En yüksek ve en düşük bariyer nerede? İşte 23 sektördeki bariyerler ve yatırımcılara etkisi...
İlaç sektöründe hem pazara girmek hem pazardan pay almak oldukça zor. Sektör bariyerleri arasında ilk sırada ruhsatlandırma var. Ruhsat alma süresi 3-3,5 yılı buluyor. Diğer bir bariyer de yüksek miktarda yatırım yapma zorunluluğu. Bilim İlaç Genel Müdürü Erhan Baş, pazara girişin çok büyük kaynak, emek ve zaman istediğini belirtiyor. İlacın stratejik bir alan olduğunun altını çizen Baş, bariyerler açısından bazı düzenlemeler olması gerektiğini söylüyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “İthal ilacın Türkiye’ye gelmesi yerine ülkemizde üretilmesi için kurallar konulmalı ve teşvik edilmeli.” Bariyerlere karşın Türk ilaç sektörü dünyanın 13’üncü, Avrupa’nın ise 6’ncı büyük pazarı olmaya devam ediyor. IMS verilerine göre sektörde şu anda 163 ilaç şirketi yer alıyor. Hala gelişmekte olan pazara oyuncu girişi de sürüyor. Her yeni oyuncu girişi rekabeti artırırken pastanın daha fazla bölünmesine neden oluyor. Demir çelikte de benzer bir durum söz konusu. Sektörde en temel giriş bariyeri yatırım tutarının çok yüksek olması ve nihai ürünlerdeki kapasite fazlalığı. Ayrıca elektrik enerjisi üzerindeki TRT payı, belediye kesintileri ve hurda ithalatından alınan çevre katkı payı da sektöre yatırımı cazip olmaktan çıkarıyor. Bariyerlerin son 5-10 yılda fiili durumlar sebebiyle daha da ağırlaştığını belirten Demir Çelik Üreticileri Derneği (DCUD) Başkanı Bayram Yusuf Aslan, tüm bu uygulamaların sektörün üretimini ve rekabet gücünü olumsuz yönde etkilediğini ifade ediyor. Öte yandan ilaçta olduğu gibi demir çelikte de Türkiye’nin dinamik tüketimi ve coğrafi konumu nedeniyle sektöre yatırımlar devam ediyor. Son olarak Çolakoğlu 2009 yılında slab, Tosçelik ise bu yıl yassı ürün üretimine başladı.
Bazı sektörlerde ise giriş bariyerleri oldukça düşük. Meyve suyu, mobilya, çimento ve lojistik bu sektörler arasında… Meyve suyunda sektör yetkililerinin ifadesine göre neredeyse bir bariyer yok. 38 şirket ve 120 markanın yer aldığı sektörde meyve üretiminin 3 katı bir kapasite olduğuna dikkat çeken Akman Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Akman, bu durumu da girişte hiçbir yasal düzenleme olmamasına bağlıyor. Piyasanın tamamen kendi akışına bırakıldığını belirten Akman, “Meyve suyu üretimi talebin üzerinde olunca fiyatlar da zarar boyutunda düşüyor. Bence kapasite artırımı veya üretim talebi halinde, şirketlere üretecekleri konsantre ve meyve suyu kadar meyve ağacı dikme mecburiyeti uygulanmalı” diyor. Girişi en sorunsuz sektörlerden biri de mobilya. 6 milyarlık dolarlık bu sektörde 29 bin 346 şirket faaliyet gösteriyor. Ancak bu sayı içinde 100 ve üzeri istihdam yaratan şirket sayısı 155. Pazarda asıl rekabet ise 10 oyuncu arasında yaşanıyor. Ortalama 200 metrekare bir mobilya atölyesinin 50 bin dolar yatırımla hayata geçirilebildiğini belirten TOBB Mobilya Sektör Kurulu Başkanı Davut Doğan, “10 bin metrekarelik bir işletme için minimum yatırım tutarı 2 milyon 500 bin dolar civarında. Bu da ister istemez sektöre giriş yapısını alçaltmakta ve rekabeti olumsuz etkilemekte” diyor. Doğan, krizin etkilerinin azalmasıyla birlikte yabancı sermayenin pazara giriş yapacağı görüşünde. “Dünyaca güçlü Alman ve İtalyan şirketlerinin pazara giriş için arayışta olduğunu gözlemliyoruz” diye konuşuyor. ~
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?