Gösterge faizler 20 ay sonra ilk kez çift haneyi gördü. Dolar 2 TL ile
rekor kırdı. Yıl başında yüzde 4-5 bandında telaffuz edilen büyüme
tahminleri, yüzde 3’e geriledi... Son 3 aydır ekonomide yaşanan bu ani
dalgalanmalar, reel sektörü adeta sarsmış durumda. Perakendeden
otomotive, beyaz eşyadan finansa kadar tüm sektörler kendine yeni bir
oyun planı hazırlamakla meşgul. Çok dillendirilmiyor ama bu dalgalı
günlerin tüm şirketleri endişeli bir ruh haline soktuğu gözleniyor.
Capital, 14 sektörden gelen “tehlike sinyallerini” araştırdı. İşte iş
dünyasını düşündüren rakamlar.
Tabloları görmek için görsellere tıklayın. Türkiye'nin
önce gelen perakende şrketlerinden birinin sahibi, “Aslında tüketici
tarafında endişe edilecek çok ciddi bir gelişme yok” diye başladığı
değerlendirmesini şöyle sürdürüyordu: “Son aylarda iki önemli rakamdaki
gelişme bizi endişeye sevk ediyor. Birincisi, haziran ayından sonra
mağazalara giriş sayısındaki düşüş. Bu düşüş temmuz ayında da devam
etti. Sektör genelinde ağustos rakamları kesinleşmedi. Ancak devam
ettiğini gözlemliyoruz. İkinci endişe kaynağı ise dolardaki artış ve
artışın devam edebileceğidir.” Bu işadamına göre tüketici tarafındaki
endişe, sonbaharla birlikte aşılabilir, mağazaya giren sayısındaki düşüş
normale dönüşebilir. Ancak dolar kurundaki artışın devamı, tamamı dolar
ve Euro’ya bağlı mağaza maliyetlerini yukarı çekebilir, ithalata dayalı
perakendecileri zorlayabilir.
Aslına bakarsanız bu perakendecilerin ve diğerlerinin endişe etmesi çok
normal... Çünkü ocak ayından 23 Ağustos 2013’e kadar geçen sürede TL,
dolar karşısında yüzde 11,6, Euro karşısında ise yüzde 13 oranında değer
kaybetti. Bu, bütçelerini 1,85 dolar kuruna göre yapanlar için ciddi
bir maliyet artışı anlamına geliyor. Perakendecileri endişelendiren bu
rakam, çok sayıda sektördeki işadamı ve CEO’ları da benzer şekilde
düşündürüyor. Çünkü artış, hammaddeden kiralara kadar çok sayıda maliyet
kalemine olumsuz etki yapıyor. Bazı iş insanları ise faize bakıyor.
Örneğin, 3. köprü ihalesini alan IC Holding’in başkanı İbrahim Çeçen,
“Dolardaki yükseliş bizi endişelendirmez.
Biz faizdeki artışa bakıyoruz” diyerek sektöründeki önemli bir gerçeğe
dikkati çekiyor. Faizdeki yükselişten rahatsız olanlar, 23 Ağustos 2013
itibarıyla gösterge faizin yüzde 9,88’i, 10 yıllık tahvil faizinin de
yüzde 10’u geçmesinden ciddi endişe duyuyor. İşadamlarını düşündüren
rakamlardan biri de son 3 yılın en düşük seviyelerinde seyreden Tüketici
Güven Endeksi. Yılbaşından bu yana 80’i görmeyen Tüketici Güven
Endeksi’ndeki düşüş, birçok iş insanı için önemli bir tehlike sinyali.~ KONUTTA GÖZLER FAİZDE
Ekonominin lokomotif sektörlerinden inşaat ve gayrimenkul, sadece bir
değil birkaç göstergeyi birden takip ediyor. Şu günlerde onlara alarm
verdiren en ciddi veri ise konut kredilerindeki artış. “Tatiller, hava
koşulları, dolar kuru, konut faizlerindeki hareket gibi birçok faktör
satışları etkiler” diyen Soyak CEO’su Emre Çamlıbel, şöyle devam ediyor:
“Kredi faizlerinin seyri bizim için çok kritik. Faizlerin yüksek
olduğuna dair algı, tüketicinin satın alma kararını direkt etkiliyor.
Örneğin, bu yılın başında yüzde 0,79 seviyesinde olan konut kredi
faizleri, mayısta yüzde 0,69 seviyesine inmesine karşın şu anda tekrar
yüzde 0,80’e yükseldi. Yükselişin yıl sonuna kadar devam etmesi
bekleniyor. Aylık konut kredi faiz oranında psikolojik sınırın yüzde 1,
bir sonraki sınırın ise yüzde 1,5 olduğunu düşünüyoruz. Faiz oranları bu
seviyenin üzerine çıkınca tüketicide ‘faizler yükseldi’ algısının
oluştuğunu gözlemledik. Konut kredi faiz oranlarında 120 ay için aylık
yüzde 0,60-0,80 bandı ideal seviyedir. Biz ayrıca konut kredisi hacmini
takip ediyoruz.”
EVA Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı da Erkut Soyak ile aynı fikirde:
“Sektörde en endişe verici somut ve ölçülebilir durum aslında kredi
faizlerindeki artış. Faizler artınca konut kredisi kullanabilen kesimin
toplam hak içindeki payı azalıyor ve pazar daralıyor. Özellikle sabit
gelirli kesim artan kredi faizleriyle erişebilir konut kredisi aylık
taksitlerini karşılayamaz durumu geliyor. Kredi faizleri şu anda yüzde
0,85-90 bandında ama yüzde 1’e doğru koşuyor.”
ALIŞVERİŞ SEPETİ KÜÇÜLÜYOR
Her türlü dalgalanmaya anında tepki veren perakende sektörü de şu
günlerde tüm göstergeleri izliyor. “Gıda tarafından henüz negatif sinyal
yok. Ama ileride sıkıntı olabilecek konu, dövizdeki yaşanan ani artış”
diyen Carrefoursa Genel Müdürü Mehmet Nane, pazardaki endişeleri ise
şöyle özetliyor: “Petrol ürünlerindeki fiyat artışı, nakliye fiyatlarını
ve dolayısıyla maliyeti artıracaktır. Diğer konu da dövizli
kiraladığımız yerlerdeki kira artışları. Bu yükselişin sürmesinin
etkisi, ithal ürün veya hammaddeye de yansıyacaktır. Ani talep durması
yaşamamak için bu artışları tüketiciye yansıtmak mümkün değil.
Dolayısıyla kârlılıklar negatif etkilenecek.”
Beğendik’in icra kurulu başkanı Hacı Duran Beğendik de benzer düşünüyor:
“Gıda, aslında krizlerden en son etkilenen segment. Çünkü, temel
ihtiyaç. Ama tüketicide bir fren görüyoruz. Müşteri sayısında azalma yok
ama büyük marketlerden küçüklere yöneliş var. İnsanlar fazla harcama
yapmamak için çok büyük konseptli yerlere gitmiyor. Bence bu durum büyük
oyuncuların müşteri sayısını olumsuz etkiliyor. Satışlardaki düşüş ise
tüm sek-
törde dikkat çekici. Alışveriş sepet değerinde yüzde 30’a varan azalmalar olduğunu söyleyebiliriz.”
Perakende sektörünün deneyimli yöneticilerinden Servet Topaloğlu’nun yorumları ise şöyle: “Mevcut
konjonktürde özellikle metrekareye düşen satışlarda reel olarak ciddi
bir gerileme var. Bu gösterge, maliyetleri artan bir şirket için çok
olumsuz. Genel olarak ciro ve dolayısıyla brüt kâr artışı eskisine göre
oldukça sınırlı. Ancak operasyonel maliyetler yükselmeye devam ediyor.
Sektör yöneticilerimiz şirketlerini daha farklı yönetmeleri gerektiğinin
farkında. Ancak ‘nasıl’ sorusunun cevabı henüz bulunmuş değil.”~ BANKACILIĞIN KRİTİK VERİLERİ
Bankacıların en önemli gündemi, BDDK tarafından kredi kartlarına
getirilen yeni düzenlemeler. Asgari ödeme oranının artırılması, limit
sınırlandırılması gibi değişiklikler, kâr marjlarından takibe dönüşüm
oranlarına kadar birçok göstergeyi yakından etkileyecek. Bankacılık
sektörünün duayen isimlerinden Burhan Karaçam’ın yorumları şöyle:
“Bankacılık sisteminin toplam kredisi 953 milyar 456 milyon TL. Bunun
yaklaşık yüzde 60’ı bireysel kredilerden, kredi kartlarından oluşuyor.
Yani bankalar son dönemde gelirlerini artırmak için ticari tarafa değil
bireysel tarafa odaklandı. Ama bireysel tarafa bu kadar ağırlık
vermeleri, aslında kredi riskini ve sistemin kırılganlığı artıran bir
durum. BDDK’nın kredi kartı kullanımına dair yaptığı son düzenleme ise
özellikle bireysele çok fazla ağırlık veren bankaları etkileyecek.” Bank
Asya Genel Müdürü Ahmet Beyaz ise şu anda 2,8 olan ama 3’ün psikolojik
sınır olarak görüldüğü takibe dönüşüm oranlarına (TDO) dikkat çekiyor:
“Bankacılıkta özellikle aktif kalitesini bozan, takipteki kredi tutar ve
oranlarındaki artışı tehlike sinyali olarak algılıyoruz. Normal
zamanlarda yüzde 2,5-2,8 civarında olan takip rakamı, 2008, 2009, 2010
yıllarındaki gibi kriz dönemlerinde yüzde 3,8-5,5 seviyelerine
yükselebiliyor. Bunun yanında özellikle kredi portföyünde gözlenen
orantısız artışlar, örneğin kişi başına gelirden fazla artan kredi
kartlarındaki harcama rakamları, sektördeki kırılganlığın arttığını
gösteren öncü bir göstergedir.”
SAĞLIKTA KRİTİK GÜNLER
Özel sağlık ve hastane sektörü de hem makro göstergeleri hem sektöre has
kritik verileri yakından izliyor. Sektördeki endişeleri körükleyen en
önemli gelişme ise faizlerdeki yükseliş, 20 ayın ardından ilk kez çift
haneye yükselen ve yüzde 10’u gören gösterge faizler, özellikle küçük
ölçekli yatırımcıları zorlayacak gibi görünüyor, Sağlık sektörünün önde
gelen oyuncularından Medical Park’ın CFO’su Levent Özdemir, pazarda son
dönemde yaşananlara dair şunları söylüyor:
“Ekonomik verileri çok yakından izliyoruz. Enflasyon ve döviz kurları bu
göstergelerin başında geliyor, Son aylarda yaşadığımız gelişmelere
baktığımızda endişe verici bir manzara ortaya çıkıyor. Kurlardaki artışa
paralel yükselen faiz oranları, orta ve küçük ölçekli hastaneleri
olumsuz etkileyecek. Şirketler mevcut yatırımlarını veya işletmelerinin
ihtiyacı olan günlük nakit akışını finanslamada büyük zorluklar çekecek.
Bu durum büyük ölçekli yerli ve yabancı şirketlerin, küçük ölçekli
olanları satın almasına kadar devam edebilir. Yani önümüzdeki günlerde
kısmi bir konsolidasyon süreci başlayabilir. Ancak bu süreç gerçekleşene
kadar çalışan, tedarikçi, banka gibi taraflar için endişe verici
durumlar ortaya çıkması muhtemel.”
MOBİLYADA KÂR SİNYALİ
Perakendenin birçok alanında olduğu gibi mobilyadan da kârlarda erime
sinyali geliyor. Özellikle iç pazar ağırlıklı çalışan şirketlerin
önümüzdeki dönemde daha da zorlanacağı ortada. Nedeni ise yükselen
maliyetlerin tüketiciye yansıtılamaması... Pazarın öncü oyuncularından
Çilek Mobilya’nın genel müdürü Muzaffer Çilek, “Sektöre baktığımızda iç
pazarımız büyüyor. Diğer tarafta ihracat rakamlarında da artış
yaşıyoruz. Ama endişe veren durumlar da var” diyor ve ekliyor:~
“Mobilya, yıllık yüzde 10-15 bandında büyümesiyle Türkiye’nin
gelişmesine katkı yapan önemli sektörlerden biri. Gelişen inşaat sektörü
ve özellikle kentsel dönüşümün etkisiyle pazardaki büyüme yüzde 7-8
seviyelerinin altına indiğinde ise bunu tehlike sinyali olarak görürüz.
Son günlerde sektör oyuncularını düşündüren en önemli konu, son 1 yılda
maliyetleri doğrudan etkileyen kurdaki yaklaşık yüzde 15’lik artışın,
mobilya fiyatlarındaki ortalama artışın üzerinde olması. Bu durum
özellikle iç pazar ağırlıklı çalışan şirketlerin kârlılıklarında yüzde
5-6’lara varan oranlarda azalmalara yol açacak.”
BEYAZ EŞYA BASKI ALTINDA
Yükselen döviz nedeniyle maliyet baskısı yaşayan sektörlerden biri de
beyaz eşya. TOBB Dayanıklı Tüketim Meclis Başkanı Şirzat Subaşı,
“Dövizin hızlı artış göstermesi, özellikle girdi maliyetlerinde artışa
yol açtığı için tüm beyaz eşya üreticilerinde maliyet baskısı
oluşturacak” diyor ve ekliyor: “Türkiye’de dayanıklı tüketim sektöründe
tüketiciler, bayiler kanalıyla ürünlere ulaşıyor. Satışların yüzde 50’si
kredi kartlarıyla yapılıyor. Bu oran büyük şehirlerde yüzde 100’e
yakın. Kredi kartlarında son günlerde gündeme gelen sınırlayıcı birtakım
etkenlerin de sektörü olumsuz yönde etkileme riski var.” Sektörün
önemli oyuncularından Miele’nin Genel Müdürü Taner Sağbaş ise konuya
ithalatçı bir oyuncu olarak bakıyor. Sağbaş’ın yorumları şöyle:
“Tüm sektörlerde olduğu gibi beyaz eşya sektöründe de özellikle bizim
gibi ithalatçı olan markalar için ikinci periyod itibarıyla süre gelen
dövizin hareketlenmesi, dolardaki psikolojik sınır olan 2 TL’nin
aşılması pazarı negatif etkileyecek konular arasında. Ayrıca bu tip
makro göstergelerdeki olumsuzluklar, bizim pazarımızla çok ilgili olan
emlak sektörünü de etkiliyor. Emlak sektöründe de bir daralma, konut
projelerinin azalması, projelerin ertelenmesi gündeme geliyor. Bu da
satışlara yansıyor. Dolar ve Euro’nun yükselmesi ise son çeyrekte
planlananın yaklaşık yüzde 6 üzerinde bir fiyat artışı gerekliliğini de
ortaya koyuyor.”
LOJİSTİĞİN KIRMIZI ÇİZGİLERİ
Son günlerde lojistikçileri düşündüren en ciddi gelişme ise faizlerdeki
ve petrol fiyatlarındaki artış. Ayrıca dolar kuru ve diğer sektörlerdeki
alımların düşmesi de sektörü yakından ilgilendiriyor. Lojistik yönetim
uzmanı Atilla Yıldıztekin, “Sektör tamamen üretimin ve tüketimin
azalmamasına dayanıyor. Bu nedenle piyasada nakit sıkışıklığı, kurların
ani değişimi, ekonomik kriz beklentisi, akaryakıt ve enerji dar boğazı,
kredi kartlarının engellenmesi, banka kredi faizlerinin yükselmesi,
faizlerin yükselmesi gibi her türlü gösterge bizler için endişe verici
işaretler” diyor ve ekliyor: “Kredi faizlerinin aylık yüzde 1’in üzerine
çıkması bir kırmızı çizgi. Akaryakıt fiyatları yüzde 2-5 arası arttığı
zaman şirketlerin net kârlarında aynı oranda azalma olur. Bu da bizi
düşündürüyor. Ayrıca dövizdeki ani değişiklikler de bizi olumsuz
etkiliyor. Doların artık 2 TL’nin üzerine çıkmaması ve 1,9 TL’nin de
altına inmemesi gerekiyor.” Omsan Lojistik Genel Müdürü Osman Küçükertan
da “Ekonomik durgunluk ve dış ticaret rakamlarındaki düşüş, lojistik
sektöründe endişe verici bir durum, Ayrıca reel kesim güven endeksi ile
tüketici güven endeksini de yakından takip ediyoruz” diyor.~
Reysaş Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Durmuş Döven ise şöyle konuşuyor:
“İthalat ve ihracat rakamları, dış ticaret dengesi, petrol ve akaryakıt
fiyatları, döviz kurundaki dalgalanmalar, yeni depo inşaat talepleri,
tüketici tahminleri, konut fiyatlarındaki oynaklık gibi göstergeler bizi
uyarıyor. Göstergelerin içindeki risklerle ilgili tedbir alınmadığı
takdirde krizlerle karşılaşmak kaçınılmaz.”
EKONOMİDE 2 KRİTİK GÖSTERGE
YÜKSEK FAİZ
Tekstil, çimento, kağıt, enerji gibi farklı alanlarda faaliyet gösteren
Kipaş Holding'in yönetim kurulu başkanı Hanefi Öksüz, sanayici gözüyle
endişe veren rakamları şöyle özetliyor: "Genel olarak döviz kurlarının
artması ihracata ara malı üreten sektörün ve direkt ihracat yapan
grubumuz açısından olumlu. Ama istikrarsız bir şekilde artan döviz
kurları ve faizler bizleri endişelendiriyor, Dünya piyasalarına paralel
olarak finansal göstergelerdeki ani hareketler, para kurlarındaki ani
dalgalanmalar, faizlerdeki iniş çıkışlar bizi biraz daha muhafazakar
hareket etmeye zorluyor,” ZAMLAR KAÇINILMAZ
Hızlı tüketim sektörünün duayenlerinden Iglo Türkiye Başkanı Caner
Tunaman, artan döviz kurlarının şirketleri ciddi biçimde etkilediğini
vurguluyor: "Artan döviz kurları nedeniyle alt gelir gruplarına hizmet
veren ürünlerden, içinde ithal girdisi olanların marj durumuna göre
yüzde 5-7 gibi zam yapması gerekebilecek, Alım gücü düşüklüğü nedeniyle
satış azalması olabilir, Bu gibi kur artışları ürettikleri malların
içinde ithal girdiler varsa şirketlerin işletme sermayelerine etkili
darbeler vurabilir, Şirketler eğer bu kur artışı ihtimaline karşı daha
evvelden satış fiyatlarına bir rezerv koymuşsa sorun yok, Koymamışsa
gerekli zamlar kaçınılmaz,”
OTOMOTİVCİLERİN 4 ENDİŞESİ
HEDEF TUTACAK MI?
Renault MAİS Genel Müdürü İbrahim Aybar, yıl sonu hedeflerinin kritik
olduğunu söylüyor: "Bizim için temel tehlike sinyalleri arasında en
önemlisi pazar sonuçlarıdır. Önemli olan sektörün yıllık pazar
tahminlerinin altında bir performansın gerçekleşip gerçekleşmediğidir.
Bunun dışında aylık ve yıllık enflasyon oranlarında artış, döviz
kurlarında ani yükselme, işsizlik ve faiz oranlarında yükselme, tüketici
güven endeksi aldığımız önemli sinyaller.”~ YENİ ÖTV GELİR Mİ?
Sektördeki bir başka düşündüren gelişmeyi ise KPMG Otomotiv Sektör
Lideri Ergün Kış vurguluyor. Kış, "Ocak-temmuz döneminde otomobil ve
hafif ticari toplamı bir önceki yıla göre yüzde 13 artarak 453 bin adete
ulaştı. Bu rakamlara göre yıl sonu hedefi olan 800850 bin rahatlıkla
yakalanır. Ama buradaki asıl endişe satışların çok büyük kısmının ithal
olması. Yüzde 80'e yakını ithal. Bu durum sektörde 'yeni ÖTV gelir mi'
kaygısı yaratıyor. Çünkü geçmiş deneyimlerde böyle olmuştu. Geçen yıl
hafif ticari satışları çok arttığında, ÖTV artışı gelmişti.” FAİZLER NE OLACAK?
Doğuş Oto CEO'su Ali Bilaloğlu, faiz ile dövizdeki hızlı artışın
maliyetleri olumsuz etkilediğini vurguluyor ve ekliyor: "Farklı
göstergeleri yakından izliyoruz. Para piyasaları önemli. Maliyetlerimiz
Euro olduğu için kurdaki değişimleri anında hissediyoruz. Fiyat
yapımızı, stok yapımızı ve üretim programlarımızı Euro beklenti
seviyelerine göre gözden geçiriyoruz. Müşterilerin alım kararı üzerinde
çok etkili olan faiz oranları da bizim için önemli. Ayrıca tüketici
güven endeksindeki değişimin takip eden 1-2 ay içinde satışlarımızı
etkilediğini gözlemledik.” EURO YÜKSELİR Mİ?
Toyota Pazarlama CEO'su Ali Haydar Bozkurt ise hızlı kur artışının yanı
sıra faizlere dikkat çekiyor: "Bizi endişelendiren en önemli gelişme son
3 aydır yaşadığımız hızlı kur artışı. Ağustos ayı itibarıyla 2,66
seviyesine yükselen Euro/TL kuru mayıs ayına göre toplamda yaklaşık
yüzde 13 oranında artış gösterdi. Buna karşılık otomotiv şirketleri kur
artışını fiyatlarına bu seviyede yansıtamadı ve sonuç olarak kârlılık
baskısı yaşanmaya başladı. Kurların yukarı yönlü hareketinin sürmesi,
şirketleri önümüzdeki aylarda da ek zamlar yapmaya itecek.
4 SEKTÖRDEKİ SON GELİŞMELER
SİGORTACILARIN KORKUSU
Sigortacıları endişelendiren rakam, artan kur nedeniyle daha da yükselen
maliyetler, Axa Sigorta Genel Müdürü Cemal Ererdi, "Dövizdeki yükseliş
hasar maliyetlerimizi ciddi anlamda etkileyecek, Enflasyonun artışı ise
genel giderlerimizde öngördüğümüzün üzerinde artışla karşı karşıya
kalacağımızı gösteriyor, Bu tür iniş-çıkışlar sektör açısından çok ciddi
sorunlar yaratabilir” diyor, Kârların eridiğini söyleyen Liberty
Sigorta Genel Müdürü Ragıp Yergin ise şunları ekliyor: "Tüm elementer
sigorta için 76 hasar prim oranı bizi endişelendiren bir rakam, Bu
oranda komisyon ve genel giderlerden sonra yüzde 10 zarardayız, Bunun
düzelmemesi, daha kötüye gitmesi korkutucu.”~ LEASİNGDE DURUM NASIL?
Finansal Kiralama Derneği (FİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Taşar,
şunları söylüyor: "Olumsuz olarak değerlendireceğimiz somut durum,
sektörümüzün iş konusu olan, özel kesim yatırım harcamalarındaki negatif
büyüme. TÜİK verilerine göre özel kesim yatırım harcamaları, 2012'nin
ilk 6 ayında 43,3 milyar TL iken 2013'ün ilk 6 ayında 42,2 milyar TL
oldu, Üstelik bu negatif gelişme cari fiyatlarla oldu. Enflasyonu da
dikkate alırsak yatırım harcamalarındaki küçülme önemli boyutta.” PLASTİĞE PETROL DARBESİ
Plastik Sanayicileri Derneği Başkan Yardımcısı Yavuz Eroğlu ise hammadde
fiyatlarındaki artışa vurgu yapıyor: "En çok düşündüren gelişme
hammadde maliyet kalemindeki artış ve bunun müşterilere yeterince
aktarılamaması. Plastik üreticilerinin maliyetlerindeki en büyük payı
hammadde alıyor, Ürününe göre değişmekle birlikte bu pay yüzde 50- 85
arasında seyrediyor. Ortadoğu'daki kriz de bizi çok etkiliyor, Son bir
yılda maliyetlerde ortalama yüzde 10 artış var.” REKLAMDA FİYAT SAVAŞI
Fiyat rekabetinin yaşandığı bir başka sektör de reklam, Art Grup
Eşbaşkanı ve CEO'su Özgür Sağlam, son dönemde pazardaki endişe verici
durumları şöyle özetliyor: "En önemli sıkıntımız fiyat rekabeti, Çok
ciddi oranlarda fiyat kırmalar yaşanıyor, Komisyon oranları ciddi
biçimde düşüyor. Bir zamanlar yüzde 20-25'lerde olan oranlar, önce
17'ye, 10'a,8'e indi, Hatta büyük hacimli işlerde 2-3'lere kadar inmiş
durumda, Bu durumda gelir üretme konusunda sıkıntı olmaya başladı.
Yaşamsal devamlılık zorlaştı.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?