Projeksiyon

Ambalajlı Su Büyüme Potansiyeli VarTürkiye ambalajlı su pazarı, son 5 yıldır büyüme eğilimi gösteriyor. 2007 yılında 2,5 milyar TL büyüklüğe sahip olan pazar, 2009 sonu itibarıyla 3,1 milyar TL’ye...

1.02.2010 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Ambalajlı Su

hedBüyüme Potansiyeli Var
Türkiye ambalajlı su pazarı, son 5 yıldır büyüme eğilimi gösteriyor. 2007 yılında 2,5 milyar TL büyüklüğe sahip olan pazar, 2009 sonu itibarıyla 3,1 milyar TL’ye ulaştı.

Türkiye’nin kişi başına düşen su tüketimi, gelişmiş ülkelere göre düşük olmasına rağmen gelir seviyesine bağlı olarak ambalajlı su tüketiminin her geçen yıl arttığı gözleniyor.

2010 yılına ilişkin beklentiler ise büyümenin süreceği yönünde. 2010’da pazarın yüzde 3,2 oranında büyümesi bekleniyor. Kişi başı tüketimin ise 130 litreye ulaşacağı tahmin ediliyor.

Sektörün istikrarlı gelişiminin sürdüğünü belirten Ambalajlı Su Üreticileri Derneği (SUDER) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Çavuş, şu bilgileri veriyor:

“Türkiye’de ambalajlı su sektöründe kişi başına düşen yıllık tüketim oranı 126 litreyi buluyor. Avrupa ülkelerindeki yıllık kişi başı tüketim oranlarıyla karşılaştırıldığında, ambalajlı su tüketiminin artma potansiyeli olduğunu görüyoruz. Kişi başı tüketimin artması için öncelikle tüketicinin ambalajlı gıda konusunda bilinçlenmesi çok önemli. Biz de SUDER olarak tüketicileri, ambalajlı suyun faydaları konusunda bilinçlendirmek adına gerek medya yoluyla gerek birebir iletişimle yaptığımız faaliyetlerde bunun önemini sık sık dile getiriyoruz. Önümüzdeki dönemde bu konudaki çalışmalarımız daha da hız kazanacak.”

hed2009’u 3,1 milyar TL ciroyla kapatan sektör, bu yıl 3,2 milyar TL büyüklüğe ulaşacak.

 

Bireysel Emeklilik

hed2,3 Milyon Katılımcı Hedefleniyor
Türkiye, bireysel emeklilik sistemiyle 27 Ekim 2003’te tanıştı. Geçen 6 yıllık süre zarfında ise sistem başarılı bir performans sergiledi. BES’in performansını değerlendiren Emeklilik Gözetim Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Mete Uğurlu, 6 yılda emeklilik yatırım fonlarının ortalama yüzde 60,2 oranında net reel getiri sağladığını belirtiyor. Uğurlu’nun sektöre ilişkin değerlendirmesi ve 2010 öngörüleri ise şöyle:

“Dünyadaki özel emeklilik fonları, krizde yüzde 23 oranında daralarak 5,4 trilyon dolar kayba uğrarken Türkiye gibi ülkeler, sabit getirili varlıklardan oluşan portföyleriyle krizin etkisini daha az hissetti. Fon getirilerinde düşüşler yaşanmadı. 2008 yılı verilerine baktığımızda Türkiye’deki emeklilik fonlarının GSYİH’ye oranının yüzde 1,7 olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin bu sektörde kat etmesi gereken çok uzun bir yolu var. 2009 yılında ise emeklilik yatırım fonlarının ağırlıklı ortama getirileri yüzde 23,3 olarak gerçekleşti. Söz konusu getirinin net reel verimi ise yüzde 15,7 oranında gerçekleşti. 25 Aralık 2009 itibarıyla sistemin fon büyüklüğü 9 milyar TL’ye, toplam katılımcı sayısı ise 1 milyon 988 bin 322 kişiye ulaştı. BES, 2010 yılında da küçük tasarrufların en doğru adresi olmaya devam edecek. 2010 yılı sonunda bireysel emeklilik sisteminde 12 milyar TL fon büyüklüğünün aşılmasını bekliyoruz.”

hedBES’teki katılımcı sayısının bu yıl 2 milyon 250 bin kişiye ulaşması hedefleniyor.

 

Demir Çelik

hedKayıplar Afrika İle Telafi Edildi
Global krizden ciddi biçimde etkilenen sektörlerden biri de demir çelik oldu. Sektör, özellikle kur değişimleri nedeniyle değer bazında yüzde 43’lük küçülme yaşadı. Ancak ihracatta, miktar bazında ele alındığında 2009’da yüzde 5’lik düşüş gerçekleşti. Sektör uzmanlarına göre bu durum, aslında sektörün başarılı bir performans sergilediğini gösteriyor.

İstanbul Demir Çelik İhracatçıları Birliği Başkanı Serdar Koçtürk’ün değerlendirmeleri şöyle: “Türkiye demir çelik ihracatını miktar bazında değerlendirirsek, 2009 yılındaki düşüş oranı yüzde 5,7 oldu. Küresel krizin yaşandığı dönemde bu rakam büyük bir başarı olarak algılanmalı. Rakamlar, değer bazlı düşüşün temel nedeninin birim fiyatlardaki azalma olduğunu gösteriyor. Miktar bazındaki düşüşün ana nedeni ise Arap Körfezi, ABD ve AB pazarlarındaki daralmalar. ABD ve Dubai pazarlarındaki daralma yüzde 62 seviyesinde oldu. Ancak bu kayıplar, Afrika ülkelerine yaptığımız ihracattaki artışlarla telafi edildi. Türkiye demir çelik ihracatının 2009 yılı son çeyreğini miktar bazında değerlendirecek olursak, 2008’e göre ekim ayında yüzde 46,7, kasım ayında yüzde 30,5 ve aralık ayında ise yüzde 0,14 artış kaydedildi. Bu artışlar, 2010 için olumlu sinyaller olarak alınabilir. Bu yıl her şeye rağmen yüzde 20 artış öngörüyoruz. Özellikle 2. çeyrekten itibaren yaşanacak artışın bölgemizdeki fiyatları dengeleyeceğini düşünüyoruz.”

hed2009’da yüzde 5 küçülen sektör düzelme trendine girdi. Büyüme hedefi, yüzde 20.

 

Kimya

hedMarkalaşmayla Kârlılık Artırılacak
Türkiye ekonomisinin en önemli sektörlerinden biri olan kimya, otomotivden tekstile, boyadan kozmetik ve ilaca kadar pek çok sektör için üretim gerçekleştiriyor. Sektör, 2008 yılsonu itibarıyla 50 milyar dolarlık üretim hacmine ulaşmış durumda. İhracat ise 2008’de 15,9 milyar dolara yükseldi. Sektörde yaklaşık 500 bin kişi istihdam ediliyor.

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, sektördeki yatırımların henüz istenilen ölçülerde olmadığını, ancak 2010 yılında yatırımların artacağına dair sinyaller geldiğini belirtiyor. Akyüz’ün sektöre ilişkin öngörüleri ise şöyle:

“Kimya, maalesef yaşanan ekonomik kriz nedeniyle ihracatında en yüksek düşüş yaşayan sektörlerden biri oldu. Ancak bu kötü gidişte ilk toparlanma hareketi de yine sektörümüzden geldi. İhracat 2009’un ekim ayında ekonomik krizden çıkışın ilk sinyallerini vererek artıya geçti. Önümüze umutla bakıyoruz. 2010 yılında her ay en az 1 milyar dolarlık ihracat yapmayı hedefliyoruz. 2010 yıl sonu hedefimizi ise 12 milyar dolar olarak belirledik. Sektörde yeni kâr noktalarımız inovasyon, tasarım, markalaşma ve pazar çeşitliliği olacak. Zorlaşan ve yükselen maliyetleriyle AB pazarı daha da zorlarken sektörümüz markalaşmaya giderek kârlılığını artırma stratejisi içinde olacak.”

hedKrizde önemli ölçüde küçülen sektör, 2010’da ihracatını yüzde 24 artırmayı planlıyor.

 

Maden Suyu

hedTüketim Artışı Sevindirici
2007 yılında 3,1 milyar TL büyüklüğe ulaşan maden suyu sektörü, her geçen yıl istikrarlı büyümesini sürdürüyor. Özellikle son aylarda yapılan medya tanıtım atağı, sektörün gelişimine önemli bir ivme kazandırdı. Sektör, 2009 sonu itibarıyla 4 milyar TL büyüklüğe ulaştı.

Sektörde özellikle son birkaç yılda gelişim gözlendiğini ifade eden Madensuyu Üreticileri Derneği (MASUDER) Genel Sekreteri Nizamettin Şentürk, “Gelişmeler, hem üretim hem tüketim boyutunda yaşanıyor” diyor. Şentürk, sektörün geleceğine ilişkin değerlendirmelerini şöyle açıklıyor:

“Pazarımızın büyümesindeki en önemli etken, ürünün doğru tanımlanması yönünde yapılan çalışmalar. Tüketici maden suyunu son yıllarda önceki yıllara göre farklı algılamaya başladı. Artık maden suyu, su yerine tüketilen bir ürün olma yolunda.

Maden suyu tüketimi, ülkelerin gelişmişliğiyle doğru orantılıdır. Çünkü maden suyunda bulunan doğal minerallerin insan sağlığı için gerekli olduğu bilimsel bir gerçektir. Bu bilince sahip Avrupa’da, tüketim değerleri bize göre çok yüksek. Ancak son yıllarda yapılan çalışmalar, ülkemizde de maden suyu pazarının önemli gelişmeler yaşadığını gösteriyor. Ancak pazarın büyümesi için özellikle mevzuat yönüyle çözülmesi gereken önemli birkaç sorun bulunuyor. Bu sorunların çözülmesi, işletmecilerin sektöre yönelik yatırımlarını artıracak ve dolayısıyla sektördeki gelişim hızlanacak.”

hed 2010 yılında yüzde 20 civarında büyüme hedefleniyor.

 

Promosyon

hedTasarruf Eğilimi Pazarı Küçülttü
2001 krizinden 2008 yılına kadar önemli oranda büyüme gösteren promosyon sektörü, krizden ciddi biçimde etkilendi. Kriz ortamında şirketlerin ilk tasarruf kalemlerinden biri olan promosyon çalışmaları, sektördeki firmaların da önemli iş kayıpları yaşamasına neden oldu. 2007 yılında 500 milyon dolar büyüklüğündeki pazar, 2008’de yüzde 20 küçülerek 400 milyon dolara geriledi. 2009’un ise 450 milyon dolarla kapatıldığı tahmin ediliyor.

Promotürk Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cankut Özkorkut, firmaların tasarruf eğilimleri nedeniyle 2008’de pazarın küçüldüğünü, ancak 2010’un ilk aylarında gözlenen hareketlilikle umutlandıklarını söylüyor. Özkorkut’un bu yıla ilişkin öngörüleri şöyle: “2009’a, 2008 yılına göre daha iyi başlayan sektörümüz özellikle son aylarda ilaç sektöründe devletin aldığı kararlar neticesinde yaşanan bütçe değişikliğinden dolayı bekleme sürecine girdi. Ayrıca sektörümüzün önemli müşterileri arasında yer alan telekom şirketleri de bütçelerini 3G reklamlarına aktardığı için promosyon alımlarını azalttı. Sektör olarak en büyük dezavantajımız, kriz zamanlarında yanlış bir algılama sonucu promosyon alımlarının kesilmesi veya azaltılmasıdır. Halbuki promosyon bir gider kalemi değil pazarlama aracıdır. Bu yıl farklı sektörlerde yaşanan sıkıntılara rağmen büyümesine tekrar başlayacak.”

hedKriz nedeniyle yüzde 20 küçülen sektör, toparlanma umudunda. 2010 beklentisi yüzde 10 büyüme.

 

Hazırlayan: Yasemin Erdoğan / [email protected]

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz