23 yıldır düzenli yayınlanan küresel ölçekli Edelman Trust Barometer 2023 raporu yayınlandı. Rapor 'Marka ve Tüketici İlişkisinde önemli 10 Trend' başlığını taşıyor.
23 yıldır düzenli yayınlanan küresel ölçekli Edelman Trust Barometer 2023 ile ilgili bir özel rapor yayınlandı: Marka ve Tüketici İlişkisinde Önemli 10 Trend...
G20 üyesi olan 14 ülkede 14 bine yakın kişiyle gerçekleşen 2023 Edelman Güven Barometresine katılanların %77’sinin enflasyondan, %58’inin hak ve özgürlüklerinin kısıtlandığından, %59’unun sosyal kutuplaşmadan, %58’inin yanlış ve yanıltıcı bilgiden, %70’inin ise iklim koşullarından dolayı endişe ettiği görülüyor.
Bu noktada da güven kaybı çok kritik. Ve iş dünyası en güvenilir paydaş olarak öne çıkıyor. Ama özellikle de markalardan beklentiler sürekli artıyor.
Tüketicilerin iklim değişikliğiyle mücadele taahhüdünde bulunan markaları satın alma olasılıkları beş kat, ırkçılığı sona erdirme ve toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleme taahhüdünde bulunan markaların satın alma olasılıkları en az dört kat daha fazla. Aslında Tüketici ve marka arasında “Güven Döngüsü” her zamankinden önemli. Güvenlik açıklarımıza, zayıf alanlarımıza dokunan, bu alanlarda etki yaratmaya çalışan markalara daha fazla değer veriyoruz. Güven “Value for Money” ve “Quality”’den sonra satın almadaki en önemli 3. bileşen. Güven söz konusu olduğunda, tüketicilerin üçte ikisi sadık kalma, hata yapsa bile markaya bağlı kalma ve/veya markayı başkalarına tavsiye etme olasılıklarının daha yüksek olduğunu söylüyor.
Z Kuşağı, “Güvenin Anahtarı” konumunda ve her nesilden tüketicilerin güven döngüsü ve davranışını değiştirecek güçte. “Güven İletişimi” çok önemli ama samimiyet, gerçeklik arayışı var. Samimi bir anlam ve amaç çok önemli.
Tüketici ve marka ilişkisinde en önemli 10 trendin özetlendiği raporun özeti şöyle;
1.Markalara güven ihtiyacı artıyor: İnsanların yüzde 73’ü kırılgan ve çaresiz hissettikleri konularda güven sağlayan markalara daha fazla değer verdiklerini ve bağlandıklarını söylüyor. Tüketicilerin güven duydukları markalara eğiliminin geçen yıla göre yüzde 9 artması dikkat çekiyor.
2.Güven, tüketicilerin satın alma davranışını etkiliyor: İnsanların yüzde 58’i satın alma kararı öncesinde markalar hakkında detaylı araştırma yapıyor. Yüzde 68’si fiyat konusunda daha duyarlı olduğunu söylemesine karşın, yüzde 71’i güvendikleri markaları satın almanın geçmişte olduğundan daha önemli olduğunu belirtiyor.
3.Güven konusunda, tüm nesiller arasında Z Kuşağı en duyarlısı: Z kuşağının yüzde 79’u güvendikleri markaları satın almanın öncelikli olduğunu vurguluyor.
4.Z Kuşağının davranışı tüm nesilleri etkiliyor: Tüketicilerin yüzde 68’i Z kuşağı olarak adlandırılan gençlerin marka tercihinden, nerede ve nasıl alışveriş yaptıklarından etkileniyor. Bu oranın geçen yıla göre 7 puan arttığı görülürken, araştırmada ilk kez 59 yaş üstü grubun yüzde 53 oranında Z kuşağının marka tercihlerinden etkilenmesi dikkat çekiyor.
5.Satın alma eylemi, tüketici ve marka ilişkisinde son durak değil: Tüketicilerin yüzde 78’i ilk satın alımları sonrasında, markanın duruşunu ve eylemlerini sürekli inceliyor. Bu etkenler tüketicinin marka sadakatini belirliyor.
6.Tüketici, marka ile ilişki yaşıyor: Tüketicilerin yüzde 79'u, bir ürünü satın almanın veya kullanmanın ötesinde, marka ile sosyal medyada bağlantı kurmak, etkileşimde kalmak ve marka etkinliklerine katılmak suretiyle ilişkisini yakınlaşarak sürdürüyor.
7.Markanın eylemleri güveni oluşturuyor: Tüketicilerin güvenmeleri için markaların eyleme geçmesi gerekiyor. Bu durumda da tüketicilerin yüzde 70’i markanın yetkin, yüzde 60’ı adil olması gerektiğini söylüyor.
8.Güven, markanın büyümesini sağlıyor: Tüketicilerin markaya güvenmesi, satın alma kararını yüzde 59 etkiliyor. Tüketici güvenince; markaya sadakati, başkalarına önermesi veya gerektiğinde savunması yüzde 67’e yükseliyor.
9.Tüketiciler, markalardan sosyal sorunların çözümünü bekliyor: Tüketiciler, sorunlarının çözümünü taahhüt eden ve bu konuda eyleme geçen, sosyal etki üreten markaları tercih ediyor ve satın alıyor. Tüketicilerin iklim değişikliğini dert edinen markaları tercih etme olasılığı 5 kat daha yüksek görülüyor. Ardından toplumsal cinsiyet eşitliği gibi sosyal konularda eyleme geçen markalar ön plana çıkıyor.
10.Markaların gerçek ve samimi olmasını istiyor: Tüketicilerin yüzde 76’sı markanın eylemleriyle yakın hissetmezse uzaklaşıyor. Yüzde 51’i markanın samimi etkileşim kurmasını istiyor, duygusal bağ bekliyor. Yüzde 69’u marka hata yaparsa sahiplenmesi gerektiğini söylüyor. Aksi halde marka ile ilişkilerinde işlerin ters gittiğini vurguluyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?