Enflasyonda 2010 yılının ilk yarısının zor geçeceği daha aylar öncesinden belliydi.
Resesyonun etkisiyle 2009'un ilk yarısında enflasyon mevsim normallerinin çok altında gerçekleştiğinden, bu yıl aynı aylarda sırf "baz etkisi" nedeniyle yükseliş olacağı neredeyse kesindi. Merkez Bankası, bu yüzden çok önceden uyarılara başlamış ve geçici olacağını düşündüğü bu yükselişin beklentilere yansımamasına yönelik bir çabaya girişmişti. Ancak şu an itibarıyla bu çaba pek de amacına ulaşmış gibi görünmüyor. Hükümetin bu konuya Merkez Bankası kadar duyarlı yaklaşmamasının da etkisiyle enflasyon daha yılın ilk ayında tahminlerin de ötesine taşınmış durumda. Gerçekleşen enflasyondaki yükselişin beklentileri de ateşlediği görülüyor. Bu da önümüzdeki ayların enflasyon açısından daha önce tahmin edilenden de zor geçeceğini düşündürüyor.
ENFLASYONDA SON DURUM
Ocak ayında aylık enflasyon yüzde 1,85 olarak gerçekleşti. Mevsim normallerinin (yüzde 0,7 dolayı) epeyce üzerinde olan bu oran, geçen yılın aynı ayındaki enflasyon oranını da (yüzde 0,29) çok aştığı için yıllık enflasyonda da bir sıçrama yaşandı. 2009 yılını yüzde 6,53 seviyesinde kapatan yıllık enflasyon, 1,66 puanlık bir sıçrama yaparak 2010'un ilk ayında yüzde 8,19 düzeyine ulaştı. Enflasyonda ocak ayında yaşanan bu yükselişin neredeyse tamamı, hükümetin bütçe açığını azaltmak için akaryakıt, alkollü içki ve tütün ürünlerinden alınan vergilere yaptığı zamlardan kaynaklandı. Merkez Bankası uzmanlarının hesaplarına göre bu vergi zamlarının ocak ayı enflasyonuna etkisi 1,7 puanı buluyor. Enflasyon zaten geçen yılın son iki ayında da özellikle gıda fiyatlarındaki artışlar nedeniyle beklentilerin üzerinde gerçekleşmişti. Böylece ekim ayında yüzde 5,08 düzeyinde dip yapan enflasyon, son 3 ayda 3,11 puan yükselmiş bulunuyor.
BEKLENTİLER YÜKSELİŞTE
Gerçekleşen enflasyonun yükseliş eğilimine geçtiği bu son 3 aylık dönemde, enflasyon beklentilerinde de yükseliş yaşandığını görüyoruz. Merkez Bankası, ekonomik kamuoyundaki enflasyon beklentilerini ayda iki kez düzenlediği Beklenti Anketi vasıtasıyla topluyor. 12 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi, ekim ayında düzenlenen ilk ankette yüzde 6,23'e kadar düşüp dip yapmışken elimizde bulunan son verilere göre şubat ayında düzenlenen ilk ankette yüzde 6,91'e çıkmış durumda. Ekim ayında düzenlenen ilk ankette yüzde 6,18 seviyesinde dip yapan 24 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisinin de şubat ayında düzenlenen ilk ankette yüzde 6,6'ya çıktığı görülüyor. 2010 yıl sonuna ilişkin enflasyon beklentisi ise ocak ayında düzenlenen ilk ankette yüzde 6,9 çıkarak start almışken şubat ayında düzenlenen ilk ankette yüzde 7,5 olarak gerçekleşmiş bulunuyor. Enflasyon beklentilerindeki bu yükseliş, Merkez Bankası'nın korktuğunun başına gelmekte olduğunu gösteriyor. Türkiye'de enflasyon beklentileri, gerçekleşen enflasyondan epeyce etkilendiği için esasında bundan kaçınmak da pek kolay değildi. Yine de enflasyondaki yükseliş Merkez Bankası'nın tahminleri çerçevesinde gerçekleşseydi, belki de beklentiler kontrol altında tutulabilirdi. Ancak enflasyon, Merkez Bankası'nın tahminlerinin de ötesinde yükseliş gösterince beklentilerdeki yükselişin de önüne geçilemedi.~
ENFLASYON RAPORU
Merkez Bankası, 2010 yılının ilk Enflasyon Raporu'nu 26 Ocak'ta yayınladı. Beklendiği gibi enflasyondaki son gelişmeler bu rapora olumsuz yansıdı. Merkez Bankası, önceki üç raporda büyükölçüde sabit tuttuğu enflasyon tahminlerine bu raporda zam yapmak zorunda kaldı. Bu zam 2010 yılı enflasyon tahmini için epey yüksek gerçekleşirken, 2011 yılı enflasyon tahmini için ise daha düşük oldu. 2010 yıl sonu enflasyon tahmini
1,5 puan yükseltilerek yüzde 5,4'ten yüzde 6,9'a çıkarıldı. 2011 yıl sonu enflasyon tahmini ise 0,3 puan yükselişle yüzde 4,9'dan yüzde 5,2'ye çıktı. Merkez Bankası'nın enflasyon tahminlerine böyle zam yapmasının en önemli nedeni, hükümetin bütçe açıklarını kapatmak için yaptığı vergi ayarlamaları oldu. Esasında Merkez Bankası, hükümetin bu tür bir uygulamaya gideceğini daha önce de tahmin ediyordu, ama buradan 2010 yılı enflasyonuna sadece 0,5 puanlık bir katkı geleceğini düşünüyordu. Oysa hükümet daha ilk aydan vergilere Merkez Bankası'nın beklediğinden çok daha fazla yükleniverdi. Bu nedenle Merkez Bankası da vergi ayarlamalarının 2010 yılı enflasyonuna katkısını 1,5 puana taşımak zorunda kaldı. Böylece son Enflasyon Raporu'nda 2010 yılı enflasyon tahminine yapılan 1,5 puanlık zammın 1 puanı bu ekstra vergi artışlarından geliyor. Geri kalan artışın 0,3 puanı gıda fiyatlarına, 0,2 puanı da petrol fiyatlarına ilişkin varsayımların yukarıya doğru güncellenmesinden kaynaklanıyor.
YÜKSELİŞ SÜRECEK
Enflasyonda son 3 ayda yaşanan bu yükseliş önümüzdeki aylarda da sürecek. Aylık enflasyon geçen yıl şubat ayında mevsim normallerine zıt bir eğilim göstermiş ve negatif çıkmıştı. Bu yıl şubat ayında mevsim normallerine yakın (yüzde 0,5 dolayı) bir aylık enflasyonun çıkması bile yıllık enflasyonu yüzde 9 dolayına taşıyabilecek. Geçen yıl mart ayında aylık enflasyon mevsim normallerine yakın çıktığı için bu yıl aynı ayda bir mola yaşanabilir. Fakat nisan ve mayıs aylarında yine baz etkisi devreye girecek. Bu nedenle mayıs ayına gelindiğinde yıllık enflasyonun çift haneye kadar yükselmesi tehlikesi bile var. Haziran ayından itibaren ise bu baz etkisi büyük ölçüde ortadan kalkacak. Zaten Merkez Bankası da buna güvenerek yılın ikinci yarısında enflasyonun yeniden düşüşe geçeceğini öngörüyor. Ancak yılın ikinci yarısında enflasyonun düşmek yerine mayıs ayı sonunda ulaştığı seviye etrafında dalgalı bir seyir izlemesi ihtimali de bulunuyor.
POLİTİKA FAİZİ
Merkez Bankası, enflasyondaki düşüş eğiliminden güç alarak resesyon sırasında para politikası faizini hızla aşağıya çekmiş ve bir yılda yüzde 16,75'ten yüzde 6,5'e kadar indirmişti. Merkez Bankası'nın bu faiz indirim politikası, piyasa faizlerinin de düşmesini sağlamış ve ekonominin resesyondan çıkmasına katkıda bulunmuştu. Ayrıca bu sayede Hazine de artan borçlanma ihtiyacına rağmen tek haneli faizle borçlanma imkanını bulmuştu. Merkez Bankası, enflasyondaki son yükselişin geçici olduğunu düşündüğü için para politikası faizini 3 aydır sabit tutuyor. Para politikası faizinin sabit tutulması, piyasa faizlerinin yükselmesini de şimdilik engelliyor. Ancak enflasyondaki yükselişin beklentilerin üzerinde seyretmesi, bu sabit faiz politikasının daha ne kadar devam edebileceği konusunda kuşku yaratıyor. Daha önce para politikası faizinin 2010 yılı sonuna kadar sabit tutulacağından bahseden Merkez Bankası'nın son zamanlarda bu ifadeyi faiz oranlarının uzun bir süre düşük düzeylerde tutulması gerektiği şeklinde değiştirmesi de bu kuşkuları besliyor. Piyasa beklentileri şimdilik para politikası faizinin yılın son çeyreğinde yükselişe geçeceği yönünde ama enflasyondaki gidişat bu yükselişin çok daha önce başlaması ihtimalinin de mevcut olduğunu gösteriyor.~
EKONOMİYE ETKİSİ
Enflasyonun yeniden kontrolden çıkma eğilimi göstermesi, Merkez Bankası'nı ister istemez para politikası faizini yükseltmek zorunda bırakacak. Para politikası faizinde erken bir yükseliş eğiliminin başlamasının ise ekonomiye pek iyi yansımalarının olmayacağı muhakkak. Para politikası faizindeki böyle bir yükseliş mutlaka piyasa faizlerine de yükseliş yönünde yansıyacak. Bu da daha tam anlamıyla canlanmamış olan iç talep ve yatırımlar üzerinde olumsuz etki yapacak. Böylece ekonomideki toparlanma da sekteye uğrayacak. Para politikası faizindeki yükseliş Hazine'nin borçlanma faizlerini de yükseltecek. Halen tek haneli faizle borçlanmaya devam eden Hazine yeniden çift haneli borçlanma faizleriyle karşı karşıya kalacak. Bu da önümüzdeki dönemde bütçedeki faiz yükünün artmasına neden olacak. Bütçenin iki yakası bir de bu nedenle ekstradan açılacak. Ekonomide böyle olumsuz bir gelişmenin yaşanmaması enflasyonun yeniden kontrol altına alınmasına bağlı. Bunun için ise bir miktar şans yanında basiretli bir maliye politikası da şart. Hükümetin sıkıştıkça bütçe açıklarını vergi artışlarıyla kapatma politikası bu açıdan hiç de yardımcı olmuyor. Bu politikaya önümüzdeki aylarda yeniden başvurulması halinde enflasyonda ipin ucunun iyice kaçması ihtimali bulunuyor. Para politikası faizindeki yükselişin zamanlamasını belirleyeceği için önümüzdeki aylarda enflasyon yeniden çok yakından takip edilen bir gösterge haline gelecek gibi görünüyor. Aynı nedenle gerçekleşen enflasyon yanında enflasyon beklentileri de dikkatle takip edileceğe benziyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?