Capital, Türkiye’de, “sektörler liginin” özelliklerini ortaya koyan bir araştırma hazırladı. Bu araştırmada, 26 ayrı sektörün ciro, ihracat, şirket sayısını ve istihdama göre Türkiye ekonomisi için...
Capital, Türkiye’de, “sektörler liginin” özelliklerini ortaya koyan bir araştırma hazırladı. Bu araştırmada, 26 ayrı sektörün ciro, ihracat, şirket sayısını ve istihdama göre Türkiye ekonomisi içindeki yerlerini ortaya kondu. Araştırma sonucunda paketlenmiş hızlı tüketim ürünlerini kapsayan perakende sektörü 20 milyar dolarlık cirosuyla lider konumda bulunuyor. En çok ihracatın yapıldığı üç sektör ise konfeksiyon, inşaat malzemeleri ve tekstil.
Ekonomi, son iki ayda yaşanan krize rağmen 2000’i iyi kapattı. 1999 yılında yüzde 100’ler düzeyindeki faizlerin, 2000’de yüzde 30’lara kadar düşmesi, piyasayı canlandırdı. Bunun sonucunda, dayanıklı tüketim malları, otomotiv, beyaz eşya gibi, birçok sektörde satışlar adeta patladı. Sektör cirolarında beklenmedik büyümeler yaşandı...
Türkiye’de sektörler yarattığı hacim, ulaştığı cirolarla farklı noktalarda konumlanıyor. Kriz yılları ve geçtiğimiz yıl gibi, tüketimin yükseldiği dönemlerde dengeler farklılaşsa da, Türkiye’de sektörler ligi benzer şekilde oluşuyor. Ancak, yıllar itibariyle incelediğinde, geçmişe göre zaman içinde yerleri değişebiliyor.
Sektörler Türkiye’de yarattıkları ciro ile sıralanmıyor. Kimi sektörler Türkiye için farklı kriterler açısından önemli özellikler taşıyor. Bazı sektörlerin cirosu çok yüksekken, bazı sektörlerin ise istihdamda önemli bir payı bulunuyor. Bazı sektörler ise düşük cirolarına rağmen, barındırdıkları şirket sayıları ile Türkiye ekonomisinde önemli bir yer tutuyorlar.
Capital, Türkiye’de, “sektörler liginin” özelliklerini ortaya koyan bir araştırma hazırladı. Bu araştırmada, 26 ayrı sektörün ciro, ihracat, şirket sayısını ve istihdama göre Türkiye ekonomisi içindeki yerlerini ortaya koyduk.
Türkiye’yi taşıyan sektörler
Araştırma sonucunda, paketlenmiş hızlı tüketim ürünlerini kapsayan perakende sektörü 20 milyar dolarlık cirosuyla lider konumda bulunuyor. Perakendenin en yakın takipçileri ise 15’er milyar dolarlık ciroları ile konfeksiyon ve inşaat malzemeleri...
Türkiye’de son dönemde hızlı bir gelişim gösteren telekomünikasyon sektörü 7 milyar 800 milyon dolarlık cirosu ile dördüncü sırada yer alırken, en çok ihracatın yapıldığı üç sektör konfeksiyon, inşaat malzemeleri ve tekstil şeklinde sıralanıyor.... Bu üç sektörü 1.4 milyar dolarlık ihracat ile beyaz eşya, 1.3 milyar dolarla da makine izliyor. Türk elektronik sektörü, 2000 yılı sonu itibariyle, Avrupa’daki üretimin yaklaşık yüzde 15-20 arasındaki düzeyini gerçekleştiriyor. Bu güçlü sektörün 1999 yılındaki ihracatı 1 milyar 163 milyon dolar.
Toplam 30 bin şirketin faaliyet gösterdiği perakende sektöründe 350 bin kişi istihdam edilirken, 27 bin 500 şirketin çalıştığı konfeksiyonun istihdamı 321 bin, ardından da 23 bin şirketle mobilya sektörü geliyor. 600 ile 800 şirketin çalıştığı inşaat malzemeleri ise yaklaşık 1 milyon kişiye iş olanağı sağlıyor.
Hangi sektör lider?
Capital’in araştırmasına göre, Türkiye’de en fazla ciroya sahip beş sektör perakende, konfeksiyon, inşaat malzemeleri, telekomünikasyon ve kimya... Paketlenmiş hızlı tüketim ürünlerini kapsayan perakende sektörü, ortalama 20 milyar dolar ile Türkiye’de en çok cironun yapıldığı sektör konumunda. İhracatın lokomotifi konfeksiyonun, cirosu ise yaklaşık 15 milyar dolar.
Ekonomik gidişatın hemen yansıdığı sektörlerin başında gelen inşaat malzemeleri ise konfeksiyonla neredeyse başa baş gidiyor. Son iki aya rağmen iyi bir trend izleyen ekonomi, geçtiğimiz yıl inşaat sektörünü de hareketlendirdi. Sektörün toplam cirosu tahmini olarak 15 milyar doları buluyor. Türkiye’de yapılan sanayi üretiminin yüzde 10’unu gerçekleştiren sektör, araştırmasını yaptığımız 26 sektör arasında, ayrıca istihdamda da ilk sırada yer alıyor. 1 milyon kişinin çalıştığı inşaat malzemeleri sektöründe küçük esnaf dahil edilmediği takdirde yaklaşık 600 ile 800 arasında şirket çalışıyor.
Son yıllarda yapılan yatırımlarla güçlenen telekomünikasyon sektörünün 2000’deki cirosu ise 7 milyar 800 milyon dolar. Kimya ve tekstil ise bu sektörden sonra geliyor. Tekstil, yaşanan krize rağmen 5 milyar dolarlık bir ciro gerçekleştirirken, cirosu 7 milyar dolar olan kimya sektöründe, faaliyet gösteren ortalama bin şirkette 45 bin kişi istihdam ediliyor.
Parlayan yıldız: Perakende
Giderek büyüyen perakende sektörü, güçlü grupların ardı ardına yaptıkları yatırımlarla her geçen gün hareketleniyor. Perakendenin toplam cirosu içinde 50 metrekare büyüklüğündeki bakkalların yüzde 33, 50 ile 400 metrekare arasındaki market ve süper marketlerin yüzde 26, 400 ile bin metrekare arasındaki süper marketlerin yüzde 11, 1000 ile 2500 metrekare arasındaki büyük süpermarketin ise yüzde 12’lik bir payı bulunuyor. Son dönemde hızlı bir gelişme gösteren hiper marketlerin cirodaki payının ise yüzde 18 civarında olduğu tahmin ediliyor.
Değişen alışveriş alışkanlıklarının hızlı bir ilerleme kaydeden perakende sektörüne dinamizm kazandırdığını belirten Tansaş Pazarlama İletişim Genel Müdür Yardımcısı Kerem Ertan, bu konuda şunları söylüyor: “200 milyar dolar GSMH’ya sahip Türkiye’de halka açık üç perakende zincirin rakamsal büyüklüğünün 2 milyar dolar olduğunu söyleyebiliriz.
Türkiye’nin gelişme potansiyeli göz önüne alınarak yapılan araştırmalara göre, önümüzdeki 10 yıllık dönemde organize perakende sektörünün büyüklüğünün 80-90 milyar dolar seviyesinde, bu büyüklük içerisinde de organize perakende zincirlerin payının ise 35-40 milyar seviyesinde olacağı tahmin ediliyor.”
Tekstil ve konfeksiyonun gücü
Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 40’a yakınını tekstil ve hazır giyim sektörleri gerçekleştiriyor. Toplam istihdamın yüzde 25’i, endüstriyel ürün çıkışının ise yüzde 29’u yine bu iki sektöre ait.
Tekstil ve hazır giyimde 650 bin kişinin çalıştığını belirten Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Güngör Keşçi, sektörlerin Türkiye’deki yeri konusunda şunları söylüyor:
“Bu çalışanların yaklaşık 300 bini tekstilde, geri kalanı da hazır giyimde çalışıyor. Ancak, bu rakamın 2 milyonu konfeksiyonda, 500 bini de tekstilde olmak üzere, aslında 2 milyon 500 bin civarında olduğunu söyleyebiliriz. Yine kayıtlı rakamlara göre, Türkiye’deki 312 bin Kurumlar Vergisi mükellefinden 19 bin 500’ü tekstil ve konfeksiyonda faaliyet gösteriyor. Bunun da 17 bin 500’ü konfeksiyonda yer alıyor. Ancak, kayıt dışını da göz önüne alarak rakamları biraz daha geniş tutmamız gerekiyor.”
“Tekstilin alternatifi yok”
Kriz de olmasına rağmen Türkiye’de tekstilin karşısında alternatif bir diğer sektörün olmadığına değinen Keşçi değerlendirmesine şöyle devam ediyor:
“Türkiye’de istihdam, imalat ve ihracat açısından tekstile hala yaklaşmış bir başka sektör yok. Türkiye, tekstilde dünyanın önemli tedarikçilerinden biri. 1999’da tekstil hazır giyim sektörü 1998’e göre bir düşüş yaşadı. Bu, hazır giyim sektörünün 15-20 yıldan beri ihracatta ilk defa karşılaştığı bir durumdu. Bunda Euro’nun dolar ve marka karşı değer kaybetmesinin etkili olduğunu söyleyebiliriz.
1999 yılı mark bazında ihracat gelirinin arttığı bir yıldı. İstikrarlı bir gidiş vardı. Her ne kadar düşüş söz konusu olsa da, miktar olarak daha fazla ihracat yapılan uluslararası piyasadan daha fazla pay alınan bir durum yaşandı. 2000 yılında devreye giren ekonomik istikrar programı diğer sektörlerle birlikte tekstili de etkiledi. 1999’da ihracat 7 milyar 200 milyon dolardı. 2000 için bu rakam, 7 milyar dolar olarak gerçekleşti”.
Telekom hızlı yükseliyor
Araştırmamızda yer alan 26 sektör arasında ciro bazında perakende, tekstil, konfeksiyon, otomotiv gibi sektörler ön plana çıktı. Bu sektörler arasında 7.8 milyar dolar ciro ile telekomünikasyon dördüncü sırada yer aldı.
Yapılanma sürecini yeni oluşturmaya başlasa da, yabancı devlerin sektöre girmesiyle telekomünikasyon sektöründe rekabetçi bir ortam oluştu. Artarak devam eden yatırımlar, sektörün 2004 yılına kadar yaklaşık 19.5 milyar dolarlık bir hacme ulaşabileceği yorumlarının yapılmasına neden oluyor.
Mobil yatırımlarının önümüzdeki yılların kaynağı olacağını belirten Global One Genel Müdürü Çağatay Özdoğru, şöyle konuşuyor: “2004’e kadar sabit hatlara 5.9 milyar dolarlık, mobil hatlara ise 10.4 milyar dolarlık yatırım yapılması bekleniyor. Telekomünikasyonda üç tane önemli sektör segmenti bulunuyor. Bunlardan en önemlisi olan GSM’de iki başarılı firmanın yanı sıra, sektöre girmeye hazırlana güçlü firmalar da var. En azından İş Bankası-Telecom İtalia ve Türk Telekom da bu pazar yerlerini alacaklar. Şu anda yaklaşık 15 milyon olan kullanıcı, dağılımın yüzde 25’ine tekabül ediyor. İkinci segmentte yer alan internet ise sürekli büyüyor. Büyük holdingler ve gruplar bu pazara akın ediyorlar. Şu anda 1.5-2 milyon arasında internet kullanıcısı bulunuyor. Sektöre genel olarak baktığımızda ise 5-6 milyar dolar civarında bir pazar hacminin olduğunu görüyoruz.”
Telekomda gizli güç
Telekomünikasyonda 2004’te eşit rekabetin oluşacak olması, özellikle yabancı yatırımcıların ilgisini çekiyor. Avrupa Topluluğu’na uyum çalışmalarının hızlandırılması ile pazarın bir iki yıl içinde en az 10-15 milyar düzeyine ulaşacağına dikkat çeken Özdoğru değerlendirmesine şöyle devam ediyor:
“Bunun dışında en az ulusal pazar kadar maddi hacme sahip ve stratejik ve jeopolitik olarak çok daha önemli olan bölgesel pazar bulunuyor. Bu da basitçe, Türkiye’nin etrafındaki Ortadoğu, Balkanlar, Karadeniz, Doğu Akdeniz ve Orta Asya’yı dünyaya bağlayacak olan her türlü ses, internet ve veri trafiğinin Türkiye üzerinden dünyaya yayılması anlamına geliyor. Türkiye bu pazarın, başka bir deyişle, ‘İpek Yolu’nun tam kalbinde bulunuyor. Bu pazarın büyüklüğü de aşağı yukarı 10-15 milyar dolar civarında”.
İstihdam şampiyonları
Türkiye’de en çok istihdam yaratan sektörlerin başında inşaat malzemeleri ve turizm geliyor. İnşaat malzemelerinde toplam 1 milyon, turizmde ise 900 bin kişi istihdam ediliyor... Konfeksiyon ve tekstil sektörlerinde çalışanların toplamı ise 621 bin civarında.
DİE’nin 1997 yılı verilerine göre, turizmde çalışanların toplam sayısı 900 bin olsa da, dolaylı istihdamın 1.3 milyon olduğu tahmin ediliyor.
1998 yılında 7 milyar 808 milyon dolar ciro yapan turizm, 1999’da 5 milyar 193 milyon dolar ciro gerçekleştirdi. 2000’in ilk 7 aylık rakamlarına göre ise sektörün cirosunun 3 milyar 622 milyon dolar olduğunu belirten Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Başkanı Başaran Ulusoy şunları söylüyor:
“2000 yılı gelirleri 1998’in 7 aylık dönemine göre yüzde 2.2, 1999’un aynı dönemine oranla yüzde 50.4 oranında artış gösterdi. Ancak, turizmin ekonomik faaliyet olarak yarattığı değer, belirtilen gelir rakamlarının çok üzerinde. Yaklaşık 40 sektöre girdi sağlayan sektörün, geniş kapsamlı ekonomik faaliyet olarak yarattığı değer 30 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. Turizm sektörünün kapsamında, konaklama işletmeleri, seyahat acenteleri, ulaştırma şirketleri, eğlence yerleri , hatıra eşya üreticileri yer alıyor. Bu işletmelere ilişkin verilere sahip değiliz. Ancak şu an Türkiye’de faaliyet halinde bulunan seyahat acentesi sayısı 3 bin 318, şube sayısı ise bin 37”.
Şirketi bol sektörler!
En fazla şirketin faaliyet gösterdiği sektörler perakende, konfeksiyon ve mobilya olarak sıralanıyor. Perakende de 30 bin şirket faaliyet gösterirken, bunu 27 bin 500 şirket ile konfeksiyon izliyor. Ardından da 23 bin şirketle mobilya sektörü geliyor. Mobilya sektörünün yüzde 99’u 1 ile 9 kişinin çalıştığı küçük işletmelerden oluşuyor.
Orman ürünleri alanında faaliyet gösteren şirket sayısı ise 43 bin 794’ü bulunuyor. Bu da Türkiye’nin imalat sanayiindeki şirketlerin yüzde 22’ini oluşturuyor. Yine orman ürünleri sektörü 137 bin 36 kişilik istihdam düzeyi ile Türkiye’deki toplam istihdamın yüzde 9’unu oluşturuyor. 2000 yılında mobilya sektöründe beyaz eşya ve otomotivde olduğu gibi, Uzakdoğu krizinin etkisiyle ertelenen ihtiyaçların gerçekleştirilmesi ile belirli bir talep artışı yaşandı. Fabrikasyon mobilya yatırımlarının yoğunluk kazanmasıyla, özellikle orta ölçekli üretim yatırımları ve mağaza yapılanmasına yönelik yatırımlar artıyor.
Elektronikte Avrupa’yla rekabet
Elektronik sektörünün en önemli kalemini kuşkusuz televizyon oluşturuyor. Bu sektörde çalışan şirketlerin büyük bir bölümünün cirolarında televizyonun payı yüzde 80 düzeyinde. Televizyon piyasasının büyük kuruluşları Profilo Telra, Vestel ve Beko’nun iç pazardaki satışları yaklaşık 1.5 milyon ile 1.8 milyon arasında değişiyor.
Türkiye’nin önemli sektörlerinden biri olmasının yanı sıra istihdamdan çok büyük bir pay almadığını belirten Beko Elektronik Stratejik Pazarlama ve İnsan Kaynakları Grup yöneticisi Cemre Nalbantoğlu şöyle konuşuyor:
“Türkiye’de SSK’ya kayıtlı işçi tahmini olarak 2.5 milyon civarında. Elektronikte ise yaklaşık 15 bin kişi çalışıyor. Bu rakama maksimum 20 bin diyebiliriz. Dolayısıyla istihdamda büyük bir pay yok. Ancak, ihracatta oldukça önemli bir yere sahip bir sektör. Türk elektronik sektörü televizyonda Avrupa pazarından yüzde 15 ile 20 arasında bir pay alıyor. Türkiye’de başka bir sektörün Avrupa pazarından bu kadar pay aldığını zannetmiyorum.”
Otomotiv sektörünün yeri
Geçtiğimiz yıl faizlerin bir önceki yıla göre yüzde yüzlerden yüzde 30’lara kadar düşmesiyle tasarruflar büyük ölçüde tüketime yöneldi. Bu durumdan en çok nasibini alan sektör ise otomotiv oldu. 1999 yılı itibariyle toplam 242 bin 41 adet otomobil satılırken, bu rakam 2000 yılı için 450 bin civarında gerçekleşti. Ancak, otomotiv sektörünün dönüm noktası AB ile imzalanan Gümrük Birliği idi... Gümrük Birliği anlaşmasından sonra değişen tüketici tercihleri, düşük kaliteli ve pahalı yerli üretimden daha kaliteli ve kalitesine kıyasla ucuz olan ithal ürünlere kaymaya başladı.
Yerli ortaklıklar kurarak sektörde yerini alan yabancı firmalar kendi dağıtım ve servis ağlarını kurarak pazardan pay almaya başladılar. Bu süreç sonunda otomobil piyasasında 1991 yılında yüzde 15 olan ithalatın payı, 1999 yılında yüzde 45’e yükseldi. Hafif ticari araç pazarında ise 1991 yılında yüzde 26 olan pay, 1999 yılı sonunda yüzde 46’ya yükseldi. Otomotiv sektörünün ülkelerin kalkınmışlığını en büyük göstergelerinden biri olduğunu belirten Türkiye İthal Otomobiller Mümessilleri Derneği Başkanı Yüksel Mermer, bu konuda görüşlerini şöyle açıklıyor:
“Bu kriteri baz aldığımızda dünya ortalamasına göre biz çok gerideyiz. Bin kişiye düşen vasıta sayısı 94. Ancak, bu Türkiye’de 64’lerde. Türkiye’de bin kişiye düşen vasıta sayısı 70’i ancak bulur. Bu yılın 2000 kadar hareketli bir yıl olacağını düşünmüyoruz. Bu yıl için 320 bin araç satılabileceğini düşünüyoruz. Ticari vasıta araçlarda ise 2000’de satılan 100 bin aracın, bu yıl 120 binlere çıkacağını tahmin ediyoruz”.
DEMİR-ÇELİK’İN CİROSU ARTTI
Demir-çelik sektörünün toplam cirosu 1999 yılında 3.2 milyar iken, 2000 yılında 3.5 milyar dolara ulaştı. Ancak, cirodaki bu artışın üretimden kaynaklanmadığını belirten Demir Çelik Üreticileri Derneği Başkanı Veysel Yayan şu değerlendirmeyi yapıyor:
“1997 yılından itibaren dünyadaki ekonomik kriz nedeniyle yüzde 40’lara varan oranda gerileyen ve 1999 yılında en düşük seviyesine inen, demir-çelik ürün fiyatlarında, 2000 yılında gözlenen mevzii iyileşmeden kaynaklanıyor. Miktar açısından bakıldığında ise, 2000 yılında demir-çelik üretiminin, ekonomik krizin en yoğun olduğu 1999 yılına kıyasla dahi gerileme eğilimi içinde olduğu görülüyor”.
SÜT’ÜN YÜZDE 80’İ KAYIT DIŞI
Süt ve süt ürünleri sektörünün yüzde 80’nin kayıt dışı olması nedeniyle, bu sektör ile ilgili sağlıklı rakam ve istatistiklere ulaşmak oldukça güç. Dünya Gıda Teşkilatı ve diğer bazı uluslararası araştırma kuruluşlarının istatistiklerine göre, Türkiye’de yılda yaklaşık 10 milyon ton süt üretiliyor. Bunun yaklaşık 6 milyon tonu işlenerek pazara sunuluyor.
Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın verilerine göre, 24 bin civarındaki gıda işleyen tesisin sayısal olarak yüzde 16’sını, bir başka deyişle 3 bin 840 adetini süt ve süt mamulleri sanayii oluşturuyor.
Ancak yılda bin ton ve üzeri kapasiteye sahip sadece bin 300 işletme bulunuyor. Bunlardan, son 5 yılda teşvik alarak büyüme sürecine girenlerin sayısı ise 130 civarında. Belirli büyüklükteki firma sayısı 40.
Sektörün büyük bir bölümünün kayıt dışında olduğunu belirten Sütaş Genel Müdürü Muharrem Yılmaz şöyle konuşuyor:
“DİE’nin 50 ve daha fazla sayıda kişi çalıştıran 35 adet süt ve süt mamulü imalatı yapan işyerinde yaptığı araştırmaya göre, bu işyerlerinde çalışanların toplam sayısı 6 bin 99’u buluyor. Bunların 3 bin 404’ü üretimde, 2 bin 695’i ise diğer işyerlerinde istihdam ediliyor.
Süt sektörünün çok büyük bir bölümünün kayıt dışında olması sektöre zarar veriyor. Endüstriyel bazda yapılan üretimin toplam üretimdeki payı çok düşük. Endüstriyel süt pazarında ise 6 büyük firmanın payı yüzde 80’ler civarında”.
AMBALAJDA PLASTİK BÜYÜYOR
Yaklaşık 5 bin şirketin faaliyet gösterdiği ambalaj sektöründe özellikle plastik üretim dalında şirketleşme giderek artıyor. Sektörün plastik dışında kağıt-karton ve metal ambalaj üretim dallarında da şirketleşmeye gittiğini belirten Ambalaj Sanayicileri Derneği Başkanı Velit Günay sektörle ilgili şunları söylüyor:
“Ambalaj sektöründe şirketlerin sayısı giderek artıyor. Ancak, üretim teknolojisi ile rekabet edebilir düzeyde bulunan şirketler hala toplam şirket sayısının yüzde 20’sine tekabül ediyor. İstihdamı 100 bin olan sektörün, halen yüzde 50’yi aşan oranı küçük işletmelerden oluşuyor ve kayıt dışı olarak çalışıyor. Ambalajın dolaylı olarak diğer yan üretim alanları ile birlikte yaklaşık 200 bin kişiye istihdam olanağı sağladığını söyleyebiliriz.
90’lı yıllardan beri aralarında ABD’nin de bulunduğu birçok ülkeye ihracat yapılmaya başlanması ambalaj sanayiinin çok farklı ürün ve sektörlere yönelmesine neden oldu. Bu gelişimle birlikte plastik, kağıt-karton, cam, metal gibi, alt sektörlerde de değişim yaşandı. Ambalaj, mal ve hizmet alanlarının artmasıyla faaliyet alanını hızla artırıyor.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?