Hedefimiz Hızlı Büyüme

Gönül Talu / Doğuş İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı   Doğuş Holding’in temeli, rahmetli Ayhan Şahenk tarafından, inşaat sektörüyle atıldı. Grup, yıllarda bu sektöre dayalı büyüdü. Bir ara inşa...

1.01.2002 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Gönül Talu / Doğuş İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı

 

Doğuş Holding’in temeli, rahmetli Ayhan Şahenk tarafından, inşaat sektörüyle atıldı. Grup, yıllarda bu sektöre dayalı büyüdü. Bir ara inşaatın cirosu 600 milyon dolara kadar yükseldi. Şimdi ise 200 milyon dolarda. İnşaat Grubu Başkanı Gönül Talu, bunun, iç pazardaki daralmadan kaynaklandığını söylüyor.Dışa açılmada geç kalmayı ise ikinci önemli faktör olarak gösteriyor. Ancak, yeni stratejiyle tekrar atağa geçeceklerini, dış pazarlarda büyüyüp, konut alanına gireceklerini belirtiyor. Talu, “Ciromuzu ilk hedefte 300 milyon dolara çıkarmayı planlıyoruz. Daha sonra da ileri düzeye taşıyacağız” diyor.

 

Aslında, inşaat Doğuş Holding’in ana işlerinden biri. Ancak, son yıllarda finansın popülerlik kazanmasıyla inşaat biraz daha arka planda kaldı. 1990’ların başında 600 milyon dolara kadar çıkan inşaat grubunun cirosu, son yıllarda 200 milyon dolara kadar düştü. Bu düşüşte hiç kuşkusuz ülkenin ve sektörün içinde bulunduğu  kötü dönemin de önemli bir payı bulunuyor.

 

Ancak, yaşanan gerilemede, özellikle Doğuş İnşaat’ın ağırlıklı olarak yurt içinde çalışması ve dışa geç açılmasının da rolü var.

 

Bu gerçeği gören Doğuş, inşaatta büyüme stratejisi benimsendi. Bu kez dış pazarları da ihmal etmeden, inşaat alanına odaklanılacak. İnşaat Grubu Başkanı Gönül Talu da yeni bir döneme girdiklerine dikkat çekiyor. Önümüzdeki dönemde yurtiçinde barajlara ağırlık verecek olan inşaat grubu, diğer taraftan onlarca ülkede birçok ihaleye katılıyor. Fas’ta kazanılan otoyol ihalesi ile de grup, yurt dışındaki çalışmalarının meyvesini toplamaya başladı. Özetle, inşaat grubu yurtdışı projelerler büyük bir hamle yapmaya hazırlanıyor.

 

Önümüzdeki dönemde cirolarını 400 milyon dolara çıkarmak istediklerini söyleyen Gönül Talu, “Eski parlak günlerimize dönmek istiyoruz” diyor. Gönül Talu, hedeflerini tek kelimeyle özetliyor: “Büyümek”

 

Doğuş İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Gönül Talu, inşaat grubunu, projeleri ve geleceğe dönük stratejilerini Capital’e şöyle değerlendirdi:

 

Doğuş İnşaat bugüne kadar neler yaptı?

 

1950’den bu yana yurtiçi ve yurtdışında çeşitli alt yapı hizmetleri gerçekleştirdi. Bugüne kadar yaklaşık 6.5 milyar dolarlık iş bitirdi. 200’ün üzerinde de eser oluşturdu. Birçok ilke imza attı.

 

1970’lere kadar baraj projeleri yabancılar tarafından yapılıyordu. İlk defa Hasan Uğurlu Barajı, Doğuş İnşaat’a ihale edildi. Bu başarıdan sonra ülkemizdeki barajlar Türk müteahhitleri tarafından yapılmaya  başlandı. Daha sonra Aslantaş Barajı’nı başarıyla tamamladık. Bu, Dünya Bankası’nın onayladığı ilk projeydi.

 

Toplam 19 adet baraj ve hidroelektrik santrali yaptık. Marib Barajı’nı Kuzey Yemen’de gerçekleştirdik. 300 km’nin üzerinde otoyol, 1000 km normal yol inşaatı bitirdik. Sanayi tesisleri, termik santraller, dekopaj işleri,  limanlar, tüneller vb. ağır alt yapı hizmetleri verdik.

 

İnşaat grubunun yıllık cirosu nedir?

 

Son yıllarda ciro anlamında düşüş yaşıyoruz. 1990’lı yılların başında inşaat grubu olarak ciromuz 600 milyon dolarlar civarında seyrediyordu. Uzun yıllar boyunca da ciromuz bu seviyelerdeydi. Fakat şu anda Doğuş İnşaat’ın cirosu 125-130 milyon dolar düzeyinde. Diğer şirketlerimizi de eklersek bu rakam 200 milyon dolara ulaşıyor. Yeni bir hamle yapıyoruz. Yurtdışı projelerle büyüyeceğiz.

 

Cironuzdaki bu düşüşün nedeni nedir?

 

1998-1999 krizinin önemli bir payı vardı. Çünkü, ağırlıklı olarak yurt içinde çalışıyorduk. Ama  hedeflediğimiz ve sözleşmesini imzaladığımız bazı projeler var. Bunların gerçekleşmesiyle, ciromuzun 2003-2004’te 300-400 milyon dolarlara çıkacağını tahmin ediyorum.

 

Ferit Şahenk, bir söyleşide, “ Türkiye’de makro dengeler müsait olunca, Doğuş İnşaat faaliyetlerine devam edecek” dedi. Hamle yapacağınızdan bahsediyorsunuz. Bu dengelerin düzeldiği anlamına mı geliyor?

 

 İnşaat, ekonominin gidişatından çok etkileniyor. Kriz dönemlerinde maalesef yeteri kadar inşaat faaliyetleri olmuyor. Ayrıca, Doğuş İnşaat olarak biz hep Türkiye’de çalışmayı tercih ettik. Uzun süre yurtdışına gitmekte tereddüt ettik. Tabii kriz döneminde yurtdışına çıkmak mecburiyetinde kaldık.

 

Grubun cirosunda inşaat sektörünün yüzde 3 pay aldığını sanıyorum. Grubun kuruluşuna önderlik eden bir şirket olarak yerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Grup içinde bu konuda hep ihtilaf yaşanıyor. Bence cirodan ziyade kârlılık önemli. Bir şirketin cirosu yüksek olabilir ama getirisi yoktur. Çok mühim değil bence. Önemli olan inşaatın grup içersindeki prestijidir. Doğuş İnşaat, grubu yaratan şirkettir. Başta Ferit Bey olmak üzere herkes de böyle düşünüyor.

 

Grup içersinde inşaat neden arka planda kalıyor?

 

İnşaat grubun lokomotif şirketlerinden biridir. Ancak, bankaların rahat çalıştığı bir dönem oldu ve inşaat biraz arka planda kaldı. Daha çok finans öne çıktı. Bundan sonra inşaat işlevsel görevini daha önemli bir şekilde yerine getirecek. Özellikle Fas’ta aldığımız projeyle birlikte grup içinde herkes inşaatı konuşmaya başladı.

 

Şu andaki stratejimiz işlerimizi büyütmek olacak. Zaten, önümüzdeki üç dört yıl için yaptığımız planlar da bu istikamette. Doğuş İnşaat, büyük bir şirket. Biraz da arka planda kalması yurtdışına açılmamasından kaynaklandı.

 

Doğuş İnşaat’ın son yıllarda yaşadığı gerileme tamamen makro ekonomik nedenlere dayanıyor?

 

Kesinlikle öyle. Tamamen Türk ekonomisinin dengelerine dayanıyor. Başka bir nedeni yok. Çok deneyimli bir kadromuz var. Başka şirketler gibi proje bazında eleman bulundurmuyoruz. Yurtiçinde ve yurtdışında çok olumlu bir imajımız var.

 

Doğuş Grubu son dönemde oldukça hareketli günler geçiriyor. Bankalarınız ve perakende şirketleriniz birleşiyor. Gıdada küçülme kararı alındı. Bu hareketlilikten Doğuş İnşaat’ın payına ne düşecek?

 

İnşaat grubunda şirketlerin birleştirilmesine şimdililik ihtiyaç yok. Dört tane şirketimiz spesifik alanlarda şirketlerimiz çalışıyor. İşleri birbirinden farklı. Ama birleşmelerin gruba pozitif yansıyacağına inanıyorum.

 

Grubun geleceğe yönelik inşaat stratejisi nedir?

 

Doğuş İnşaat’ın faaliyetlerini hızla artırması benimsendi. Biz de bu stratejiye uygun olarak yurtiçi ve yurtdışı projelere yoğun ilgi gösteriyoruz. Fas’da bir otoyol ihalesi kazandık. Bizim için çok önemli bir proje.

 

Fas’da nasıl bir iş yapacaksınız?

 

Fas’da yapacağımız otoyol, 85 milyon dolarlık bir proje. Sözleşmesi imzalandı. Avrupa Yatırım Bankası finanse ediyor. Yılbaşından sonra yer teslimi yapılacak ve çalışmalarımıza başlayacağız. 40 ay içersinde de projeyi tamamlayacağız.

 

Fas’da ihalesine katılacağımız 5-6 proje daha bulunuyor. Bunlarla ilgili olarak da hazırlıklarımızı yürütüyoruz. Böylelikle buraya giden ilk Türk müteahhitlik firması biz olacağız. Tabii buna uygun olarak faaliyetlerimizi genişleterek sürdüreceğiz.

 

Başka hangi ülkelerle ilgileniyorsunuz?

 

Fas dışında Katar’da 4 tane ihaleye katılacağız. Ürdün’de takip ettiğimiz projeler var. Bunlar yol, baraj, sanayi tesisleri gibi çeşitli projeleri kapsıyor. Bulgaristan’da takip ettiğimiz baraj ve otoyol projesi bulunuyor.

 

Aynı şekilde Romanya’da takipte bulunduğumuz birtakım projeler var. Tunus’ta ihalesine katıldığımız 3 tane otoyol projesi bulunuyor. Cezayir’de yeni bir otoyol projesi var. Kuzey Afrika ülkeleriyle yakından ilgileniyoruz. Sudan’da 1 milyon dolar proje bedelli Merove Barajı’nın ön seçimine müracaat ettik. Bunun sonuçlarını bekliyoruz. Polonya ile ilgileniyoruz. Şu an da sadece Fas sonuçlanmış durumda. Suriye’den 100 bin tonluk 10 adet silo için teklif aldık. Bununla da ilgileneceğiz.

 

Uzun yıllar yurt dışı işler yapmadığınız için makine parkınız Türkiye’de konumlanmış durumda. Yurt dışı işlerde makinelerinizi nasıl etkin kullanmayı düşünüyorsunuz?

 

Yaklaşık olarak 100 milyon doların üzerinde bir makine parkımız var. Hepsi bakımlı ve iyi durumda. Bunların bir bölümünü yılbaşından sonra Fas’a götüreceğiz. 2002 yılı içersinde Yusufeli Barajı’na başlayacağız. Makinelerimizin önemli bir bölümünü buraya kaydıracağız.

 

Yurtiçinde hangi işleri sürdürüyorsunuz?

 

Tarsus-Mersin Otoyolu’nun yapımı sürüyor. 2002’de bitecek. Karadeniz’de Araklı İyidere arasında sahil yolunu yapıyoruz. Konya’da Devlet Su İşleri için yaptığımız Suğla depolaması  çalışmamız önümüzdeki sene tamamlanacak.

 

Sinop-Boyabat arasında 54 km uzunluğunda bir yol inşaatı yapıyoruz. Antalya’nın alt yapısıyla ilgili Dünya Bankası’nın finanse ettiği bir işimiz var. Bunların toplam değeri 160 milyon dolar civarında.

 

Sözleşmesini imzaladığınız projeler var mı?

 

Fransızlar ile beraber yapacağımız Yusufeli barajı projesi var. Çoruh Nehri üzerine hidroelektrik santrali kuracağız. Bu barajda 1.7 milyar kilowatt/saat enerji üretilecek. Barajın kredi paketi olan 850 milyon dolar Hazine’ye takdim edildi. 2002 ortasında inşaata başlayacağız. Bizim için çok büyük bir prestij olacak.

 

Yine Çoruh Nehri üzerinde Laleli barajı projesi var. Kanada protokolüyle SNC Lavalin şirketiyle birlikte üstlendik. Projesi hazırlandıktan sonra inşaata 2003’de başlayacağız. Bu da 200 milyon dolar civarında. Ayrıca, Amerikalılarla birlikte yapacağımız Durak Projesi var. 2004’te de Çoruh Nehri üzerinde Artvin Barajı’na başlayacağız.

 

Barajlar dışında ilgilendiğiniz başka işler var mı?

 

Boğazdaki tüp geçit projesini takip ediyoruz. Körfez geçişi projesini de izliyoruz. Afşin Elbistan’ın büyük dekopaj işleri bulunuyor. Çıkacak her türlü büyük projeye ilgi duyabiliriz.

 

Yurt içi pazarda başka cazip işler var mı?

 

Barajların dışında şimdilik çok cazip işler göremiyorum. Belki ileri ki yıllarda bölünmüş yollar gündeme gelebilir. Bölünmüş yollar, otoyoldan daha düşük standartlı ama gidiş gelişi ayrılmış yoldur. Otoyol yerine bölünmüş yol yapalım gibi bir düşünce var. Tabii bunlar ekonominin gidişine bağlı.

 

Mesa ve Alarko gibi firmaların konut işine girdiğini görüyoruz. Siz bu alanla ilgileniyor musunuz?

 

Konut işine gireceğiz. Konut her zaman ihtiyaç duyuluyor. Bu konuda biraz geri kaldık. Ancak, bankamızla birlikte gayrimenkul yatırım ortaklığı şeklinde bu işi geliştireceğiz.

 

2002’de sektörünüzün nasıl bir yıl geçireceğini tahmin ediyorsunuz?

 

2002 için olumlu sinyaller alınıyor. Ama, bunun sektöre nasıl yansıyacağı ekonomiyle ilgili bir durum. 2002’de çok fazla bir düzelme yaşanacağını sanmıyorum. 2003’ten sonra da düzelme olur diye ümit ediyorum.

 

Doğuş İnşaat için nasıl bir yıl olacak?

 

Bizim için iyi bir yıl olacak. 2002 yılında beklentilerimizden bir bölümünü gerçekleştireceğiz. Fas’ta ve Yusufeli barajında işe başlayacağız. Katar ve Bulgaristan'da da birtakım projeleri üstleneceğimizi umuyorum. Dolayısıyla 2002’ye çok olumlu bakıyoruz.

 

Uzun vadede nasıl hedefler belirlediniz?

 

Daha fazla büyümek temel hedefimiz. Ciromuzu ilk hedefte 300 milyon dolara çıkarmayı planlıyoruz. Daha sonra da ileri düzeye taşıyacağız. Grup içersindeki payımızı yükselterek eski parlak günlere dönmek istiyoruz.

 

HANGİ ÜLKELERDE POTANSİYEL VAR?

 

Doğuş İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Gönül Talu, Türk müteahhitlerine yönelik hangi ülkelerde iş potansiyeli olduğunu şöyle değerlendirdi:

 

LİBYA:Türk müteahhitlerinin geçmişte çok deneyim kazandıkları bir pazar. Ancak, bazı müteahhit firmalardan kaynaklanan sorunlar, bu pazarın daralmasına neden oldu. Fakat, Libya’nın alt yapı yatırımlarına çok ihtiyacı bulunuyor. Bu da pazarın ileride açılabileceği anlamına geliyor.

 

RUSYA: Libya pazarı gibi benzer sorunlar nedeniyle daraldı. Ancak, Rusya’nın bina yapımına ihtiyacı az da olsa bulunuyor. Bu açıdan pazar hareketlenebilir.

 

FAS: İlk olarak Doğuş İnşaat’ın girdiği Fas pazarında, alt yapı ve baraj ihaleleri bulunuyor.

 

CEZAYİR: Baraj ve yol projeleri bulunuyor. Ancak, siyasi nedenler ihale sonuçlarını etkileyebiliyor. Önemli pazarlardan biri.

 

TUNUS: Alt yapı hizmetlerine ihtiyaç duyuluyor. Önemli sayıda yol projeleri bulunuyor. Tunus da önemli pazarlardan biri.

 

SURİYE: Güneydoğu komşularımızdan İran çok riskli bir ülke. Suriye de İran gibi risk taşıyor. Ancak, bu ülkede çeşitli fırsatlar bulunuyor.

 

KUZEY AFRİKA: Alt yapı açısından önemli bir potansiyel barındırıyor. Önümüzdeki dönemde yükselebilir.

 

DOĞU AVRUPA: Romanya ve Bulgaristan gibi Doğu Avrupa ülkelerinde alt yapı bakımından yeni iş fırsatları çıkabilir.

 

YUNANİSTAN: Olimpiyatlara yönelik yeni projeler olacak.

 

AFGANİSTAN ve PAKİSTAN: Uzun vadede bu ülkelerde de iş imkanı çıkabilir.

 

“TÜRKİYE SULARININ YÜZDE 35’İNİ KULLANIYOR”

 

Türkiye’de enerji alanında açık var. Türkiye’nin baraj ihtiyacı ne durumda?

 

Türkiye’de kişi başına düşen elektrik tüketimi bin 450 kilowatt/saat civarındadır. Yani gelişmiş ülkelerin 5’te 1’i kadar. Önemli miktarda enerji açığımız bulunuyor. Bu enerji açığının 2020 yılına kadar kapatılması planlanıyor. Ancak, maalesef kısa vadede sonuç verecek gaz santralleri projelerine hükümetimiz daha sıcak bakıyor.

 

Hidrolik barajlar bu anlamda arka planda kaldı. Türkiye’de kullanılan hidroelektrik enerji 35 milyar kilowatt/saat civarındadır. Halbuki Türkiye 125 milyar kilowatt/saatlik ekonomik bir potansiyele sahip. Yani bu hesaba göre,  hidrolik enerjimizin yalnızca yüzde 35’ini kullanıyoruz. Bu çok düşük bir rakamdır.

 

Amerika, Avrupa su kaynaklarını sonuna kadar kullandı. Sonra diğer enerji kaynaklarına geçtiler. Bu konuda Türkiye çok geri kaldı. Barajlara öncelik verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Suyumuz boşa akıp gidiyor. Hükümetin baraj inşaatı projelerine ağırlık vermesi gerekiyor. Suyumuzu tamamını kullandıktan sonra diğer enerji kaynakları zaten devreye girer.

 

“AYHAN ŞAHENK’İN YOKLUĞUNA HALA ALIŞAMADIK”

 

Ayhan Şahenk’le uzun yıllar birlikte çalıştınız. Onun dönemiyle şimdiki dönem arasında nasıl farklar görüyorsunuz?

 

35 yıl birlikte çalıştık, dile kolay. Yakın bir beraberlikti bu. Ayhan Bey’in çok farklı bir kişiliği vardı. Çok büyük bir işadamıydı. Ön sezileri çok güçlüydü. Parayı onun kadar iyi bilen ve kullanabilen insan yoktur. İnşaata dönük olarak da her zaman en kaliteli işlerin yapılmasını isterdi. İkmali çok iyi bilirdi. İkmal bakımından bir dediğimiz iki olmazdı.

 

Rahmetli oldu, hala onun yokluğuna alışamadık. Onun bize verdiği manevi büyük bir güç vardı. Ferit Şahenk de gerçekten grubu çok iyi götürüyor. Hepimizin düşüncesi bu istikamette. Daha farklı bir anlayışı var. Daha modern bir yapı organize etmeye çalışıyor. Bu da çağın gerçeklerine çok daha uygun bir tarz. Cesur kararlar alıyor. Bunların hepsini çok olumlu karşılıyorum.

 

Tabii ikisi arasında nesil ve üslup farkı bulunuyor. Bunlar doğal şeyler. Artık çocuklarımızın arasında bile kuşak farkı bulunuyor. Ferit Bey’in başarılı olacağına inanıyorum. Biz de her zaman deneyimlerimizi kendisine aktarıyoruz. Ayhan Bey’in bıraktığı yerden daha da yukarılara grubu taşımak görevimiz. Ona manevi borcumuz bu.

 

 

 

 

 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz