Ömer Aras, yoğun iş temposu olan bir bankacı. Finansbank'ın yönetim kurulu başkanı. Arkadaşlarının tavsiyeleriyle 50'li yaşlarda başladığı tenis sporunda önemli başarılar elde etti. Kendi tabiriyle "bir dolap dolusu kupa" kazandı. Oyun arkadaşları arasında tıp profesörleri, Limak'ın yönetim kurulu başkanı Nihat Özdemir, Yapı Kredi'nin eski yönetim kurulu başkanı Tayfun Bayazıt gibi isimler var. Aras ile onu teniste başarıya götüren öyküsünü konuştuk. Finansbank'ın yönetim kurulu başkanı Ömer Aras, üniversite yıllarında öğrendiği tenise 50'li yaşlarında arkadaşlarının teşvikiyle tekrar başladı. Son derece disiplinli biçimde haftada 4-5 kez ENKA ve TED'de tenis oynuyor. Ona göre teniste de bankacılıkta da başarılı olmak için iyi bir takım kurmak gerekiyor. O nedenle tenisteki eşini iyi seçmiş. Tenisteki eşi Türkiye şampiyonu Yavuz Erkangil.. .Aras, daha uzun yıllar tenis oynamayı planlıyor. Tenis'i koşu bandında koşmaktan çok daha eğlenceli buluyor. Sosyal ilişkileri destekleyen bir spor olduğuna dikkat çekiyor, "Tenis camiasında çok düzgün insanlar var" diyor. Aras ile tenis tutkusunu ve onu şampiyonluğa ulaştıran disiplinli çalışmalarını konuştuk:
Capital: Tenise ne zaman, nasıl başladınız?
- Tenisle Amerika'da ilgilenmeye başladım. Öncesinde sporun çeşitli dallarıyla ilgiliydim. Gençliğin verdiği esneklikle de iyi bir sporcuydum. Lisedeyken liselerarası yarışmalarda çok derece almışlığım var. İstanbul çapında turnuvalarda çok kez ilk 3'e girdim. Tenis de oynarım dedim. Halbuki tenis çok farklı bir spor. Ama top oynama alışkanlığım var. Top nereye kadar gider hissedip bildiğim için hobi gibi biraz oynadım. Ama hiçbir zaman çok iyi bir tenisçi olduğumu söyleyemem.Türkiye'ye döndükten sonra uzun yıllar boyunca oynama fırsatı hiç bulamadım. Bundan 6-7 yıl önce TÜSİAD'ın yönetim kurulundayken yakın arkadaşım Cem Duna tenis oynadığını söyledi. Ben de "Ne kadar güzel, ben de oynasam" dedim. O da beni Enka'daki tenis hocası ile tanıştırdı. Romen bir hoca, genç ve çok iyi bir tenis oyuncusu. Onunla haftada iki gün tenis oynamaya başladım. Bana tenisi sevdirdi. Dolayısıyla tenise iyi bir şekilde, sağlıklı bir şekilde neredeyse 50 yaşında başladım diyebilirim.
Capital: Kimlerle oynuyorsunuz? Bir partneriniz ya da birlikte oynadığınız bir grubunuz var mı?
- Beykoz'da bir grubumuz vardı. Onlarla oynadım bir süre. Sonra tek oynamaya başladım. Orada da benimle çok yakın ilgilenen tenis hocası Yavuz Erkangil oldu. Bir süre onunla oynadık. Sonra Yavuz beni çok iyi motive etti. Bu sefer turnuvalara girmeye başladık birlikte. Bayağı bir şampiyonluğumuz var, kupalar aldık. Hatta evde bir kupa dolabı yaptıracak kadar kupam var. Bunun dışında tenisi izlemekten de çok büyük zevk alıyorum. Wimbledon turnuvasına gittim birkaç defa. Bütün turnuvaları televizyondan kaçırmadan takip ediyorum.~
Capital: Özel olarak takip ettiğiniz sporcular var mı?
- Bütün hepsini takip ediyorum. Öyle Federer'i tutarım gibi bir şeyim yok. Ama genel olarak Federer'in oyununu beğeniyorum. Çok yetenekli bir tenis oyuncusu. Ümit ediyorum Türkiye'de de bu spor gelişsin. Hakikaten çok güzel bir oyun. Ben tenisten önce spor yapmak için çok şey denedim. Bir spor salonuna gittim bir süre. Ama bu tür şeyler çok büyük disiplin gerektiriyor. Kendi başınıza yaptığınız tek başarılı spor yüzmek. Bir ara yüzüyordum, bir müddet sonra bıraktım. Bir bandın üzerine 40-50 dakika çıkıp koşmak haftada 2 kere güzel ama devamlılık olmuyor. Eğlenceli bir tarafı da olması lazım. Tenisin bir de eğlence tarafı var. Büyük bir canlılık getiriyor. Örneğin maçtan sonra konuşacak konu da çıkıyor. "Öyle mi oldu, böyle mi oldu" diye tartışıyorsunuz. Tenis insanın kafasını boşaltan bir oyun.
Capital: Belirli bir disiplin istiyor mu? İşin inceliği nedir?
- Konsantre olmanız lazım baştan sona. Örneğin ben işten çıkıp saat 6'dan sonra gidip 8'de maç yapıyorsam kazanma şansım daha az oluyor. Ama aynı maçı pazar akşamı oynadığımda performansım daha yüksek oluyor. Kafa daha boş, daha rahat çünkü. 50 yaşından sonra böyle bir zevki denedim. Ve fiziksel olarak, kondisyon olarak da tenis oynamadığım zamanlara göre çok daha iyiyim.Kendimi daha iyi hissediyorum. Bu bende bir tutku haline geldi. Çok büyük zevkle yapıyorum.
Capital: Kaç saat oynuyorsunuz?
- Biz genelde double, iki kişi oynadığımız zaman 2 saat oynuyoruz.
Capital: Turnuvalara katılıyor musunuz?
- Bu yıl ben TED takımında oynadım. Antalya'da 4 günlük bir turnuva var, her yıl yapılır. Türkiye genelinde bütün kulüplerin katıldığı bir turnuva... Türkiye'de ne kadar tenis kulübü varsa Antalya'da buluşuyor. Manavgat'ta bir otelde. Bu otelde 60 tane tenis kortu var. Sabahtan akşama kadar tenis turnuvası yapılıyor. Ben 55 yaş üzeri takımında oynadım orada ve TED takımı olarak bu yıl şampiyon olduk. Çok zevkliydi. Türkiye'de tenis camiasında çok düzgün insanlar var. Zevkli bir spor. Göründüğü kadar kolay ve yumuşak bir spor da değil. Sakatlığa yol açabilecek bir spor. Ben bir kere bileğimi kırdım. Bir kere bacağımda lif koptu. Son olarak da ayak bileğimde çok ciddi bir burkulma yaşadım. Vur-kalk bir oyun tenis. Koşuyorsun, topa vuruyorsun, kalkıyorsun tekrar vuruyorsun. Ters harekete açık bir spor. Ama ona rağmen tabiri caizse birçok hastası var. Biz de o hastalığa tutulduk. Ama hoşuma gidiyor. Tatillerde filan, yemek yiyorsun, yatıyorsun, yiyip yatıyorsun bütün gün, tenis oynarsan bir de yanında o kalorileri yakıyorsun. ~
Tenis eşimi en başarılı isimlerden seçiyorum EŞİM TÜRKİYE ŞAMPİYONU
Genelde turnuvalarda benim eşim Yavuz Erkangil. Türkiye şampiyonu. Herkes tabi Türkiye şampiyonunu yanına alıyorsun diyor. Tamam doğru. Ama ben bunu şöyle söylüyorum: Bankada da başarılı olabilmek için yanınıza çok iyi kişileri almanız lazım. Dolayısıyla her şey bir takım meselesi. İYİ TAKIM KURAN KAZANIR
İyi bir takım kurarsanız başarılı oluyorsunuz. Bizim tenis takımımız da hep başarılı oluyor. Teniste zaten iki tür oyun var. Bir double oynanıyor, bir de single. Bunun erkekler kategorisi var, kadınlar kategorisi var bir de mix kategori var bir kadın, bir erkek şeklinde. Bir de yaş gruplarına göre var. 35 yaş altı, 35 yaş üstü, 45 üstü gibi. 65 yaşında sahalarda tenis oynayanlar var. UZUN YILLAR OYNANABİLİR
Bir de bu durum bize motivasyon oluyor. Çünkü önünüze bakıyorsunuz ben bir 10 sene daha tenis oynayabilirim diyorsunuz. O da güzel bir şey. Tenisi desteklemek gerekiyor. Örneğin ilk defa TED kulübü aracılığı ile bankalar arası tenis turnuvası yapıyoruz. Bunu Bankalar Birliği aracılığı ile bütün bankalara duyurduk. Bankalar TED'e gidip kayıt oluyor. BANKALAR ARASI TURNUVA
Her banka bir takım çıkaracak. Ümit ediyorum ki 8-10 bankayı sokabileceğiz turnuvaya. Şu aşamada onunla uğraşıyoruz. Bu yazın sonunda aşağı yukarı her bankada 6 ila 10 kişilik bir takım, tek erkekler takımı, double takımı, kız takımı çıkacak. Bu takımlar karşılıklı maç yapacak. Bankalardan bir tanesi şampiyon olacak sonunda.
Oyun arkadaşlarıünlü iş insanları ENKA VE TED BULUŞMALARI
Ben tenisi haftada 3, bazen 4 kere oynuyorum. Cumartesi, pazar oynuyorum mutlaka. Pazar sabahı mesela saat 8'de kortta oluyorum. Her pazar sabahı Tarabya'da olmak için 7'de kalkıyorum. Hafta arası ya Salı ya Perşembe akşamı 20.00- 22.00 arasında Enka'da oynuyorum. İKİ TIP PROFESÖRÜ İLE REKABET
TED'de genellikle Yavuz Hoca ile oynuyorum. TED Grup Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tınaz var. Kulak burun boğaz profesörü. Kendisiyle oynuyorduk. Onun şimdi ufak bir sakatlığı var, oynayamıyor. Buradaki ekipte Prof. Dr. Azmi Hamzaoğlu var. Aslında benim TED'de oynamaya başlamamın sebebi Azmi'dir. Çok yakın arkadaşımdır. "Oynuyorum, sen de gel" dedi. Onun vasıtasıyla başladım tenise. TAYFUN BAYAZIT VE NİHAT ÖZDEMİR
Pazar sabahları grubunda Tayfun Bayazıt var. Zaman zaman Ankara'dan istanbul'a Fenerbahçe maçlarının deplasmanı olduğu zaman Limak Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir geliyor. Böyle güzel bir grubumuz var. Bir de bizim yaşımızda oynayanların arasında 1-2 tane de eski tenisçi olursa, hoca, o topun daha çok gidip gelmesini sağladığı için daha keyifli oluyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?