Herkes, önümüzdeki haftalarda ABD merkez bankası FED’in alacağı politika kararlarına endekslenmiş durumda. FED’de komite üyelerinin, eyaletlerin FED başkanlarının yaptıkları açıklama ve görüşler bile piyasaları daha da heyecanlandırmaya yetiyor. Bu da çalkantılı bir finansal ortam yaratıyor.
ABD ekonomisinin daha iyiye gittiğine işaret eden göstergeler açıklandıkça FED’in varlık alımlarıyla piyasalara sunduğu büyük likiditenin, önümüzdeki kısa dönemde yavaşlayacağı, kısılacağı ve faizlerin yükseleceği öngörülüyor. Bu beklentinin ne zaman gerçekleşeceği, zamanlaması ise her uzmana göre değişiyor.
Bunun yanında AB’nin lokomotifi olan Almanya’da Merkel’in büyük başarıyla seçimden çıkması ve ekonomik büyümenin yüzde 0,7 olarak açıklanması, gelişmiş ekonomilerin resesyondan çıkmakta olduğuna dair inancı kuvvetlendiriyor.
Yatırımcılar ve uluslararası piyasalardaki likidite, bugüne kadar gelişmekte olan ülkelere yaptığı yatırımların yönünü, daha sağlam ve iyi getiri sağlayacağına inanarak gelişmiş ülkelere doğru çeviriyor. Sonra FED’den bekledikleri tahvil alımlarının durdurmaması üzerine tekrar gelişmekte olan piyasalara dönmeye çalışıyorlar. Likidite önce gelişmiş ülke piyasalarına akmaya başlıyor. Bu da gelişmekte olan ülke ekonomilerinden dolar ve Euro çıkışlarını hızlandırıyor. Sonra da FED kararları sonucu yeniden gelişmekte olan ülkelere yönelmeye başlıyorlar. Tam belirsiz, çalkantılı ortam.
Küresel ekonomideki bu değişiklik, gelişmiş ülkelerdeki döviz kurlarının ve faizlerin yükselmesine yönelik baskıyı artırıyor. Hem de dayanılmaz bir güçle...
Türkiye ekonomisi ve para piyasaları da bu gelişmelerden nasibini alıyor. Küreselleşmenin ortasında bir ülke olarak çalkantılı ortam, ülkemizde ekonomi ve iş çevrelerini geriyor, tansiyonu yükseltiyor.
TL, dolar ve Euro sepetine karşı değer kaybediyor. İlk günlerde yanlış değerlendirme yaparak bunun iç siyasi ve ekonomik gelişmelere bağlayan çevreler, artık uluslararası piyasaların baskılarını daha iyi anlıyor. Merkez bankasının başkanı faizlerin artırılmayacağı işaretini verirken piyasalar durulmuyor. Uluslararası finans piyasalarındaki çalkantılı ortam, etkisini gelişmekte olan ülkelerin hemen hepsinde gösteriyor.~
Böyle ortamları geçmiş dönemlerde pek çok defa yaşadık. Bu gerilimli ve çalkantılı piyasaları gördük ve bankacılar olarak o dönemlerde çok büyük gerilim altında çalıştık. Hepsinden yüzümüzün akıyla çıktık ama oldukça hırpalandık.
Bugün ülkemizin bankacılık sektörü, o günlerden çok farklı. Benim dönemimdeki zayıf oyuncular ve sektörü istismar eden bankalar, 20012002 ekonomik krizinde ayıklandı.
Bu çalkantılı ortamda, en güvenilir dayanağımız sağlam bankacılık sektörümüzdür. Gerilimleri yüklenebilecek, ekonominin çarklarının dönmesini aksatmadan sağlayabilecek güçte ve sağlamlıkta. Buradan banka yöneticilerini, BDDK’nın geçmiş ve bugünkü yöneticilerini kutlamak gerek.
Benim yönetici olduğum 1990’lı yıllarda, bankaların içine girdiği girdaplar, ekonomide çarkların dönmesini zorlaştırmıştı. Zora giren bazı bankalar, müşterilerinden kredileri vadesinden önce çağırmış, onları zora sokmuşlardı. Likiditelerini yönetemeyerek “overnight”, yani bir gecelik borçlandığı nakdi bile ertesi gün geri ödeyemeyen bankalar, sektör üzerine gölge düşürmüştü. Bugün böyle bir durum yok.
Akılsızca döviz riski alan, bir nevi kumar oynayarak kazanç elde etmek isteyen reel kesim de bu çalkantılı piyasalardan ve artan kurlardan büyük dayak yiyor.
En merak edilen konu ise ülkemizin ihtiyacı olan yabancı sermaye akışını sürdürüp sürdüremeyeceği. Herkes buna bakıyor. Bankaların yurtdışından sağlayarak ekonomimize kazandırdıkları bu finans kaynaklarını aynen getirebileceklerine inanıyorum. Ama daha yüksek fiyatlarla... Uluslararası piyasalarda yükselen faizler, bu kaynakların ülkemize gelişinde de kendini gösterecektir. Ama bankalar, bugünkü durumlarıyla aksamadan para ve kredi piyasalarından sermaye girişini sürdüreceklerdir.
Böyle çalkantılı dönemlerde güvencemiz, sağlam bankacılık sektörümüzdür! Bunu AB içindeki bankalarla kıyasladığınızda ne kadar büyük bir faktör olduğu daha iyi anlaşılacaktır.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?