Antalya Milletvekili Sadık Badak, Antalya sanayisinin turizme
dayalı olarak geliştiğini kaydederek, bugün gelinen
noktanın başarılı olduklarını söylüyor. Antalya’da sanayinin
gelişiminde önemli rol oynayan Badak, “Antalyalı tüccara
madalya vermek lazım” diyerek zorluklara rağmen alınan mesafede
sanayicinin kendisine olan güveninin büyük rol oynadığını kaydediyor.
Ulaşım sıkıntılarına rağmen, Antalyalı tüccarın yılmadığını, geçmişte
yaşanan krizlerin bile yatırımcıyı engellemediğini ifade eden Sadık
Badak sorularımıza cevap verdi.
CAPITAL: Antalya sanayisinin gelişiminden itibaren çalışmaların
içinde yer aldınız. Bugünkü gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Turizm sektörü, sanayinin tulumbasına su basan ilk kova oldu. Sonra
sanayi turizmin de dışına taştı ve Anadolu’ya açıldı. Turizmde yaşanan
iki temel çöküş dönemi var: Birincisi 1991 yılında Saddam’ın Kuveyt’e
girişi, ikincisi 2003’te Amerika’nın Irak’a girişi. Bu iki dönemde
de Antalya sanayisi, Anadolu’ya ve yurtdışına yöneldi. Dolayısıyla organize
sanayinin de büyümesi ve yeni alanlar açılmasıyla önemli istihdam
yakalandı. Eskiden Antalya’da Anadolu ile çalışan şirket olmazdı.
“1950’li, 1960’lı yıllarda Antalya’nın büyüyen şirketlerini yaratan
Tugayoğulları, Balcılar gibi aileler 70’li yıllarda çöktü. Bu çöküşün sebebi
Çukurova ve İzmir anayollarının Orta Anadolu’ya ham madde ve pazar
ulaştırmaya daha erken başlaması oldu. Bizim Çeltikçi Belimiz zamanı
nda açılmadı ve bu şirketlerimiz battı. Afyon’da bile holding var,
Antalya’da yok. Ham maddeye ve pazara ulaşacaksan, Antalya’nın ürettiği
malların pazarı Eskişehir’den başlar. 500 kilometreden sonra satabilirsin.
Yurtdışı pazarlara ulaşabilmek için de önce tırlara yükleyeceksin,
roro ile İtalya’yı veya boğazları geçeceksin.
CAPITAL: Antalya’da sanayi ulaşım ağındaki sıkıntılar nedeniyle
mi gelişmedi ? - Antalya’daki sanayi Eskişehir, Ankara gibi olamaz. Antalya sanayisinin
tarıma dayalı olarak gelişmesi gerekiyor. Sanayinin boyutunu
orta alt boy olarak görmeliyiz. Sanayici pazara ve hammaddeye erişemeyince
ne yapsın? Kayserililer’e büyük tüccar deniyor. Basra Körfezi
ile İstanbul’un ortasında illa ki yol oradan geçiyor. Kayserili sabah elini
yüzünü yıkadıktan sonra kapının önüne çıksa, kapının önüne şöyle bir
şeyler koysa, illa ki biri gelip “bu kaç lira” diyecek. Sen gel Antalya’da
ticaret yap bakalım. Antalyalı tüccarlara madalya vermeliyiz. Antalyalı
tüccarın merkezle bağı, 1990’lı yıllarda zayıfladı. Merkezdeki tüccar
büyüyemedi. Büyüyememesinin nedeninin perakendeciye erişememek
olduğunu fark etti. Bu kez tüccarımız motorize oldu. Mallarını kamyonlara
doldurup farklı şehirlere götürmeye başladı. Antalya esnafının büyük
bir kısmı Türkiye’nin her tarafına mal satıyor. Tüccarımızın Anadolu’ya
açılması bu yüzden çok önemliydi.