Merhum Vehbi Koç'un yatırım yaparken
katı kuralları vardı. En önemli 6 iş kuralından 2'sini, "yatırımı özkaynakla
yapmak" ve "temkinli büyümek" oluşturuyordu. Yatırım yaparken yüzde 60 oranında
kendi parasını kullanır, sadece yüzde 40 oranında kredi alırdı. Bu yüzden
yurtdışındaki danışmanlar tarafından çok eleştirildiklerini söyleyen Koç Holding
OnursalBaşkanı Rahmi Koç, "Vehbi Bey, süratli büyümeyi tehlikeli görürdü. Hele
hele kredi ile büyümeyi katiyen tasvip etmezdi" diyor ve ekliyor: "Vehbi Bey'in
zamanında çok tenkit edilirdik, 'Siz çok özvarlık kullanıyorsunuz' derlerdi. Bu
yüzden yaşasaydı asla kredi kullanıp Tüpraş'ı satın almazdı." Yatırımın ne
kadarının özsermaye ile yapılacağı konusundaki yaşanan kuşak çatışması sadece
Koçlar'a özgü değil. İşletme ve finans kitapları bile yatırım yaparken ne kadar
özsermaye ne kadar borç kullanılması gerektiği konusunda optimum oranı vermiyor.
Bu yüzden patronların özsermaye konusundaki görüşleri de birbirinden oldukça
farklı. Kimi kredi kimi özsermaye kullanırken cimri davranıyor. Hemen her
yatırımı yüzde 100 krediyle yapan patronlar risk seven; öz kaynak kullanıp banka
riskini düşürenler ise temkinli kabul ediliyor. TOBB Üniversitesi'nden Profesör
Ramazan Aktaş, yaş ve coğrafi konuma göre özkaynak kullanım oranlarının
değiştiğini söylüyor. Eski nesil borçla yatırım yapmak konusunda temkinli
davranırken gençler daha fazla risk alıp özkaynak oranlarını yüzde 20'ler
seviyesinde tutuyor. Batı ile Doğu arasında da özsermaye kullanım oranlarının
değiştiğini söyleyen Aktaş, "Doğu illeri batıya göre daha muhafazakar
davranırken Batı'da borçlanma düzeyi yüksek" diyor. Denizli ile Gaziantep
örneğini veriyor. Borç kullanarak yatırım yapmayı seven Denizlililer krizde daha
fazla iflas yaşarken Gaziantepli şirketler bundan daha az
etkileniyor.
Patronlar yeni yatırımda ne kadar özsermaye
kullanıyor?
İDEAL ORAN
YOK
Aslında yatırımın ne kadarının özkaynak ne kadarının borç ile
yapılacağı konusunda bilimsel olarak kanıtlanmış ideal bir oran yok. Genelde
yatırım için kullanılacak borç ve özsermaye oranı, projenin gelirlerinin
garantisine, yapıldığı ülkeye, sürdürülebilirliğine ve en önemlisi de projenin
getiri oranına göre değişiklik gösteriyor. Akademisyenler, borçlanma oranını
belirlerken mutlaka işin fizibilitesi ile finansal kaldıraç oranına dikkat
edilmesini öneriyor. Finansal kaldıraç ise şirketin toplam varlıkları içindeki
yabancı kaynakların oranını gösteriyor. ~
Özyeğin Üniversitesi İşletme
Fakültesi öğretim üyesi Yardımcı Doçent Doktor Mustafa Çağlayan, para
piyasalarının gelişmiş olduğu ülkelerde, yatırımın yarısının özsermaye diğer
kısmının ise kredi ile yapılmasının uygun olduğu söylüyor. Bu duruma, ekonomide
0,5 puanlık finansal kaldıraç oranı deniyor.
Ancak Çağlayan'a göre Türkiye
gibi sermayesi yetersiz ülkelerde, yüksek riskleri önlemek için finansal
kaldıraç oranının 0,6 puanda tutulması gerekiyor. Yatırım yaparken 0,6'lık
finansal kaldıraç oranının geçilmesinin şirketleri finansal sıkıntıya
sokabileceğini söyleyen Çağlayan, "Türkiye'de şirketler yatırım yaparken bunun
minimum yüzde 40'ını özsermaye ile finanse etmeli. Borçlanmayı ise maksimum
yüzde 60 seviyesinde tutmalı" diyor. Bu konuda farklı teoriler olsa da Koç
Üniversitesi'nden Yardımcı Doçent Doktor Evrim Akdoğu, sağlıklı bir işletmede
borç ve özsermayenin optimal bir şekilde bulunması gerektiğini
belirtiyor.
ESKİ KUŞAK TEMKİNLİ
Bu konuda iş
dünyasındaki en önemli farklılık, Türkiye'de sanayinin kurucu nesli olan
patronlar ile yeni kuşak arasında yaşanıyor. Genelde kurucular, şirketi belli
bir büyüklüğe ulaştırdıktan sonra daha az risk almayı tercih ediyor. Bunlar,
kredibiliteleri yüksek olsa bile yüksek oranda borçlanarak iş yapmayı tercih
etmiyor. Yatırımlarını az miktarda borçlanarak gerçekleştirdikleri için de
özsermaye oranları yüzde 60 ila 80 arasında kalıyor. Hatta bazıları hiç kredi
almadan yüzde 100 özkaynakla yatırım yapıyor. Vehbi Koç modelini uygulayan
patronların başında Ahmet Zorlu, İshak Alaton, Necmettin Bitlis, Abdülkadir
Konukoğlu ve Abdullah Kığılı gibi saygın isimler geliyor. Kurucu patronların
daima tedbirli davrandığını söyleyen Alarko Holding Genel Koordinatörü Ayhan
Yavrucu, şunları söylüyor: "Bu kuşak, sıkıntıları iliklerine kadar yaşamış, her
kuruşun nasıl bin bir zorlukla kazanıldığını bilen bir nesil. Bu yüzden daima
hesaplı risk alır. Nakit parayı zor günler için daima bir kenarda tutmayı iş
felsefesi olarak benimsemişlerdir." Halen yatırımlarını yüzde 50 özsermaye
kullanarak yaptığını söyleyen Polisan Yönetim Kurulu Başkanı Necmettin Bitlis de
"Eskiden banka kredileri kolay alınmazdı. Yüzde 50-60 özkaynak olmadan yatırıma
girmek zordu" diyor. Boğaziçi Üniversitesi profesörlerinden Burak Saltoğlu ise
Batı'dakinin aksine Türkiye'de özkaynakla iş yapma kültürün hakim olmasını,
bankacılık kesimindeki kredilerin milli gelire oranının düşüklüğüne bağlıyor.
Ayrıca borçlanma yoluyla finansmanın geçmiş yıllarda daha az ve kısıtlı miktarda
olması da yeni ile eski kuşak arasındaki farklılığı
artırıyor.
YENİLER KREDİ TUTKUNU
Eski nesil daha
tedbirli davranırken yeni nesil daha çok krediyle iş yapmayı tercih ediyor. Bu
da yatırımlarda kullanılan özsermaye oranının geçmiş yıllara göre düşmesine yol
açıyor. Aktaş, "Faizlerin de düşmesiyle patronlar, son dönemde yüzde 30
özsermaye kullanarak iş yapmaya alıştı" diyor. Hızlı büyümenin ancak bu şekilde
yakalanacağını savunan patronların başında ise her yeni yatırımı minimum
özkaynak maksimum kredi ile gerçekleştiren Çukurova Holding'in patronu Mehmet
Emin Karamehmet var. Karamehmet, yüksek risk alıp yüksek kazanç sağlıyor. Bunun
bir yönetim ve finans tarzı olduğunusöyleyen Burhan Karaçam'a göre, Karamehmet,
özkaynak oranını en altta tutma özelliği ile iş dünyasının en atılgan ve risk
almayı en çok seven patronları arasında başı çekiyor. Karamehmet'in 6,1 milyar
dolar ödediği elektrik özelleştirmelerindeki ortağı Mehmet Kazancı, onun bu
özelliğini, "Riski seviyor. Finansman konusunda Türkiye'nin duayenlerinden biri"
diye anlatıyor. Brightwell Holding'in patronu Alphan Manas da hızlı büyümenin
yolunun düşük özsermaye kuralından geçtiğine inananlardan. Manas, "Geçmiş ile
bugün arasında inanılmaz farklar var" diyor ve ekliyor: "Likidite fazlası olduğu
dönemlerde kullanılacak özsermayenin oranı yatırım tutarının yüzde 10'u ila
20'si arasında kalmalı.~
" Erciyas Holding'in patronu Ahmet Erciyas, "Dün
Vehbi Koç gibi düşünsem de bugünkü şartlarda yeni yatırımları yüzde 30 özkaynak,
yüzde 70 kredi kullanarak yapmayı uygun buluyorum" diyor. Nuh Çimento'nun
Yönetim Kurulu Başkanı Atalay Şahinoğlu, yüzde 20'ler civarında özkaynak
kullandığını belirtiyor. Sıfır özkaynakla da iş yapabileceklerini söyleyen
Atalay, yüzde 20 özkaynağı performansa olumlu katkı yapması açısından istediğini
anlatıyor.
İŞADAMI İÇİN KRİTİK HESAP
Yeni yatırım
yaparken ne kadar borçlanılacağı konusunda hemen her patronun farklı bir hesap
yöntemi bulunuyor. Profesör Aktaş'a göre, bu durum, biraz da kişinin riske karşı
tutumuna göre farklılaşıyor. İş dünyasında da patronlar bu tutumlarına göre
atılgan, riskten kaçınan ve kayıtsız olarak üçe ayrılıyor. Prof. Dr. Aktaş,
"Nereye kadar borçlanacağını bilmek patronluk sanatını gösterir" diyor.
Patronların da yatırımda kullanılacak özkaynağı hesaplamak için kendilerine göre
yöntemleri bulunuyor. İnce hesap yapıp en doğru özsermaye tutarını bulan
patronlardan biri de Tema Mağazacılık Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük. Nakit
yönetiminin kârlılık ve cirodan daha önemli olduğunu söyleyen Küçük, "Her zaman
dönen varlıklarımızın, kısa vadeli borçlarımızın 1,5'inin altına düşmemesine
gayret ettik" diyor ve ekliyor: "Türkiye'de kurulan şirketlerin yüzde 80'i, 5
yıl sonra ya batar ya da el değiştirir. Bunun da en büyük nedeni ne kadar
özsermaye koymasını gerektiğini iyi hesap etmemesinden kaynaklanır" diyor.
Teknik Yapı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım da projeleri en
baştan itibaren 3 kaynak üzerinden dengeli biçimde finanse etmeye dikkat
ettiklerini söylüyor. Durbakayım, "Projelere başlarken yüzde 40 ön satış, yüzde
40 özsermaye ve yüzde 20 banka kredisi kullanmaya özen gösteriyoruz" diyor.
Necmettin Bitlis ise uzun yıllara dayanan tecrübesine göre fizibilitesi iyi
yapılmış dahi olsa yüzde 30 özkaynak olmadan yatırıma girilmemesi gerektiğinin
altını çiziyor. "Kârlılık yoksa yüzde 100 özsermaye bile kullanılsa başarılı
olunamaz" diyen Bitlis, kendisinin ise yüzde 50 özsermaye ile iş yapmayı tercih
ettiğini söylüyor.
SEKTÖRE GÖRE DEĞİŞİYOR
Yatırımda
kullanılacak özsermaye tutarını en çok etkileyen faktörlerden biri de faaliyet
gösterilen sektör. Özellikle son dönemde enerji gibi daha öngörülebilir
projelerde yüksek kredi oranları kullanılırken gayrimenkul, tekstil ve hazır
giyim gibi krize karşı daha kırılgan sektörlerde özkaynak kullanımı artıyor. Öte
yandan hızla gelişen ve tekel olunacak pazarlarda özsermaye kullanımı azalıyor.
"Özkaynak kullanımı konusunda genel bir kural yok" diyen Dost Enerji Yönetim
Kurulu Başkanı Muzaffer Akpınar da yatırım yaparken kullanılacak özsermaye
tutarının sektöre göre değişebileceğini söylüyor. Enerji yatırımlarında daha
yüksek oranda kredi bulunduğu için yüzde 80'e kadar kredi kullanımını çok riskli
bulmadığını söyleyen Akpınar, gayrimenkul alanındaki yatırımlarını ise bugüne
kadar yüzde 100 özkaynakla hayata geçirdiğini söylüyor. Akpınar, "Gayrimenkul
daha fazla belirsizlik içeriyor ve yatırımın üzerinde kredi ile gelen zaman
baskısının limitli olması gerekir" diyor ve ekliyor: "Benim bugüne kadar olan
gayrimenkul yatırımlarım kredi kullanmadan gerçekleşti. Ancak kredi kullansam
dahi bu oran, gayrimenkul projelerinde yüzde 20 ila 40 bandını geçmez. Geçmesi
gereken projelere girmem." Tekstil ve hazır giyim de gayrimenkule benzer durum
yaşanıyor. Her iki sektörde de LCWaikiki, Colins, Kiğılı gibi büyük grupların
hemen hepsi kredi ile yatırım yapmıyor. Yapsalar bile bunu en alt limitte
tutuyorlar. Son dönemde krizden önemli dersler çıkardıklarını söyleyen Kiğılı
Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kiğılı ise "Bankadan para almamayı, krediyle bu
işlerin yapılmayacağını öğrendik" diyerek sektördeki gelişmeyi özetliyor.
Kiğılı, "Krediyle iş yaparsanız Türkiye gibi zaman zaman iniş çıkışları olan bir
ülkede ciddi banka tuzaklarına düşersiniz. Yarın markanızın da her şeyinizin
elinizden gittiğini görürsünüz. Yatırım yapmak istiyorsanız kendi özsermayenizle
veya ortak alarak büyümenizde fayda var. Bankayı kendinize ortak ederseniz
sistemi doğru yönetemezsiniz" diyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?