Sonbahar soruları

Burgan Yatırım Genel Müdürü Zafer Onat, 10 soruda piyasaların geleceğini analiz etti.

1.09.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Sonbahar soruları
FED’in parasal genişlemede sona geldiği bir süreç yaşanıyor. Eylül ayına dair beklenti, ayda 85 milyar dolar olan tahvil alım programının 20 milyar dolar azaltılacağı yönünde. Bu durumun da gelişen piyasalardan para çıkışına neden olduğunu söyleyen Burgan Yatırım Genel Müdürü Zafer Onat,yatırımcılara TL faiz ve hisse senedi ağırlıklı defansif bir portföy öneriyor. Kurumun öne çıkardığı hisseler ise Halkbank, YKB, Turkcell, Koza Anadolu ve Park Elektrik Madencilik.Borsa

Piyasalarda 22 Mayıs’da FED’in açıklamalarının etkisiyle başlayan süreç devam ediyor. FED Başkanı Bernanke’nin parasal genişlemede sona gelindiğinin sinyalini vermesinden bu yana gelişen piyasalardan para çıkışı gözleniyor. Ülke paraları dolara karşı değer kaybediyor, borsalar düşüyor ve faiz yükseliyor. Türkiye, bu süreçten en fazla etkilenen piyasalardan biri oldu. Borsa İstanbul, yüzde 25’in üzerinde değer kaybederken 10 yıllık tahvil faizi yüzde 4’e yakın arttı, kurda ise diğer ülkelere göre daha az etkilendi. Hindistan, Brezilya, Güney Afrika gibi ülkelerin para birimleri yüzde 15-20 değer yitirirken, TL’deki kayıp yüzde 10’larda gerçekleşti. Sonuçta eylül ayında beklenti, ayda 85 milyar dolar olan tahvil alım programının 20 milyar dolar azaltılacağı yönünde.

Peki piyasalarda bu düşüş süreci bitti mi? Piyasa bir dengeye oturdu mu? Yeni dengeler nerede? İşte bu soruların cevabını Burgan Yatırım Genel Müdürü Zafer Onat’tan aldık. Bu sürecin, FED faiz politikasını netleştirene kadar beklenti durduğu sürece bitmediğini söyleyen Zafer Onat, 10 soruda piyasaların geleceğini analiz etti:

1- ENDİŞENİN KAYNAĞINDA NE VAR?
ABD’nin global kriz sürecinde üç kez parasal genişlemeye gitmesinin, düşük faiz-bol likidite döneminin bir noktada son bulması gerekiyordu. Sonsuz parasal genişleme diye bir olgu yok. ABD, gelen verilere göre ekonomisini toparlamayı başardı. FED Başkanı Bernanke, 22 Mayıs’da parasal genişlemede sona gelindiğinin sinyalini vermeden önce ABD 10 yıllık tahvil faizlerinde artış eğilimi başlamıştı. ABD faizini, dünyada taban faiz olarak düşünmek gerekir. ABD faizleri yükselince, dünyada diğer ülkelerde de faizler yükselme eğilimi gösterdi.~
22 Mayıs’da yüzde 2,03 seviyesinde olan ABD 10 yıllık faizi, yüzde 2,90 seviyelerine geldi. Aynı süreçte tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de faizler yükseldi. 10 yıllık tahvil faizi yüzde 6,11’den yüzde 9,76’ya çıktı. Gösterge faiz de yüzde 10 seviyelerine dayandı.

2- TÜRKİYE NEDEN ÇOK ETKİLENDİ?
Türkiye, 2012’nin ikinci yarısından bu yana “yatırım yapılabilir ülke” beklentisiyle hareket etti. Fitch’in ardından Moodys’in de Türkiye’nin kredi notunu yükselteceği kaydediliyordu. Mayıs ayında FED açıklamalarının öncesinde Moodys’den de not artışı haberi geldi. Bu haberle birlikte piyasalar 22 Mayıs’a kadar tarihi 93.000 zirvesini görürken, gösterge faiz yüzde 4,60 tarihi dip seviyelerine kadar gevşedi. Bu oran, yüzde 6-6,5 enflasyon ortamında negatif faizi ifade ediyordu. Türkiye’de de not artışı beklentisinin bitmesinin ardından benzer hareketler sergileyen Brezilya, Hindistan, Meksika gibi ülkelerde olduğu gibi bir realizasyonu olacaktı. Ancak bu sürece, Gezi Parkı protestoları ve Merkez Bankası’nın piyasalarda eleştirilen politikaları da eklenince, FED politikalarındaki olası değişimin, Türkiye’ye etkisi daha sert oldu.

3- GEZİ'NİN OLUMSUZ KATKISI OLDU MU?
Burada şunu belirtmek gerekir: Gezi Parkı protestoları olmasa da Türkiye piyasaları yaklaşık bu seviyelerde olurdu. Çünkü temel bir neden var; dünyada faizler yükseliyor. Gezi protestolarının etkisini şimdi değil, sular durulduğunda görebiliriz. Onu da zaman gösterecek. Çünkü Türkiye güçlü mali dinamiklerinin yanında demokratik, siyasi istikrarın olduğu bir ülke olması dolayısıyla yabancılar tarafından yatırım değerini koruyordu. Şimdi yabancı yatırımcıların kafasında bu konularda bir soru işareti, algı değişikliği oluşmuş olabilir.

4- YABANCININ ÇIKIŞI SÜRECEK Mİ?
Çalıştığımız yabancı yatırımcılar ve fonlar, parasal genişlemenin azaltılmasıyla birlikte dünyada neler olabileceğini gayet iyi biliyor ve ona göre pozisyonlarını belirliyorlar. Bu fonlar, tüm gelişen piyasalardan para çıkışı yapıyor. Faizler yükseldiği sürece bu eğilim de devam edecek.

5- BORSADA DÜŞÜŞ SÜRER Mİ?
60.000 seviyeleri mümkün olabilir, çünkü piyasalarda hissiyat bozuldu. FED, piyasalardaki hissiyatı çok fazla bozmadan üçüncü parasal genişlemeyi yavaşlatacağını ve sonrasında durduracağını söylüyor. Her açıklamasında bunu piyasaları çok fazla etkilemeden ince mesajlarla veriyor. Bu beklenti var olduğu sürece, piyasada yükselişler sınırlı olacak. Sert düşüşlerde ise kısa süreli de olsa tepki alımları olması normal. FED tam olarak elini göstermeden, piyasadan alım yapmak yerine beklemeyi tercih edecektir.~
6- HEDEF DEĞERLER AŞAĞI ÇEKİLİR Mİ?
Değerlemelere bakıldığında bundan 3-4 ay önceki hesaplamalarda kullanılan iskontolu faiz oranı, risk primi farklıydı. Bugün kullanılan çarpanlar farklı. Aracı kurumlar, henüz son faiz yükselişlerindeki oranları değerlemelerine yansıtmadı. Risk priminin artması durumunda, endeks değerlemeleri aşağı yönlü revize edilir.

Değerlemeler, ancak faiz yüzde 10-12 aralığına oturursa, bir kez daha aşağı 80.000 ve altı seviyelere çekilebilir. Ancak, faiz yüzde 9 seviyelerine oturursa, değerlemelerde değişiklik olmaz. Burada önemli olan faizdir, faiz paranın maliyetidir. Maliyet artarsa, değerleme de değişir. Benim, faizin 10-12 bandına oturması ve endeks hedeflerinde revizyon gibi bir beklentim yok.

7- FAİZDE BEKLENTİNİZ NEDİR?
Mayıs ayındaki seviyeler sürdürülebilir değildi. Gösterge faiz negatifti, balon vardı. Bundan sonra ABD faizlerini henüz artırmadı ama artırabileceğini söylüyor. Piyasa bu beklentiyi fiyatlıyor. Açıkçası enflasyon dikkate alındığında, yüzde 10 seviyelerine yaklaşan piyasa faizi çok da yüksek bir faiz değil. Yüzde 6,5 seviyelerinde seyreden bir enflasyonda faiz seviyesinin yüzde 8,5-9 bandına oturması normal olur. ABD’nin 10 yıllık faiz getirisinin üzerine bir şeyler koyacaksınız ki Hazine kağıdınızda yabancı işlemi olsun. Denge nerededir derseniz, net bir şey söylemek zor. Bono piyasasında sığ bir işlem hacmi var. İşlem hacminin yoğunlaştığı faiz seviyeleri, dengenin oluştuğu seviyelerdir.

8- KUR NEREYE GİDER?
Türkiye, cari açık nedeniyle dış finansmana ihtiyaç duyan bir ülke... Fon çıkışı olunca otomatik olarak TL değer kaybetmeye başlıyor. Nitekim 1 dolar, 2 TL seviyelerine gelindi. Enflasyon yukarı çıkmaya başlıyor, bunu takiben faizler yükseliyor. Kurda serbest rejim var. Faiz politikanızın da etkisiyle 1,70’de olur, 2,30’da olabilir. Bu konuda net bir şey söylemek çok zor.

9- MERKEZİN STRATEJİSİ DOĞRU MU?
MB’nin son 3 aydaki politikaları yatırımcıların kafasını karıştırdı. Bugün “politika faizi nedir” diye bakıldığında MB’nin açıkladığı birçok faiz var. Politika faizi denilen haftalık repo oranı şu anda geçerli bir faiz oranı değil. MB borç verme faizi yüzde 7,75, son dönemde politika faizi olarak algılanıyor. Normalde bakıldığında politika faizini artırmıyor ama efektif olarak faiz artmış durumda. Faiz koridorunun alt bandı sabitken, üst bandını artırıyor. MB, piyasalara çok daha fazla hakim ve ekonomik gerçekleri çok daha iyi görüyor. Şu anda piyasanın beklentisi MB’den daha sert faiz artırması yönünde. Ama politik söylem, “faiz lobisi” olduğu için bu artırım da gelmiyor. MB, faizi daha sert artırsa, dövize olan talep daha hızlı bir şekilde azalır. MB, kendi döviz rezervlerinden satmak durumunda kalıyor ve bu çok da uzun süre uygulanabilecek bir strateji değil.~
10- KARLILIK SÜRECEK Mİ?
Altı aylık bilançolar açıklandı ve gelen rakamlar iyi. Haziran ayında finans tarafına olumsuzluklar yansıdı ama Türkiye’de finans sektörü çok iyi yönetiliyor ve yaşanan yeni ortama da sektör adapte olacaktır. Bunu 9 aylık bilançolarda görürüz. Belki geçen yılki gibi kârlar olmayabilir ama yine de bankacılık sektörü yüksek özvarlık kârlılığı sergilemeye devam ediyor. Yine reel sektör şirketlerinin de altı aylık dönemdeki olumlu tabloyu devam ettireceklerini düşünüyorum.

BURGAN YATIRIM’IN ÖNERDİĞİ 5 HİSSE
HALKBANK

Güçlü bir net faiz marjına ve sektör ortalamasının üzerinde bir aktif kaliteye sahip. Bu sayede büyük bankalar arasında en yüksek özkaynak kârlılığına ulaşıyor. Son düşüşle birlikte bir yıl önceki fiyat seviyesine geri geldi ve piyasa değeri, 2013 tahmini defter değerine yaklaştı. YKB Yapı Kredi’nin vade uyuşmazlığı diğer bankalara nazaran daha düşük olduğu için yükselen faiz oranlarının etkisinin daha kısıtlı olacağını düşünüyoruz. Banka aldığı sermaye benzeri krediyle sermaye yeterlilik sorununu çözdü. Temmuz ayında tamamlanan Yapı Kredi Sigorta satışı, sermaye yeterliliğine 80-90 baz puan katkı yaptı. 2013 tahmini defter değerinin altında işlem görüyor.
TURKCELL
GSM piyasasında nisan ayından bu yana süren göreceli düşük rekabet ortamı, hızlı büyüyen mobil internet verileri, artan operasyonel verimlilik şirketin faaliyet kârını olumlu etkiliyor. Hissedarlar arasındaki sorunlar da çözüm yolunda ilerliyor. Bu sorunların ortadan kalkması, uzun süredir beklenen yüklü temettünün dağıtımıyla sonuçlanacaktır.
KOZA ANADOLU
Koza Anadolu yılbaşından beri BIST-100 Endeksi’nin yüzde 35 ve altın fiyatının yüzde 32 gerisinde performans gösterdi. Hedef net aktif değerine göre yüzde 50 iskontolu. Kurların ve altın fiyatının yükseldiği bu dönemde Koza Anadolu’nun BIST’in üzerinde performans göstereceğini düşünüyoruz. Ayrıca hisseye ilginin yıl sonuna doğru hem Koza Altın’da hem de Konaklı Maden’de açıklanacak olan yeni rezerv ve kaynak rakamları öncesinde artacağını düşünüyoruz.
PARK ELEKTRİK MADENCİLİK
Park Elektrik, hem satış gelirlerinin döviz cinsinden gerçekleşmesi hem de bakır talebinde sıkıntı yaşanmaması nedeniyle önümüzdeki dönemde defansif bir hisse olarak algılanacak. Hisse, yılbaşından bu yana BIST-100 Endeksi ve bakır fiyatının yüzde 14 ve yüzde 20 gerisinde performans gösterdi. 2013, kapalı ocak madeninden açık ocak madenine geçiş yılı olacağından kârlılıkta iyileşme beklemezken 2014’te çift haneli satış ve kâr büyümesinin mümkün olacağını düşünüyoruz.

DENGELİ PORTFÖY NASIL OLMALI?
FAİZ

Türk yatırımcısının temel yatırım aracı mevduat, onun ortalama vadesi de 45 gün. Bu da yatırımcının risk almadığını gösteriyor. 5-10 yıllık tahviller, fiyatı çok yüksek oynayan yatırım araçları. Bu kadar uzun vadeli yatırım araçlarını günlük değerleyeceksiniz ve profesyonel yatırımcı değilseniz, bunlar riskli ürünlerdir. Volatilite olarak küçük yatırımcıyı rahatsız edebilir. Bu yatırımcılar daha ziyade, enflasyona dayalı uzun vadeli yatırım araçlarını tercih etmeli.~
DÖVİZ
Dövize yatırım yapmak isteyenler olabilir, ama ben dövizi bir yatırım aracı olarak görmüyorum. Bunu tarihte onlarca kez yaşadık. Bu dönemde döviz borcu da olmamalıdır. Serbest kur rejimi olduğu için kısa vadeli sert hareketler insanları endişelendirebilir.
HİSSE
Hisse senedine ise her zaman yatırım yapılır. Burada hisse senedini uzun vadeli yatırım aracı olarak değerlendirerek yatırım yapmak gerekiyor. Ekonomik büyümeyi en doğru yansıtan yatırım aracı hisse senedidir. Ancak Türkiye’de ortalama yatırım süresi 2-2,5 ay. Şu an hisse senedi seviyeleri cazip ve orta uzun vadeli yatırım için düşünülebilir. Dengeli ve muhafazakâr her portföyde yüzde 25 hisse senedi olması gerektiğini düşünüyorum.
ALTIN
Altının pırıltısı dünyada bitti. 2007 yılından bu yana yaşanan yükselişin nedeni, bol likidite ve enflasyon beklentileriydi. Enflasyon gerçekleşmedi. Bundan 3-4 yıl sonra enflasyon olur mu, emin değilim. Dünyada bu kadar para basılmasına rağmen enflasyon oluşmamasının iki nedeni var: Rekabet ve verimlilik. Bu ortamda da altın, yatırım aracı olarak cazip bir yatırım aracı değil.


Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz