“Yeni Alanlar Radarımızda”

Kibar Holding, 2024’te yakaladığı 8,1 milyar dolarlık kombine ciro ve 100’den fazla ülkeye yaptığı 3 milyar 260 milyon dolarlık ihracatla globalleşme yolunda hız kesmedi. Avrupa ve ABD’de yeni tesis yatırımlarını gündemine alan grup, 40’tan fazla yapay zeka projesi ve 200 milyon doları aşan dijitalleşme yatırımıyla geleceğe hazırlanıyor.

2.10.2025 17:03:530
Paylaş Tweet Paylaş
“Yeni Alanlar Radarımızda”

Kibar Holding’in kurucusu ve onursal başkanı Asım Kibar, üç ay önce aramızdan ayrıldı. Türk sanayisinin duayenlerinden olan Kibar, yalnızca ekonomiye kattıklarıyla değil kurumsallaşmaya verdiği önemle de öncüydü. Yönetimi uzun süre önce ikinci kuşağa devrederek mirasını hayattayken pekiştirmişti.

Özlem Aydın Ayvacı / [email protected]
Fotoğraflar: Hüseyin Öngen
Capital Dergisi / Eylül 2025

“Babamız her zaman mihmandarımız oldu” diyen Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar, yıllardır başında olduğu grubu babasının “etik” ve “ahlak” mirasıyla ilerletmeyi planladıklarını söylüyor. Yeni dönemde ise globalleşmeye daha fazla odaklanacağının sinyallerini veriyor.

Bugün Kibar Holding, 55 yılı aşan yolculuğunda 8,1 milyar dolar kombine ciroya ve 100’den fazla ülkeye 3 milyar 260 milyon dolarlık ihracata ulaşmış durumda. Zorlu küresel konjonktürde yatırımlarını hız kesmeden sürdüren grup, Avrupa’da yeni tesisler, Amerika’da ise stratejik satın almalarla yol almayı planlıyor. Ali Kibar, “Globalleşme hedefimiz doğrultusunda ilerlemeye devam ediyoruz. Yeni iş alanları da gündemimizde” sözleriyle önümüzdeki döneme işaret ediyor. Avrupa’da yeni üretim tesislerine yatırım konusunda stratejik satın alma alternatifleri üzerinde çalışan Ali Kibar, Amerika’da ise bir alüminyum tesisi almayı değerlendirdiğini söylüyor. Ali Kibar’la, grubun globalleşme hedeflerini, yeni dönem yol haritasını ve Türkiye ekonomisine dair beklentilerini konuştuk:

Türk sanayisinin öncülerinden Asım Kibar’ı yakın zamanda kaybettik. Asım Bey’in bıraktığı en güçlü iş ve değer mirası ne oldu?

Babamız her zaman mihmandarımız oldu. Türkiye’nin sanayileşme sürecinde, büyük dönüşümlerde çok büyük katkılar sağladı. Eğitim hayatımı tamamladığım 1983 yılından bu yana birlikte çalışıyorduk. Çalıştığımız ortamlarda sadece çekirdek aileyle değil, çalışanlarımızla bir bütünü oluşturduk. Bu bize bıraktığı en değerli miraslardan biri. Hatta redaksiyonunu yaptırdığı ve adını da kendisinin koyduğu kitabı “Güven En Değerli Servet” bunun en somut göstergesi. Türkiye’de iş yapma kültürü geçmişte kontratlar ve imzalardan çok el sıkışma ve sözlü mutabakat üzerine kuruluydu. “30 gün içinde ödeyeceğim” dendiğinde, ödeme mutlaka zamanında yapılırdı. Biz de 55 yıllık iş hayatımızda bir kişinin alacağını aksatmadık. Kriz dönemleri dahil hiçbir çalışanımızın maaşını bir gün bile geciktirmedik. Asım Kibar, işi ahlaki ve etik değerlere uygun yürütmemiz gerektiği konusunda bize çok güçlü bir miras bıraktı. Onursal başkan olduğu son dönemlerinde bile kritik konularda görüşüne başvururduk. Sağlığı bozulduğunda hastanede bize en çok, “Çalışanlarımı görmek istiyorum” dedi. Onları götüremedik, içimizde ukde kalan budur.

Kaybınızın ardından yönetim kurulunuzda bir değişiklik oldu mu?

Babam uzun yıllardır holding bünyesinde onursal başkanlık görevini üstlenmişti, yönetim kurulunda aktif rol almıyordu. Son yıllarda yönetim kurulumuza yeni jenerasyonu da dahil ettiğimiz düzenlemeler yapmıştık. Aile olarak karar mekanizmasından olabildiğince çıktık. İşi profesyonellere, güvenilir ellere teslim ettik.

 Aile anayasanızın paylaşabileceğiniz en önemli maddesi nedir?

Ailenin yeni nesil üyelerinden iş hayatına girmeyi arzu edenleri, ardıl planlama (succession planning) metodolojisiyle kademeli olarak sürece dahil ediyoruz. Onlara belirli sorumluluklar veriyoruz, ancak bu görevler iş akışını engellemeyecek şekilde yapılandırılıyor. Yeni nesil işe en alt pozisyonlardan başlıyor. Anayasamıza göre aile üyeleri operasyonda yönetici görevi alamaz. Yani genel müdür, genel müdür yardımcısı, direktör olamazlar. Sadece yönetim kurulunda olabilirler. Operasyon tamamen profesyonellerde.

Son 2 yıl jeopolitik gerilimler, yüksek enflasyon ve finansal belirsizliklerle doluydu. Kibar Grubu açısından nasıl geçti?

Rusya-Ukrayna gerginliğiyle başlayan dönem, ABD Başkanı Donald Trump’ın yeni gümrük tarifeleriyle başlattığı küresel ticaret belirsizlikleri ve onun getirdiği bilinmezliklerle sürüyor. Belirsizliklerin bu kadar yüksek olduğu dönemlerde, operasyonel süreçlerden finansal planlamaya kadar tüm alanlarda daha esnek ve çevik olmak kritik öneme sahip. Son iki yılda birincil önceliğimiz finansal sağlamlığımızı korumak oldu. Yurt içi ve yurt dışındaki finansal belirsizlik ortamını öngörüp krize hazırlıklı girdik. Büyüme ivmemizi koruyoruz, yurt içi ve yurt dışında yatırımlarımızı hız kesmeden sürdürüyoruz.

2024’ü ne kadarlık ciroyla kapatmıştınız?

Ciromuzun yaklaşık yüzde 60’ı, ihracata yönelik faaliyetlerimizden oluşuyor. Son yıllarda hayata geçirdiğimiz yatırımlarla üretim hacmimizi ve ciromuzu artırırken ihracat payımızı da her geçen gün yükseltiyoruz. Ciromuza katkı sağlayan başlıca alanlar sanayi, ticaret, hizmet ve mobilite. 2024 yılında 100’den fazla ülkeye yapılan 3 milyar 260 milyon dolarlık ihracatla kombine ciromuz 8,1 milyar dolar oldu.

Son 2 yıldır yaşanan bu krizler olmasaydı, daha fazla büyür müydünüz?

Gayet tabii. Büyüme oranlarımız biraz daha yüksek olurdu. Ama bu durum sadece ülke şartlarından kaynaklanmıyor. Avrupa Birliği bölgesinde de tüketiciler birtakım sıkıntılardan geçiyor. Amerika’yla ilgili ticarette sıkıntılar, dalgalanmalar devam ediyor. Bunların hepsi işimizi bir şekilde etkiliyor.

Türkiye’de sanayinin gerilemesini neye bağlıyorsunuz? Sanayideki gerileme Türkiye ekonomisini nasıl etkiler, nasıl bir kayıp yaratır?

Çalışan maliyetleri son 3 yılda 2,5 kat arttı. Enerji maliyetlerinin toplam maliyetlerdeki payı yüzde 5,5’ten yüzde 8 seviyesine geldi. Tüm bunlarla rekabet avantajımız Avrupa’ya göre azaldı. Avrupa’da satın alma fiyatları değişmiyor. Ancak bizim dolar-Euro çapraz kur etkisini derinden hissettiğimiz dönemler oldu. Bu dönemlerde öncelikle mevcut müşterilerimizi muhafaza etmeye odaklandık. Onların durumlarına özel sağlıklı planlamalar yaptık. Ancak mevcut işlerimiz için almamız gereken kararları almayı sürdürüyoruz. Daha yüksek teknolojiyi uçtan uca tüm tedarikçilerimiz dahil olmak üzere işlerimize entegre ettik. Otomasyon ve verimlilik açısından yeni ürün geliştirme için sürdürdüğümüz ilave yatırımlarımız sayesinde üretimi rekabet avantajını koruyacak hale getireceğiz.

İhracatçı olarak en yakından takip ettiğiniz ilk 3 rakam nedir?

İlk sırada tabii ki döviz kuru var. İkincisi çapraz kur. Üçüncüsü iş gücü maliyeti. Türkiye bugünkü şartlarda işçilik maliyetlerinde Macaristan, Romanya, Bulgaristan gibi 8-10 Avrupa ülkesinin üstüne çıktı. Bazı kademelerde İtalya’nın üstündeyiz. Macaristan’daki iş gücü maliyetinden yüzde 25-30 yukarıdayız. Şuna da hak veriyorum, insanlarımızın eline geçen para, satın alma gücü yeterli olmadığından refah seviyesini onlar için de yeterince sağlayamıyor.

2025’in de ikinci yarısındayız. Yılı nasıl tamamlamayı hedefliyorsunuz?

Yıllardır dolar bazında asgari yüzde 7 büyüme hedefimizi istikrarlı şekilde gerçekleştiriyoruz. Bu yıl da sürdürülebilirlik odaklı globalleşme stratejimiz kapsamında uluslararası pazarlardaki gücümüzü artırıyoruz, yeni pazarlara açılma hedefimizi de sürdürüyoruz.

Yeni pazarlara açılma da dahil ajandanızın en önemli maddeleri neler?

Metal, otomotiv, ambalaj, yapı malzemeleri, gayrimenkul, lojistik, enerji ve hizmet sektörlerinde 20’den fazla üretim tesisimiz ve 5 binin üzerinde çalışanımız var. Tüm faaliyetlerimize sürdürülebilirlik ilkeleri ve globalleşme hedefimiz doğrultusunda devam ediyoruz. Yurt dışındaki yatırım ve alım fırsatlarını yakından değerlendiriyoruz. Ayrıca, henüz değerlendirme aşamasında olduğumuz yeni iş alanları da gündemimizde yer alıyor.

Yurt dışında nereyi izliyorsunuz? Nasıl bir satın alma planı var?

Hedefimiz ihracatta Avrupa odağımızı korurken Amerika kıtasındaki faaliyetlerimizi güçlendirmek. Avrupa’da yeni üretim tesislerine yatırım konusunda stratejik satın alma ve yeni tesis kurma alternatifleri üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Amerika’ya da bir alüminyum tesisi almak üzere bakıyoruz.

Portföyde son 2 yılda nasıl değişimler oldu? Hangi sektöre giriş olabilir?

Son iki yılda portföyümüzdeki şirketleri değerlendirdik ve sektörlerin portföy içindeki ağırlıklarını gözden geçirdik. Daha katma değerli büyümeye yönelik adımlar attık. Özünde sanayici ve ihracatçı kimliğimiz ağırlıklı kalsa da hizmet sektöründe attığımız adımlarla buradaki yetkinliklerimizi ve tecrübemizi derinleştiriyoruz. Örneğin bu yıl Assan Liman’da kapasite artırımı yatırımlarımızla konteyner elleçleme kapasitemizi kademeli olarak 250 binden 600 bin TEU’ya çıkarıyoruz. Ayrıca çevresel sürdürülebilirlik stratejilerimizi desteklemek amacıyla ABD merkezli ClimeCo ile ortaklık kurduk.

Posco Assan da paslanmaz çelikte Avrupa’da ilk üçte yer alıyor. Assan Hanil’de de elektrikli ve alternatif yakıtlı araçlarda sorumluluğumuzu artırıyoruz. Bu alandaki Ar-Ge ve üretim yetkinliğimizi güçlendiriyoruz. Bu kapsamda kapasite artırımı yatırım planımız bulunuyor. Bu vizyonla elektrikli araç stratejilerinde önemli bir iş ortağı olma yönündeki konumumuzu her geçen gün geliştiriyoruz. Assan Alüminyum’da ise Karaman’daki 10 MW kurulu gücünde güneş enerjisine dayalı elektrik üretim santralini portföyümüze kattık. Böylece yenilenebilir enerjide kurulu gücümüzü 58 MW’a yükselttik.

Grup şirketlerimizin yurt dışı açılımlarını da desteklemek amacıyla başta Avrupa olmak üzere satış ofisi ağlarını genişlettik. Örneğin Assan Lojistik ile Azerbaycan’da açtığımız yeni ofis aracılığıyla önce bu bölgede, daha sonra Avrupa’da büyümeyi hedefliyoruz. Globalleşme hedefimiz doğrultusunda da önemli adımlar atıyoruz.

Globalleşme kapsamında nasıl yatırımlardan bahsedersiniz?

Assan Panel’in Macaristan Miskolc’ta yürüttüğü Engineering, Procurement, Construction Management (EPCM) modeliyle çatı ve cephe sistemleri projemizi hayata geçirdik. Avrupa pazarındaki varlığımızı güçlendirmeye yönelik bu yatırımın yanı sıra yurt dışında yeni alım ve yatırım fırsatlarını da değerlendirmeye devam ediyoruz. Assan Panel’de toplam kapasite olarak Avrupa’da ilk üçte, dünyadaysa ilk beşte yer alıyoruz. Diğer yandan İtalya’da stratejik ortaklık planlarımız bulunuyor. Assan Panel’in İngiltere Suffolk bölgesindeki yeni üretim tesisini 45 milyon sterlin yatırımla hayata geçiriyoruz.

Paslanmaz çelikte korumacılık talebiniz olmuştu. O konuya dair söyleyecekleriniz var mı?

Endonezya ve Çin, Türkiye üzerinden damping keyfi yaşıyor. Türkiye’yi ithalatçılar cenneti olarak gördüklerinden Çin bütün uygun fiyatlı malını Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden başka coğrafyalara göndermeye çalışıyor. Trafik sapması yapıyorlar. 12 yılda Posco Assan olarak Türkiye’ye yaptığımız yatırım 450 milyon doları buldu. Çin ve Endonezya’nın dampingli mallarından dolayı üretim kapasitemizin maksimum yarısını kullanıyoruz. O da Avrupa’ya ihracattan dolayı. Türkiye’nin paslanmaz çelikte ithalatıysa yüzde 300 arttı. Her yıl bir önceki yıla göre yüzde 100 artıyor. Korumacılık çıkarsa 380 bin ton olan kapasitemizi kullanarak Türkiye’de üretim yapabileceğiz. Ülkemize güveniyoruz.

Sanayide asıl büyüme ne zaman olacak?

Türkiye, yıllar boyunca dolar bazında hep yüzde 5-5,5 oranında büyümüştür. Yüzde 5-5,5’un altında kaldıysak 2-3 yıl içinde bunu tekrar dengeleyecek bir büyümeyi yaşarız. Buna göre hareket önce inşaat sektöründe başlar. İnşaat sektöründe hareketlenme başladığında bütün sektörlere canlılık gelir. İkincisi kaynak maliyetleri azalacak. Üçüncüsü Avrupa Birliği’nde savunma sanayisine yönelik 800 milyar Euro’luk yatırım programı ve bunun getireceği bir tedarik ivmesi var. Bunlar tüm sektörleri olumlu etkiler. 2026’nın ikinci yarısında büyüme başlar, 2027’de zirveye çıkar. Türkiye için büyüme rakamlarının yüzde 5-5,5’un altında kalındığı dönemden sonra büyüme yeniden ivmelendiğinde ilk birkaç yılda büyüme oranları yüzde 11-12 gibi çift haneli gidiyor.

Assan Alüminyum’a son dört yılda 150 milyon dolar yatırım yaparak kapasiteyi 360 bin tonun üzerine taşıdınız. Sıradaki hedef nedir?

Bu yıl özellikle dijitalleşmeye yönelik önemli yatırım hazırlığımız var. Avrupa’da yeni üretim tesislerine yatırım konusunda stratejik satın alma ve yeni tesis kurma alternatifleri üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

İspak Ambalaj’da nasıl bir yatırım planı var?

20 milyon Euro’yu aşan yatırım harcamasıyla yeni laklama tesisi kurduk. İlaç sektörüne hizmet verecek. Bu yıl içinde üretime geçmeyi planlıyoruz.

Başka yeni yatırım var mı?

Azerbaycan’da bir yatırımımız oldu. Bazı gayrimenkullerimizde depo geliştirip uzun yıl kiralama altyapısını kurduk. Orhanlı’da Bosch’un geçtiği yer bizim yaptığımız yatırımdı. Oraya 50 milyon doları aşkın yatırım yaptık. Eldeki gayrimenkulleri yatırıma dönüştürüyoruz. Otomotiv yan sanayi şirketi Faurecia ile de böyle bir iş yaptık. Yani yatırıma dönüştürüp onları kiralıyoruz. Şu anda Alikahya’da büyük iki proje üzerine konuşuyoruz. Birinin potansiyel yatırımı 230 milyon dolar civarında. Üstünde çalıştığımız 100 milyon dolar üstü iki büyük yatırımla ilgili müzakeremiz var.

Kısa ve orta vadede grubu hayal ettiğiniz nokta nedir?

Kibar Holding’i global ölçekte daha güçlü bir oyuncu haline gelmiş, sürdürülebilirlik, dijital dönüşüm ve toplumsal sorumluluk alanlarında referans kabul edilen bir topluluk olarak konumlandırıyoruz.


“40’TAN FAZLA YAPAY ZEKA PROJESİ YÜRÜTÜYORUZ”

200 MİLYON DOLAR

15 yıldır süren dijitalleşme ve Endüstri 4.0 yatırımlarımızın toplamı 200 milyon doları buldu. Dijital dönüşüm projeleriyle operasyonel maliyetleri düşürürken yeni teknoloji entegrasyonlarıyla üretim verimliliğimizi artırmayı hedefliyoruz.

GÖRÜNTÜ İŞLEME

Grupta halihazırda 40’tan fazla yapay zeka projesi devam ediyor. Görüntü işlemeyle ilgili projeler var. Özellikle işçi sağlığı ve güvenliği ve kalite-kontrol süreçlerine yönelik yapay zeka çözümleri geliştiriyor ve üretim şirketlerinde yaygınlaştırıyoruz.

MAKİNE ÖĞRENİMİ

Makine öğrenimi teknolojilerini kullanarak çeşitli tahminleme ve optimizasyon projeleri yapıyoruz. Depo doluluk tahminleme, tır ve konteyner yükleme optimizasyonu, enerji tüketim tahminleme, döküm verimlilik analizi gibi projeler bulunuyor.

BÜYÜK DİL MODELLERİ

Yine iç kaynaklarla geliştirilen K-bot ürünümüzle grup içi bilgi ve dokümanlara kolayca ulaşabiliyoruz. Ayrıca bu ürün baz alınarak geliştirilen türev çözümler arasında sigorta botu, dış aday botu, sürdürülebilirlik rapor benchmark, tedarikçi kara para kategorizasyon ajanı da bulunuyor.


“2030 HEDEFLERİNİ 2025’TE GERÇEKLEŞTİRDİK”

EN ERKEN TAKVİM

2025 sürdürülebilirlik stratejimiz Türkiye’de bir holding tarafından Türkiye’de belirlenmiş en erken takvimdi. Sürdürülebilirlik stratejimiz kapsamında 2025 yılı hedeflerimizin tamamına yakınına ulaştık. 2030 yılı için hedefleri güncelledik. Yakın zamanda 12. sürdürülebilirlik raporumuzu yayınladık.

GERİ KAZANIM

Kibar Topluluğu olarak kullanılan hammaddenin yüzde 34,5’ini geri kazandırdık, topluluk içindeki atıkların geri kazanım oranı da yüzde 99,3’e yükseldi. Geri dönüştürülen hammadde miktarını ise son 5 yılda yüzde 26 artırdık. Asım Kibar OSB’deki atık su geri kazanım tesisi yatırımımızla da yılda 550 bin metreküp suyu geri kazandık.

KATLAYAN PERFORMANS

2024’te satış gelirimiz referans alınan 2016 yılına göre 16,3 kat arttı. İhracat gelirimiz 2024’te önceki yıla göre yüzde 6,2 büyüyerek 3 milyar 260 milyon dolara ulaştı. Yine 2016’ya göre çalışan sayımız da yüzde 34,8 oranında arttı. Kadın çalışan sayımız referans alınan 2016’ya göre yüzde 91,8, son 3 yıldaysa 24,4 arttı. İsviçreli EQUAL[1]SALARY Foundation’ın verdiği ‘Eşit Ücret Sertifikası’nı alan ilk Türk holdingi olduk.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz