Yeni fikirlere yatırım daveti

Birisi genç fikirle geldiği zaman, değerlendirdikten sonra uygunsa önce kuluçka merkezi olan Tekmer’e kabul ediyoruz.

1.10.2010 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Yeni fikirlere yatırım daveti
İlk Teknopark örneği olan Kaliforniya’daki Silikon Vadisi’nin kurulmasından bu yana üniversite ve sanayi işbirlikleri tüm dünyada büyük gelişmeler gösterdi. Üniversitelerin bünyesinde kurulan bu teknokentler, zamanla büyüyerek içinde yüz binlerce insanın çalıştığı birer teknoloji üssüne dönüştü. Türkiye henüz bu noktaya ulaşmasa da, teknokentlerin endüstriye katılımı her geçen gün artıyor. Üniversiteler ticarethaneye dönüşüyor gibi eleştiriler alsa da, ülke ekonomisine katkısı inkar edilemez... Teknokentler, gerek akademik personelin, gerekse üniversiteden mezun olan öğrencilerin üretime katılabilmesi için oldukça önemli. Hacettepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Teknokent A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Geçim, üniversitelerin mevcut yapılarını önümüzdeki dönemde mutlaka değiştirmeleri ve sahip oldukları bilgi birikimini aktif hale getirerek ticari kazanç haline getirmeleri gerektiğini ifade ediyor.

7 Hacettepe Teknokent ne zaman kuruldu?
2003 yılının ocak ayında çıkan kanunun ardından mart ayında faaliyete geçtik. Temel amaç üniversite-sanayi işbirliğini, üniversiteye yakın bir yerde, tercihen kampüsün içinde gerçekleştirmek. 4691 sayılı Teknokent geliştirme yasası var. Bu yasa temel olarak, üniversitedeki bilgi birikiminin endüstriye aktarılmasını sağlamayı amaçlıyor. Amaç, üniversitedeki bilgi birikimini endüstriye aktararak değer yaratmak ve ülke kalkınmasına katkı sağlamak, aracı olmak.

7 Ne gibi hizmetler veriliyor? Kimler yararlanabiliyor?
Şu an 102 şirket var. Önümüzdeki süreçte İvedik Organize Sanayi Bölgesi’nde çok büyük bir binayı teknoloji geliştirme bölgemiz içine alacağız. Bu sayede yüzde 50’lik bir artış bekliyoruz çünkü daha büyük şirketlere orada yer vereceğiz. Sonuç itibarıyla şirketler bize Hacettepe Üniversitesi’nin bilimsel özelliklerini dikkate alarak geliyorlar. Hacettepe Üniversitesi, yaşam birimlerinde ön plana çıkmış bir üniversite. Mühendislik branşları da var. Ama özellikle yaşam birimleri, tıp, eczacılık konularında Türkiye’de büyük bir üne, kabule sahip. O yüzden yaşam biriminde çalışan şirketlerin üniversitemize yöneldiğini söyleyebilirim. Buradaki mevcudun yüzde 40-45’i yazılım şirketlerinden oluşuyor. Yüzde 25-30 civarında ilaç şirketi var. Bu Türkiye’de hiçbir teknokentte olmayan bir yapı. Önümüzdeki günlerde tıp ve sağlık alanında faaliyet gösteren şirketlerin kümelenmesiyle sağlık alanında daha da ön plana çıkacağımızı söyleyebilirim. Bizim teknokent politikamız da bu yönde. Yasal olarak da teknokentlerin ya kampüs içinde ya da kampüse yakın bir yerde kurulması gerekiyor. Dolayısıyla üniversitenin özellikleriyle kümeleşmesinin paralel gitmesi lazım. Önümüzdeki dönemde, yaşam birimlerinde çalışan 30 civarında şirketin sayısının artacağını tahmin edebiliriz. Pfizer gibi dünya devi bir şirketin Hacettepe ile işbirliğinde bulunması bizim için çok önemli. Bir kümeleşmeyi oluşturmak için önce yerleşik, toplumda kabul görmüş şirketlerle başlamak lazım. Bu şirketler mutlaka iyi hesaplayıp, düşünerek hareket eder. Pfizer gibi bir ismin burada bulunması gelecek vaadi anlamına gelir.

7 Teknokentten yararlanmak isteyenler ne yapmalı, ne gibi olanaklar sunuluyor?
Bir şirket danışmanlık bazında, ortak proje yapma şeklinde üniversitedeki bilgi birikiminden yararlanmak istiyorsa, Hacettepe Teknokent’e gelir. Bilimsel işbirliği ortamının içinde olmanın avantajları var. Bu şirket içinde yer alan Ar-Ge personeli, gelir vergisinden muaftır. Şirketin kendisi bu bölge içinde yer aldığında kurumlar vergisi ödemez. Dolayısıyla vergi avantajı olur. Personelin SSK primlerinin yarısını devlet ödüyor. Yazılım ürünü çıkardıysanız, KDV’siz satmak mümkün. Onun dışında küçük boyutta üretimlere izin veriyoruz.~
 Bir prototip geliştirip bunu küçük çapta üretmesine izin veriyoruz. Bu söylediğim avantajlar 2013 yılına kadar. Ancak 4691 sayılı yasaya eklemeler yapılacak. Vergi muafiyetleri 2023 yılına kadar uzatılacak. Meclis de komisyondan geçti. Yavaş yavaş bu kültür Türkiye’de yerleşmeye başladı. İlk başladığımızda sadece yazılım şirketleri ile bu işi götürüyorduk. Çünkü yazılım şirketleri çok mobil. Laptopunu koltuğunuzun altına sıkıştırıp bir şirket olabilirsiniz. Ama bir ilaç şirketi ya da endüstriyel bir şirketin daha yerleşik olması gerekiyor. Bir laboratuvar alıyor. Üniversitenin içinde bir araştırmayı yürütüyorlar. Daha kalıcı şirketler, mobilitesi daha düşük şirketler bunlar. Bu da bizim açımızdan oldukça iyi. Örneğin, bir ilaç şirketi Hacettepe Üniversitesi’nde ortak işe giriyor. Bu bir günde başlamaz, bir günde de bitmez. Dolayısıyla daha kalıcı ilişkiler doğuyor.

7 Yatırımcılar ve girişimcilere mesajınız ya da davetiniz var mı?
Teknoloji geliştirme bölgesi içinde iki oluşum var. Birincisi, teknoparkın kendisi, diğeri de kuluçka merkezi. Burası, genç fikirlerin şirket bünyesinde ekonomik boyut kazanana kadar zaman geçirebilecekleri başka bir oluşum.
Buraya Tekmer diyoruz. Kosgeb’le birlikte yürütüyoruz. Dört katlı bir bina ve 35 işlik var. Bu işlikler, yeni fikirlerini ekonomik boyuta taşımak isteyenlere açık. Birisi genç fikirle geldiği zaman, değerlendirdikten sonra uygunsa buraya kabul ediyoruz.
Dolayısıyla ona genç bir fikrin barınacağı yer veriyoruz. Yeni Kosgeb mevzuatına göre çok önemli destekler ve bağışlar var. Yeni bir fikrin kuluçka merkezinde yer alması durumunda 300 bin liraya kadar giden çeşitli destek türleri var. www.kosgeb.gov.tr sayfasına girip yeni destekler hakkında bilgi almak mümkün. Çünkü bu işlerde en zor konu bilgiyi yaymak.
Diyelim yeni bir fikriniz var. Bunu şirketleştirip onu Tekmer’de harekete geçiriyorsunuz. Ortalama 1,5-2 yıl arasında bir süre burada kalmanız ve buradan mezun olmanız gerekiyor. Sonra daha profesyonel bir yapıda teknopark şirketi olarak hayatınızı sürdürmeniz bekleniyor. Kuluçka merkezinden geçerseniz, Teknopark kiranızı da devlet veriyor. Bu uygulamalar dünyanın hiçbir yerinde yok. Son derece çeşitli ve etkili. Formalitesi insanları sıkabiliyor ama çok sayıda destek türü var. Devlet desteklerine kolayca ulaşmak mümkün. Yatırım indirimleri teknoparklarda daha fazla. Gerçekten çok sayıda teşvik ve avantaj var.

7 Diğer teknokentlerden farkınız nedir?
Sağlık alanında öne çıkmak ve uzmanlaşmak istiyoruz. Bu diğer alanlarda çalışmayacağız anlamına gelmiyor. Şu anda oran değişmekle birlikte yüzde 40-50 civarında elektronik ve yazılım ağırlıklı şirketler var. Yüzde 30 civarında sağlıkla ilgili şirketler var. Bunu biraz daha artırabiliriz. Burası kurulurken temel hedeflerden biri de buydu. Sonuçta teknoparkı üniversitenin özellikleriyle ilişkilendirmek gerekiyor.

7 Gelecek için ne hedefliyorsunuz?

Yeni çıkacak yasanın içinde belli bir ölçüde üretime de izin olacak. Şirket elemanlarının zamanlarının yüzde yüzünü burada geçirmeleri gerekiyor. Bu da değişecek. Çalışanlar çeşitli görevler için dışarı çıktıklarında teknoparkın içindeymiş gibi kabul edilecek. İşin görüntüsü biraz değişecek.
Bizim Polatlı’da büyük bir arazimiz var. Polatlı Belediyesi, Hacettepe Üniversitesi’ne ortak oldu. Orada bazı ileri teknoloji üretimleri yapmayı planlıyoruz. Gramı birkaç yüz dolar olan bazı kimyasal maddeler var.
Küçük bir odanın içinde milyon dolarlık üretimlerin yapılması mümkün. ~
Bu tür işlere yönelmeyi düşünüyoruz. Hacettepe’nin güçlü olduğu alanlardan biri de polimer kimyası. Çok değerli arkadaşlarımız var. Onların bu özelliklerini kullanarak kümeleşmeye gideceğimiz bir alan da polimer endüstrisi.

7 şir­ket­ler­le ne gi­bi ça­lışma­lar ya­pıyor­su­nuz? Başka ne gi­bi işbir­lik­le­ri yap­mak müm­kün?
Ortak projeler geliştiriyoruz. AB’nin birçok programı var. Bu programlara başvuruların yapılması söz konusu. Başvurularda üniversite, şirket ve bir devlet kuruluşunun bir arada bulunması şart. Kamag dediğimiz kamu Ar-Ge projeleri var. Bunun için bir devlet dairesi olacak. Bu daire kendi elemanları ve imkanlarıyla yapamadığı bir projeyi üniversite ve profesyonel bir şirkete verebiliyor. Bu tür projeler geliştiriliyor. Bunu daha etkili bir hale getirmek için çalışıyoruz. Hem devletin bir sorununu çözmek için harekete geçiyorsunuz hem üniversitenin bilgi birikimini aktif hale getiriyorsunuz hem de bir şirket aracılığıyla konuya profesyonel yaklaşma imkanı buluyorsunuz. Devletin işleyişinde satın almadan işe adam almaya kadar birçok formalite var. Bunları konsorsiyum içinde esnek davranarak aşmak mümkün. Ayrıca şirketlerin AB projelerine başvururken üniversitelerin içindeki uzmanları kullanması mümkün. Şirket, ilgili öğretim üyesi arkadaş grubunu buluyor ya da biz yardımcı oluyoruz. “Şu insanlar bu konularda çalışıyorlar” diye onları tanıtıyoruz. Bunun dışında Tübitak’ın proje destek grubu var. Destek şirketlere veriliyor. Şirket kendi çalışmasını geliştirmek için Tübitak’tan destek alabilir. Buna başvururken yine bizim öğretim elemanlarımızı kullanabilirler. Şirketler burada olduğu sürece birtakım insanlarla tanışması daha kolay oluyor. Projeler gelişebiliyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz