KİMYANIN 150 YILI VE BASF

Her şey 1865 yılında Ludwingshagen'de başladı. Küçük bir boya üreticisi, bugün 80 ülkede 112 bin çalışanlı bir deve dönüştü. “Sürdürülebilir bir gelecek için kimya yaratıyoruz” sloganıyla kimya alanında değer yaratan şirket, boyadan otomotive, plastikten tekstile, medikalden gıda sanayine kadar çok geniş bir yelpazede faaliyet gösteren müşterileri için hammadde sağlıyor ve inovatif çözümler üretiyor.

9.04.2015 11:23:170
Paylaş Tweet Paylaş
KİMYANIN 150 YILI VE BASF
Hayatımızın hemen her alanına sirayet eden kimyaya tek bir pencereden bakmak oldukça zor; güneş kremimizin içindeki UV filtresinden üzerinde oturduğumuz koltuğun içindeki süngere, kullandığımız şampuandan tükettiğimiz yiyeceklerin paketlerine kadar dokunduğumuz her şeyin kimyayla yakından ya da uzaktan bir ilişkisi var. Böylesine geniş bir açıdan bakıldığında kimyanın tarihini değerlendirmek de bir o kadar zorlaşıyor. Ama gelin biz yine de kimyanın son 150 yılda nereden nereye geldiğine BASF verilerinin ışığında şöyle bir göz atalım… İnanmak zor olsa da bugün bir enerji kaynağı olarak gösteremeyeceğimiz kömür, 1900’lü yılların başında kimya sektörünün başlıca hammaddesiydi. Ancak kimya biliminde parametrelerin büyük bir hızla değişeceği daha o günlerden belliydi. 1912’de materyallerin test edilmesi için kimya tarihinin ilk laboratuvarını kuran BASF, 1913’te ilk amonyak sentezleme tesisini, 1914 yılında ise tarıma yönelik çalışmalar gerçekleştirmek üzere ilk Ar-Ge ünitesini kurdu. 1. Dünya Savaşı’nın sona erdiği 1918 yılında Alman boya üreticileri, dünyadaki lider pozisyonlarını kaybetti. Kaybedilen savaşın getirdiği ekonomik çöküntüyle ve BASF’nin iş gücünü devalüasyonun etkilerinden korumaya çalışmakla geçen birkaç yılın ardından 1927’de kömürden benzin üretimi gerçekleştirildi. 1928-1929 yıllarında yaşanan sert kışlar, BASF’nin otomobiller için ilk antifrizi geliştirmesine vesile oldu. 1930’lara gelindiğinde, o güne dek pek çok yeni buluş geliştirildi ve bunların patentini alan şirket, üretim hatlarının sayısını da artırdı. 1936’da sentetik kauçuk üretimine başlandı. Özetle 1925-1944 arasında sentetik yakıt ve sentetik kauçuk elde etmek üzere kömürün hidrojenize edildiği bir dönem yaşandığını söylemek yanlış olmaz. 1951’de BASF’nin geliştirdiği önemli maddeler arasında yer alan Styropor’un ilk üretimi yapıldı. 1960 yılında ABD pazarına girerek dünyanın pek çok noktasında üretim hattına sahip olan BASF, 1966’da manyetik teyp üretimine başladı. 1974’te atık su işleme tesisini faaliyete geçiren BASF, bu girişimiyle gelecekte sürdürülebilirlik alanına yapacağı önemli yatırımların da sinyalini vermiş oldu. 1990 itibarıyla satın almalar ve birleşmelerle kimyanın hemen her alanında aktif bir oyuncu haline gelen BASF, yine bu dönemde 1907’den beri kullandığı kömür madenini satarak üretim hattından kömürü tam anlamıyla çıkarttı. BASF, yıllar içinde özellikle sürdürülebilirliği kurum kimliğinin ayrılmaz bir parçası olarak benimsemesi ve iş-üretim süreçlerinin tamamına entegre etmedeki başarısıyla kimya sektöründeki lider konumunu pekiştirdi. 
~
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK HEDEFLERİ 2008’de ilk karbon emisyon raporunu kamuoyuyla paylaşan şirket, 2020 itibarıyla enerji verimliliğini yüzde 35 artırmayı, satılan ürünlerin tonu başına global sera gazı emisyonlarını ise 2002 yılına oranla yüzde 40 oranında azaltmayı hedefliyor. Hava kirleticileri, 2002 yılına kıyasla yüzde 70 oranında azaltmak, üretim için kullanılan içme suyu miktarını ise 2010 yılına oranla yüzde 50 azaltmak da yine şirketin 2020 yılına kadar ulaşmaya çalıştığı sürdürülebilirlik hedefleri arasında bulunuyor. Verbund tesislerinde, birleşik ısı ve elektrik sistemi kapsamında gaz ve buhar türbin teknolojisi kullanarak fazladan enerji üreten BASF, bu sayede yüzde 90’a varan yakıt verimliliği sağlıyor. Öte yandan, tüm petrol üretim tesislerinde alınan önlemlerle yılda yaklaşık 2 milyon metrik ton civarında sera gazı emisyonu önleniyor. Üretim hattında sağladığı bu iyileştirmelerin yanında 2012 yılında yenilenen Dilovası Fabrikası Yönetim Merkezi binası ve Gebze’de yeni inşa edilen Yapı Kimyasalları Lojistik ve Teknik Geliştirme Merkezi binasıyla “Enerji ve Çevre Dostu Tasarımda Liderlik” (LEED) sertifikasına layık görülen BASF, kendi üretimi olan yalıtım malzemeleriyle bir binanın enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 70 oranında azaltılmasını mümkün kılıyor. 150 yıllık tarihi boyunca yukarıda bahsettiğimiz örneklerde olduğu gibi kimya sektöründe birçok ilke ve dönüm noktası olarak değerlendirilebilecek önemli buluşlara imza atan BASF, bilimsel anlamdaki liderliğinin yanı sıra tüketiciye dokunan bir marka olma iddiasını da bugün her zamankinden daha çok vurguluyor. Bu bağlamda ilk olarak 2011’de tanıttığı “We create chemistry-Biz kimya yaratıyoruz” sloganını 2015 itibarıyla logosuna taşıyan şirket, böylece sadece bir bilim olarak kimyaya değil, aynı zamanda insanlar arasındaki kimyaya da değer verdiğine, günün sonunda esas amacın ‘kimya aracılığıyla insan hayatına değer katmak’ olduğuna dikkat çekiyor. 
KÜRESEL SORUNLARA ÇÖZÜM 150’nci kuruluş yıl dönümü nedeniyle 2015 yılı boyunca birçok proje ve etkinliğe ev sahipliği yapmaya hazırlanan BASF, şirketin misyonunu yansıtan “Sürdürülebilir bir gelecek için kimya yaratıyoruz” söyleminin ışığında hayata geçirdiği Creator Space ile de küresel sorunlara etkin çözümler üretilmesine katkıda bulunmayı hedefliyor. Müşterilerini, bilim insanlarını, halkı ve BASF uzmanlarını www.creator-space.basf.com adresi üzerinden şehir yaşamı, akıllı enerji ve gıda olarak belirlediği üç alanda yaşanan zorlukların giderilmesi için fikir üretmeye ve işbirliği içinde çözüm geliştirmeye davet eden BASF, böylece tüm paydaşlarını ortak bir platformda bir araya getirmiş oluyor. 2050 yılı itibarıyla dünya üzerinde 9 milyarı aşkın insanın yaşayacağı öngörüsünden yola çıkılarak Creator Space’de tartışmaya açılan başlıklar, dünya nüfusu ile doğru orantılı olarak çeşitlenerek artan modern zaman sorunlarına ışık tutulmasına ve kimyanın “çözüm geliştirici” bir bilim olarak devreye girmesine olanak sağlıyor. 2014’ün
~
Eylül ayında yayına giren Creator Space online web sitesinde şu an 2 binin üzerindeki katılımcı, şehir yaşamı, enerji ve gıda konusunda gerçek zamanlı olarak fikir alışverişinde bulunuyor. Creator Space’in yarattığı kolektif bilinç sayesinde bugünün ve yarının sorunlarını daha doğru analiz etmenin ve söz konusu sorunlara daha efektif çözümler geliştirmenin mümkün olacağına inanan BASF, bu girişimiyle uluslararası ölçekte faaliyet gösteren büyük şirketlerin, küresel sorunlar karşısında sorumluluk üstlenerek çözüm odaklı platformlar yaratmasının önemini de kanıtlıyor. 
BİLİMİN IŞIĞI 2050 yılında dünya nüfusunun yüzde 70’inden fazlasının şehirlerde yaşamaya başlayacağı tahmin ediliyor. Şehirlerin hızlı büyümesinin ise içme suyu, atık yönetimi, trafik ve barınma gibi konularda yaşanan sıkıntıları artırması bekleniyor. Aynı doğrultuda artan enerji talebi de bir diğer küresel problem olarak karşımıza çıkıyor. Sorunun çözümü için rüzgar ve güneş gibi temiz ve yenilenebilir kaynaklardan düşük maliyetli enerji üretilmesi ve enerji verimliliğinin artırılması, daha da önemlisi bu konularda toplumların bilinç seviyesinin yükseltilmesi gerekiyor. Sağlıklı gıda kaynaklarının tükenme tehlikesiyle karşı karşıya gelmesi de önümüzdeki 10 yılın kritik sorunları arasında yer alıyor. Temiz su kaynaklarının kirletilmesi, eksik ve yanlış beslenmenin beraberinde getirdiği sağlık sorunları, atık gıda miktarının fazlalığı ve tarımsal verimliliği arttıracak etkin politikaların uygulamaya konulamaması, küresel çapta yaşanan gıdasal sorunlar arasında ön plana çıkıyor. Global anlamdaki nüfus artış tahminlerini de göz önünde bulundurduğumuzda, dünya döndükçe gıdaya, barınmaya, enerjiye ve şehir yaşamına ilişkin yeni sorunlarla karşılaşacağımızı öngörmek için dâhi olmaya gerek yok. Ancak günümüzde artık herhangi bir sorunun çözülemez olduğunu düşünmek için sebeplerimizin azaldığı da bir gerçek. Hızını takip etmekte zorlandığımız teknoloji, inovasyona dönüşürken “İmkansız da neymiş” der gibi her sorunun altından alnının akıyla çıkmayı başarıyor. Uzun lafın kısası, bilim yolu aydınlattığı sürece, bizlere sadece yolculuğun tadını çıkarmak kalıyor.
~
ÖZEL ETKİNLİKLER
SEMPOZYUM BASF
, Creator Space programının bir parçası olarak Ludwigshafen, Chicago ve Şangay’da yüksek seviyeli üç bilim sempozyumu düzenleyecek. Fizikçi ve enerji siyasetçisi Steven Chu’dan kimyacı Jean-Marie Lehn’e kadar çeşitli disiplinlerden çok sayıda ünlü bilim insanını bir araya getirmesi planlanan sempozyumlar, bilim, siyaset ve kimya sektöründen bin 500’ün üzerinde konuğun katılımıyla gerçekleşecek. 
BELGESEL FİLM BASF’nin 150 yılını en ilgi çekici ve duygusal anlarıyla aktarmak üzere bir de belgesel film çekilecek. Ödüllü yönetmen Thomas Grube’un imzasını taşıyacak film, 2016 yılının Nisan ayında gösterime girecek. Filmin fragmanları, www.creator-space.basf.com adresinden de seyredilebilecek. 
SOUNDS FOR 150 BASF’nin 150. yıl dönümü özel etkinliği, şirketin resmi kuruluş tarihi olan 23 Nisan 2015’te Ludwigshafen’deki genel merkezinde gerçekleştirilecek. Etkinlikte, dünyanın dört bir yanındaki BASF çalışanları tarafından kaydedilen ve besteci Michael Nyman’ın BASF’ye özgü bin 200’den fazla sesten faydalanarak düzenlediği ‘Sounds for 150’ bestesi de ilk kez konukların huzurunda icra edilecek.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz