Tarımda hedefimiz ilk 5 ülke

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, sorularımıza kapsamlı yanıtlar verdi...

1.06.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Tarımda hedefimiz ilk 5 ülke
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, iktidarları döneminde tarımın büyük çıkış yapan bir sektör olduğunu söylüyor. 2002-2011 döneminde yüzde 165 büyüyerek 23,7 milyar dofardan 62,7 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştığını söylüyor. Son 10 yılda sektörün sorunlarını çözmek üzere çıkarılan 14 temel kanun sayesinde tarımın gelecekte bambaşka bir görünüme bürüneceğini düşünüyor. Eker, yeni teşviklerden arazi bölünmesi sorununa, yabancı yatırımcılar için cazip alanlardan geleceğin tarım sektörünün nasıl görüneceğine kadar çok farklı konularda sorularımıza kapsamlı yanıtlar verdi...

Türkiye’de, sizin iktidarınız döneminde tarım alanında nereden nereye geldi?
- Uzun yıllar gündelik bakışlarla sosyal bir yardım alanı olarak değerlendirilen tarımı, son yıllarda stratejik ve rekabete dayalı iktisadi bir sektör olarak ele aldık. Uyguladığımız kararlı politikalar, sağladığımız destekler ile tarım sektörü son 10 yıllık dönemde büyük bir çıkış yaptı ve ülke ekonomisini dinç tutan bir sektör konuma geldi.
Tarım; iklim ve doğa koşullarına bağlı değişimlere ve dalgalanmalara açık bir yapıya sahip. Buna rağmen son 8 yılda, dünyayı saran ekonomik krizlere karşın büyümeye ve gelişmeye devam etti. Sektör, şiddetli kuraklığın yaşandığı 2007 yılı hariç 2004-2011 dönemindeki 8 yılın 7’sinde büyüyerek son 50 yılın en istikrarlı dönemine ulaştı. Bu durum, tarım sektöründe artık tabiat şartlarına bağımlılığın giderek azaldığını ve teknolojik tarımın geliştiğini göstermesi açısından önemli. Türkiye’de çalışanların yüzde 35’i tarımda istihdam ediliyor iken, bugün bu oran yüzde 25 düzeyine indi. Tarımda çalışan insan sayımızın düşmesi gelişmişliğin ve kalkınmanın bir göstergesi. Aynı şekilde bundan 9 yıl önce 230 milyar dolar olan ülkemizin milli geliri içinde tarımın payı 23,7 milyar dolardı. 2011 yılında ise Türkiye’nin milli geliri 772,3 milyar dolara ulaştı ki, bunun 62,7 milyar dolarını tarım oluşturdu. Türkiye’nin tarımsal GSYIH’sı 2002-2011 döneminde yüzde 165 artarak 23,7 milyar dolardan, 2011 yılında 62,7 milyar dolara ulaştı. Bu değerler, tarım gibi alanı değişmeyen bir sektörde, daha az insanın daha çok ürettiğini ve verimliliğin arttığını bize göstermesi açısından önemli.

Tarım ürünleri ihracatında gerilediğimiz söyleniyor. Bu konudaki fikrinizi de alabilir miyim?
- Tam tersi, tarım ürünleri ihracatımız da 2002-2011 döneminde yüzde 282 artarak 4 milyar dolardan 2011’de 15,3 milyar dolara ulaştı. Ülkemizin tarımsal ihracat yaptığı ülke ve ürün sayısında da önemli artışlar yaşandı. 2002’de 161 ülkeye, 1.480 ürün ihraç edilirken, 2011’de 186 ülkeye, 1.532 ürün ihracatı gerçekleşti.~
 Tarım ürünleri ihracatımızın önemli bir kısmını oluşturan gıda maddeleri ihracatı, 2011 yılında 14,214 milyar dolar olarak gerçekleşti ve gıda maddeleri dış ticaretimiz 3,561 milyar dolar fazla verdi. Tarım sektörü, tüm bu olumlu gelişmelerle önemli uluslararası kuruluşların açıkladığı raporlarda da her geçen yıl yükselen bir grafik gösterdi. Dünyanın önemli uluslararası ekonomik organizasyonlarından birisi olan “iktisadi işbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD)” tarafından 1994 yılından sonra ilk defa 2011’de Türk tarımı ile ilgili “Tarımsal Politika Reformlarının Değerlendirilmesi Türkiye Raporu” yayınlandı. Raporda; Türkiye’nin son 8 yılda tarımsal ekonomik büyüklük açısından; Fransa, Ispanya ve İtalya gibi tarıma ciddi destekler sağlayan ülkeleri geride bırakarak Avrupa’da ilk sıraya, Dünyada ise 4 sıra atlayarak, 11’inci sıradan 7’nci sıraya yükseldiği belirtildi ve ülkemizin tarım alanında dünyada önemli bir güç haline geldiği vurgulandı. Ülkemiz, yapılan çalışmalar ve sağlanan destekler ile pek çok tarımsal ürünün üretiminde dünyada lider ülke konumuna ulaştı ve dünya tarım sektöründe küresel bir aktör oldu. FAO verilerine göre ülkemiz; 5 ürünün üretiminde dünyada lider, 30’dan fazla ürünün üretiminde ise dünyada ilk 5’te yer alıyor. Yine ülkemiz 6 tarımsal ürünün dış ticaretinde dünya lideri, 20’den fazla ürünün ihracatında ise dünyada ilk 5’te. Türkiye, yaklaşık 75 milyon insanımızın ve 30 milyonu aşkın turistin gıda ihtiyacını karşılayan, bunun üzerine de 15,3 milyar dolarlık tarımsal ihracat gerçekleştiren bir ülke konumuna geldi.

Sizce Türkiye’nin bu hedefe giderken en önemli sorunu, dezavantajı nedir? Siz yeni bir teşvik ya da tarım reformu üzerinde çalışıyor musunuz?

- Son on yıllık dönemde, tarımdaki birçok yapısal sorunu çözmek amacıyla 14 tane temel kanun çıkardık. Ayrıca, bakanlığımızı daha etkin bir hale getirmek için “Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı” olarak yeniden yapılandırdık. Ote yandan, tarımsal destekler ile ilgili de önemli değişiklere gittik. Eskiden tarımsal destekler doğrudan gelir desteği adı altında sosyal bir destek olarak çiftçilerimize verilirdi. Desteklerin de üretim ve kalite ile bir ilişkisi yoktu. Biz bu anlayışı değiştirdik ve tarımsal destekleri; verimlilik, kalite, sağlık ve kırsal kalkınmayı esas alacak şekilde, pazar ihtiyacını göz önünde tutarak yeniden düzenlendik. 52 yeni destek uygulaması başlattık, verimlilikten uzak bir destekleme aracıolan DGD’yi kaldırdık ve diğer alan bazlı destekleri artırdık. Tarıma 2002 yılında 1,8 milyar lira destek veriliyordu, 2012 yılında destekleme bütçesini 7,2 milyar liraya çıkardık. Hayvancılığa özel önem verdik. Destekleme miktarlarını üretim sezonundan önce açıklayarak üreticilerimizin üretim planlaması yapmasını sağladık.

Bakan Eker’e göre 7 önemli gelişme
1- Bakanlığımızca verilen destekler ve yürütülen önemli projeler sayesinde özellikle hayvancılık cazip yatırım konularından biri haline geldi.
2- Bir diğer güncel yatırım konusu ise organik tarım... Sağlıklı beslenme konusunda tüm dünyada artan duyarlılık, organik tarımı yükselen bir trend haline getirdi.
3- Ülkemizde yaklaşık bir milyon hektar gibi önemli bir potansiyele sahip olduğu organik tarıma yönelik çalışmalara hız verildi. Yasal altyapı geliştirildi ve çeşitli destekler sağlandı.~
4- Türkiye’de 2002 yılında 150 ürün çeşidi ile 310 bin ton organik tarım üretimi yapılırken, 2010 yılında 216 ürün çeşidi ile 1,34 milyon tonluk üretim gerçekleşiyor.
5- Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre dünyada en hızlı büyüyen su ürünleri sektörü. Bakanlığımız tarafından verimliliğin artması amacıyla desteklenmesi sonucu, üretimde hızlı bir büyüme sağlayarak dünyada üçüncü sırada yer aldı.
6- Ülkemiz; 25 Avrupa Birliği ülkesi arasında su ürünleri yetiştiricilik üretiminde 5’inci sıraya yükseldi.
7- Kanatlı sektörü de ülkemizde en hızlı büyüyen ve gelişen sektörler arasında. TÜİK rakamlarına göre 2011 yılında tavuk eti üretimimiz bir milyon 613 bin tona ulaştı.

Yeni düzenlemeler kapsamında tarıma dayalı organize sanayi bölgeleriyle ilgili ne gibi gündem maddeleri olacak?
- Tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgelerinin kurulmasıyla ilgili çalışmaları başlattık. Daha önceden Sanayi Bakanlığı bünyesinde bulunan organize sanayi bölgeleri vardı. Şimdi biz tarım ve hayvancılıkla ilgili olan kısmını bakanlığımız bünyesine devraldık. Bu anlamda başlangıç olarak planladığımız 20 civarında bölge var. Şuanda Diyarbakır, Amasya ve Ankara’da hayvancılıkla ilgili kurulacak olan organize sanayi bölgelerinin altyapı çalışmalarına başladık. Onümüzdeki dönemde, organize sanayi bölgelerinin kurulmasıyla ilgili çalışmalara hız vereceğiz.

Tarım teşvik sistemi ile ilgili yeni bir unsur var mı?

- Hayvancılıkla ilgili, et hayvancılığı, küçükbaş hayvancılık ve düve yetiştiriciliğini yani bizim açımızdan stratejik olan sıfır faizli kredi uygulamasını devam ettiriyoruz. Hayvancılık konusu, tarım içinde çok önem verdiğimiz bir konu. Eskiden toplam tarım desteklerinin yüzde 4,4’ü hayvancılığa gidiyordu. Tarım diğer sektörlerin, hayvancılık da tarımın üvey evladı idi. Biz bunu değiştirdik. Bu yıl hayvancılıkta, 2,2 milyar doları bulacak. Toplam 7 milyar dolarlık desteğin 2 milyar dolarından fazlası tarıma verilecek. Ayrıca hayvan başına 225-300 TL arası destek veriliyor. Bir kısmı yem üretimi için destek veriyoruz. Süt üretim desteğini de, üç ayda bir veriyoruz. Et hayvancılığında, besicilik yapanlara 450 milyon TL kaynak ayırdık. 1 Ocak itibariyle büyük baş hayvan besisi yapıyorsa kulağına küpe takıp kaydını yapmışsa, bunu kayıtlı kombine de kestiriyorsa hayvan başına 300 TL destek veriyoruz. Bu şekilde bizim 2,2 milyon TL’lik bütçemiz, toplam tarım desteği civarında yüzde 27’lik bir orana geliyor.

Teşvik çalışmaları çerçevesinde hayvancılık alanına yönelik olanlar ile ilgili bilgi alabilir miyiz?

- Hayvancılığı, profesyonel bir anlayışla ele alıyoruz. Olçeği büyütmeye çalışıyoruz. Kayıt sistemi içine alınmasını ve ırk ıslahı yapmaya çalışıyoruz. Bu şekilde verimli üretim yapılabilir. Burada başarılı olduk. Bundan dokuz yıl önce içinde 50’den fazla büyükbaş hayvan olan işletme sayısı 4.300’dü. Bugün aynı niteliklere sahip çiftlik sayısı 24 bine ulaştı. Büyükbaş hayvan sayısında artış var. Hayvancılıkta sayısal varlık önemli değil. Nitelik önemli. Mesela yerli sığır diye tabir edilen hayvanların verdiği süt yılda 1 tonu bulmuyor. Kesimde 100 kilo civarında et veriyor. Kültür ırkı dediğimiz, ıslah edilmiş ve geliştirilmiş ırk, yılda 8-10 ton süt veriyor. ~
280-300 kilo civarında et veriyor. Türkiye’de hayvan sayısının fazla olmasından çok nitelik olarak iyi hale getirilmesi için çalışıyoruz. Burada modern hayvancılık ve profesyonel işletmeciliğin devreye girmesi gerekiyor. Almanya’da 15 milyon sığır var. İsrail’de ise sadece 100 bin. Biz de niteliği geliştirmeye çalıştırıyoruz. İkinci husus küçükbaş hayvancılık ihmal edildi. ihmal edilmesinin sebebi köyden kente göç edenler içinde en büyük zararı küçükbaş hayvan üreticileri gördü. Bunu destekleme kapsamına aldık. Son birkaç yılda koyun ve keçi sayısında artış oldu. Anadolu koyun coğrafyası. Anadolu’nun aldığı yağış miktarı bunu tayin ediyor. Yağış miktarı, ot miktarını tayin ediyor. Avrupa’nın birçok ülkesi bu bakımdan sığır coğrafyası. Buna rağmen Avrupa, kırmızı et üretiminin yarısını domuzdan elde ediyor. Biz de bunun yerine koyun ve keçi var. Biz de, göç ederken koyun ve keçiyi terk ettik ve hayvancılıkta problem ortaya çıktı. Koyunlar da sığırlar gibi kayıt altına alınıyor ve destek veriliyor.

Önümüzdeki dönemde Türkiye’ye yabancı yatırımcı ilgisi olacak mı? Bunun şimdiden işaretleri oluyor mu?
- Tarım sektörü, büy Türkiye’de sadece yerli yatırımcılar değil yabancı yatırımcıların da ilgilisini çeken bir alan oldu. Bu kapsamda birçok ülkeden farklı tarımsal konularda ülkemize yatırımlar yapılmak isteniyor. Tarım sektöründeki özel sektör yatırımları ve şirket sayılarının artması bu yönelişin bir göstergesi. Tarımda cari fiyatlarla özel sektör sabit sermaye yatırımları son 9 yılda 8 kattan fazla artarak 2011 yılında 6 milyar 814 milyon liraya ulaştı. Aynı şekilde özel sektör sabit sermaye yatırımlarında tarımın payı, son 9 yılda yüzde 1,9’dan, 2011 yılında yüzde 3’e ulaştı. Kalkınma Bakanlığı verilerine göre 2003-2011 yılları arasında özel sektör tarafından tarıma toplam 32,6 milyar liralık sabit sermaye yatırımı yapıldı.

Tarım ve hayvancılık politikasında gelecek kuşaklara bırakacağınız en önemli miras ne olacak?
- Üretimi teminat altına almaya yönelik bir sistem kurmaya çalışıyoruz. Tarım arazilerinin korunması, işletme ölçeğinin genişlemesi ve üretimin artmasına yönelik bir sistem. Türkiye toprakları korunsun. Türkiye’de 100 yıl sonrada insanlar, profesyonel bir işletmecilik anlayışıyla tarım yapsın. Türkiye’de bütün tarım arazilerinin tomografisini çıkardık. Her 2,5 dönümlük alanda hangi tarımsal ürün, hangi verimlilik oranında yetiştirilir, bunu biliyoruz. Türkiye’deki 30 tarım havzasında hangi ürünlerin yetiştirileceğini biliyoruz. Türkiye’de tarıma dayalı sanayiyi geliştirmek için çalıştırıyoruz. Bitkisel ürün işleme, hayvansal işleme tesisi gibi 4 bin tane tarım tesisini kazandırdık. Bunun 600 bin TL sermayenin yüzde 50’sini hibe ediyoruz. Kırsal kalkınma yatırımlarının kalkınması konusunda çalışma yaptık. Tarımda kullanılan,30’un üzerindeki her bir ekipmanın yüzde 50’sini hibe ederek daha çok makine kullanmasını sağlayan bir destekleme sistemi getirdik. 150 bin civarında makine ekipman projesine destek verdik. Yaklaşık 600 Milyon TL değerinde hibe yaptık. Türkiye tarihinin en büyük tarımsal mekanizasyon projesi.

Tüm bu politikalar sonucu tarım sektörü nereden nereye geldi, uzun vadede hangi noktalara ulaşacak?

- Türkiye bundan 8-9 yıl önce 24 milyon hektar arazide tarım yapıyordu. Çalışan sayısı 7 milyon kişiydi. Bunun karşılığı 23 milyar dolardı. Bugün aynı arazide 6 milyon kişi çalışıyor. Elde edilen tarımsal hasıla ise 63 milyar dolar. Tam 40 milyar dolarlık artış var. ~
Bununla Türkiye dünya sıralamasında 11’inci sıradan 7’nci sıraya yükseldi. 2002 yılında Avrupa’da dördüncü sıradaydık, şimdi birinci sıradayız. Dünya sıralamasında önümüzde Çin, ABD, Hindistan gibi büyük kıta ülkeleri var. Biz bunu verimliliği artırarak sağladık. Eskiden hektarı 2 ton buğday alınırken, şimdi 2,5 milyon ton alınıyor. Sertifikalı tohum kullanımını artırdık. Biz mısır, çeltik gibi yeni ürünleri devreye soktuk. Türkiye’nin 4,5 milyon ton mısır tüketimi varken, 2,2 milyon ton üretim vardı. Bu üretim oranı 5 milyon tona çıktı. Kırsal alanda yaşayan vatandaşlarımızın refah seviyesini yükseltmek, tarımsal ürünlere katma değer yaratmak ve tarımsal sanayinin gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla 2006 yılında kırsal kalkınma yatırımlarına yüzde 50 hibe destek uygulamasını başlattık. Verdiğimiz 580 milyon liralık hibe desteği ile bugüne kadar 3 binin üzerinde tarımsal tesis tamamlanarak hizmete girdi. 2015 yılına kadar da 3 bin tesise daha hibe destek vermeyi planlıyoruz. Ote yandan, parçalanmış olan tarım arazilerinin toplulaştırma çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Bizden önceki dönemlerde, 41 yılda 450 bin hektar alanda toplulaştırma yapılmış iken, biz 2003’ten bu yana 3 milyon hektar alanı toplulaştırdık. Türkiye’de şu anda 14 milyon hektar toplulaştırılacak tarım alanı var. Şimdi biz bunu daha da hızlandıracağız. Tarımsal sulamayla ilgili projelere hibe desteği ve düşük
faizli kredi uygulamasını da başlattık. Önümüzdeki dönemde, tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmesini önleyecek çalışmayı da tamamlayarak Başbakanlığa sunmak istiyoruz. Kısaca özetlemek gerekirse, tarım ve hayvancılıkta gelecek kuşaklara; tarımsal sanayisini tamamlamış, sulanabilir tarım arazilerinin tamamını suya kavuşturmuş, toplulaştırma çalışmalarını tamamlamış, tarımda dünyanın ilk 5 ülkesi arasında yer alan bir Türkiye bırakmak isterim.

Yapılan çalışmalar sonucunda Türkiye’nin 2023 tarım hedefini nasıl belirlediniz?

- 2023 için tarım sektörümüz için şu önemli hedefleri ortaya koyduk. Buna göre tarımsal hâsılamızı 62,8 milyar dolardan 150 milyar dolara, 15,3 milyar dolar olan tarım ürünleri ihracatını ise 40 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Ayrıca, ülkemiz şuanda Avrupa’nın birinci, dünyanın ise yedinci büyük tarımsal ekonomisi durumunda. Hedefimiz 2023 yılında tarımda dünyanın ilk 5 ülkesi arasında yer almak.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz