“Türkiye İlaçta Avrupa Liginde”

Günsel Ülkü Yel / Merck Türkiye Genel Müdürü Merck Türkiye Genel Müdürü Günsel Ülkü Yel, uzun süredir ilaç sektöründe çalışıyor. Bu nedenle sektörü, yaşanan değişimleri yakından izliyor. Pazarda ...

1.07.2001 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Günsel Ülkü Yel / Merck Türkiye Genel Müdürü

Merck Türkiye Genel Müdürü Günsel Ülkü Yel, uzun süredir ilaç sektöründe çalışıyor. Bu nedenle sektörü, yaşanan değişimleri yakından izliyor. Pazarda 134 firma olduğunu, bunlardan 106’sının üretim yaptığını söylüyor. Üretim cirosunun 2.2 milyar dolara ulaştığını tahmin ediyor. Kişi başına tüketimde geri olsa da, üretim açısından Avrupa ülkeleriyle yarışır konuma ulaştığına dikkat çekiyor. Yel, “Büyüme önümüzdeki yıllarda da devam edecek” diyor.

Dünyanın önde gelen ilaç üreticilerinden biri olan Merck firması Türkiye’de iki yıldır faaliyet gösteriyor. İki yıl gibi bir kısa sürede oldukça yüksek satış rakamları elde eden firmanın başarısında en büyük katkı, kuşkusuz, Genel Müdür Günsel Ülkü Yel’e ait...

Erkek egemen sektörlerden biri olan ilaç sektöründe hızla yükselerek genel müdürlük yapmaya başlayan Günsel Ülkü Yel, firma olarak büyük hedefleri olduklarını anlatıyor.

İlaç sektörüne kriz dönemlerinde gıpta edilir. Çünkü ilaç sektörü krizlerden en az etkilenen sektör olarak bilinir. Merck’in Genel Müdürü Günsel Ülkü Yel, son krizde ise durumun pek beklendiği gibi olmadığını söylüyor. Günsel Ülkü Yel, yerli firmaların da yabancı firmaların da krizde ağır yaralar aldığına dikkat çekiyor.

Merck’in Genel Müdürü Günsel Ülkü Yel, ilaç sektörü ile ilgili sorularımızı cevapladı.
 
Türkiye’de ilaç üretimi ne kadar ve nasıl gelişim gösteriyor?

Geçtiğimiz yıl yurdumuzdaki ilaç üretimi 1 milyar kutunun üzerine çıktı. İlaç üretiminin bir önceki yıla göre gelişimini incelersek, üretim yaklaşık yüzde 8 oranında artış göstermiş. Ve bu oranın önümüzdeki yıllarda daha da artması bekleniyor.

Türkiye’de faaliyet gösteren firmaların 106’sı yerli üretim yapıyor. Geri kalanları ise ürünleri ithal ediyor veya diğer firmalara fason olarak yaptırıyor. İlaç hammaddesi olarak yurdumuzda yaklaşık 5 bin 552 ton üretim yapılıyor. Türkiye’de 3 bin 100 çeşit ilaç üretiliyor. Bu ilaçlar 7 bin 200 değişik formda bulunuyor. İlaç çeşitliliği açısından, Türkiye, Belçika, Fransa ve Portekiz ile karşılaştırılabilir düzeyde.

Sektörde kaç firma faaliyet gösteriyor?

İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası bilgilerine göre Türkiye’de ilaç sektöründe çokuluslu ve yerli olmak üzere toplam 134 firma faaliyet gösteriyor. Ancak değer bazında piyasanın yaklaşık yüzde 75’ini ilk 20 firma elinde tutuyor.

Türkiye’de ne kadar ilaç üretiliyor?

İlaç üretimi fiyatlarıyla, yaklaşık 2.2 milyar dolar civarında. Bu miktar diğer Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında Türkiye, Danimarka, Norveç, Avusturya, İsviçre, İsveç ve Portekiz’in önünde yer alıyor. Hollanda’dan hemen sonra geliyor.

Avrupa ülkelerinde ilaç tüketiminde ilk sırayı 18 milyar dolar ile Almanya alıyor. Onun hemen gerisinde 17 milyar dolar ile Fransa geliyor. Kişi başına ilaç tüketiminde ise Türkiye geri sıralarda yer alıyor. Türkiye’de 1998 yılında üretici fiyatlarıyla kişi başına düşen ilaç tüketimi 35 dolar. Diğer ülkelerde bu rakam Japonya’da 354, Fransa’da 285, Almanya’da 225, Yunanistan’da ise 134 dolar. Yurdumuzda ilaç tüketiminin gayri safi milli hasıla içindeki payı ise yüzde 1.11. Şöyle bir bakarsak, Türkiye’de en çok antibiotikler tüketiliyor.

İlaç ihracatı ve ithalatı için neler söyleyebilirsiniz?

1999 yılında Türkiye toplam 128,5 milyon dolarlık ilaç ihracatı gerçekleştirdi. Bunun 67 milyon dolarını ilaç hammaddesi, 61,5 milyon dolarını ise tam mamul ürünler oluşturdu. Son 5 yılda ihracatı değer olarak ilaç dolar bazında yüzde 36 artış gösterdi. Çoğunluğunu antibiotiklerin oluşturduğu ihracat başta Rusya ve Doğu Avrupa ülkeleri olmak üzere aralarında Almanya, Amerika, İngiltere, İsviçre ve İskandinav ülkelerinin de bulunduğu 50’nin üzerinde ülkeye yapıldı.

İlaç sektörü krizden nasıl etkilendi?

Çok etkilendik. Kendi firmamdan örneklemek gerekirse; ham maddeyi euro ile alıyoruz. Fason üretimi de dolar ile yaptırıyoruz. Buna karşılık Türk Lirası ile satıyoruz. Genelde sektörün vade ortalaması 60 ile 90 gün arasında değişiyor. İlaç piyasasında fiyat artışları Sağlık Bakanlığı onayıyla oluyor. Bu yıl devalüasyonu karşılayacak oranda zam alamadık. Bu da tabii ki maliyetleri artırarak sıkıntı yaratıyor. Ham maddeyi ve üretimi dövizle yapıp Türk Lirası ile sattığımız için kötü etkilendik kısaca. Bu ve benzeri sıkıntılar tüm sektörde yaşanıyor.

Kriz yabancı firmaların lehine mi sonuçlandı? Yerli şirketler daha mı çok etkilendi?

Bence herkesi eşit etkiledi. Çünkü, yerli firmaların bazıları da ham maddeyi dövizle aldıkları için onların da ürün maliyetleri arttı. Böylece yerli ve yabancı firmalar  aynı şekilde etkilendiler. Çünkü, burada sorun, maliyetimizin önemli bir kısmının döviz bazında, satışımızın ise Türk Lirası bazında ve vadeli olması. Bunu  yabancı firmaların lehine bir gelişme olarak değerlendiremeyiz.

Genelde krizlerden en az ilaç sektörünün etkileneceği düşünülür. Bu sefer farklı olan neydi?

Evet, insanların ne olursa olsun ilaç alacağı düşünülür. Ancak burada daha önemli olan nokta satışların düşmesinden çok  maliyetlerin aşırı artması ve bunun fiyata yansıtılamaması.

Merck olarak, kriz döneminde yönetim açısından nelere öncelik verdiniz?

Öncelikle ekibin motivasyonunu çok iyi tutmaya çok önem verdik. Bu da bize satışlarımızda bir ivme getirdi. Ayrıca, tabi ki harcamaların kısılması ve tasarruf tedbirlerinin gündeme getirilmesi söz konusu oldu. Çok açık ve şeffaf bir yönetim uyguladık krizde. Ekibimize, gelişmeler konusunda devamlı bilgi verdik.

“AMACIMIZ PAZAR LİDERİ OLMAK”

Türk pazarına girerken ne tür bir strateji izlediniz?

Biz firma olarak son derece odaklanmış ve hedefe yönelik bir strateji uyguladık. Ana ürün sahamız olan ve Glucophage ile dünya lideri olduğumuz oral antidiyabetik ürünler sahasında yoğunlaştık. Ürünlerimizi kendi firmamızla ve kendi tanıtım ekibimizle pazarlamayı seçtik.

İlaç sektörü için çok önemli olan bilimsel, etik ve müşteri odaklı hizmet anlayışına yönelik bir strateji uyguladık. Her alanda olmayı değil, kuvvetli olduğumuz bir kaç ürün sahasında olmayı,ancak bulunduğumuz sahalarda pazarın önde gelenlerinden olmayı amaçladık. Başarımız ne kadar doğru karar verdiğimizi gösteriyor.

Yeni yatırım projeleriniz var mı? İleride dışa açılmayı düşünüyor musunuz?

Şu an için, ileride dış pazara açılmak veya farklı yatırımlar ile ilgili projemiz yok. Ama 4 milyon euro’luk bir sermaye artırımına gidiyoruz. Ana firmamızın desteği arkamızda. Bu çok önemli. Yabancı yatırımcıların Türkiye’ye şüphe ile baktığı bir dönemde, bizim satışlarımız son derece  başarılı olduğu için, ana firmamız bize tam destek veriyor.

Gelecek için hedefleriniz neler?

Biz diabet alanında yoğunlaşmış bir firmayız. Yeni çıkaracağımız ürünlerle beş yıl içinde bu alanda lider olmayı hedefliyoruz. Şu anda ise beşinci sıradayız.

Bu yıl sonunda yaklaşık 2,5 milyon euro, yani 5 milyon mark satış hedefliyoruz. Önümüzdeki yıl için 8 milyon mark, 2005 yılı için ise 30 milyon mark hedefliyoruz.

KISA ZAMANDA YÜKSELDİ

Biraz kendinizden bahseder misiniz?

1966 yılında Ankara’da doğdum. 1988 yılında Boğaziçi Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun oldum. Viyana Üniversitesi’nde Almanca ve Paris’te Sarbonne Üniversitesi’nde Fransızca eğitimi aldım.

Çalışma hayatına Almanya’da Sandoz İlaç firmasında başladım. Sonra Türkiye’ye dönerek Sandoz’da ürün müdürü ve grup ürün müdürü olarak değişik kademelerde görev aldım.

1994 yılında Sandoz’un İsviçre’deki genel merkezine gönderildim. 1996’da yurda dönerek “reçeteli ilaçlar” grubunun başına geçtim. Sandoz-Ciba birleşmesinden sonra Novartis’de Business Unit Manager olarak görev yaptım. 1998 başından itibaren Merck Türkiye’nin genel müdürlüğü yürütüyorum.

Novartis’ten Merck’e geçiş nasıl oldu?

Novartis’ten Merck’e geçiş bir “headhunter” aracılığıyla oldu. Bana bir teklifle geldiler. Novartis’teki görevimden çok memnun olmakla beraber start-up bir işte çalışmak son derece heyecanlı ve zevkli geldi. 

Çok kısa bir sürede hızla yükselmişsiniz. Sırrınız nedir?

Bence en önemlisi, azimli olmak ve çok çalışmak. Bunun yanı sıra, yaratıcı olmak ve yaptığınız işi sorumluluk duyarak, disiplinli bir şekilde ve en iyiyi hedefleyerek yapmaya çalışmak. Bence, başarının faktörleri bunlar…

İlaç sektörü erkek egemen bir sektör olarak bilinir. Zorluk çektiniz mi?

Genelde öyledir. Ama bence  kişinin kendisini kadın yada erkek ayrımı gözetmeksizin ‘kişi’ olarak kabul ettirmesi önemli.

 

 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz