Global piyasalarda yeni paketlerin etkisi heyecan yarattı. Bu etki, İMKB’de yabancıların işlem hacmindeki payının azalması nedeniyle daha sınırlı hissedildi. TEB Yatırım Genel Müdürü Ata Köseoğlu, ...
Global piyasalarda yeni paketlerin etkisi heyecan yarattı. Bu etki, İMKB’de yabancıların işlem hacmindeki payının azalması nedeniyle daha sınırlı hissedildi. TEB Yatırım Genel Müdürü Ata Köseoğlu, buna rağmen 2009 için endekste 32.000-35.000 hedefi veriyor. Bu hedef, borsada yüzde 30-35 yükseliş beklentisine işaret ediyor. Köseoğlu, yılın sonuna gelirken yatırımcıların portföylerinde mutlaka hisse senedi olmasını tavsiye ediyor. MB’nin faizleri yüzde 10’un altına çekmesini beklemeyen Köseoğlu, favori yatırım aracının ise altın olduğunu söylüyor.
Global kredi krizinin dünya ekonomisini etkilemeye başladığı tarihten bu yana, mali ve parasal tedbir paketlerinin boyutu, dünya ekonomilerinin gayrisafi yurtiçi hasılasının (GSYİH) yüzde 20’sine ulaştı. Sadece mali paketlerin boyutunun GSYİH’ye oranı, AB bölgesinde yüzde 22,6, İngiltere’de yüzde 69,3 ve ABD’de yüzde 18. Mali paketlere ek olarak, neredeyse eş tutarda parasal paketler de uygulamaya kondu. Bu kapsamda, ABD Merkez Bankası’nın (FED) son açıkladığı 1.25 trilyon dolarlık Hazine ve mortgage tahvil alım programı, maliyeti ne olursa olsun, krizin aşılması için gereken tüm tedbirlerin alınmakta olduğunu gösteriyor.
Yerel seçimleri geride bırakan Türkiye’de ise parça parça da olsa krize yönelik tedbirler alınmaya çalışılıyor. Ancak piyasa açısından büyük önem taşıyan IMF’yle anlaşma konusunda ise belirsizlik sürüyor. İşte bu piyasa şartlarında, ilk iki çeyrek bilançoları görülmeden, kısa vadeli de olsa bir çıkış trendine girmenin zor olduğunu söyleyen TEM Yatırım Genel Müdürü Ata Köseoğlu, yıl sonuna kadar olan süreçte, endeks için 32.000-35.000 hedefini veriyor. Tarım, enerji ve otomotiv sektörlerinden kademeli portföy oluşturulmasını tavsiye eden Köseoğlu’nun favori yatırım aracı ise altın. Köseoğlu, altınının orta vadede kademeli yükselişini sürdürmesini bekliyor. Köseoğlu’nun, 10 soruda piyasalara yönelik beklentisi ve yatırımcılara tavsiyesi ise şöyle:
1-) Yeni Paketlerin Etkisi Nasıl Olacak?
Bu büyüklükteki önlem paketleri, global krizi bir noktada sonlandıracak. Bu süreçte, iş gücü, kredi ve finansal piyasaların istikrar kazanması kritik önem arz ediyor. Ancak işsizlik başvuruları, kredi spreadleri ve finansal piyasalar, henüz istikrarı yakalama konusunda bugüne kadar bir ışık gösteremedi. Sonuçta FED’in son planını da bu aşamada değerlendirmek gerekir. FED, elindeki son kartı da açtı. Bir anlamda, orta ve uzun vadeli enflasyon riskini bir kenara bırakıp ABD getiri eğrisinin tamamını satın alabileceğini belirten FED, krizden çıkış sürecinin en önemli oyuncusu rolüne soyundu. Global para birimlerindeki volatiliteyi daha da artırabilecek bu gelişmenin, dünya ticaretindeki rekabeti kızıştıracağı ve ticari açıdan siyasi sonuçları üretebileceği de dikkatlerden kaçmamalı.
2-) Paketlerin Yansıması Ne Zaman Görülür?
Açılan paketlerin iktisadi sonuçları, en erken 6-12 aylık süreçte alınır. Bu tahmine göre reel ekonomi ölçeğinde dibe vuruşun yıl sonuna kadar sürmesi, hatta 2010 başlarına sarkması muhtemel. Sonrasında ise iktisadi ortam 2010 ortasına kadar yatay bir trend çizip ikinci yarıda kademeli ve ılımlı bir yükseliş sürecine girebilir.
3-) Toparlanma Borsayı Ne Zaman Etkiler?
Beklentileri satın alan yapısı itibarıyla finansal piyasaların geri dönüşü daha önce oluyor. Burada da iktisadi dibe vuruşun zamanlaması önemli. Eğer finansal piyasalar, iktisadi dibe vuruşun, bu yıl sonu ve 2010 başı itibarıyla gerçekleşeceğine inanırsa 2009’un ikinci yarısında global ölçekte yükseliş başlayabilir. Kritik nokta, piyasaların iktisadi dibe vuruşun zamanlaması konusunda net bir fikir birliğine ulaşıp ulaşamayacağı. Maalesef bugün itibarıyla elimizde bu konuya ilişkin pozitif bir bilgi seti yok. O nedenle ikinci çeyrekteki global makro veri seti, kritik önem arz ediyor.
4-) İMKB Volatiliteye Ayak Uyduruyor mu?
İMKB’nin hareketleri genel anlamda yabancı yatırımcılar tarafından belirleniyor. Yabancı payı, yüzde 72’lerden yüzde 62’ler düzeyine kadar geriledi. Borsada kalan yabancı yatırımcıların çoğu, uzun vadeli fonlar. Dolayısıyla global gelişmelere duyarlı yabancı yatırımcı kitlesinin ağırlığı azalınca İMKB, daha çok yerli yatırımcılara kaldı. Yerli yatırımcı da global volatilite ağına kapılmak yerine, şu anda olup bitenleri takip etmeyi tercih ediyor. Dramatik pozisyonlar alınmıyor ve yabancıların hareket etmesi bekleniyor. Bu nedenle de aşağı ve yukarı hareketlerde yurtdışına göre daha yavaş hareket ediyor.
5-) Yabancı Payı Daha Azalır mı?
Yabancı yatırımcılar, şu aşamada düşüş trendindeki zorunlu yapısal değişikliklerden oluşan itfalarının çoğunu tamamladı. Bunun üstüne son iki aydır, 2008’in son çeyreğinde Türkiye’den daha fazla düşen Rusya piyasasında yaptıkları alımları da Türkiye’deki hisse senetlerini satarak finanse ettiler. Dolayısıyla bundan sonra Türkiye’den önemli çıkışların olacağını düşünmüyorum. Yatırımcılar, şu aşamada bekle-gör stratejisinde. Bizdeki politik gelişmeler, IMF anlaşmasının sonucu ve tabii ki global konjonktür, bir sonraki yabancı yatırımcı stratejisini belirleyecek.
6-) Kısa Vadeli Strateji Nasıl Olmalı?
Mevcut volatiliteyi düşündüğümüzde, 3 aylık bir dönem için borsa konusunda bir görüş bildirmek oldukça zor. Ancak temel olarak düşündüğümüzde, borsaların içinde bulunduğumuz yeni konjonktürdeki kâr oluşumlarını izlemesini bekliyoruz. Dolayısıyla birinci ve ikinci çeyrek kârlar açıklanmadan, yani gerçek değerler ortaya çıkmadan, borsaların kısa vadeli sürdürülebilir bir çıkış trendine girmesini beklemek son derece optimist bir yaklaşım.
7-) Hisse Almaya Başlamalı mı?
Uzun vadeli, yani önümüzdeki 12 ayı düşündüğümüzde, kesinlikle yatırımcıların portföylerinde hisse senetleri oranlarını artırmalarının doğru bir strateji olduğunu düşünüyoruz. Türkiye’nin şu aşamada yapısal bir sorununun da olmadığını ve hisse değerlerinin düşüklüğünü düşünürsek, ekonomideki büyüme ivmesi başladığında yüksek oranlı getiriler sağlanması kuvvetle muhtemel.
8-) Tavsiye Ettiğiniz Sektörler Var mı?
Tavsiye ettiğimiz sektörler içinde tarım (gübre, gıda), enerji ve otomotiv sektörleri başı çekiyor. Yıl sonu endeks hedefimiz ise 32.000-35.000 aralığı. Son dönemde net nakit pozisyonu güçlü hisselere de dikkat çekildiği görülüyor. Ancak ben, bu hisseleri, sektör bağımsız tavsiye etmiyorum. Şirketin nakit yapısının iyi olmasının yanında sektörel olarak da krizden daha az yara alması gerektiğini düşünüyorum.
9-) Faiz Politikasını Değerlendirir misiniz?
Reel ekonomideki dramatik daralma ve dezeflasyonist süreçteki kuvvetli trend, Merkez Bankası’nın (MB) faiz indirimlerini şu ana kadar destekledi. Kur-enflasyon geçişkenliğinin ciddi ölçüde zayıfladığına ilişkin olarak MB tarafından ortaya konan argümanlar da teyit edildi. Bu nedenle şu ana kadar MB’nin faiz indirimleri, mevcut iktisadi ortamla uyumlu. Ancak TL’deki değer kaybı ve bütçe açığına paralel artan borçlanma ihtiyacı risk teşkil ediyor. O nedenle MB’nin, nisan ayında ilave bir 50 baz puanlık indirimin ardından yıl sonuna kadar faizleri yüzde 10 seviyesinde tutmasının doğru olacağını düşünüyoruz. Politika faizlerinin daha fazla düşürülmesi, mevcut ortamda TL üzerindeki riskleri ciddi ölçüde artırır.
10-) Makro Bozulma Devam Eder mi?
Bazı reel göstergelerdeki bozulma tarihe sevilere ulaştı. Kapasite kullanımının yüzde 63,8’lere gerilmesi, işsizliğin yüzde 13,6’lara tırmanması, sanayi üretimin ocak ayında yüzde 21’ler civarında düşmesi, 2009 ilk çeyreğinde büyümenin yüzde 9-10 nispetinde daralacağının bir göstergesi. İkinci ve üçüncü çeyreklerde de daralma süreci kademeli iyileşmeyle devam etse dahi ekonominin ilk üç çeyrekte ortalama yüzde 6,5-7 oranında daralacağını tahmin ediyoruz. Son çeyrekte ise ekonominin baz etkisiyle hafif bir büyüme göstereceğini (yüzde 1 civarında) ve tüm yılı yüzde 4,5-5 düzeyinde bir daralma ile tamamlayacağını düşünüyoruz. Öte yandan Türk ekonomisinin yüzde 5-6’lık büyüme performansını 2011’den önce yakalayamayacağını tahmin ediyoruz.
2009 Altın Yılı Olacak
Faiz Yüzde 10’un Altına Düşmez
IMF anlaşmasının tamamlanması ve işlerlik kazanması durumunda faizler, yüzde 13’lere kadar gerileyebilir. Ancak kalıcı olacağını söylemek şu ortamda zor. Piyasa gösterge faizinde düşüş için çok yer kalmadığı düşüncesindeyiz. Çünkü MB’nin, O/N faizi 50bp’lik ilave bir indirimin ardından yüzde 10 seviyesinde yıl sonuna kadar sabit tutacağını düşünüyoruz. Diğer yandan bütçe açıklarının getireceği mali yük de bonodaki rallinin kısa süreli kalmasına sebebiyet verecek gibi görünüyor. Global ortamda yeni bir satış dalgası gelmezse gösterge faizler kısa vadede yüzde 14-15 bandında bir seyir izler.
Euro Dolara Karşı Değerlenir
TL/dolar seviyesinde içsel faktörler kadar Euro/dolar paritesinin de belirleyici olacağına inanıyoruz. Paritenin FED’in son açıkladığı tahvil alım programı ile kısa vadede 1,40-1,45 bandına tırmanacağını düşünmekle birlikte, TL’nin dolar karşısında gerileme ihtimali de dikkate alınmalı. Global piyasa koşulları, seçim sonuçları ve IMF programında kötü haber akımları, kısa vadede TL/doları yeniden 1,80 üstüne taşıyabilir (pariteye rağmen). Zira piyasa faizleri TL’yi cazip kılmaktan uzak ve bütçe gelişmeleri de destekleyici değil.
Altının Yönü Yukarı
Altın, FED’in tahvil alım programının orta/uzun vadede getireceği enflasyon riskini fiyatlamaya başladı. 950 dolar seviyesini aştı. Kısa vadede dalgalanma olabilir. Ancak mevcut görüntü, altının orta vadede yukarı yönlü bir trend çizeceğini gösteriyor.
Hedef Yabancı İşleminde Liderlik
TEB Yatırım, yaklaşık yüzde 4’lük pazar payıyla İMKB’de işlem yapan aracı kurumlar arasında ilk 6-7, yabancı kurumsal yatırımcılara işlem yapan aracı kurumlar arasında ise ilk 3 arasında yer alıyor. TEB Yatırım’ın toplam işleminin yarısı ve bunun doğal sonucu olarak komisyon gelirinin yarıdan fazlası, yurtdışı yatırımcılardan geliyor. Ata Köseoğlu, kurumun hedeflerini şöyle açıklıyor:
“Global kriz döneminde Euro bölgesinin en büyük ve Avrupa’nın en sağlam bankalarından biri olan BNP Paribas’la olan ortaklığımızdan da aldığınız güçle önümüzdeki yıllarda, İMKB’de ilk 5, yabancı işlemlerinde ise lider aracı kurum olmayı hedefliyoruz. Türkiye’de faaliyette olan yabancı kökenli aracı kurumların bir kısmının faaliyetlerini durdurmasını bekliyoruz. Buradan gelecek kurumsal yatırımcılarla işlem hacmimizin daha da artacağını tahmin ediyoruz. TEB Yatırım olarak her yıl Londra, Paris ve Frankfurt’ta yabancı yatırımcılarla Türk şirketleri bir araya getiriyoruz. Bu konferansları daha da geliştireceğiz. Kurumsal finansman tarafında BNP Paribas’nın bilançosunu da kullanarak çok daha aktif bir kurum olmayı hedefliyoruz. Yine yabancı ortağımızın türev araçları konusundaki deneyimlerini, Türk pazarına taşıyarak bu alanda da büyüyeceğiz.”
TEB Yatırım’ın 2009 Tahminleri
İMKB 32.000–35.000
TRL/$ 1,60
O/N Faiz (%) 10,0
TÜFE (%) 6,00
BÜYÜME(%) -5,0
CARİ AÇIK 12 milyar dolar (GSYİH’nin yüzde 2’si)
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?