14 endişe sinyali

14 sektörden gelen “tehlike sinyallerini” araştırdık.

1.09.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
14 endişe sinyali
Gösterge faizler 20 ay sonra ilk kez çift haneyi gördü. Dolar 2 TL ile rekor kırdı. Yıl başında yüzde 4-5 bandında telaffuz edilen büyüme tahminleri, yüzde 3’e geriledi... Son 3 aydır ekonomide yaşanan bu ani dalgalanmalar, reel sektörü adeta sarsmış durumda. Perakendeden otomotive, beyaz eşyadan finansa kadar tüm sektörler kendine yeni bir oyun planı hazırlamakla meşgul. Çok dillendirilmiyor ama bu dalgalı günlerin tüm şirketleri endişeli bir ruh haline soktuğu gözleniyor. Capital, 14 sektörden gelen “tehlike sinyallerini” araştırdı. İşte iş dünyasını düşündüren rakamlar.

Tabloları görmek için görsellere tıklayın.
Türkiye'nin önce gelen perakende şrketlerinden birinin sahibi, “Aslında tüketici tarafında endişe edilecek çok ciddi bir gelişme yok” diye başladığı değerlendirmesini şöyle sürdürüyordu: “Son aylarda iki önemli rakamdaki gelişme bizi endişeye sevk ediyor. Birincisi, haziran ayından sonra mağazalara giriş sayısındaki düşüş. Bu düşüş temmuz ayında da devam etti. Sektör genelinde ağustos rakamları kesinleşmedi. Ancak devam ettiğini gözlemliyoruz. İkinci endişe kaynağı ise dolardaki artış ve artışın devam edebileceğidir.” Bu işadamına göre tüketici tarafındaki endişe, sonbaharla birlikte aşılabilir, mağazaya giren sayısındaki düşüş normale dönüşebilir. Ancak dolar kurundaki artışın devamı, tamamı dolar ve Euro’ya bağlı mağaza maliyetlerini yukarı çekebilir, ithalata dayalı perakendecileri zorlayabilir.

Aslına bakarsanız bu perakendecilerin ve diğerlerinin endişe etmesi çok normal... Çünkü ocak ayından 23 Ağustos 2013’e kadar geçen sürede TL, dolar karşısında yüzde 11,6, Euro karşısında ise yüzde 13 oranında değer kaybetti. Bu, bütçelerini 1,85 dolar kuruna göre yapanlar için ciddi bir maliyet artışı anlamına geliyor. Perakendecileri endişelendiren bu rakam, çok sayıda sektördeki işadamı ve CEO’ları da benzer şekilde düşündürüyor. Çünkü artış, hammaddeden kiralara kadar çok sayıda maliyet kalemine olumsuz etki yapıyor. Bazı iş insanları ise faize bakıyor. Örneğin, 3. köprü ihalesini alan IC Holding’in başkanı İbrahim Çeçen, “Dolardaki yükseliş bizi endişelendirmez.

Biz faizdeki artışa bakıyoruz” diyerek sektöründeki önemli bir gerçeğe dikkati çekiyor. Faizdeki yükselişten rahatsız olanlar, 23 Ağustos 2013 itibarıyla gösterge faizin yüzde 9,88’i, 10 yıllık tahvil faizinin de yüzde 10’u geçmesinden ciddi endişe duyuyor. İşadamlarını düşündüren rakamlardan biri de son 3 yılın en düşük seviyelerinde seyreden Tüketici Güven Endeksi. Yılbaşından bu yana 80’i görmeyen Tüketici Güven Endeksi’ndeki düşüş, birçok iş insanı için önemli bir tehlike sinyali.~
KONUTTA GÖZLER FAİZDE
Ekonominin lokomotif sektörlerinden inşaat ve gayrimenkul, sadece bir değil birkaç göstergeyi birden takip ediyor. Şu günlerde onlara alarm verdiren en ciddi veri ise konut kredilerindeki artış. “Tatiller, hava koşulları, dolar kuru, konut faizlerindeki hareket gibi birçok faktör satışları etkiler” diyen Soyak CEO’su Emre Çamlıbel, şöyle devam ediyor: “Kredi faizlerinin seyri bizim için çok kritik. Faizlerin yüksek olduğuna dair algı, tüketicinin satın alma kararını direkt etkiliyor. Örneğin, bu yılın başında yüzde 0,79 seviyesinde olan konut kredi faizleri, mayısta yüzde 0,69 seviyesine inmesine karşın şu anda tekrar yüzde 0,80’e yükseldi. Yükselişin yıl sonuna kadar devam etmesi bekleniyor. Aylık konut kredi faiz oranında psikolojik sınırın yüzde 1, bir sonraki sınırın ise yüzde 1,5 olduğunu düşünüyoruz. Faiz oranları bu seviyenin üzerine çıkınca tüketicide ‘faizler yükseldi’ algısının oluştuğunu gözlemledik. Konut kredi faiz oranlarında 120 ay için aylık yüzde 0,60-0,80 bandı ideal seviyedir. Biz ayrıca konut kredisi hacmini takip ediyoruz.”

EVA Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı da Erkut Soyak ile aynı fikirde: “Sektörde en endişe verici somut ve ölçülebilir durum aslında kredi faizlerindeki artış. Faizler artınca konut kredisi kullanabilen kesimin toplam hak içindeki payı azalıyor ve pazar daralıyor. Özellikle sabit gelirli kesim artan kredi faizleriyle erişebilir konut kredisi aylık taksitlerini karşılayamaz durumu geliyor. Kredi faizleri şu anda yüzde 0,85-90 bandında ama yüzde 1’e doğru koşuyor.”

ALIŞVERİŞ SEPETİ KÜÇÜLÜYOR
Her türlü dalgalanmaya anında tepki veren perakende sektörü de şu günlerde tüm göstergeleri izliyor. “Gıda tarafından henüz negatif sinyal yok. Ama ileride sıkıntı olabilecek konu, dövizdeki yaşanan ani artış” diyen Carrefoursa Genel Müdürü Mehmet Nane, pazardaki endişeleri ise şöyle özetliyor: “Petrol ürünlerindeki fiyat artışı, nakliye fiyatlarını ve dolayısıyla maliyeti artıracaktır. Diğer konu da dövizli kiraladığımız yerlerdeki kira artışları. Bu yükselişin sürmesinin etkisi, ithal ürün veya hammaddeye de yansıyacaktır. Ani talep durması yaşamamak için bu artışları tüketiciye yansıtmak mümkün değil. Dolayısıyla kârlılıklar negatif etkilenecek.”

Beğendik’in icra kurulu başkanı Hacı Duran Beğendik de benzer düşünüyor: “Gıda, aslında krizlerden en son etkilenen segment. Çünkü, temel ihtiyaç. Ama tüketicide bir fren görüyoruz. Müşteri sayısında azalma yok ama büyük marketlerden küçüklere yöneliş var. İnsanlar fazla harcama yapmamak için çok büyük konseptli yerlere gitmiyor. Bence bu durum büyük oyuncuların müşteri sayısını olumsuz etkiliyor. Satışlardaki düşüş ise tüm sek-
törde dikkat çekici. Alışveriş sepet değerinde yüzde 30’a varan azalmalar olduğunu söyleyebiliriz.”

Perakende sektörünün deneyimli yöneticilerinden Servet Topaloğlu’nun yorumları ise şöyle: “Mevcut
konjonktürde özellikle metrekareye düşen satışlarda reel olarak ciddi bir gerileme var. Bu gösterge, maliyetleri artan bir şirket için çok olumsuz. Genel olarak ciro ve dolayısıyla brüt kâr artışı eskisine göre oldukça sınırlı. Ancak operasyonel maliyetler yükselmeye devam ediyor. Sektör yöneticilerimiz şirketlerini daha farklı yönetmeleri gerektiğinin farkında. Ancak ‘nasıl’ sorusunun cevabı henüz bulunmuş değil.”~
BANKACILIĞIN KRİTİK VERİLERİ
Bankacıların en önemli gündemi, BDDK tarafından kredi kartlarına getirilen yeni düzenlemeler. Asgari ödeme oranının artırılması, limit sınırlandırılması gibi değişiklikler, kâr marjlarından takibe dönüşüm oranlarına kadar birçok göstergeyi yakından etkileyecek. Bankacılık sektörünün duayen isimlerinden Burhan Karaçam’ın yorumları şöyle:

“Bankacılık sisteminin toplam kredisi 953 milyar 456 milyon TL. Bunun yaklaşık yüzde 60’ı bireysel kredilerden, kredi kartlarından oluşuyor. Yani bankalar son dönemde gelirlerini artırmak için ticari tarafa değil bireysel tarafa odaklandı. Ama bireysel tarafa bu kadar ağırlık vermeleri, aslında kredi riskini ve sistemin kırılganlığı artıran bir durum. BDDK’nın kredi kartı kullanımına dair yaptığı son düzenleme ise özellikle bireysele çok fazla ağırlık veren bankaları etkileyecek.” Bank Asya Genel Müdürü Ahmet Beyaz ise şu anda 2,8 olan ama 3’ün psikolojik sınır olarak görüldüğü takibe dönüşüm oranlarına (TDO) dikkat çekiyor: “Bankacılıkta özellikle aktif kalitesini bozan, takipteki kredi tutar ve oranlarındaki artışı tehlike sinyali olarak algılıyoruz. Normal zamanlarda yüzde 2,5-2,8 civarında olan takip rakamı, 2008, 2009, 2010 yıllarındaki gibi kriz dönemlerinde yüzde 3,8-5,5 seviyelerine yükselebiliyor. Bunun yanında özellikle kredi portföyünde gözlenen orantısız artışlar, örneğin kişi başına gelirden fazla artan kredi kartlarındaki harcama rakamları, sektördeki kırılganlığın arttığını gösteren öncü bir göstergedir.”

SAĞLIKTA KRİTİK GÜNLER
Özel sağlık ve hastane sektörü de hem makro göstergeleri hem sektöre has kritik verileri yakından izliyor. Sektördeki endişeleri körükleyen en önemli gelişme ise faizlerdeki yükseliş, 20 ayın ardından ilk kez çift haneye yükselen ve yüzde 10’u gören gösterge faizler, özellikle küçük ölçekli yatırımcıları zorlayacak gibi görünüyor, Sağlık sektörünün önde gelen oyuncularından Medical Park’ın CFO’su Levent Özdemir, pazarda son dönemde yaşananlara dair şunları söylüyor:

“Ekonomik verileri çok yakından izliyoruz. Enflasyon ve döviz kurları bu göstergelerin başında geliyor, Son aylarda yaşadığımız gelişmelere baktığımızda endişe verici bir manzara ortaya çıkıyor. Kurlardaki artışa paralel yükselen faiz oranları, orta ve küçük ölçekli hastaneleri olumsuz etkileyecek. Şirketler mevcut yatırımlarını veya işletmelerinin ihtiyacı olan günlük nakit akışını finanslamada büyük zorluklar çekecek. Bu durum büyük ölçekli yerli ve yabancı şirketlerin, küçük ölçekli olanları satın almasına kadar devam edebilir. Yani önümüzdeki günlerde kısmi bir konsolidasyon süreci başlayabilir. Ancak bu süreç gerçekleşene kadar çalışan, tedarikçi, banka gibi taraflar için endişe verici durumlar ortaya çıkması muhtemel.”

MOBİLYADA KÂR SİNYALİ
Perakendenin birçok alanında olduğu gibi mobilyadan da kârlarda erime sinyali geliyor. Özellikle iç pazar ağırlıklı çalışan şirketlerin önümüzdeki dönemde daha da zorlanacağı ortada. Nedeni ise yükselen maliyetlerin tüketiciye yansıtılamaması... Pazarın öncü oyuncularından Çilek Mobilya’nın genel müdürü Muzaffer Çilek, “Sektöre baktığımızda iç pazarımız büyüyor. Diğer tarafta ihracat rakamlarında da artış yaşıyoruz. Ama endişe veren durumlar da var” diyor ve ekliyor:~
“Mobilya, yıllık yüzde 10-15 bandında büyümesiyle Türkiye’nin gelişmesine katkı yapan önemli sektörlerden biri. Gelişen inşaat sektörü ve özellikle kentsel dönüşümün etkisiyle pazardaki büyüme yüzde 7-8 seviyelerinin altına indiğinde ise bunu tehlike sinyali olarak görürüz. Son günlerde sektör oyuncularını düşündüren en önemli konu, son 1 yılda maliyetleri doğrudan etkileyen kurdaki yaklaşık yüzde 15’lik artışın, mobilya fiyatlarındaki ortalama artışın üzerinde olması. Bu durum özellikle iç pazar ağırlıklı çalışan şirketlerin kârlılıklarında yüzde 5-6’lara varan oranlarda azalmalara yol açacak.”

BEYAZ EŞYA BASKI ALTINDA
Yükselen döviz nedeniyle maliyet baskısı yaşayan sektörlerden biri de beyaz eşya. TOBB Dayanıklı Tüketim Meclis Başkanı Şirzat Subaşı, “Dövizin hızlı artış göstermesi, özellikle girdi maliyetlerinde artışa yol açtığı için tüm beyaz eşya üreticilerinde maliyet baskısı oluşturacak” diyor ve ekliyor: “Türkiye’de dayanıklı tüketim sektöründe tüketiciler, bayiler kanalıyla ürünlere ulaşıyor. Satışların yüzde 50’si kredi kartlarıyla yapılıyor. Bu oran büyük şehirlerde yüzde 100’e yakın. Kredi kartlarında son günlerde gündeme gelen sınırlayıcı birtakım etkenlerin de sektörü olumsuz yönde etkileme riski var.” Sektörün önemli oyuncularından Miele’nin Genel Müdürü Taner Sağbaş ise konuya ithalatçı bir oyuncu olarak bakıyor. Sağbaş’ın yorumları şöyle:

“Tüm sektörlerde olduğu gibi beyaz eşya sektöründe de özellikle bizim gibi ithalatçı olan markalar için ikinci periyod itibarıyla süre gelen dövizin hareketlenmesi, dolardaki psikolojik sınır olan 2 TL’nin aşılması pazarı negatif etkileyecek konular arasında. Ayrıca bu tip makro göstergelerdeki olumsuzluklar, bizim pazarımızla çok ilgili olan emlak sektörünü de etkiliyor. Emlak sektöründe de bir daralma, konut projelerinin azalması, projelerin ertelenmesi gündeme geliyor. Bu da satışlara yansıyor. Dolar ve Euro’nun yükselmesi ise son çeyrekte planlananın yaklaşık yüzde 6 üzerinde bir fiyat artışı gerekliliğini de ortaya koyuyor.”

LOJİSTİĞİN KIRMIZI ÇİZGİLERİ
Son günlerde lojistikçileri düşündüren en ciddi gelişme ise faizlerdeki ve petrol fiyatlarındaki artış. Ayrıca dolar kuru ve diğer sektörlerdeki alımların düşmesi de sektörü yakından ilgilendiriyor. Lojistik yönetim uzmanı Atilla Yıldıztekin, “Sektör tamamen üretimin ve tüketimin azalmamasına dayanıyor. Bu nedenle piyasada nakit sıkışıklığı, kurların ani değişimi, ekonomik kriz beklentisi, akaryakıt ve enerji dar boğazı, kredi kartlarının engellenmesi, banka kredi faizlerinin yükselmesi, faizlerin yükselmesi gibi her türlü gösterge bizler için endişe verici işaretler” diyor ve ekliyor: “Kredi faizlerinin aylık yüzde 1’in üzerine çıkması bir kırmızı çizgi. Akaryakıt fiyatları yüzde 2-5 arası arttığı zaman şirketlerin net kârlarında aynı oranda azalma olur. Bu da bizi düşündürüyor. Ayrıca dövizdeki ani değişiklikler de bizi olumsuz etkiliyor. Doların artık 2 TL’nin üzerine çıkmaması ve 1,9 TL’nin de altına inmemesi gerekiyor.” Omsan Lojistik Genel Müdürü Osman Küçükertan da “Ekonomik durgunluk ve dış ticaret rakamlarındaki düşüş, lojistik sektöründe endişe verici bir durum, Ayrıca reel kesim güven endeksi ile tüketici güven endeksini de yakından takip ediyoruz” diyor.~
Reysaş Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Durmuş Döven ise şöyle konuşuyor: “İthalat ve ihracat rakamları, dış ticaret dengesi, petrol ve akaryakıt fiyatları, döviz kurundaki dalgalanmalar, yeni depo inşaat talepleri, tüketici tahminleri, konut fiyatlarındaki oynaklık gibi göstergeler bizi uyarıyor. Göstergelerin içindeki risklerle ilgili tedbir alınmadığı takdirde krizlerle karşılaşmak kaçınılmaz.”

EKONOMİDE 2 KRİTİK GÖSTERGE
YÜKSEK FAİZ

Tekstil, çimento, kağıt, enerji gibi farklı alanlarda faaliyet gösteren Kipaş Holding'in yönetim kurulu başkanı Hanefi Öksüz, sanayici gözüyle endişe veren rakamları şöyle özetliyor: "Genel olarak döviz kurlarının artması ihracata ara malı üreten sektörün ve direkt ihracat yapan grubumuz açısından olumlu. Ama istikrarsız bir şekilde artan döviz kurları ve faizler bizleri endişelendiriyor, Dünya piyasalarına paralel olarak finansal göstergelerdeki ani hareketler, para kurlarındaki ani dalgalanmalar, faizlerdeki iniş çıkışlar bizi biraz daha muhafazakar hareket etmeye zorluyor,”
ZAMLAR KAÇINILMAZ
Hızlı tüketim sektörünün duayenlerinden Iglo Türkiye Başkanı Caner Tunaman, artan döviz kurlarının şirketleri ciddi biçimde etkilediğini vurguluyor: "Artan döviz kurları nedeniyle alt gelir gruplarına hizmet veren ürünlerden, içinde ithal girdisi olanların marj durumuna göre yüzde 5-7 gibi zam yapması gerekebilecek, Alım gücü düşüklüğü nedeniyle satış azalması olabilir, Bu gibi kur artışları ürettikleri malların içinde ithal girdiler varsa şirketlerin işletme sermayelerine etkili darbeler vurabilir, Şirketler eğer bu kur artışı ihtimaline karşı daha evvelden satış fiyatlarına bir rezerv koymuşsa sorun yok, Koymamışsa gerekli zamlar kaçınılmaz,”

OTOMOTİVCİLERİN 4 ENDİŞESİ
HEDEF TUTACAK MI?

Renault MAİS Genel Müdürü İbrahim Aybar, yıl sonu hedeflerinin kritik olduğunu söylüyor: "Bizim için temel tehlike sinyalleri arasında en önemlisi pazar sonuçlarıdır. Önemli olan sektörün yıllık pazar tahminlerinin altında bir performansın gerçekleşip gerçekleşmediğidir. Bunun dışında aylık ve yıllık enflasyon oranlarında artış, döviz kurlarında ani yükselme, işsizlik ve faiz oranlarında yükselme, tüketici güven endeksi aldığımız önemli sinyaller.”~
YENİ ÖTV GELİR Mİ?
Sektördeki bir başka düşündüren gelişmeyi ise KPMG Otomotiv Sektör Lideri Ergün Kış vurguluyor. Kış, "Ocak-temmuz döneminde otomobil ve hafif ticari toplamı bir önceki yıla göre yüzde 13 artarak 453 bin adete ulaştı. Bu rakamlara göre yıl sonu hedefi olan 800850 bin rahatlıkla yakalanır. Ama buradaki asıl endişe satışların çok büyük kısmının ithal olması. Yüzde 80'e yakını ithal. Bu durum sektörde 'yeni ÖTV gelir mi' kaygısı yaratıyor. Çünkü geçmiş deneyimlerde böyle olmuştu. Geçen yıl hafif ticari satışları çok arttığında, ÖTV artışı gelmişti.”
FAİZLER NE OLACAK?
Doğuş Oto CEO'su Ali Bilaloğlu, faiz ile dövizdeki hızlı artışın maliyetleri olumsuz etkilediğini vurguluyor ve ekliyor: "Farklı göstergeleri yakından izliyoruz. Para piyasaları önemli. Maliyetlerimiz Euro olduğu için kurdaki değişimleri anında hissediyoruz. Fiyat yapımızı, stok yapımızı ve üretim programlarımızı Euro beklenti seviyelerine göre gözden geçiriyoruz. Müşterilerin alım kararı üzerinde çok etkili olan faiz oranları da bizim için önemli. Ayrıca tüketici güven endeksindeki değişimin takip eden 1-2 ay içinde satışlarımızı etkilediğini gözlemledik.”
EURO YÜKSELİR Mİ?
Toyota Pazarlama CEO'su Ali Haydar Bozkurt ise hızlı kur artışının yanı sıra faizlere dikkat çekiyor: "Bizi endişelendiren en önemli gelişme son 3 aydır yaşadığımız hızlı kur artışı. Ağustos ayı itibarıyla 2,66 seviyesine yükselen Euro/TL kuru mayıs ayına göre toplamda yaklaşık yüzde 13 oranında artış gösterdi. Buna karşılık otomotiv şirketleri kur artışını fiyatlarına bu seviyede yansıtamadı ve sonuç olarak kârlılık baskısı yaşanmaya başladı. Kurların yukarı yönlü hareketinin sürmesi, şirketleri önümüzdeki aylarda da ek zamlar yapmaya itecek.

4 SEKTÖRDEKİ SON GELİŞMELER
SİGORTACILARIN KORKUSU

Sigortacıları endişelendiren rakam, artan kur nedeniyle daha da yükselen maliyetler, Axa Sigorta Genel Müdürü Cemal Ererdi, "Dövizdeki yükseliş hasar maliyetlerimizi ciddi anlamda etkileyecek, Enflasyonun artışı ise genel giderlerimizde öngördüğümüzün üzerinde artışla karşı karşıya kalacağımızı gösteriyor, Bu tür iniş-çıkışlar sektör açısından çok ciddi sorunlar yaratabilir” diyor, Kârların eridiğini söyleyen Liberty Sigorta Genel Müdürü Ragıp Yergin ise şunları ekliyor: "Tüm elementer sigorta için 76 hasar prim oranı bizi endişelendiren bir rakam, Bu oranda komisyon ve genel giderlerden sonra yüzde 10 zarardayız, Bunun düzelmemesi, daha kötüye gitmesi korkutucu.”~
LEASİNGDE DURUM NASIL?
Finansal Kiralama Derneği (FİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Taşar, şunları söylüyor: "Olumsuz olarak değerlendireceğimiz somut durum, sektörümüzün iş konusu olan, özel kesim yatırım harcamalarındaki negatif büyüme. TÜİK verilerine göre özel kesim yatırım harcamaları, 2012'nin ilk 6 ayında 43,3 milyar TL iken 2013'ün ilk 6 ayında 42,2 milyar TL oldu, Üstelik bu negatif gelişme cari fiyatlarla oldu. Enflasyonu da dikkate alırsak yatırım harcamalarındaki küçülme önemli boyutta.”
PLASTİĞE PETROL DARBESİ
Plastik Sanayicileri Derneği Başkan Yardımcısı Yavuz Eroğlu ise hammadde fiyatlarındaki artışa vurgu yapıyor: "En çok düşündüren gelişme hammadde maliyet kalemindeki artış ve bunun müşterilere yeterince aktarılamaması. Plastik üreticilerinin maliyetlerindeki en büyük payı hammadde alıyor, Ürününe göre değişmekle birlikte bu pay yüzde 50- 85 arasında seyrediyor. Ortadoğu'daki kriz de bizi çok etkiliyor, Son bir yılda maliyetlerde ortalama yüzde 10 artış var.”
REKLAMDA FİYAT SAVAŞI
Fiyat rekabetinin yaşandığı bir başka sektör de reklam, Art Grup Eşbaşkanı ve CEO'su Özgür Sağlam, son dönemde pazardaki endişe verici durumları şöyle özetliyor: "En önemli sıkıntımız fiyat rekabeti, Çok ciddi oranlarda fiyat kırmalar yaşanıyor, Komisyon oranları ciddi biçimde düşüyor. Bir zamanlar yüzde 20-25'lerde olan oranlar, önce 17'ye, 10'a,8'e indi, Hatta büyük hacimli işlerde 2-3'lere kadar inmiş durumda, Bu durumda gelir üretme konusunda sıkıntı olmaya başladı. Yaşamsal devamlılık zorlaştı.”

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz