Hobim olmadan asla!

Saffet Karpat, Melih Memecan, Hayrettin Çaycı, Ali Haydar Bozkurt ve diğerleri...

1.07.2011 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Hobim olmadan asla!

İş dünyasının  yakından tanıdığı bu isimler, klasik yöneticilerden önemli bir özellikleriyle ayrılıyor. O da şirketlerinden içeriye eğlenceyi sokmuş olmaları... Kimi tiyatro oynuyor, kimi potada ter döküyor, kimi ise elinde mikrofon sahneye çıkıyor. Yıllardır ilgilendikleri hobilerini bireysellikten çıkarıp iş arkadaşlarıyla paylaşmaktan çekinmiyorlar. Hatta bu konuda büyük beğeni topluyorlar. En  önemlisi bu sayede şirket içi iletişimi artırıp eğlenceye de zaman ayırıyorlar. Limak Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, hayalindeki CEO'yu anlatırken, "İş dışında zaman ayırdığı bir hobisinin ya da tutkusunun olması lazım" diyor. Aslında onun gibi düşünen birçok patron var. Tüm yoğunluğuna rağmen iş dışında herhangi bir ilgi alanına sahip olmak, bu sayede kendini arındırabilmek yöneticiler için önemli bir meziyet. Zaten bu yüzden CEO'ların pek çoğu ilginç hobileriyle de tanınıyor. Ama bir de bu hobilerini şirketine taşıyanlar var. Şirket takımı kurup basketbol oynayan, çalışanlarıyla düzenli olarak halı saha maç yapan, iş arkadaşlarıyla tiyatro oyunu sahneleyen, yönetim ekibiyle denizlere açılan CEO'lardan bahsediyoruz... İş hayatıyla hobilerini birbirinden ayrı tutmayan bu renkli isimler, yönetim tarzlarıyla da fark yaratıyor. Sporu, sanatı ve eğlenceyi ofisten içeri sokmayı başaran, "Hobim olmadan asla" diyen isimlerle, hobilerini şirket içine nasıl yaydıklarını konuştuk.

BASKETBOLCU GENEL MÜDÜR
Basketbol, Pfizer Genel Müdürü Melih Memecan'ın yıllardır vazgeçemediği hobisi. Şirketin Business Leauge'deki takımında profesyonel olarak oynayan Memecan, şirketteki çalışma arkadaşlarıyla potada ter döküyor. "Spor yapmak yaşamımın önemli bir parçası" diyen Memecan, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "3 yıldır Pfizer'de kurulan basketbol takımımızda oynuyorum. 2008'de oluşturulan Pfizer Erkek Basketbol Takımı, 14 Mart Tıp Turnuvası'nda çeyrek finale kadar yükseldi. Ayrıca 21 takımın katıldığı Business League'de play-off'lara kaldık. Zirveyeoynayamadık ama çok eğlenceliydi. Örneğin güzel rekabetimizi spor sahasına da taşıdığımız bir Pfizer-Novartis maçındaki pota altı mücadelesinde, kendimi güçlü kuvvetli Novartisli arkadaşların arasında bir anda yerlerde bulmuştum. Bu maçtan sonra çok eğlenmiştik. Bir sağlık şirketi olarak çalışanlarımızı spor yapmaya yönlendirmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ama bence sporun en büyük kazancı dostluklar oluyor. Spor yaparken insanlar tek bir amaca odaklanıyor. Aynı durum iş yaşamı için de geçerli."

SARKUYSAN KOROSU SAHNEDE!
Sarkuysan Genel Müdürü Hayrettin Çaycı ise tam bir Türk müziği tutkunu. Çaycı, Sarkuysan Korosu'nu ve ekip olarak yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Sarkuysan'daki koromuz, yaptığımız eğlence içerikli toplantılarda birlikte şarkı söyleme alışkanlığımızı daha disiplinli bir mecraya taşıma kararım üzerine 1995'te kuruldu. Bu koroyu Türk müziğine ilgi duyan her kademedeki personelimizden oluşturduk ve değerli hocaların nezaretinde öğle tatillerinde çalışmaya başladık. İlk konserimizi şirketimizin 25'inci kuruluş yıl dönümünde verdik. Daha sonra İstanbul Müzik Günleri isimli ciddi bir organizasyona davet edilerek Atatürk Kültür Merkezi'nde sahne aldık. Halka açık bu konserlerimizi her yıl 1 veya 2 kez yapıyoruz. Bu etkinliklerin hepsinin oluşumunda ve devamında doğrudan desteğim bulunuyor. Hepsine katılamıyorum ancak sürekli bilgi alarak desteğimi gösteriyorum. Katılımcı olmaya, mesai arkadaşlarımla ailenin bir ferdi olarak eğlenmeye özen gösteriyorum."~

TİYATRODAN KOPAMADI
Toyota ALJ'nin CEO'su Ali Haydar Bozkurt, tiyatroya aşık. Uzun yıllar yönetmenlik ve oyunculuk yapan, hatta kendi tiyatrosunu kuran Bozkurt, iş hayatına girince de bu tutkusundan kopamamış. Gerisini Bozkurt anlatıyor: "Toyoota Tiyatro Kulübü, 1,5 yıl önce doğdu. İlk toplantıda 30 kişi vardı. Çoğunluğu ilk defa böyle bir çalışmaya katılıyordu. Bu vesileyle birçok arkadaşımızı tiyatroyla tanıştırmış olmak benim için önemli. En son Toyoota Tiyatro Kulübü'nün sahneye koyduğu 'Komşu Köyün Delisi' isimli oyunu izledik. Çok keyifliydi. Tiyatro sahnesinde 'Ben duygulardan, etten kemikten oluşan bir insanım. Karşımdaki de öyle' diyorsunuz. Geçmişte oyunculuk, yönetmenlik ve eğitmenlik yaptım. Ekibimle birlikte tekrar perdeyi açıp kapayabilirim, ışıkları ben verebilirim ya da bir gün oynayabilirim."

BİRCOM'UN KÜREK TAKIMI
Telekomünikasyon şirketlerinden Bircom'un genel müdürü Burçin Bircanoğlu, uzun yıllardır kürek çekme sporuyla uğraşıyor. Bircanoğlu, bu hobisini şirkete taşıma macerasını şöyle anlatıyor: "Bircom Kürek Takımı aslında bir iç iletişim faaliyeti olarak başladı. Bu hobimi iş arkadaşlarımla paylaştığımda umduğumdan çok daha fazla sahiplendiler. Takımımızı 2008'de kurduk ve pek çok yarışa katıldık. Kürek, dayanıklılığı, zorluklara karşı direnci ve pes etmemeyi öğretiyor. Kürekte şans faktörü yok. Çalışırsın, hak edersin ve madalya senindir. Rakibin seni geçtiyse demek ki o daha çok bedel ödemiş ve hak etmiştir. Kürek takımımız sayesinde şirket içindeki ilişkilerimize yeni bir boyut geldi. Çalışma arkadaşlarım da benimle aynı fikirde. İlişki zaten iyiydi, ancak şu anda herkes birbirini çok daha yakından tanıyor."

KARTİNG İLE DİNÇ KALIYORLAR
Mete Konuralp, Tesa Bant'ın genel müdürü. Aynı zamanda profesyonel bir yarış pilotu. O da sporcu kişiliğini şirketine yansıtanlardan... Tesa Bant'ın 31 yaş ortalamasıyla çok genç bir şirket olduğunu söyleyen Konuralp, şirket aktivitelerinin nasıl yönettikleriyle ilgili şunları söylüyor: "Şirket aktivitelerini, hem toplantı hem outdoor faaliyetleri açısından değerlendiriyoruz. Tüm bu çalışmalar şirket içi iletişimi, takım ruhunu ve başarma hırsını güçlendiriyor. Takım arkadaşlarıma motor sporları ruhunu elimden geldiği kadarıyla aşılamaya çalıştım. Karting yarışlarıyla kendi aramızda takım olarak mücadele etmeyi ve dereceye girenleri hep birlikte tebrik etmeyi öğrendik. Motor sporları iş dünyasına çok benziyor. Örneğin, değişen hava koşullarına gerektiği anda ve gerektiği şekilde adapte olabilen, yeteneğinin limitlerini zorlayan pilot pistte kalabiliyor."~

TAKIM KURDU ŞAMPİYON OLDU
The Marmara Pera Genel Müdürü Uygar Koçaş ise futbol tutkunu bir yönetici. Bu tutkusunu takım kurarak hatta turnuva düzenleyerek iş arkadaşlarına da aşılamış. Koçaş, ekibiyle bu hobisini paylaşırken neler yaşadığını şöyle paylaşıyor: "Çocukluğumdan beri öyle maçlar kazanıp kaybettim ki hayatta hiçbir zaman hiçbir olaydan umut kesilmeyeceğini öğrendim. Şimdi bu sporun keyfini, çalışma arkadaşlarımla çıkarıyoruz. The Marmara Pera ekibinden 2 takım kurduk. 3 yıldır ayda 2 defa karşılaşma düzenliyoruz. Bu takımlarda ben de aktif olarak oynuyorum. Futbol oynarken her takım sporunda olduğu gibi bir süre sonra artık takım arkadaşlarınızı kelimenin tam anlamıyla hissetmeye başlarsınız. Bu bir sevinçle, üzüntüyle veya oyun içindeki bir pozisyonla yaşanabilir. Bu özellik bizlere daha etkin bir çalışma ortamı sağlıyor."

DELL'DE UZAKDOĞU RÜZGARI
Dell Türkiye Tüketici Ürünlerinden Sorumlu Ülke Müdürü Gülfem Çakmakçı ise Uzakdoğu sporlarıyla ilgileniyor. Tüm Dell ekibini de bu işin içine çekmekten memnun. Ekiple yaptıkları eğitimleri şöyle anlatıyor: "Yaklaşık 2 yıldır Uzakdoğu'nun en stratejik savunma sporu olarak bilinen Wing Chun çalışıyorum. Ekibimin de farkındalıklarına destek olmak amacıyla bu eğitimleri organize ettim. Programa tüm ekip olarak katıldık, programı düzenli bir grup çalışmasına çevirdik. Wing Chun benim için bir hobi olmanın çok ötesinde. Ekiple ortak bir dil oluşturuyoruz, işin dışında ekip olarak hem spor hem strateji gibi konularda deneyimler yaşıyoruz. Bu da keşfetme ve eğlenme isteği yaratıyor."

Karpat'ın 'Fazla Mesai'si
TESADÜFEN DOĞDU
P&G Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Saffet Karpat, küçük yaşlarından beri müzik tutkunu. Şirkette kurduğu "Fazla Mesai" isimli grupla sahneye çıkıyor. Hikayelerini şöyle anlatıyor: "Bundan 6-7 yıl önce, şirkette yemek yerken konu hobilerimize geldi. Derken birlikte müzik yapma fikri doğdu. Aslında grup kurmak için yola çıkmadık ama hafta sonu buluşmalarımız giderek kalabalıklaşmaya başladı.

STRES ATIYORUZ Fazla Mesai'yi ilk kurduğumuz zaman her hafta sonu bir araya gelmeye çalışıyorduk. Bolca provadan sonra yavaş yavaş uyumu sağladık. Şu an fırsat buldukça bir araya geliyoruz. P&G'nin kurum kültüründe hobi ve iş yaşam dengesini sonuna kadar destekleyen bir yapımız var. Başka konularla ilgilenmek stresimizi yenmemizi sağlıyor. P&G gibi biz de grup üyeleri olarak aynı düşünceyi benimsiyoruz."

 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz