Yeşil finansman

Siemens Finansal Hizmetler, fizibilite araştırmaları ve sermaye desteği sunmanın yanı sıra doğru ortakları da masanın etrafında topluyor.

1.10.2010 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Yeşil finansman
Etkin ve çevre dostu teknolojiler uygun adım ilerliyor. Bir danışmanlık firması olan Booz Allan Hamilton’a göre gelecek 25 yıl içinde su, elektrik ve ulaşım altyapılarının genişletilmesi için 27 trilyon Euro tutarında yatırım yapılması gerekecek. Siemens, çevreci portföyü ile pek çok altyapı projesinde bir teknolojik ortak rolü oynuyor. Ancak rolü bununla sınırlı değil. Siemens Finansal Hizmetler (SFS) Bölümü, projelerin ilerlemesinde, finansal planlarının yapılmasında, doğru ortakların bir araya getirilmesinde ve hatta iştiraki Siemens Proje Girişimleri (SPV) aracılığıyla büyük projelere finansal anlamda doğrudan kendisinin katılmasıyla ciddi katkılarda bulunuyor.
SPV, İsrail’de güneş enerjisinden ilk kez ticari anlamda faydalanmak amacıyla 2006 yılında kurulmuş bir proje girişimleri geliştirme firması olan Arava’dan hisse satın almakla ilgilenmişti. Bu şirketin uluslararası bir ortağa ihtiyacı vardı ve 2009 Şubat’ında SPV ile pazarlık masasına oturuldu. İki şirket sadece altı ay sonra Siemens’in Arava Power’dan 15 milyon dolarlık hisse almasını öngören bir anlaşma imzaladı. SPV’de yenilenebilir enerjiden sorumlu olan Klaus Kolof, “Arava’nın sahipleri ile Siemens’in kimyası, işin daha başında fevkalade uyuşmuştu” diyor. Ancak bu aşılması gereken ilk engeldi: Arava’nın İsrailli otoritelerle gelecekteki yeşil elektriğin fiyatıyla ilgili pazarlıklar yapması gerekiyordu. Sonuçta İsrail’in ana elektrik şebekesi daha önce hiç güneş enerjisiyle beslenmemişti. 2009’un sonunda nihayet fiyat üzerinde anlaşıldı. Kolof, “Bu sayede ilerideki kilometre taşlarına ulaşmamızın önü açılmış oldu” diyor. Bu iki ortak şu anda Ölü Deniz ile Kızıl Deniz arasındaki Ketura Kibbutz’da İsrail’in ilk güneş enerjisi tesisini kuracak olan bir proje şirketini hayata geçirmekle meşgul. Bu tesisin maksimum çıktısı 4,9 MW olacak. Siemens projede sadece teknik uzmanlık ve ekipman sunmakla kalmayacak, aynı zamanda genel üstlenici olarak projenin yönetiminden de sorumlu olacak. Dört GW’lık rüzgar enerjisi. Finansal krizin ardından büyük altyapı projelerini üstlenmiş pek çok müşteri açısından, Siemens’in kendi sermayesini yatırıyor olması gerçeği çok önemli. SFS’nin şu anda, 1,4 milyar Euro’su Siemens Çevreci Portföy’ün teknolojilerinden oluşan toplam 7 milyar Euro tutarında yatırımı var. Bu arada İngiltere’de kendi CO2 salınımını ciddi oranlarda düşürmek istiyor. Örneğin İngiliz hükümeti, 2020 yılına kadar elektrik ihtiyacının yüzde 25’ini açık denizlerdeki 9 adet rüzgar enerjisi parkından tedarik etmeyi planlıyor. Bu tesisler henüz planlanma aşamasında. Siemens burada en büyüğü Yorkshire’daki Hornsea yakınlarında kurulacak, planlanan çıktısı 4 GW olan birkaç rüzgar parkı projesi ile birden ilgileniyor. Siemens, Mainstream Renewable Power firması ile birlikte bu rüzgar parkının geliştirilmesi için Akıllı Rüzgar Projesi şirketini kurdu. Ortakların her biri kuruluş sermayesinin yarısını karşılıyor. Kolof, “Bu, gerekli hazırlık önlemlerinin yarı yarıya finanse edilmesi anlamına geliyor” diyor. İnşaatın 2014 yılında başlatılması planlanmış, ancak daha önce bu yeni tesisin çevreye, okyanus tabanına ve balık nüfusuna yapacağı etkileri belirleyecek araştırmaların sürdürülmesi gerekiyor. Geliştiriciler aynı zamanda parkın optimum lokasyonunu belirlemek için rüzgarın hangi zamanlarda, hangi istikametlerden, hangi hızlarda estiğini de belirlemek zorunda kalacak. Ayrıca deniz nakliyatı rotalarının değiştirilmesi gerekip gerekmediğini de soruşturmaları gerekiyor. Kolof bu rüzgar parkını inşa etmenin yaklaşık 19 milyar Euro’ya mal olacağını tahmin ediyor. Bu sözleşmede Siemens’in payına ise 6 milyar Euro civarında bir tutar düşecek. Yaklaşık 3 milyon haneye yetecek kadar elektrik üretebilecek bu tesis, kurulumu tamamlandıktan sonra enerji tedarikçisi bir şirkete satılacak. Siemens ayrıca bu yılın yaz aylarında İngiltere’nin doğu sahili açıklarında başlanacak Lincs açık deniz rüzgar parkı projesinin finansmanına da yardımcı olacak. Burada SPV ile Danimarkalı bir enerji tedarikçisi şirket olan DONG Energy, İngiliz enerji firması Centrica’dan hisse satın aldı. Ortaya çıkan bu ortak girişim, daha şimdiden bugüne kadar harcanan 55 milyon Euro’luk geliştirme maliyetlerinin yarısını finanse etmiş durumda ve karşılığında da bu projenin yüzde 50’sine sahip olacak. Bu ortak girişimin SPV’li direktörü Roger S. Ernst, “Şimdi proje finansmanı piyasasının yardımıyla Lincs’i hayata geçirmeye hazırlanıyoruz” diyor.~ Bu, proje ekibinin, şu anda 830 milyon dolar civarında olan inşaat maliyetlerinin bir kısmını finanse etmekle ilgilenebilecek bankaların veya yatırımcıların arayışı içinde olduğu anlamına geliyor. Siemens’in projeye yüklü bir katkıda bulunuyor olması, bu arayışı kolaylaştırıyor. Ernst, “Kredi piyasasındaki son durum, finansal krizin başladığı gün kadar kötü değil” diyor. Maksimum 270 MW’lık çıktısıyla yaklaşık 200 bin hanenin yıllık elektrik talebini karşılayabilecek olan Lincs rüzgar parkı sadece iki yıl sonra aktif duruma geçecek. Kendi sermayesini koymak, SFS’nin sayısız finansal enstrümanından sadece biri. Örneğin Siemens ABD eyaletlerinden Washington’daki Windy Point rüzgar parkı için tam 130 tane rüzgar türbini inşa etmiş ve kurmuştu. Bu türbinler şu anda yaklaşık 90 bin haneye yeşil enerji sağlıyor. Siemens bu projeye, ABD’nin önde gelen rüzgar enerjisi şirketlerinden biri olan Cannon Power Energy tarafından sağlanan 178 milyon dolar değerinde bir kredi kanalı sunmuştu. Yeşil yatırım projelerinin desteklenmesi anlamında diğer seçenekler arasında ise finansal kiralama planları ile enerji performans sözleşmeleri var. Burada yapılan sermaye yatırımı, düşük enerji faturalarıyla sağlanan tasarruflarla taksit taksit geri ödeniyor. Sürdürülebilir yatırımların arasında ayrıca, yeni yüksek hızlı Sapsan treninde olduğu gibi ulaştırma projelerinin finansmanı da bulunuyor. Rusya’daki iklim koşullarına uyum sağlayabilmesi için bir Velaro adaptasyonundan geçirilmiş bu Siemens treni, 2009 Aralık ayından bu yana Moskova ile St. Petersburg arasında faaliyet gösteriyor. Saatte maksimum 250 kilometre hızı olan bu tren bu mesafedeki yolculuğun süresini 45 dakika kadar kısaltıyor. Bu sayede yolcuların uçak    yerine treni tercih etmelerini sağlıyor. Yıllarca süren pazarlıkların ardından 8 adet yüksek hızlı trenden oluşan yeni bir filonun finansmanında gerekli olan 318 milyon Euro’nun tedariki için SFS uygun görüldü. Siemens’e burada ayrıca 30 yıllık bir bakım ve onarım sözleşmesi verildi.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz