olabiliyor. Bazen bir danışman veya koç, bazen eleştiren bir arkadaş, bazen de sadece iyi bir dinleyici oluyorum. İş hayatında iyi bir mentora sahip olmak çok büyük bir şans. Çünkü mentorunuz yaşadığınız olaylara daha önce hiç bakmadığınız bir pencereden bakmanızı sağlıyor. Bu sayede vizyonunuz genişliyor, düşünme ve karar verme becerileriniz gelişiyor. Aslında mentor olarak ben de bu süreçten çok faydalandığımı düşünüyorum. Öncelikle genç yöneticilerimizin gelişimine katkıda bulunduğum için müthiş bir haz duyuyorum, yeni jenerasyonu daha iyi anlıyorum ve koçluk becerilerimi güçlendirdiğimi düşünüyorum.”

ÖZİLHAN VE KARPAT’IN MENTORLARI
Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan ve Procter & Gamble Türkiye CEO’su Saffet Karpat ise kariyerleri boyunca birden fazla ismin akıl hocalığından faydalanmış iki üst yönetici. Anadolu Grubu olarak da mentorluk fonksiyonuna çok önem verdiklerini belirten Tuncay Özillhan, iş hayatındaki en önemli mentorlarının babası İzzet Özilhan ile grup kurucu ortağı Kamil Yazıcı olduğunu söylüyor. Özilhan’ın yorumu şöyle: “Ben bu açıdan çok şanslıyım… Çünkü iş hayatımda iki kurucumuz Sayın Kamil Yazıcı ve Sayın İzzet Özilhan gibi çok önemli iki mentorum oldu. Onlardan aldığım destek ve akıl hocalığı iş hayatıma atıldığım ilk günden itibaren başladı. Halen de devam ediyor.
~Zaten eğer öğrenmek istiyorsanız bu hiç bitmeyen bir prosestir. Düşünebiliyor musunuz, tecrübesine ve bilgisine inandığınız bir kişiyle bir konuyu tartıştığınızda size ne kadar katma değer sağlayacağını bilmek ve bundan yararlanmak ne kadar önemlidir… Biz ayrıca Anadolu Grubu olarak da bu işe çok büyük önem veriyoruz. Grubumuzda mentorluk ve mentee’lik yapısı var. Tecrübeli yöneticilerimiz kendilerini geliştirmek isteyen gençlere mentorluk yapıyor. İnsan kaynakları ise bu ilişkide çöpçatanlık görevi üstleniyor. Bizler de mentorluk yapıyor ve bize rapor eden yöneticilerle devamlı bilgi alışverişinde bulunuyoruz. Her konuda onları yönlendiriyoruz.” P&G Türkiye CEO’su Saffet Karpat’ın da şimdiye kadar birkaç tane mentoru olmuş. Karpat isim telaffuz etmese de bu isimlerden önemli katkılar aldığını söylüyor ve ekliyor: “Yönetici kariyerinde iyi bir mentorluğun önemi çok büyük. Kariyerim boyunca benim de mentorlarım oldu. Şimdiye kadar değişik seviyelerde, birbirinden farklı 2-3 kişi bana mentorluk etti. Mentorluğun başarılı olması için bu ismin normal idare-komuta zincirinin dışında biri olması çok önemli. Bu kişinin size zor durumlarınızda objektif olarak değerlendirme yapan birisi olması lazım. Mentorunuzun size doğru karar verme konusunda yardım edecek, değişik bakış açıları verebilmesi çok önemli. Mentor olarak görülen kişiyle çok sık görüşmek önemli değil. Önemli olan ilişkinin içeriği. Bu kişilerle yılda 2-3 kere bir araya gelmeniz bile yeter. Mentorlarımdan aldığım en büyük katkı, kararlarımın kalitesindeki artış oldu.”

“VEHBİ KOÇ GERÇEK BİR MENTORDU”

Yönetim danışmanı Cem Kozlu, kariyerinde Vehbi Koç’un yerinin başka olduğuna dikkat çekerek görüşlerini şöyle aktarıyor: “Ben ‘mentor ve mentee’ kelimelerinden pek hoşlanmıyorum. Bu tür ilişkiyi ağabey-kardeş alışverişi olarak tanımlıyorum. Herkes ağabey veya ablalık yapamaz, nasıl ki her yöneticinin bir ağabey veya ablaya ihtiyaç duymayacağı gibi. İhtiyaç duyan ve ilişkiye zaman ayırabilen için mentor yararlı ve önemlidir. İlişkinin temeli bir dostluk olduğuna göre dostluğun herhalde faydası vardır. İyi bir ağabey, vermek kadar almayı, öğretmek kadar öğrenmeyi bilen meraklı bir kişi; kardeşinin hülyalarını anlayabilen duyarlı bir ağabey; onun güçlü yanları kadar zaaflarını da saptayabilen deneyimli bir yönetici olmalıdır. Sabır ve sevgi ise ilişkinin başarısı için şarttır. Şu anda orta ve büyük boy şirketleri yöneten 3 CEO ile ağabey-kardeş ilişkim var. Onların arzuladıkları sıklıkta bir araya gelip genellikle onların oluşturdukları gündem çerçevesinde sohbet ediyoruz. Ben sorularına cevap verip tavsiyelerimi ve deneyimlerimi paylaştığım kadar onlara sorular sorarak düşünce yapılarını ve zaviyelerini genişletmeye çalışırım. Kurumsal planlarını ve kariyer çizgilerini tartışırız. Ayrıca onlardan yaşamları, hobileri, işleri ve sektörleri hakkında çok şey öğrenirim. Beğendiğimiz kitap ve filmleri, görülmesi gereken kentleri paylaşırız. Liseden üniversiteye veya lisanstan yüksek lisansa geçişlerini planlamakta olan birçok öğrenciye de kapım açıktır. ‘Kardeşlerim’in isimlerini paylaşmayı doğru bulmam. Ama kendi açımdan bakarsam benim için Vehbi Koç’un yeri bambaşkadır. Vehbi Koç, hayatı boyunca yaptığı her işte, attığı her adımda etrafındakilere örnek olmaya ve onlara bir şeyler öğretmeye çalışan gerçek ve dev bir mentordu. Onunla beraber olduğum her fırsatta kendisinden kalıcı bir ders almışımdır. Türkiye’nin mentor isimleri olarak sayabileceğim, bana da önemli katkılar sağlayan diğer değerli isimler ise Turgut Özal, Sakıp Sabancı, Nejat Eczacıbaşı, Üzeyir Garih’tir. Bu önderler de çevresindekilere değer katmaya özen gösterirdi. Kuşağımızın ağabeyleri arasında ise Şarık Tara, Feyyaz Berker ve Kamil Yazıcı gibi isimleri sayabilirim.”
~

“ALTAN BEY’İN ÜZERİMDE ÇOK EMEĞİ VAR”
İş hayatına 1991 yılında, ilaç sektöründeki kariyerine ise 2001’de Novartis’te başlayan Novartis Türkiye Başkanı Güldem Berkman da mentorluk sisteminin getirilerine inanan isimlerden. Onun mentorluk hakkındaki düşünceleri ve mentoru hakkındaki görüşleri şöyle: “Mentor kelimesinin mitolojik öyküsünü bilirsiniz. Mentor, Odysseus’un arkadaşıdır. Odysseuss, Truva savaşına giderken evini ve oğlu Telemakhos’un eğitimini,‘Ona bildiğin herşeyi öğret’ diyerek arkadaşı Mentor’a emanet eder. Mentor Telemakhos’a ne yapması gerektiğini direkt söylemez ama gerekli her şeyi öğrenmesine ve doğru kararlar almasına yardımcı olur. Bence iyi bir mentorunuzun olması, iş hayatındaki gelişiminiz ve doğru kararlar alabilmeniz açısından çok önemli. Bu anlamda, Novartis’e geldiğimde o zamanki genel müdürümüz Dr. Altan Demirdere’nin çok desteğini gördüm. Novartis’in başarı odaklı, konuları içinden çıkılmaz bir hale gelmeden hızlı ve net yönetmeyi bilen, iyi prosesleri olan, insana saygılı bir şirket olmasında Altan Bey’in çok büyük emeği olduğuna inanıyorum. Kendisi, şu anki pozisyonum için beni hep yüreklendirmiştir. Öte yandan Novartis Global’in de çok desteğini gördüm. Birkaç yıl önce Diversity&Inclusion dediğimiz ‘çeşitlilik ve dahil etme’ anlamına gelen bir program başladı. İlk olarak kadın ve erkek dahiliyetinin gündeme gelmesiyle birlikte yaş, dil, jenerasyon gibi birçok faktörün, aslında ne kadar karma olursa şirket sonuçları için o kadar iyi olduğu düşüncesinden hareketle ortaya çıkan bir projeydi bu. Bu kapsamda bizim çok başarılı dünya başkanlarımız, potansiyel kadınlara mentor oldu. Spesifik olarak kadınları üst yönetime biraz daha çıkarmak için bu program başladı. 2004’te dünya genelinde 10 kişi seçilmişti, ben de onlardan biri olmuştum. Bu eğitimler ve mentorluklar bana açıkçası çok fayda sağladı.”

“ÇOK DEĞERLİ AKIL HOCALARIM OLDU”
Pfizer Türkiye Genel Müdürü Melih Memecan’a göre kariyer yolculuğunda güvenilir bir akıl hocasına sahip olmak önemli bir ayrıcalık. Memecan, görüşlerini şöyle aktarıyor: “Kariyerim boyunca sadece bir mentorum olmadı, ancak mentor olarak kabul ettiğim ve sık sık fikir aldığım birçok iş arkadaşım oldu. Öncelikle ilaç sektörünün eski büyüklerinden ve Pfizer Türkiye’nin yöneticileri arasından çok değerli akıl hocalarım oldu ve onlardan önemli tecrübeler kazandım. Pfizer Türkiye’yi ve sektörümüzü bugüne taşıyan değerli büyüklerimizin, Türkiye’nin ve Pfizer’in en zorlu yıllarında göstermiş olduğu başarılı liderliklerinden çok etkilendim. İyi bir takımda bazıları fikir üretir, bazıları iyi bir kılavuz olur, bazıları da cesaretini koyar. Kısacası bana göre iş yapmak, çok parçalı bir takım oyunudur. Bu nedenle bu takım oyununda iş arkadaşlarımın öngörüleri, tavsiyeleri benim için her zaman çok değerli olmuştur. Dolayısıyla Pfizer Türkiye içindeki yöneticileri ve çalışma arkadaşlarımı da birer mentor olarak görüyorum. Pfizer Türkiye olarak ‘mentorluk’ sistemini bir çalışma kültürü olarak benimsedik ve 2007 yılından itibaren şirket içinde bir mentorluk programı başlattık. Mentorluk programı, şirketimizde var olan ağabeylik-ablalık kültürümüzü organize bir platforma çekiyor. Programdan maksimum verim alınabilmesi için mentee’lik ve mentorluk üzerine mutlaka danışmanlar tarafından eğitimler veriliyor. Tamamen iki kişinin arasında olan, gizlilik esasına dayanan bu program, içerideki bilgiyi iyi kullanmayı sağlarken tecrübeyi yeni nesle aktarmada da çok önemli bir kilit rol oynuyor. Aslında bir mentorla çalışmanın her iki taraf için de önemli kazanımları olduğunu düşünüyorum. Çünkü şirkete ‘genç bir gözle’ bakmayı öğrenmek de yöneticilerimize farklı bir tecrübe katıyor.”
~

