Fikirlerden inovasyonlara

Birinci sınıf bir global araştırma ağı, ileri görüşlü stratejiler, risk alma eğilimi ve azim. İşte Siemens'in inovasyonlara hayat veren bileşenleri.

3.03.2014 01:44:490
Paylaş Tweet Paylaş
Fikirlerden inovasyonlara
Siemens gibi uluslararası planda faaliyet gösteren bir şirketin dünyanın dört bir yanındaki inovasyonları sürekli izlemesi şarttır. Siemens Enerji Sektörü'nde Teknoloji ve İnovasyonlar Bölümü'nün Başkanı Prof. Michael Weinhold, "Bizim dünyamız inovasyoncu fikirlerle dolup taşıyor ve bizim bunların mümkün olduğunca çoğunu bulup ortaya çıkarmamız gerekir" diyor. Bu şirket, üniversiteler, enstitüler ve diğer firmalarla kurduğu araştırma ortaklıkları aracılığıyla inovasyonları yakından takip edebiliyor. Siemens'in içinde ayrıca, dillere destan olmuş garaj şirketlerinin de olduğu yeni kurulmuş teknoloji şirketleriyle işbirlikleri oluşturmaya odaklanmış kendine ait uzman birimler de var.

Bundan başka Siemens'in faaliyet gösterdiği dört sektörü kapsayan mükemmel yapılandırılmış bir bilgi ve iletişim yönetimi ağı da mevcut. Pek çok araştırma projesi o derece kapsamlı ki ancak Siemens gibi büyük bir endüstriyel grup tarafından yürütülebilir. Siemens Kurumsal Teknolojiler Bölümü'nde Teknoloji ve İnovasyon Yönetimi Başkanı olan Dr. Norbert Lütke-Entrup, "Eğer yeni gaz türbini teknolojileri veya endüstriyel otomasyon yazılımları geliştirmek istiyorsanız, çok sabırlı olmanız ve elinizin altında bir kaç disiplinde çok sayıda uzman bilgi birikimi olması gerekir" diyor.

Doğru insanlar tarafından desteklenmediği müddetçe en parlak fikir bile bir yere varamayacağından burada işin kilidi 'networking' oluşturuyor. Siemens'teki yeni bir önemli geliştirme olan modüler çok-seviyeli dönüştürücülerde de aynı yönteme başvurulmuştu. Bir tür akımı başka bir türe dönüştüren bu üstün performanslı dönüştürücülerin eskiden, örneğin gemi motorları ve endüstriyel motorlar gibi, hemen hemen bütün yüksek voltajlı uygulamalar için özel olarak ayarlanmaları gerekirdi.

Münih Bundeswehr Üniversitesi Elektrikli Sürüş Mühendisliği Fakültesi'nde öğretim görevlisi olan ve 1984-2000 yılları arasında Siemens Enerji'de mühendis olarak çalışan Prof. Rainer Marquardt, 'desteklenme' konusunda şunları söylüyor: "Standartlaştırılmış bir tasarım temelinde herhangi bir sayıda aynı alt modülü kullanan üstün performanslı dönüştürücüler yapılandırmayı mümkün kılacak tam anlamıyla modüler bir kavram geliştirme fikrim vardı. Bu gibi alt modüller, gereksinimlere göre farklı şekillerde monte edilebilirler. İçerdiği teknolojiler ve endüstriyel süreçler bazında ve özellikle de üstün performanslı cihazlar göz önüne alındığında bu çok ihtiraslı bir hedefti. Çünkü gelecekte çok daha etkili elektronik kontrollere ve çok daha yüksek verimlilik oranlarına ihtiyaç duyulacağı aşikârdı."

Marquardt, fikrinden, önce Siemens'in Endüstri Sektörü'nde çalışan meslektaşlarına bahsetmiş ancak fikrin üstüne atlayan, Enerji Sektörü olmuştu. O sıralar orada çalışan Michael Weinhold ve diğer uzmanlar hızla değişen elektrik piyasasının gelecekteki ihtiyaçlarını araştırmakla meşguldüler. Weinhold, "2000'li yıllarda biz bu teknolojiye sadece bir kaç yıl sonra gereksinim duyacağımızı fark etmiştik" diyor. Uzmanlar o zamanlar bile gelecekte dağıtılmış enerji kaynaklarından her geçen gün daha fazla elektrik üretileceğini biliyorlardı.~
Aynı zamanda tüm bu enerjinin güvenilir bir kaynaktan son kullanıcılara verimli bir şekilde ulaştırılması için dönüştürücüler aracılığıyla taşınması gerektiğinin de farkındaydılar. Yeni yüzyıla girildiğinde Marquardt bir prototip üretmişti bile. Marquardt, "En başarılı uzmanlar bile böylesine radikal bir ino-vasyonu sadece teorik bir kavram temelinde geliştirirken sorunlar yaşarlar, çünkü onun uygulamada nasıl çalışacağını görmek zorundadırlar" diyor. O zamanlar patent kayıtlarını da yaptırmış ve kendi fikrini beş ayrı uluslararası dergide yayınlatmıştı, ancak umduğu kadar ilgi görmemişti.

Gerçi bu duruma hiç şaşırmamıştı: "Benim alanımda yılda en az yüz tane fikir yayınlanır, fakat onların çoğu endüstriyel uygulamalar için uygun değildir ve arada pek çok iyi fikir kaybolur gider." Yine de bu sefer işler farklı gelişiyordu. Weinhold bu fikrin sunumunu Siemens Enerji'nin aylık icra kurulu toplantısında yaptı ve kendisine bu kavramı hızlı bir şekilde geliştirmek için yol alması konusunda yeşil ışık yakıldı. Weinhold, "Enerji elektroniğine yönelik bu ölçekte bir proje için çok sayıda insan gücüne ve sermayeye gereksinim duyulur" diyor. Siemens aynı zamanda içinde elektronik kontrol birimlerinin de olduğu dönüştürücüler için yepyeni bir ortam da geliştirmek zorundaydı. Sonunda böylesine büyük bir risk alındığına değdi ve Siemens bu teknolojiyi sunabilen ilk şirket oldu.

Günümüzde dünyanın dört bir yanında modüler çok-seviyeli dönüştürücüler artık birer standart haline gelmiş durumda. Siemens bu alanda halen pazar lideri ve örneğin enerji kapatma yarı-iletkenleriyle hızlı ayarlama ve üstün dinamik operasyon imkânı sunan HVDC-PLUS teknolojisi gibi bu teknolojinin güncellenmiş uyarlamalarını ardı ardına piyasaya sürüyor. Bugün San Francisco ile California, Pittsburg arasında bulunan 88 kilometrelik denizaltı kablo hattının ucunda yer alan küçük bir HVDC-PLUS tesisi, doğrudan akımı verimli bir şekilde alternatif akıma dönüştürüyor. Buna benzer bir başka tesis ise şu anda İspanya ile Fransa arasındaki ilk yüksek voltaj doğrudan-akım nakil hattında inşa ediliyor.

Geleceğin resmini çizmek: Yeni fikirlerin başarılı olup olmayacağını belirleyen temel faktörlerden biri de önümüzdeki 5 veya 10 yıl içinde pazarda nelere talep olacağını öngörebilme yeteneği. Lütke-Entrup, "Bizim uzmanlarımız doğru istikamette ilerlememizi sağlayacak senaryolar geliştirmek için Gelecek ve Trendler yönteminden faydalanıyor" diyor. Lütke-Entrup, "Örneğin sekiz yıl önce geliştirilen bir enerji dağıtımı senaryosunun sonucunda devasa miktarlarda elektriği nasıl depolayabileceğimizi düşünmeye başlamak zorunda kalmıştık" diyor. Uzmanların hepsi büyük ölçekli enerji depolaması işinin ancak elektriğin hidrojen gibi kimyasal bir enerji taşıyıcısına dönüştürülmesiyle başarılabileceği konusunda hemfikirler. Lütke-Entrup, "Bir fikrin olgunlaşması genellikle çok uzun sürer" diyor. Hemen hemen bütün bilim insanları kariyerleri boyunca en az bir kere deha patlaması yaşarlar.Şayet bu karışıma azim ve doğru bağlantılar eklenebilirse işte o zaman devrimci bir inovasyonun çok sağlam bir başarı şansı var demektir. 

Katrin Nikolaus

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz