Portföy yönetim sektörü son yıllarda hızlı gelişen bir sektör olmakla birlikte halen dünya ortalamalarının çok altında. Bu durum ilk bakışta dezavantaj gibi görünse de sektörün potansiyelini göstermek açısından aslında çok önemli bir gösterge. Logos Portföy Yönetim Kurulu Başkanı Melih Önder, portföy yönetim sektörünün gelişebilmesi için olumlu adımlar atıldığını, ancak SPK’nın son tebliğ taslağındaki asgari 10 milyon liralık asgari sermaye şartının çok yüksek olduğunu söylüyor. Önder, bu rakamın 2-3 milyon TL’den fazla olmaması gerektiğini belirtiyor. 2011 yılında faaliyetlerine başlayan Logos Portföy 155 milyon liralık portföy büyüklüğüne ulaştı. Bu rakamı 2-3 sene içerisinde 500 milyon TL'ye çıkarmak istediklerini anlatan Logos Portföy Yönetim Kurulu Başkanı Melih Önder, son dönemlerde reel faizlerin sıfıra yaklaşması, fon yönetim ücretlerinin makul seviyelere indirilmesi ve bağımsız PYŞ'ler ve fonlarının ortaya çıkmasının sektöre olan ilgiyi artırdığının altını çiziyor:
Logos Portföy’ün sektördeki yerini nasıl tanımlıyorsunuz?
Logos Portföy 2010 yılında kurulup 2011'de faaliyetlerine başladı. Türkiye'de 2-3 yıldır faaliyet gösteren “bağımsız” portföy yönetimi şirketleri (PYŞ) arasında performans öncüsü olmayı hedefleyen ve yerli sermayeli bağımsız PYŞ'ler arasında yönettiği 155 milyon liralık portföy büyüklüğü itibarı ile dördüncü sırada yer alan bir kurum. Aynı zamanda 2012 yılı içerisinde portföy büyüklüğünü en hızlı artıran kurumlardan birisi olduk.
Türkiye’de portföy yönetim sektörünün büyüklüğü nedir?
Şu an için portföy yönetimi sektörü 17 milyar dolarlık yatırım fonu ve 11 milyar dolarlık bireysel emeklilik fonundan ibaret. Bu toplam milli gelirin yüzde 3.5'ine tekabül ediyor. 10 yıl öncesinde yalnızca 5.6 milyar dolarlık yatırım fonu vardı. Yine de portföy yönetimi sektörünün geldiği yer, ekonominin büyüklüğüne ve diğer sektörlerdeki gelişmelere göre son derece yetersiz.~
Peki dünya ile kıyaslandığında Türkiye’de portföy yönetiminin gidebileceği ne kadar yol var?
Portföy yönetimi sektörünün GSYH'a oranının gelişmiş ülkelerde yüzde 50'nin üzerinde Brezilya'da ise yüzde 35 civarında olduğunu düşünürsek sektörün Türkiye'deki boyutunun da makul bir süre içerisinde bugünkü seviyesinin hiç değilse 5-10 katına ulaşması gerektiğini görmekteyiz.
Sektörle ilgili son dönemde önemli değişiklikler oldu. Bu değişiklikler ne getirecek?
Aralık 2012'de yürürlüğe giren yeni Sermaye Piyasası Kanunu, portföy yönetimi sektörü üzerindeki geçmiş mevzuattan kalan bazı maniaları kaldırdı. Örneğin fon kurma yetkisi banka, aracı kuruluş ve sigorta şirketlerinde iken bu yetki münhasıran PYŞ'lere verildi. Bu aslında doğal ve olması gereken bir durum ise de sevindirici bir gelişme oldu. Çünkü bu sayede bağımsız PYŞ'ler kendi inisiyatifleri ile fon kurabilir konuma geldiler. Ayrıca, yatırım fonlarının döviz bazında işlem görmesine, gayrimenkul ve girişim sermayesi yatırım fonlarının kurulmasına olanak tanındı. Bu adımlar sermaye piyasalarının ve portföy yönetiminin arzulanan noktaya gelmesi ve İstanbul'un finans merkezi olabilmesi için zeminin hazırlanması yolunda doğru birer adımdı, ancak ilgili Tebliğ'lerle detaylandırılması gerekiyordu. Şubat sonunda yayınlanan PYŞ'ler ve yatırım fonları ile ilgili Tebliğ taslakları detaylar konusunda ipucu verdi. Tebliğ taslakları genel anlamda olumlu olmakla beraber, PYŞ'lere umulmadık ve belirli açılardan açıklaması zor asgari sermaye yükümlülüğü (10 milyon TL) öngörmekteydi. Tebliğ'in nihai halinde daha makul bir asgari sermaye tutarının (mesela 2 milyon TL) belirlenmesini temenni ediyoruz. Neticede, hükümetin ve SPK'nın sermaye piyasaları ve portföy yönetimi sektörünü ayağa kaldırmak doğrultusunda bir iradesi olduğu aşikar olduğundan sektörün geleceğine umutla bakabiliriz.
Yatırımcıların sektöre bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yatırımcılar geçmişte sektöre şüphe ile bakıyorlardı. Ancak yüksek mevduat faizleri ile karşılaştırıldığında fonların ortalama getirisi ikna edici seviyede değildi. Ayrıca fonlar bankaların dominansındaydı ve yönetim ücretleri de yüksekti. Fakat son dönemlerde reel faizlerin sıfıra yaklaşması, fon yönetim ücretlerinin makul seviyelere indirilmesi ve bağımsız PYŞ'lerin ve fonlarının ortaya çıkması durumu yavaş yavaş değiştiriyor. Şu an yatırım fonları yatırımcıların radarında...~
Sektörün gelişmesi için nelerin yapılması gerekiyor?
Sektörün gelişmesi için yaratıcı ürünlerin, ürün çeşitliliğinin ve performansın teşvik edilmesi bu bağlamda bağımsız PYŞ'lerin desteklenmesi, mevzuatta ölçülü liberalizasyon, ve serbest piyasanın tam olarak çalışması için “fon platformu” v.b. çalışmaların hayata geçirilmesi gerekli. Bu bağlamda yeni Tebliğ'de çıkacak asgari sermaye tutarı da hayati önem taşıyor. PYŞ'ler için gerekli minimum sermayenin 2-3 milyon TL'den fazla olmaması ve bu sermayenin her türlü portföy yönetimi faaliyetini içermesi sektörün bankaların tekelinden kurtularak çeşitlenmesi açısından çok kritik.
Türkiye’de eksik olan başlıca ürünler neler?
Türkiye'de eksik olan başlıca ürünleri gayrimenkul yatırım fonları, girişim sermayesi yatırım fonları, döviz bazında fonlar ve piyasa-nötr fonlar olarak sıralayabiliriz.
Geleceğe yönelik hedefleriniz nelerdir?
2-3 sene içerisinde yönetilen fon meblağımızı 500 milyon TL'ye çıkarmak, yatırımcılara somut alternatifler sunmak için gerekli fon çeşitliliğine ulaşmış olmak ve kendi pazarlama faaliyetlerimizle yaygın kanalları (örneğin bankaların dağıtım kanallarını ve fon platformlarını) birleştirmek.
PERFORMANS ODAKLIYIZ
"Logos Portföy'ü diğer PY şirketlerinden ayıran en önemli noktalar; performans odaklı olma, ağırlıklı olarak performans ücretine dayanan gelir yapısı, tecrübe birikimi ve bilimsellik. Tabi bunları olumlu ve bizleri ayırt eden unsurlar olarak görüyoruz ama rakiplerimizde de bu unsurların olmadığını veya olamayacağını iddia etmiyoruz.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?