ŞERİF KAYNAR / KORN FERRY INTERNATIONAL YÖNETİCİ ORTAĞI

“HIZLI KOŞAN BİRİ MENTOR OLARAK SEÇİLMELİ”

HER YÖNETİCİYE BİR MENTOR
En doğru yönetilen şirketlerde, her işe giren yöneticiye bir mentor otomatik olarak atanıyor. Bu kişi, bazen o şahıstan binlerce kilometre ötede oluyor. Mentor, bu kişiyle aynı vaftiz babası gibi ilgileniyor. Mentor seçmek isteyenlere dikkat etmeleri gereken birkaç öneri verebilirim: Direkt raporladığın birini mentor olarak seçme. Hızlı koşan birini mentor seç, o yükselirken seni de sürükleyecektir. Mentorunu çok sık rahatsız etme, az ve kaliteli zaman ayırması yeterli. Mentorunu şirketten, aynı şehirden veya aynı uyruktan seçmen gerekmiyor. Kötü bir mentorun olması hiç mentorun olmamasından iyidir.
5 KİŞİYE MENTORLUK YAPIYORUM Mentorluk evrim göstermesi gereken bir mekanizmadır. Bazı süreler 3 yılda biter, bazıları da daha uzun süreli olabilir. Benim şahsen mentorluk yaptığım, şirket içinde 2 kişi, şirket dışında da 3 kişi var. Örnek olarak bu şahıslardan bir tanesi şu anda Londra’da çalışan bir Türk ve bana her konuda danışıyor. Bir üst mevkide çıkan fırsatlar veya Türkiye’ye dönüp dönmeme konuları gibi. Türkiye’de iş dünyasında mentor olarak gördüğüm örnek insanlar ise şöyle: Yılmaz Argüden, Cem Kozlu, Oğuz Babüroğlu, Tuncay Özilhan, Erkut Yücaoğlu, Ahmet Dördüncü, Saffet Karpat ve sayamadığım birçok diğerleri.

HANDE YAŞARGİL / MENTOR LEADERSHIP DEVELOPMENT

“TECRÜBELİ BİR KOÇLA ÇALIŞMAK ÖNEMLİ”

KİŞİYE VİZYON KATAR
Bir araştırma, yöneticilere başarı kazanmak için yüzde 70 kritik ve farklı tecrübe edinmelerini, yüzde 10 bunu eğitimle desteklemelerini, yüzde 20 ise daha tecrübeli bir koçla çalışmalarını öneriyor. Bir diğer araştırmada ise başarılı CEO’lara soruluyor, “Bugünkü başarınızda olumlu etkisi olan insanlar kimler ve bu insanlar size ne yaptı” diye. Gelen cevaplar çok ortak, “Bana dünyanın benim gördüğümden daha büyük olduğunu gösterdi, vizyonumu genişletti, bana güvendi, sorumluluk verdi, özgüvenimi artırdı.” Bu araştırma iyi bir mentorun nasıl olması gerektiğine çok iyi işaret ediyor.
HER YÖNETİCİ MENTOR OLMALI Her yönetici bugün bir nevi mentor olmak durumunda. Çünkü artık kimse hiyerarşik talimatlarla ve iş tanımlarıyla üstün performans göstermiyor. Hepimizin hayatında o gözle baktığımızda pek çok mentor var. Örneğin dedem benim en önemli mentorumdu. Yeni yönetici olduğum zamanlarda ise Arman Kırım’a gitmiştim ve birkaç kez önemli bir krizimi aşmama yardım etmişti. Şu anda Deloitte’da danışman olan Ali Kamil Uzun da bana mentorluk yapmış biridir. Türkiye’de değerli isimler var. Mesela Erol Aksoy, Vural Akışık gibi isimler 90’larda o dönemin mentorlarıydı. Koç Holding, Sabancı Holding, Yıldız Holding gibi gruplar da tecrübeye çok önem veriyor. Genç yöneticiler eski yöneticilerin tecrübelerine sıkça başvuruyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz