Çocukluğundan bu yana model uçaklara meraklı olan Mustafa Koç, bu ilgisini model planör uçurarak bir hobiye dönüştürmüş. “Model planör uçurmak bir meditasyon gibi… Beni çok dinlendiriyor” diyor. He...
Çocukluğundan bu yana model uçaklara meraklı olan Mustafa Koç, bu ilgisini model planör uçurarak bir hobiye dönüştürmüş. “Model planör uçurmak bir meditasyon gibi… Beni çok dinlendiriyor” diyor. Hem havayı okumayı hem rakiplerine göre konum almayı gerektiren bu sporun strateji geliştirmede yardımcı olduğuna inanıyor. 2005 yılında Euro Tour yarışlarında 400 pilot arasından ilk 20’ye girdiğini söylerken yüzü aydınlanıyor. Şimdi ise büyük kızı Esra ile Milli Takım’da Avrupa ve Dünya Şampiyonası’nda da yarışıyor. Bu hobi, baba-kızın da birlikte vakit geçirmelerine aracı oluyor. Ardından da, “Esra’yla birlikte antremanlar yapıyoruz, birlikte yurtdışı tatillerine gidiyoruz. Daha kaliteli zaman geçirebiliyoruz” diyor.
Türkiye’nin en önemli holdinglerinden Koç Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı olarak tüm ülkenin yakından tanıdığı bir isim Mustafa Koç. Ancak Koç’un özel hayatı ve hobileri çok da iyi bilinmiyor. Oysa Mustafa Koç, Türkiye’de az kişinin sahiplendiği bir hobiye tutkuyla bağlı ve iş hayatının stresini de “uçurarak” atıyor. Evet, Mustafa Koç neredeyse her hafta sonu ve yazın akşamüstleri, çocukluğunda merak saldığı model planörlerini uçurarak rahatlamayı seviyor.
Yoğun iş gündeminden fırsat buldukça model planöre zaman ayıran Koç için bu hobisi kendi deyimiyle “meditasyon gibi”… “Bu, çok artıları olan bir hobi. Beni çok dinlendiriyor. Her ne kadar yarışma seviyesinde baktığınızda bir stres oluyorsa da genelde kafamı çok rahatlatıyor” diyor. Mustafa Koç, hobisinin iş dünyası ile de pek çok ortak noktası olduğuna da inanıyor: “Günlük iş hayatıyla bağdaştığı noktalar var. Birincisi teknik konularda size yardım eden, havayı okuyan bir kişiyle çalışıyorsunuz, onunla iyi bir koordinasyon içinde olmanız lazım. Sürekli havaya bakarak, diğer uçakları da gözleyerek strateji oluşturmanız gerekiyor. Tabii yarışmalarda işin içine ciddi bir rekabet de giriyor. Tüm bu noktalardan baktığınızda, rekabet, takım çalışması ve strateji kurma anlamında iş hayatı ile paralellik arz ediyor. Model planör strateji geliştirmede yardım ediyor.”
Koç, bu hobisini zamanla büyük kızı Esra’ya da aşılamış, şimdi Milli Takım’da birlikte yarışıyorlar ve birlikte antreman yapıyorlar. Ayrıca yarışmalar için yaptıkları yurtdışı seyahatlerde baba-kızın birlikte kaliteli zaman geçirmesini sağlıyor. Aslında bu spora genelde kadınlar pek merak salmıyor zaten Koç da “Realist düşünürsek, ben Esra’nın da 18 yaşına gelince hala uçak uçuracağını zannetmiyorum. İnşallah devam eder ama sanmıyorum…” diyor.
2010 F3J Euro Tour’un ilk etabında İstanbul Riva’daki yarışmanın ilk gününde konuştuğumuz Mustafa Koç, kızı ile paylaştığı model planör hobisini, bu sporun kendine kattıklarını şöyle anlatıyor:
* Model Planörcülük Hobiniz Nasıl Başladı? Model Uçaklarla Nasıl Tanıştınız?
Çocukluğumdan beri model uçaklara merakım var. Kendimce serbest uçuş modelleri yapardım. Modellere pervane takar, lastikle gererek uçururdum. Ardından merakım 1981’de Amerika’da üniversite okurken daha da pekişti, üniversite yıllarımda model planör uçaklarla tanıştım, o yıllarda Amerika’da bu hobiyle ilgili bir kulübe üye oldum.
Türkiye’ye dönüşte burada da fazla ilgi olmayınca bırakmıştım. 12 yıl ara verdim. Ardından 1995 yılında yeniden başladım ve o gündür bugündür uçuyorum.
* Yoğun İş Hayatının İçinde Bu Hobinize Ne Kadar Zaman Ayırabiliyorsunuz?
Hafta sonları ve yazın günler uzayınca hafta içi akşamüstleri uçuyorum. Neredeyse her hafta sonu ya cumartesi ya da pazar günleri 1-2 saat mutlaka uçuyorum. Genelde İstanbul Riva’da yarışmanın yapıldığı bu arazide uçuyorum. Burası çok keyifli oluyor. Bu arazi çok büyük bir nimet, her yere yakın. Tüm kulüp üyelerine de çok yakın, burada toplanabiliyoruz.
* Yılın Her Döneminde Antreman Yapabiliyor musunuz? Nerelerde ve Ne Zaman Daha Çok Yapma Şansı Yakalıyorsunuz?
Biz Türkiye’de yılın 11 ayı uçabiliyoruz. O bakımdan Avrupalılara göre çok şanslıyız. Kışın İstanbul iklimi sayesinde sorun olmadan uçabiliyoruz.
Yarışmaya katılan tüm Avrupa ülkelerinden yarışmacılar, İtalyanlar hariç, kötü bir kışın ardından ilk defa İstanbul’da uçuyor. Bizim yarışmalarda böyle bir göreceli avantajımız oluyor.
Arada uçmak için, Çerkezköy tarafındaki Saray’a gidiyoruz. Uzak olmakla beraber arazisi çok uygun. Daha zor bir saha, antreman için o arazi çok iyi oluyor.
Bir de yamaç uçuşları yapıyoruz. Onun için de Çatalca’da kuzeye ve güneye açık tepelerde uçuyoruz.
Cumartesi günleri herkesin katılabildiği ailelerin kaynaştığı etkinliklerimiz oluyor. Bu etkinliklerde elektrikli modeller de uçuyor. Kışın da yağmurlu, karlı havalarda indoor aktivite olarak çok hafif uçaklarla uçuş yapıyoruz. Daha küçük ve köpükten yapılan hafif uçaklarla akrobasi yapıyorum.
* İşte Stresli Günler Geçirdiğinizde Model Uçağınızla Vakit Geçirmek Sizi Rahatlatır mı?
Model planör uçurmak benim için bir meditasyon gibi… Bu hobiye sahip insanlar birbirleriyle çok iyi kaynaşıyor, büyük bir aile gibiyiz. Bu samimi ortam da beni mutlu ediyor. Bu, çok artıları olan ve beni çok dinlendiren bir hobi… Her ne kadar yarışma seviyesinde baktığınızda bir stres oluyorsa da genelde kafamı çok rahatlatıyor.
Dünyanın bir ülkesinden gelmiş bu hobiye sahip bir orta yaşlı yarışmacıyla benim kızım Esra aynı lisanı konuşabiliyor, aynı asgari müşterekte buluşabiliyorlar ki bence bu muazzam bir kazanım…
Ayrıca bu spor ile tanıştığımız İngiliz, Amerikalı, Alman ve Slovak yarışmacılarla çok sık görüşüyoruz. Türkiye’ye geldiklerinde bizi ararlar, onları ağırlarız. Yarışma dışında da görüşmeye devam ediyoruz, iyi arkadaşlıklar oluşuyor. Ben bu sporu herkese tavsiye ediyorum. Denemek isteyen herkese yardıma hazırız.
* Model Planör Uçurmak Oldukça Zorlu ve Havayı Okumak Anlamında Tecrübe Getiren Bir Uğraş Sanıyorum... Bu Hobi Size İş Hayatınızda Da Avantaj Sağlıyor mu?
Tabii bu spor için havayı iyi okumanız, modelinizi iyi tanımanız lazım… Özellikle strateji oluşturmak, bu sporda çok önemlidir.
Günlük iş hayatıyla bağdaştığı noktalar oluyor. Birincisi, teknik konularda size yardım eden, havayı okuyan bir kişiyle çalışıyorsunuz, onunla iyi bir koordinasyon içinde olmanız lazım. Onunla kimyanızın tutması çok önemli.
Ben genelde Amerikalı bir arkadaşım var, Larry ile uçuyorum. Sürekli havaya bakarak, diğer uçakları da gözleyerek strateji oluşturmanız gerekiyor. Tabii yarışmalarda işin içine ciddi bir rekabet de giriyor.
Tüm bu noktalardan baktığınızda, rekabet, takım çalışması ve strateji kurma anlamında iş hayatı ile paralellik arz ediyor. Model planör strateji geliştirmede yardım ediyor.
* Peki Kaç Model Uçağınız Var? Model Planör Ve Teknik Teçhizatını Nereden Alıyorsunuz? Kendiniz De Model Planör Yapıyor musunuz?
Model planörler olarak bir yarışma modelleri bir de tamamen keyif için uçurduğunuz modelleriniz oluyor. Yarışma için benim 6 modelim var. Zaten bir yarışma sezonunda en az bu sayıda uçak gerekiyor. Sonuçta hava bu, yarışmalarda kırılmalar olabiliyor ve yedekleyerek gitmek gerekiyor.
Uçak yapma konusuna gelince, artık o devir geçti… Bizim uçurduğumuz modellerin çoğunun içine “servo” adını verdiğimiz kanat yüzeylerini hareket ettiren altı tane küçük elektrik motoru koyuyoruz. Ancak biz bu modelleri yapmıyoruz, Türkiye’de de yapılıyor ya da yurtdışından da sipariş ediyoruz.
*Yurtdışı Tatillerinde Bu Hobiniz İçin Özel Zaman Ayırır mısınız?
Tabii, yurtdışında mağaza gezdiğim oluyor ama açıkçası bunlar çok spesifik, özel modeller olduğu için çoğu yerde mağazalarda satılmaz. Mağazaları daha çok merak için gezerim. Yeni neler var diye bakarım, yeni teknik malzemeler, kumandaları incelerim. Ama ürünler hep yurtdışından belli özel yapımcılardan siparişle gelir.
* Sizin Çocuklarınız Gibi Küçük Yaştan Çocukların Bu Sporla Tanışması İçin Özel Etkinlikler Yapıyor Musunuz? Örneğin Eğitim Programlarınız Var mı?
Çocukların bu sporla ilgilenmesi için çalışmalarımız var, 2 metrelik balsa model uçakların kullanıldığı yeni bir sınıf açtık. Tabii keseye uygun da gitmek lazım. Dünya eğitim programları üzerine çalışıyoruz, en iyisi yapmaya çalışıyoruz. Ancak gelen talepler de beklediğimizin çok altında.
* Sanırım Model Planörlük Hobisi, Hem Planör Modelleri ve Servo Gibi Teknik Teçhizatıyla Hem De Oluşan Kazalar Nedeniyle Pahalı Bir Hobi, Değil mi?
Evet, bu göreceli olarak pahalı bir spor. Çok uçak parçalarsanız çok masraflı bir spor olabilir. İyi teknolojiye sahip model uçaklar da pahalı. Bizim yaptığımız gibi ileri seviyede modellerle 2-3 uçak ve teknik ekipmanla ciddi bir maliyeti oluyor. 2 model planör ile servo’ları, pil ve alıcıları ile en az 2 bin Euro’yu buluyor.
Bu hobi otomobil ya da tekne gibi de değil, kaza olduğunda modeliniz kırılıyor, yenisini almanız gerekiyor. Bu durumda da özellikle çocuklar için veliler, 1-2 kırımdan sonra maliyeti yüzünden vazgeçebiliyor. Yapan kişinin de umudu kırılıyor.
* Kızınız Esra Da Bu Spora Başlarken Böyle “Kırılma” Süreçleri Geçirdiniz mi?
Yok, biz de çok şükür olmadı… Çocuğu başlarken çok doğru başlatmak lazım, biz bunu doğru yaptık sanıyorum. Esra ilk öğrenirken köpük modellerle başladı. Onları kırmanız çok zor, çok kazası olmadı.
* Dünyada Yakın Dönemde Ne Gibi Dereceler Aldınız? Bu Yıl Kaçıncı Olmayı Hedefliyorsunuz?
Aşağı yukarı 2002’den beri takım olarak katıldığımız Avrupa şampiyonalarında sayısız derecemiz var. 2004 yılında Kanada’da aldığımız derece, Türk model uçak tarihinde alınmış en iyi dereceydi. Ardından bireysel olarak ben, Euro Tour’da 2005 yılında 400 pilot arasından ilk 20’ye girdim. Bu da çok önemli bir başarı. Elimizden geleni yapıyoruz. Bu yıl da Dünya Şampiyonası’nda ilk 5’e girme hedefimiz var.
“Türkiye’yi Tanıtım Açısından Ciddi Bir Artı Sağlıyoruz”
* İstanbul Model Planör Klübü’nün Kurucularındansınız… Kuruluş Hikayeniz Nasıl?
Evet, kulübü 2003 yılında kurduk. Aslında 1956 yılında kurulan İstanbul Model Uçak Kulübü vardı. Biz model planörcüler olarak onlardan ayrıldık, yani farklı bir yapı kurduk. Aşağı yukarı 25 üyemiz bulunuyor. Ama tabii Türkiye gibi bir insan potansiyeli olan ülke için bu sayı esasında çok az.
Bugün buradaki yarışmada da görüyorsunuz, 12 ülkeden 70 tane sporcu yarışıyor ve Türkiye’yi böyle organizasyonlarla uluslararası haritaya oturtmaktan da gurur duyuyoruz. 2008 yılında Adapazarı’nda Dünya Şampiyonası’na ev sahipliği yaptık. Çok başarılı bir organizasyon oldu. Türkiye’nin tanıtımı açısından çok ciddi bir artı kazanım oluyor.
* Türkiye’nin Bu Yarışmalarda Yer Almasında Ciddi Çalışmalarınız Oldu, Değil mi?
Tabii. Yarışmalarda Türkiye’yi takvime almak bayağı zaman aldı. Başta birçok ülkeyi buraya getirmekte zorlandık. Ciddi lobi faaliyeti içinde olmak durumunda kaldık ve ikna etmek de çok kolay olmadı. İlk başlarda 1-2 yarışma düzenledik, başarabildiğimizi gördüklerinden bizi takvime aldılar. Şimdi geleneksel olarak EuroTour’un ilk ayağı Nisan’da hep İstanbul’da başlıyor, Eylül’de de Slovenya’da bitiyor.
“Esra’nın 18 Yaşına Geldiğinde Hala Uçak Uçuracağını Zannetmiyorum”
* Büyük Kızınız Esra’yı Bu Spora Siz mi Teşvik Ettiniz? Küçük Kızınız Aylin De Bu Sporla İlgileniyor mu?
Evet tabii, benden gördü. Benimle gide gele bu spora ilgi duydu. Bu şekilde başladı. Küçük kızım ilgilenmiyor, hayır…
* Bu Tarz Organizasyonlar ve Ortak Bir Hobiye Sahip Olmak Çocuklarla Da Geçirdiğiniz Eğlenceli Saatlerin Artmasına Katkı Da Bulunuyordur… Esra İle Aynı Takım Da Yer Aldıktan Sonra Daha Fazla Kaliteli Zaman Geçirmeye mi Başladınız?
Evet. Esra’yla birlikte antremanlar yapıyoruz. Antrenmanlar birlikte vakit geçirmek için çok ideal oluyor. Bir de yarışmalar için birlikte yurtdışı tatillerine gidiyoruz. Bu şekilde daha kaliteli zaman geçirebiliyoruz. Bu yıl da birlikte Bulgaristan, İtalya, Macaristan, Hırvatistan’daki yarışmalara gitmeyi düşünüyoruz.
Aslında baktığınızda bu sporla ilgilenen kızların sayısı çok az, 3-4 kızımız var. Bu sporun zorluğuyla ilgili değil, kadınlar da yapabilir. Ama merak meselesi… Kadınların ilgisi daha az oluyor. Realist düşünürsek, ben Esra’nın da 18 yaşına gelince hala uçak uçuracağını zannetmiyorum. İnşallah devam eder ama çok ümitli değilim…
* Kızınıza Yarışmada Taktik Veriyor Musunuz? Uçuşlarında Ya Da Antremanlarda Müdahale Ettiğiniz Çok Oluyor mu?
Ben kızımı uçurmuyorum. Çünkü gerginlik ve çok heyecan oluyor. Kızımın birlikte uçtuğu başka hocası var.
2010 F3j Euro Tour Yarışması’nın Kuralları
“Yarışmalarda işin içine ciddi bir rekabet de giriyor” diyen Mustafa Koç, 2010 F3J Euro Tour
model planörlük yarışmasının kurallarını da şöyle anlatıyor:
Doğaya Karşı Mücadele
Motorsuz uçurulan ve pilli uzaktan kumandayla yön verilen planörlerle yapılan yarışlar F3J olarak adlandırılıyor. Havadaki ısı yüksekliği ve düşüklüğü ile planörlerin havalanması, havada kalması ve uçuş yönlerinde yükselmeleri ve inmeleri termal özelliklerinin iyi kullanımı üzerine kurulu olan F3J’ler dünyada, planör yarışma sınıfları içinde en yüksek katılım oranı olan grubu oluşturuyor. Yarışmada, 10 dakikalık uçuş süresinde havada kalmak ve yarışmacı için belirlenmiş hedefe en yakın şekilde uçuş süresi dolmadan inmek hedefleniyor.
Formula1 Gibi Birinci Seçiliyor
10-11 Nisan’da İstanbul’da start alan 2010 F3J Euro Tour sezonunda, her etapta 7 round uçuluyor. Bu uçuşlarda en iyi dereceye giren 12 yarışmacı, 15’er dakikalık bir final uçuşu yapıyor. Böylece EuroTour’da etabın birincisi belirleniyor. Aynı Formula 1 mantığındaki gibi tüm etaplardaki başarılara göre bir sıralama oluşuyor, 13 ülkede organize edilecek yarışmaların sonunda kazananlar açıklanıyor.
Elçin Cirik
[email protected]
Fotoğraflar: Süha Derbent
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?