Sektörün sorunu sermaye baskısı

Katılım Bankaları Birliği Başkanı ve Türkiye Finans Genel Müdürü Derya Gürerk, sektörün bugünkü gücünü, gelecek hedeflerini ve yeni oyuncuların yaratacağı değişimi anlattı.

16.11.2014 19:38:410
Paylaş Tweet Paylaş
Sektörün sorunu sermaye baskısı
Katılım bankaları, son 10 yılda bankacılık sektörünün iki katı büyüdü. Olumsuzluklar olsa da sektörün, 2023’te 600 milyar dolarlık bir aktif büyüklüğe ulaşma potansiyeli var. Bu hedef için 60-65 milyar dolarlık sermaye ihtiyacı olduğunu söyleyen Katılım Bankaları Birliği Başkanı ve Türkiye Finans Genel Müdürü DERYA GÜRERK, “Katılım bankalarının büyüme potansiyeli var ama bu kadar sermayeyi bu kadar kısa sürede koyabilme potansiyeli var mı merak ediyorum” diye konuşuyor.

Katılım bankacılığı zor bir sınavdan geçiyor. Sadece 4 oyuncusu bulunan sektörde, liderlerden Bank Asya’nın son dönemde yaşadığı olumsuz gidişat, sektörü de kötü etkiliyor. Öyle ki son 10 yılda sürekli bankacılık sektörünün üzerinde büyüme gösteren katılım bankacılığı, bu yılın ilk 7 ayında aktiflerini sadece yüzde 4 artırabildi.

Katılım Bankaları Birliği Başkanı Derya Gürerk, “Konvansiyonel bankacılık sektöründen daha geride büyüdük. Nedenleri belli tabii... Katılım bankalarından tek tek büyüme oranlarını alınca daha iyi bilgi sahibi olacaksınız” diyor.

Ancak gelecek için çok güçlü senaryolar mevcut. Gürerk, 2023 için en iyi ihtimalle 600 milyar dolar, en makul olasılıkla da 200 milyar dolarlık bir sektöre dair senaryo çiziyor. Gelecek yeni kamu katılım bankalarının sisteme girmesiyle bu hedeflerin 10 yılda yakalanacağına inanan Gürerk, önemli bir noktaya değiniyor: “Burada en önemlisi, sermaye baskısı.

Belki 10 yıl boyunca, hissedarlardan para istemek durumunda kalacağız.” Katılım Bankaları Birliği Başkanı ve Türkiye Finans Genel Müdürü Derya Gürerk, sektörün bugünkü gücünü, gelecek hedeflerini ve yeni oyuncuların yaratacağı değişimi anlattı:

Katılım bankaları sektör geneline göre nasıl bir büyüme trendine sahip?
Türkiye’de bankacılık sektörü, 2000’lerin başından bu yana ülkenin GSMH büyümesiyle karşılaştırırsak iki kat hızlı büyüdü. Katılım bankalarının sektördeki payı, 2000’de yüzde 1,5’ti. Bugün yüzde 5,5’e geldi. Bu da katılım bankacılığının konvansiyonel bankacılık sektörünün iki katı büyüdüğünü gösteriyor. Ülke GSMH’sinin de 4 katı büyüdük. Son 5 yılda katılım bankacılığının aktif büyümesi yüzde 30 oldu.~

Katılım bankaları olarak temmuz sonu itibarıyla 100 milyar TL’lik bir sektör büyüklüğünden bahsediyoruz. Kullandırılan krediler ise 68 milyar TL civarında. Bugünlerde Katılım Bankaları Birliği olarak bir stratejik plan hazırlıyoruz. İstanbul Finans Merkezi çalışmaları kapsamında katılım bankacılığı başlığı altında bir grup sorumluluk aldık.

Danışman firmalarla görüşüyoruz, yıl sonuna kadar stratejik planı oluşturacağız. Bu kapsamda yatırım bankaları nezdinde bir danışma kurulu oluşturacağız. Ayrıca birliğin internet sitesini yeniden yapacağız. Stratejik planla da önümüzdeki 10 yıl içinde katılım bankacılığının yol haritası çizeceğiz.

Peki bu yıl katılım bankaları için nasıl geçiyor?
Katılım bankaları, bu yılın ilk yarısında çok büyümedi. 2014 Temmuz ayı itibarıyla aktiflerde yüzde 4 büyüdü, konvansiyonel bankacılık sektöründen daha az büyüdük.

Neden? Bank Asya’nın son dönemdeki etkisiyle mi büyümeler böyle oldu?
Nedenleri belli tabii. Katılım bankalarından tek tek büyüme oranlarını alınca daha iyi bilgi sahibi olacaksınız. Örneğin, biz Türkiye Finans olarak ilk yarı yılda kredilerde yüzde 12, mevduatta yüzde 14 büyüdük.

Aktif büyümemiz de yüzde 19 oldu. Katılım bankaları ise toplamda maalesef ilk yedi ayda yüzde 4 büyüdü. Katılım bankalarının toplanan fonları, yani mevduatı ilk 7 ayda yüzde 2 arttı. Kullandırılan fonlarda yani kredilerde ise yüzde 1 artış yaşandı.

Büyüme trendi devam edecek mi?
Katılım bankalarının geleceğine dair farklı varsayımlar var. En iyi varsayım, kamunun hedefleri. Kamunun varsayımına göre 2023’te ülke ekonomisi, 2 trilyon dolar büyüklüğe erişecek ve bankacılık da bunun 1,5 katı, yani 3 trilyon dolar olacak. ~

Katılım bankalarının bu sektörden yüzde 20 pay alacağı düşünülüyor, bu da 600 milyar dolarlık bir katılım bankacılığı büyüklüğü anlamına geliyor. 10 yılda katılım bankacılığı sektörünün 10 kattan fazla büyümesi gerekiyor. Bununla birlikte bugün sektörün 4,5 milyar dolar toplam sermayesi var.

Hedeflenen 600 milyar dolarlık büyüklüğe erişmek içinse neresinden baksanız 60-65 milyar dolarlık sermayemiz olması gerekiyor. Esas sorun bu... Katılım bankalarının büyüme potansiyeli var ama bu kadar sermayeyi bu kadar kısa sürede koyabilme potansiyeli var mı? Asıl soru bu.

Bu büyüme hesabında yeni kamu kökenli katılım bankaları da var mı?
Tabii biz bu varsayımlar yapılırken kamunun aklında ne vardı bilmiyorduk. Gereken 60 milyar dolar sermayeyi 4 bankaya bölmek farklı, 7 oyuncuya bölmek farklı. Kamu bankalarının da sisteme katılımıyla bu hedef daha mantıklı. Ancak daha makul bir senaryo da söz konusu olabilir.

Nedir bu makul senaryo?
2013’te bankacılığın bugünkü gibi ülke GSMH’si kadar büyüklüğünün olacağını varsayarsak, sektör 2 trilyon dolar büyüklüğe gelecektir. Katılım bankaları da bu büyüklüğün yüzde 10’unu alırsa 200 milyar dolarlık bir büyüklüğe çıkmamız gerekir. Yani bu senaryoda da 4 kattan biraz daha fazla büyümemiz lazım.

Kamu katılım bankaları açılacak ama bunlar yeni bankalar olacak. Belli bir olgunluk seviyesine gelmeleri lazım, hemen ilk günden büyüyemezler. 10 yıllık perspektifte bu hedef yakalanabilir. Ama yine ilk 3-5 yıl, sektörün yükü 4 mevcut bankada olmak durumda.

Burada en önemlisi, sermaye baskısı. Son dönemde kârlarda yapılan baskıyla istenen kârı da hızla üretemeyeceğiz. O zaman ne olacak? Tabii ki kârı sermayemize ekliyoruz. Ama sürekli olarak belki 10 yıl boyunca, hissedarlardan para istemek durumunda kalacağız.

Sermayedarların iştahı olmaz mı yani?
Sermayedar karşılığını aldığını, büyüdüğünü ve istediği getiriyi aldığını görürse iştahı olur. Güçlü sermayesi varsa olur. Bu anlamda Türkiye Finans’ın hissedarlarından eminim. Bankadan temettü almıyorlar ama bankanın koydukları sermayenin karşılığını getirdiğini biliyorlar. ~

Kâr ceplerine girmiyor ama bankaya yeniden yatırım olarak dönüyor. Büyüme potansiyelini yakalayabilmek için ilave sermaye koyuyorlar. Ama 10 yıl sonra bu ilave sermayeyi koymayabilirler, belki temettü alabilirler. Bu süreç içinde halka açılmayla sermayedarın yükünün hafifletmesi de söz konusu olabilir. Bugün için 4 katılım bankasının da yabancı sermayedarları, bunların da iştahı var.

Ben hep katılım bankacılığına güçlü sermaye gelmeli diyorum. Bu sermaye ister kamu, ister özel bankalardan gelsin. Güçlü sermayenin gelmesi durumunda karşılığını alabileceği, büyüme hikayesi olan bir pazar. Gelen sermaye pişman olmaz. Hem sektör hem sermayedarlar bu işten kârlı çıkar.

Bu durumda mevcut oyuncuların gücü azalacak...
Güçlü sermayeli bankaların gelmesi çok iyi olur. Mevcut oyuncuların pazar payı küçülür ama sektör büyüklüğü hedeflenen rakamlara ulaşacağı için bilançomuz büyür. Bugün pazardan yüzde 30 pay alıyorsak, yarın yüzde 20 alırız, ancak banka bilançomuz iki katına çıkar.

Bu, 10 yılda sermayeyi de iki katına çıkarmak demek. Yeni katılım bankalarının sektöre kesin artısı olacak. Bizim paylarımız düşebilir ama sermaye koyabildiğimiz sürece ben bilançolarımızı büyüteceğimizi düşünüyorum. Yeter ki sermaye koyabilelim.

Yılbaşından beri gelen düzenlemeler bankacılık sektöründe kârları olumsuz etkiledi, katılım bankalarına etkisi nasıl oldu?
Biz konvansiyonel bankalardan daha az etkilendik. Katılım bankaları genelinde durumun daha iyi olduğunu düşünüyorum. Tabii şöyle bir durum var, ilginç günlerden geçiyoruz o nedenle bazı bankaların kârları düşüyordur.

Kârlılığımız konvansiyonel bankacılığa göre daha iyi gidiyor. 2013’ün ilk çeyreği ile 2014 yılı aynı dönemini karşılaştırdığımızda katılım bankalarının toplam kârında yüzde 19 artış mevcut. Bu yılın haziran sonunda toplam kâr rakamımız 515 milyon TL’ye çıktı.

Yapılan düzenlemeler, sektör kârından bir hesaplamaya göre 2,5 milyar TL diğer hesaplamaya göre 4 milyar TL götürüyor. Ben katılım bankalarının bu yılı kârda bitireceğini düşünüyorum.

Katılım bankacılığında bireysel taraf daha az pay alıyor. Türkiye Finans’tan örnek verirsem, bizim kredilerimizin sadece yüzde 25’i bireysel bankacılık tarafında. Bu rakamın da yüzde 85’i konut finansmanına kullanıyor. ~

O nedenle bireysel tarafımız çok küçük. Geçen yıla kadar katılım bankalarında tüketici finansmanı diye bir ürün yoktu. Biz 2012’de çıkardığımız 48 aya kadar taksit imkanı veren Finansör Kart sayesinde kerdi kartı tarafında küçülme yaşamadık. Kredi kartı tarafında yüzde 30 artış bekliyorduk, bu artış yüzde 10’larda oldu.

Yakın dönemde yeni ürünler görecek miyiz?
Üç önemli ürün olan tekafül denen katılım sigortası, kâr-zarar ortaklığı ve hisse ortaklığıyla ilgili mevzuat altyapısının oluşması gerekiyor. Bu mevzuat iyileştirmeleri yapılırsa katılım bankaları ekonomiye daha çok katkı sağlayabilir.

Melek yatırımcıların, özel sermaye fonlarının konuşulduğu yerde, bunların hepsini yatırım bankacılığı altında yapabiliyoruz, aslında lisans ve etkinliğimiz var. Kamu katılım bankalarının sektöre en önemli katkısı bu noktada olacak, sisteme gelmeleriyle bu mevzuat güncellenecek. Bu yeni ürünlerle çizilen 600 milyar dolarlık sektör büyüklüğü hedefi çok rahat yakalanabilir.

"KREDİLERDEN YÜZDE 2 PAY ALIRIZ"
BUGÜNKÜ TABLO

Türkiye Finans olarak tüm hedefimiz, 5 yıl içinde kredilerden yüzde 2 pay almak. Bugün payımız yüzde 1,7. Bu rakam 2010 sonunda yüzde 1,5’ti. 5 yılda yüzde 2 paya ulaşmak çok ciddi bir artış, çünkü bankacılıkta yüzde 25’in üzerinde büyümemiz gerekiyor. Bu, geçen yıl çok zordu. 2013’te bankacılık sektörü yüzde 37 büyüdü, biz yüzde 43 büyüdük. Son 3 yılda bankacılık sektöründen yüzde 13 daha fazla büyüdük.

KOBİ’DE İYİYİZ
KOBİ bankacılığında pazar payımız yüzde 3. Bu alanda bu yıl yüzde 30 büyüyoruz. KOBİ’de rahatız, iyiyiz. KOBİ’lerde cüssemizden iki kat fazla yer kaplıyoruz. Bu yıl için KOBİ kredilerinde yüzde 35 artış hedefliyoruz.

Yüzde 3 oranını korumak istiyoruz. Türkiye Finans bilançosunda KOBİ bankacılığının yüzde 30, bireysel bankacılığın yüzde 30 pay almasını ve kalan yüzde 40 payın ticari ve kurumsal bankacılıktan gelmesini istiyoruz.

LİDERLİK GELECEK
Türkiye Finans olarak katılım bankaları toplam kredilerinde payımız yüzde 30, aktif büyüklükte yüzde 30 ve mevduatta yüzde 27. Kredilerde zaten lideriz. Aktiflerde lider olmak istiyoruz ama bunun için zamanından önce büyümek gibi bir yolumuz yok. Kârda da lider durumdayız. Mevduat ve aktifte ikinciyiz, buralarda da liderlik gelecektir. Yurtdışında Bahreyn’de şube açıyoruz, başka yurtdışında büyüme planımız bulunmuyor.~

"ÜLKER'İN HİSSE SATIŞI İÇİN GÖRÜŞMELER YAPIYORUZ"
Ülker, Türkiye Finans’taki yüzde 11,57 hissesini satmak istediğini açıkladı. Burada son gelişmeler ne durumda?

Ülker’in hisselerini satma yönünde bir girişimi oldu. Bir yatırımcıyla görüşüldü. Ancak bize gelen bir talimat yok. Hisse devrediliyor ya da devredilmiyor gibi bir bilgi yok.

Hala farklı yatırımcılarla görüşüyor musunuz?
Bunu Ülker tarafına sormalı... Bize şu kişilerle görüşün diyorlar, biz görüşüyoruz. Görüştüğümüz yatırımcılar arasında yabancılar da var.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz