Yeni güç nereden gelecek?

Para ve otorite, her zaman gücün temel kriteri oldu. Ancak bugün gücü şekillendiren kitleleri etkileme yeteneği, yenilikçilik gibi başka kavramlar da var.

1.09.2010 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Yeni güç nereden gelecek?
Özel girişimin en büyük günah kabul edildiği bir toplumda yetişti. İnternetin henüz başlangıcını yaşadığı bir dönemde potansiyeli gördü. Sıfır sermayesi olmasına rağmen tüm dünya ile ticaret yapma hayali kurdu ve online ticaret portali Alibaba.com’u hayata geçirdi.  Bu hikayenin kahramanı, Time dergisinin dünyanın en etkili 100 kişisi arasında gösterdiği Ma Yun ya da İngilizce ismiyle Jack Ma. Başlattığı girişimle Çin’de adeta bir devrim gerçekleştiren Ma, bugün dünyanın en büyük online ticaret portalının sahibi. 240 ülkeden alıcı ve satıcıyı buluşturuyor. Yılda 30 milyar dolarlık satış hacmi yaratıyor. Üstelik her hareketiyle gelişmekte olan ülkelerdeki girişimcilere ilham vermeye devam ediyor.  Gelecek 10 yılda günlük 1 milyar kişinin ihtiyacını tedarik edebileceği bir platformu yönetme hedefiyle yoluna devam eden Ma, en saygın yönetim guruları tarafından geleceğin en güçlü iş insanı olarak gösteriliyor. Çünkü onlara göre Ma, gücün yeni rotasında yol alıyor: Vizyoner, cesur, riskleri çok iyi analiz ediyor, fırsatları herkesten önce görüyor, güçlü ilişkiler ağını her geçen gün genişletirken ticari faaliyetlerinde sosyal sorumluğu unutmuyor ve en önemlisi de iş modeli ile milyarlarca insanı etkileyebiliyor.  Dünyaca ünlü strateji gurusu Peter Fisk, Ma için “Bugün dünyanın en güçlü iş insanı Warren Buffet olabilir. Ancak Jack Ma, oluşturduğu iş modeli ve iş dünyasında her geçen gün artırdığı etkiyle gelecekte dünyanın en güçlü ismi olacak” diyor.

YENİLİKÇİ GÜÇ

Son yıllarda güç kavramı önemli bir değişim geçiriyor. Bir anlamda gelenekselin dışına çıkarak kabuğunu kırıyor. Bundan birkaç yıl öncesine kadar para ve otorite olarak algılanan güç kavramı, bugün etkileme potansiyeli ve yenilikçilikle yeniden anlam buluyor.  Dünyanın en ünlü yönetim uzmanlarından, “Liderliğin Doğası-The Nature of Leadership” adlı kitabın yazarı Joseph White, “Saf otorite gücünü yitirdi. Onun yerini etki gücü aldı” diyor. Ardından da şöyle devam ediyor:  “Geçmişte diktatör liderler, güçlü olarak algılanırken artık güçlü bir liderden yenilikçi olması ve risk alması bekleniyor. Bugünün en güçlü işadamları yenilikçiler arasından çıkıyor. Onlar sorunları önceden görüp tehdit ve fırsatları ayırt edebiliyor. Buna göre şirketin ve dünyanın geleceğini yönlendirebiliyorlar.” Fisk de White’a katılıyor. Gücün özellikle ölçek ile ölçüldüğü zamanların geride kaldığının altını çiziyor. “Geçmişte güç, ölçekle erişilebilen ve kontrol edilebilen bir durumken gelinen noktada fikirlerle oluşan ve etkileme potansiyeliyle ortaya çıkan bir sonuç oldu” diyor. Google’ın kurucuları Sergey Brin ve Larry Page’in, Apple’ın mimarı Steve Jobs’un ve Microsoft’un dahi yaratıcısı Bill Gates’in en güçlü iş insanları arasında dünyanın en büyük şirketi Wal-Mart’ın sahibi S. Robson Walton ya da 53,5 milyar dolarlık servetiyle zenginler listesinin zirvesinde yer alan Meksikalı işadamı Carlos Slim’in önünde yer alması da bu durumu kanıtlıyor.

EN ÖNEMLİ KRİTER

Türkiye’de de klasik güç anlayışı bir değişimin eşiğinde… Özellikle son birkaç yılda hem dünya hem ülke içinde değişen dengeler, iş dünyasındaki taşları yavaş yavaş yerinden oynatıyor. Konjonktürün gerektirdiği oyunu oynayanlar güç kazanıyor. Yeni sektörler ve yeni oyuncular sahneye çıkıyor. Değişim sürerken Türk iş dünyasında “güçlü” olarak tanımlanmak için ilk kriter dünya genelinde olduğu gibi etkinlik. Örneğin Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç’un aktif iş dünyasından çekilmiş olmasına rağmen bugün tek bir sözüyle Türkiye gündemine oturabilmesi onun etkinliğinin boyutunu ortaya koyuyor. Sadece yurtiçinde değil yurtdışında da Koç’un yorumları dikkatle takip ediliyor. Koç Holding’in rotasında hala söz sahibi olduğu da biliniyor. İşte bu nedenle Koç, iş dünyasında en güçlüler listesinde zirveyi kimseye kaptırmıyor. ~
Etkinliğin yanında Türkiye gibi bir ülkede istihdam yaratabilmek gücün bir diğer önemli unsuru. Türkiye’nin en büyük iki kuruluşunun başındaki patronlar da asıl güçlerini buradan alıyor. Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, 71 bin 221, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı da 55 bin 200 kişilik çalışan ordusuyla iş dünyasında birçok patrona kıyasla çok daha hassas bir gücü elinde tutuyor.

HÜKÜMETE YAKINLIK

Son yıllarda güç dengelerinin değişmesinde hükümetle yakın ilişkiler önemli bir yer tutuyor. Bu nedenle gücün yeni tanımında hükümetle ilişkileri iyi tutmak da var. Tabii bu durum sadece Türkiye’ye özgü değil. “Hükümetle yakın ilişkiler gücün kaynağını oluşturur” diyen dünyanın bir numaralı yönetim uzmanlarından Michigan Üniversitesi Profesörü Dave Ulrich, dünyayı yöneten siyasi güç odaklarının yakınında olmanın hem kaynaklara ulaşmayı mümkün kıldığını hem ülke politikalarının oluşturulmasında söz sahibi olabilmeyi beraberinde getirdiğini söylüyor. “Hükümetle iyi ilişkiler kurabilenler, daha fazla bilgiye sahip olur. İş dünyasında bu güçlerinin fark edilmesi de onlara farklı ortamlarda daha fazla güç olarak geri döner” diye konuşuyor.
Reform Kurumsal Danışmanlık Ortağı Hilmi Güvenal da son dönemde hükümete yakın olmayı başaranların bir adım öne geçtiğini ifade ediyor. “Dünyanın her tarafında birçok kaptan, ancak hükümete yakın durarak gemisini kurtardı. Hükümete yakın durmanın avantajlı olduğu bir dönem yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz” diyor.
Yönetim kademelerinin yanı başında olmanın her zaman iş dünyası için önemli bir rekabet avantajı olduğunu belirten Egon Zehnder Türkiye Yönetici Ortağı Murat Yeşildere, sözlerine şöyle devam ediyor: “Son dönemde özelleştirmelerin artması ve regüle sektörlerdeki rekabetin çetinleşmesi bu yakınlığın önemini artırdı.”

NAKDİ OLAN HIZLANDI

Son birkaç yılda nakdin krallığını ilan etmesi, nakit açısından iyi pozisyon alanların gücüne güç kattı. Borçla iş yapmayan, kendini finanse eden, dahası krize çok büyük yatırımlarla yakalanmayanlar krizden güçlenerek çıkarken fırsatları değerlendirme konusunda da avantajlı konuma geçti. Bu açıdan özellikle bankasını satan patronlar yükselişini sürdürdü. Kurduğu başarılı şirketlerden vazgeçmek konusunda tereddüt yaşamayan ve doğru zamanda şirketlerini nakde çevirmeyi başaran Fiba Holding’in patronu Hüsnü Özyeğin, Finansbank’ın satışından 3,1 milyar Euro elde etti. Bu nakitle yurtiçinde ve yurtdışında yeni ve kârlı şirketler kurdu. Borçla iş yapmadığı ve her zaman nakit pozisyonunu koruduğu için yeni dönemin güçlenen patronları arasında yerini alan Özyeğin, uzmanlara göre bu yönüyle gücünü daha da artıracak. Msearch Danışmanlık Genel Müdürü Ali Midillili, “O müthiş bir girişimci. Her zaman donanımlı insanlarla çalışıyor. Daha da güçlenecek” diyor.
Denizbank’ı 3,2 milyar dolara satan Zorlu Holding’in patronu Ahmet Nazif Zorlu da gücüne güç katanlar arasında. Bankacılıktan çıktıktan sonra elde ettiği parayı yıldızı parlayan sektörlerden gayrimenkul ve enerjide değerlendirmesi onu güçlüler arasında daha da üst sıralara yerleştirdi.

GÜÇ NEREDEN GELECEK?

Güç, dün olduğu gibi bugün de değişim yaşıyor. Gelecekte de güç kazandıran kriterler değişmeye devam edecek. Uzmanlara göre önümüzdeki 10 yılda gücün ana unsurları yenilikçilik, güçlü ilişkilere sahip olmak, globalleşmek ve toplum için değer yaratmak olacak.  Yönetim uzmanı Jack Trout, “İyi bir fikirle ortaya çıkıp bunu kitleleri etkileyebilecek boyutta hayata geçirmek gücü getirecek” diyor.  Peter Fisk de bağlantılar ve ilişkilerin hiç olmadığı kadar önem kazanacağını, en geniş network’e sahip olanın en etkili ve en güçlü olacağını söylüyor.
 “Çünkü sosyal, çevresel ve ekonomik konularda etkin olmak bugün olduğu gibi yarın da gücün ana kriteri olmaya devam edecek” diye konuşuyor. Fisk, sadece para kazanmanın da önemini yitireceği görüşünde. Bu konuda da şunları söylüyor: “Dünya için katma değer yaratmak, çevreye ve topluma duyarlı olmak iş insanlarına itibarın yanında sarsılmaz bir güç kazandıracak. Dünya için en büyük katma değeri yaratan, en ilham verici amaçla yola çıkan, geleceğin kazananı olmaya en yakın aday olacak.”Orsa CEO’su Salim Kadıbeşegil de “Geleceğin gücü inovasyon, insan odaklı politikalar ve gezegenin doğal varlıklarına saygı duymaktan gelecek. Toplumla bir arada olmak için sivil toplumun sesinin yankılandığı yerlerde yer alanlar gücüne güç katacak” diyor. ~

REKABETTE ANADOLU AVANTAJI

Türkiye özelinde baktığımızda ise gücü getirecek farklı unsurlardan söz etmek mümkün. Bu unsurların başında enerji, finans ve telekom sektörlerinde yer almak geliyor. Tüm uzmanlar bu sektörlerde güçlenenlerin gelecekte farklı bir noktada olacağını belirtiyor. Anadolu’da etkinliği artırmak da güce güç katacak bir diğer kriter olacağa benziyor. Anadolu’nun henüz doymamış bir pazar olduğunu hatırlatan Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi Direktörü Cüneyt Evirgen, burada kuvvetlenen grupların geleceğe yatırım yapacağını ifade ediyor. “Esas sayısal büyüklük orada. Anadolu’da varlığını en çok hissettiren grup, Türkiye ekonomisinde daha fazla söz sahibi olur” diyor. Kadıbeşegil de Anadolu’daki potansiyelin bu yüzyılda küresel rekabetteki şansımız olacağını söylüyor.Artık sınırları daha geniş bir alanda, güçlerin daha büyük olduğu bir ortamda rekabet etmek için işbirlikleri ve stratejik ortaklıklar da daha fazla önem kazanıyor. Murat Yeşildere, “Gelecekte iş dünyasında ortaklık kültürünü özümsemiş, esnek, dinamik, hızlı ve cesur olanlar ön plana çıkacak” diye konuşuyor. Mustafa Koç, Hüsnü Özyeğin ve Ferit Şahenk’in stratejik ortaklıklar konusunda başarılı isimler olarak bu açıdan geleceğin güçlüleri arasında yerlerini koruyacakları düşünülüyor. Türk iş dünyası için globalliğe taşıyacak aksiyonlar da gücün önemli bir kriteri olacak. Ülker’in patronu Murat Ülker’in önce bölgesel sonra global bir oyuncu olmak için yaptığı satın alma hamlelerinin onu gelecekte güçlüler arasında daha üst sıralara çıkarması bekleniyor. Hilmi Güvenal, “İş insanları global oyuncu olmak için ne kadar atak olurlarsa o kadar güç kazanır. Özellikle yakın zamanda Çin ve Hindistan pazarlarını anlamak ve oralarda var olmak Türkiye piyasasını yönetmek kadar önemli hale gelecek” diyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz