12 Eylül’ün Koç Holding ve bugün Türkiye’nin en büyük özel şirketi olan
Tüpraş için ayrı bir önemi var. 12 Eylül 2005’te yapılan özelleştirme
ihalesi sonucunda Koç Holding çatısı altında giren Tüpraş, geçtiğimiz 3
yıl içinde gücüne güç kattı. 2006-2008 yılları arasında 1 milyar doların
üzerinde yatırım gerçekleştirildi. Bu yıl da 250 milyon dolar daha
yatırıma yapılacak. Ayrıca 2014’te devreye girecek ve yıllık 500 milyon
dolar ek gelir yaratacak Fuel Oil Dönüşüm Projesi’ne de start veriliyor.
Dünya petrol şirketlerinin merakla izlediği bu proje için de 1,6 ila 2
milyar dolar arasında bir yatırım yapılması planlanıyor. Tüm bu
yatırımların petrol talebinin artacağı yakın gelecekte bir fırsata
dönüşeceğine inanan Tüpraş Genel Müdürü Yavuz Erkut, “Akdeniz’de oldukça
etkin bir oyuncuyuz. Hedefimiz, global rakipler arasında kapasite ile
üst sıralara çıkmaktan ziyade, kompleksite, yani ürün çeşitliliği ve
verimliliğiyle dünyada ön sıralara tırmanmak” diyor.
Erkut, uzun vadedeki bir diğer hedeflerini de “Dikey entegrasyona sahip
bir rafineri olmak” şeklinde net olarak açıklıyor. Zaten geçmişte sadece
rafineri şirketi olan Tüpraş, bugün Opet’in yüzde 40’ına sahip olarak
dağıtım tarafında da yerini almış durumda. Erkut, “Açıkçası Tüpraş,
eskiden dağıtımda neler oluyor pek hissedemiyordu. Uzun vadede bir
petrol şirketinde üretim, rafinaj ve dağıtım birlikte yürütülmeli diye
düşünüyorum. Dikey entegrasyonla ilgili kararlar yine Koç Holding’e ait
tabii. Koç Holding, 2002 yılında petrol dağıtım işine girdi ve 2006
yılında Tüpraş’ın alınması ile rafinaj alanına geçti. Makul olanın,
petrol üretimine de günün birinde girilmesi diye düşünüyorum” diyor.
Tüpraş Genel Müdürü Yavuz Erkut ile yatırım planlarını, kriz dönemini nasıl aştıklarını ve gelecek hedeflerini konuştuk: Capital: Türkiye'nin en büyük özel şirketi Tüpraş’ı dünyada nerede konumluyorsunuz? Global anlamda hedeflerinizi anlatabilir misiniz? - Hedeflere iki türlü bakmak gerekiyor. Bir yanda Tüpraş’ın,
diğer yanda Koç Grubu’nun hedefleri var. Koç Grubu içindeki hedefler,
daha ziyade holding stratejileri dahilinde ve dünya şirketleri
arasındaki pozisyonuyla belirleniyor.
Tüpraş, bugün Avrupa’da 8’inci, dünyada da 30’uncu en büyük rafineri
şirketi. Uzun vadede bizim hedefimiz, dikey entegrasyona sahip bir
rafineri yaratmak. Zaten bu yolda da gidiyoruz.
Geçmişte sadece rafineri şirketi olan Tüpraş, bugün dağıtım tarafında da
yerini almış durumda. Opet’in yüzde 40’ı Tüpraş’a ait, şirketin yüzde
50’si ise Koç Grubu tarafından yönetiliyor.
Açıkçası Tüpraş eskiden dağıtımda neler olduğunu pek hissedemiyordu.
Uzun vadede bir petrol şirketinde üretim, rafinaj ve dağıtım birlikte
yürütülmeli diye düşünüyorum.
Dikey entegrasyonla ilgili kararlar yine Koç Holding’e ait. Koç Holding,
2002 yılında petrol dağıtım işine girdi ve 2006 yılında Tüpraş’ın
alınması ile rafinaj alanına geçti. Makul olanı, petrol üretimine de
günün birinde girilmesi diye düşünüyorum.
Şu an için Akdeniz’de oldukça etkin bir oyuncuyuz ve güvenilirliğimiz
yüksek. Hedefimiz, global rakipler arasında kapasite ile üst sıralara
çıkmaktan çok kompleksiteyle, yani ürün çeşitliliği ve de verimliliğiyle
dünyada ön sıralara tırmanmak.
Akdeniz’de ürün çeşitliliği oranları ortalama 5,9, Tüpraş’ta ise 7,25
düzeyinde. Daha sofistike ve ürün spesifikasyonlarında çevreci bir
rafineri şirketi konumundayız. Hedefimiz, bu ürün çeşitliliğini daha da
ileriye taşımak. Bununla ilgili de yeni bir projemiz var. Şu anda yüzde
67 civarında bir beyaz ürün üretimimiz var. Yaptığımız uzun vadedeki
değerlendirme, Fuel Oil Dönüşüm Projesi ile siyah ürünü ağırlıklı olarak
motorine çevirecek yeni bir yatırıma geçmek. Böylelikle çeşitliliği
oldukça yukarı çekeceğiz.