Enerjide gelişmekte olan ülkeler öne çıkacak

Fatih Birol, küresel enerji piyasalarının mevcut durumu ve geleceğiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

1.01.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Enerjide gelişmekte olan ülkeler öne çıkacak
Geçtiğimiz günlerde Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başekonomisti Fatih Birol, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) ev sahipliğinde küresel enerji piyasalarının mevcut durumu ve geleceğiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. IEA'nın bu yılki Dünya Enerji Görünümü Raporu'nu paylaşan Birol, çarpıcı açıklamalar yaptı. Özellikle dünyanın ikinci resesyon tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna ve küresel ısınmanın hükümetlerin gündeminden kalktığına dikkat çeken Birol, "2008 yılı öncesine kadar enerji ve iklim değişikliği hükümetlerin en önemli konularından bir tanesiydi. Şimdi ise ekonomik meselelerle uğraşmaktan dolayı bu konular hükümetlerin gündeminden aşağıya doğru kaymaya başladı. Ayrıca hükümetlerin masasında enerjinin daha sürdürülebilir kullanılması konusunda birçok proje vardı. Bu projelerin çoğu ilave kaynak gerektiriyordu. Şimdi ise bu projeler hükümetlerin bütçelerinde önemli kısıtlamalar olduğu için büyük soru işaretleriyle karşı karşıya" diye anlatıyor.

ÜÇ SORU İŞARETİ VAR
Peki hükümetlerin bu dönemde kafalarında enerji politikalarıyla ilgili olan soru işaretleri neler? Bunların başında yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili sübvansiyonlar geliyor. Onu bu yıl karşılaşılan önemli bir sorun olan Fukushima izliyor.Japonya'da olan bu trajik kazadan sonra birçok ülkenin nükleer enerji ile ilgili hesaplarının alt üst olduğunu ifade eden Birol, Almanya, İsviçre gibi ülkelerin nükleer planlarını ertelemesine karşın Çin, Rusya, Hindistan gibi ülkelerin ise nükleer ile devam kararı aldığını belirtiyor. Hükümetlerin kafasındaki üçüncü soru işaretinin kaynağının ise Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki karışıklıklar olduğunu söyleyen Birol, şöyle devam ediyor: "Bu durum bizleri o ülkelerden gelecek olan petrol üretimi ve ihracatı konusunda önemli kaygılara itti. Çünkü şu anda baktığınızda önümüzdeki 10-15 yılda dünyadaki petrol üretimindeki büyümenin yüzde 90'ının üstündeki bir rakam beş ya da altı ülkeden gelecek. Nedir o ülkeler? Suudi Arabistan, İran, Irak, Kuveyt ve Cezayir. Ama Arap Baharı ile gelen, hem bazı hükümetlerin değişmesi, hem de bazı hükümetlerdeki mantalitelerin değişmesi, acaba petrol yatırımları zamanında yapılabilecek mi, üretim artacak mı, artmazsa ne olur sorularını beraberinde getirdi."

AB'NİN PETROL YÜKÜ ARTIYOR
Hükümetlerin en önemli politikalarının başında enerji verimliliği geliyor. Dünya enerji verimliliği normalde yüzde 1 oranında mütevazı bir iyileşme gösteriyor. Ama hükümetler bu iyileşmenin daha da hızlanmasını istiyor. Buna karşın 2009 ve 2010 yıllarında hiç olmamış şekilde dünya enerji verimliliğinin kötüleştiğine değinen Birol, şöyle devam ediyor: "Bizleri karamsarlığa iten konulardan bir tanesi de petrol fiyatları ve petrol ithalatçısı ülkelerin üzerinde oluşan etkiler. Birçok ülkenin 2010 yılındaki petrol ithalat faturası çok hızlı bir şekilde arttı. Şu anda ekonomik olarak en zor durumda olan AB'deki petrol ithalatı 2010 yılında 280 milyar dolar civarındaydı. Bu yıl tahminlerimize göre ise 400 milyar dolara çıktı. İlave bir yük geldi.Türkiye ve Türkiye gibi ülkeler için de cari açık konusunda petrol fiyatları oldukça önemli. Şu anda durum pek de parlak görünmüyor."~

ISI ARTIŞI ÖNLENMELİ
Birol'un vurgu yaptığı diğer bir konu ise dünya ısı artışına ilişkindi. Dünyanın 6 derecelik bir sıcaklık artışıyla karşı karşıya olduğuna ve 2 derecelik kritik sıcaklık artış limitinin yakalanması içinse az bir zaman kaldığına değinen Birol, konuyla ilgi şu değerlendirmelerde bulundu: "6 derecelik bir artış dünyayı kuraklık, deniz seviyesinin artması, sağlık gibi açılardan çok kötü yerlere götürecek. Yapabileceğimiz şey dünyadaki ısı artışını 2 derece ile sınırlandırmak. Durum son derece vahim. Şu anda mevcut santraller ve endüstri tesisleri 2 derece için verilen emisyon kotasının yüzde 80'ini işgal ediyor. 2017 kritik bir tarih. 2017 yılında yenilenebilir enerji alanında büyük bir devrim olmazsa 2 dereceye giden yolun kapısı sonsuza kadar kapanmış olacak. Bu devrim için yapılması gereken ise 2017'den önce uluslararası bir anlaşma ile yatırımcılara temiz enerji teknolojileri konusunda sinyal verilmesi."

TALEP ARTIŞI DEĞİŞİYOR
Enerji piyasalarında 2035 yılına doğru nasıl gelişmeler yaşanacağı da merak konusu. Bu alanda hareketlenme gelişmekte olan ülkelerden bekleniyor. Önümüzdeki 25 yılda küresel enerji talebindeki artışın yüzde 90'ının OECD dışı ülkelerden kaynaklanacağı öngörülüyor. Hindistan, Çin, Endonezya, Rusya, Brezilya ve Ortadoğu'daki enerji tüketimi hızının yüksek seyredeceği hesaplanıyor. Dünyadaki toplam enerji talebi büyümesinin yaklaşık yarısının Çin ve Hindistan'dan geleceğini belirten Birol, şunları anlatıyor: "Bundan sonra Pekin, Yeni Delhi ya da Moskova'da o ülkelerin hükümetlerinin enerji sektörü için aldığı ve alacağı kararlar sadece o ülkelerin enerji sektörünü değil, bütün ülkelerin enerji sektörünü etkileyecek. Örnek vermek gerekirse 2009 yılına kadar Çin kendi ürettiği kömürü tüketiyordu. Ama Çin hükümeti verimsiz ve iptidai kömür madenlerini kapatma kararı aldı. Ç��nkü çok fazla insan ölümüne neden oluyordu ve verimleri düşüktü. Böyle olunca Çin toplam tüketiminin sadece yüzde 3'ünü ithal etmeye başladı. O ana kadar dünya kömür fiyatları 60 dolardı. Çin ithal etmeye başlayınca bir yıl içinde kömür fiyatları 120 dolara fırladı. Yani ileride o ülkelerin kendi iç piyasaları için alacakları kararlar tüm dünyayı etkileyecek."

AVUSTURALYA DOĞALGAZDA İDDİALI
Birol'a göre dünya doğalgazda altın çağa girmenin eşiğinde. 3-4 yıl içinde doğalgaz alanında iki önemli gelişme yaşandığının altını çizen Birol, bu konu hakkında şunları anlatıyor: "Bunlardan biri konvansiyonel olmayan doğalgaz üretiminde çok büyük bir artış olması. Amerika, Kanada ve Avusturalya bu alanda çok yol aldı. Avusturalya çok ilginç bir ülke bu konuda. Avusturalya'da 6 tane çok ciddi proje var bu yönde. Bunların on yılda tamamlanması planlanıyor. Bundan sonra Avusturalya sıvılaştırılmış doğalgaz ihracatçısı bir ülke olacak ve Katar'ı geçecek. Çin'de de gelişme var. Çin, kömür gazı ve kaya gazından gelen ciddi doğalgaz üretimi yapacak. Şu anda Çin'de doğalgazın enerji tüketimindeki payı sadece yüzde 5. Ancak 20 yıl içinde Çin doğalgazda büyük bir talep patlaması yapacak. Öte yandan konvansiyonel olmayan gaz çıkarılırken bu ciddi çevre sorunlarına yol açıyor. Kayayı delmek için kullanılan kimyasal maddeler suya karışıyor. Bu ciddi bir sorun. Bu, ABD ve Avusturalya'da önemli muafiyetler yarattı. Fransa'da kaya gazı rezervleri bulunduğu biliniyor ama Fransız hükümeti bunun aranmasını dahi yasakladı. Bu sorun çözülemezse doğalgazda altın çağa girilmesi ertelenebilir. Sorun, mevcut teknolojilerle minimize edilebilir. Doğalgazın fazlalaşması fiyatlar konusunda Türkiye gibi ithalatçı ülkeler için de önemli bir şans."~

ÇİN'İN PETROL TALEBİ ARTACAK

Uzun vadede petrol talebinde yüzde 15 oranında artış bekleniyor. Bu artışın, gelişmekte olan ülkelerde ulaştırma sektöründeki gelişmelerden kaynaklanacağı belirtiliyor. Bugün Amerika'da her 1000 kişiden 700'ünün, Avrupa'da ise 1000 kişiden 500'ünün otomobili bulunuyor. Oysa Çin'de baş döndürücü talep artışına rağmen hala 1000 kişiden sadece 30'unun, Hindistan'da ise 17'sinin otomobili bulunuyor. Bu gibi ülkelerde gelir seviyesi arttıkça otomobil satışlarının artış göstereceğini söyleyen Birol, şunları ekliyor: "Kişi başına düşen araba sayısı artacak. Dünya toplam petrol talebindeki büyümenin yarısı sadece Çin'den gelecek. Çin 2035 yılında bu kadar büyük petrol talebi patlaması yaşadığı zaman oradaki araba sayısı bugünkü Avrupa'nın yarısı olacak. Bizim tahminlerimize göre 2015 yılında gelişmekte olan ülkelerde imal edilecek araba sayısı, ilk defa gelişmiş ülkelerde üretilen araba sayısını geçecek. Hatta şöyle bir trend görüyoruz, gelişmekte olan ülkelerde üretilen otomobillerin gelişmiş ülkelere ihracatı da artacak."

PETROL 175 DOLARI BULABİLİR
Ortadoğu ve Kuzey Afrika petrol üretiminin kalbi. Bu ülkeler dışındaki önümüzdeki beş yıl içinde üretim artışının hızlı bir şekilde olacağı ikinci bir adres yok. Bu ülkelerin, dünya petrol talebini normal şartlarda karşılamak için her yıl 100 milyar dolarlık yatırım yapması gerekiyor. Bunun yapılması durumunda 2015'e kadar dünya petrol fiyatlarının 100-110 dolar seviyesinde seyretmesi bekleniyor. Ancak enerji çevrelerinin, Arap Baharı ve son haftalarda yaşanan politik gelişmeler nedeniyle bu yatırımların zamanında yapılmamasından kaygı duyduğunu dile getiren Birol, şunları ekliyor: "Arap Baharı'nı yaşayan birçok hükümet, petrole yatırım için ayıracakları paralarını sosyal harcamalara yönlendiriyor. Bazı ülkelerde ise petrol piyasaları konusunda daha çok içe kapanma ve kendi ulusal politikalarını izleme yönünde bir eğilim var. Petrol üretimini daha yavaş artırma eğilimindeler. Bu da petrol piyasalarında sıkışıklığa neden olacak. Öte yandan yatırımlar 66 milyar dolar seviyesinde yapılırsa bu bölgedeki petrol üretimi çok daha az artacak ve petrol fiyatlarının 2015 yılında reel olarak 150 dolar, nominal olarak 175 dolara ulaşabileceğini düşünüyoruz."

"TÜRKİYE NÜKLEERDE GEÇ KALDI"
Birol, Türkiye için de değerlendirmelerde bulunuyor. Özellikle nükleer enerjinin Türkiye için çok önemli bir opsiyon olduğunu düşünen Birol, şunları ekliyor: " Nükleer tabi ki tek başına Türkiye'nin enerjisini kurtaramaz ama çözüm için önemli adımlardan bir tanesi. Bugün eğer nükleere hemen karar versek ki hükümet buna karar verdi, bence çok olumlu bir karar. Bunun meyvelerini 6, 7, 10 yıl sonra alacağız. Ama şimdiden başlamak lazım son derece geç bile kaldık. Nükleeri, enerji verimliliğini ve yenilenebilir enerjiyi mümkün olduğu kadar çabuk ve çok miktarda yapmamız lazım ki enerjideki dünya arz sorunundan daha az etkilenelim. Türkiye ekonomisinin fiyat artışlarından en az şekilde etkilenmesi için bu şart."~

"ARAMALARIN SONUÇLARINI MERAKLA BEKLİYORUZ"
Yaptıkları çalışmaların ucuz petrol devrinin bittiğini, petrol fiyatlarının şu an da yüksek olduğunu ve daha da yüksek olabileceğini gösterdiğini belirten Birol, petrol fiyatlarındaki yukarı çıkışın Türkiye ekonomisini ciddi şekilde etkileyeceğini söylüyor. Bu durumun Türkiye ekonomisine ciddi yükler getireceğini ifade eden Birol, şöyle devam ediyor: "Olay sadece bununla sınırlı değil. Çünkü Türkiye ciddi anlamda doğalgaz da ithal ediyor ve doğalgaz fiyatları da petrol fiyatlarına endeksli. Petrol fiyatları artınca doğalgaz fiyatları da artacak, Türkiye'nin ithal ettiği hem petrol faturası hem de doğalgaz faturası hızlı bir şekilde artacak. Türkiye hem Akdeniz hem de Karadeniz'de petrol arama çalışmalarına devam ediyor. Umarım buralarda önemli yataklar bulunur. Eğer çok büyük petrol ve doğalgaz yatakları bulunursa bu benim için çok büyük bir sürpriz olur. Aramaların sonuçlarını merakla bekliyoruz."

Özlem Bay Yılmaz / [email protected]

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz