B-Learning Dönemi Başlıyor

Dilek Günçer / Koç Bryce Genel Müdürü Koç Bryce, Türkiye’de “E-learning”in öncü şirketlerinden biri... Yaşanan ekonomik krize rağmen, bir yıllık geçmişine rağmen önemli bir gelişme gösterdiğini s...

1.04.2002 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Dilek Günçer / Koç Bryce Genel Müdürü

Koç Bryce, Türkiye’de “E-learning”in öncü şirketlerinden biri... Yaşanan ekonomik krize rağmen, bir yıllık geçmişine rağmen önemli bir gelişme gösterdiğini söylüyor. Şirketin genel müdürü Dilek Günçer, Türk iş dünyasının da bu yeni yaklaşımı hızla benimsediğini söylüyor. Ona göre, kısa zamanda çok sayıda başarılı örnek ortaya çıktı. Günçer, yeni dönemde bu alanda farklı bir yaklaşımın da öne çıkacağına dikkat çekiyor.

Sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada 2001 yılı zor geçti. ABD’deki durgunluk, “yeni ekonomideki kriz”, 11 Eylül olaylarının etkisi ve ekonomilerdeki daralma, iş dünyasındaki büyümeyi durdurdu. Özellikle teknoloji sektöründeki şirketlerde ciddi daralmalar meydana geldi. Telekomdan internete, bütün sektörlerdeki bu daralmaya, sadece “E-learning” (Elektronik öğrenme) karşı durabildi. Bütün dünyada bu alandaki gelişme devam etti.

E-Learning, Türkiye’deki büyümesini sürdürmeye devam etti. Bu alanda henüz sayılı şirket olsa da, konunun önemi anlaşıldı, büyük şirketlerden talepler gelmeye başladı. Koç Bryce işte bu öncü şirketlerden biri... KoçSistem bünyesinde kurulan, İsrail kökenli John Bryce ortaklığı ile kurulan Koç Bryce, ilk yılı oldukça başarılı geçirdi. Hatta bazı şirketlerle yaptığı çalışma ile de örnek uygulamalara imza attı. Koç Bryce Genel Müdürü Dilek Günçer, bu dönemi ve “E-learning” alanındaki gelişmeleri DIGITAL’e anlattı:

Koç Bryce nasıl kuruldu?

Koç Sistem’de 12-13 yıl eğitim müdürlüğü görevini yürüttüm. Koç Sistem’de yaptığımız işlem aslında Koç Bryce’nın faaliyet alanlarından çok farklı değildi. Müşterilerimize üretim departmanının yaptığı makineyi satıyorduk. Sattığımız makinenin desteği için ayrıca IT konusunda eğitimin veriyorduk. Fakat, daha sonra eğitim işinin ciddi bir anlamda geliştiğini gördük. Burada bir kâr-zarar merkezleri oluştu. Bu bir iş modeli haline gelmeye başladı.

Koç Sistem olarak bu sektörde eskiyiz. Bizimle birlikte eğitim işine başlayan birkaç firma vardı. “O zaman bu işi daha profesyonelce ele alalım ve büyük bir departman oluşturalım” dedik. Departmanımız zaman içerisinde büyüdü.

Şu anda IT eğitimleri konusunda geniş bir yelpazeye sahibiz. Microsoft’un, Cisco’nun, Java’nın, Checkpoint’in, Cabletron’un, HP’nin, Oracle’nın yetkili eğitim merkezi olarak çalışıyoruz.

2000 yılı başında biz bu eğitimleri  büyütelim, biraz daha geliştirelim derken, John Bryce  Türkiye’ye geldi. Türkiye’de böyle bir yatırım yapma kararı aldı. Bir arayışa girdi. Biz de, John Bryce’ı ortak olarak belirledik. Çünkü, John Bryce’nın bu konuda çok büyük bir bilgi birikimi var. Ayrıca, John Bryce’nın ana firması Gilat, yeni adıyla Mentergy’nin, dünya çapında çok başarılı bir “e-learning” firması olduğunu anladık. Biz de Koç Grubu olarak “e-learning” konusunda yatırım yapma kararı aldık. Onun üzerine bu şirketin kuruluş çalışmalarına başladık. Geçen yıl tam bu zamanlarda şirketi kurduk.

Dünyaya baktığımız zaman “e-learning” dünyada nasıl bir gelişme gösteriyor? Bu alandaki gelişmeyi ortaya koyan rakamlar nasıl?
 
“E-learning” dünyada tahminlerin de üzerinde bir gelişme gösteriyor. Örneğin, IDC’nin 11 Eylül öncesi yaptığı bir çalışma vardı ki; bu çalışmaya göre, 2004 yılında dünya “e-learning” pazarının 24 milyar dolar olacağı varsayılıyordu.  Ama 11 Eylül’den sonra bu rakamlarda ciddi bir patlama yaşandı. Dolayısıyla, 11 Eylül öncesi ve sonrasında bakış açısı değişti.

Çünkü, özellikle Amerika’daki olaylardan sonra insanlar bir yerden bir yere eğitim için uçmak istemiyorlar. Bunun için video konferans yapan firmalar ile “e-learning” yapan firmaların cirolarında bir patlama görüldü. Ardından büyük bir ivme kazandı.

IDC’nin 2000 rakamlarına göre, Amerika’daki üniversitelerde “e-learning” çok yaygın. Türkiye’de Bilgi, Eskişehir Anadolu, Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde kullanılıyor. Tabloya baktığımızda, Japonya ilginç... 2.2 milyar dolar Japonya’dan bekleniyor. Ortalama baktığımızda, “e-learning” pazarının yıllık büyümesi yüzde 68.8 düzeyinde. Çok bariz bir şey var ki, Amerika’da video konferans yapan şirketlerin cirosunda patlama görüldü. Bundan dolayı tablonun dramatik olarak biraz değiştiğini varsayıyoruz. 

Üniversiteler cephesinde durum nedir?

Bizimle temasta olan üniversiteler var. Genelde devlet üniversiteleri zaman zaman bütçelerde sıkışıyorlar. Ama onun dışında Dünya Bankası kanalıyla gelen bir takım krediler var. Bu kredileri kullanmak isteyen üniversiteler oluyor. Üniversitelerin hepsinde “e-learning” ile ilgili arayış başladı. Bizim elimizdeki teknolojileri, platformları almak istiyorlar.

Son zamanlarda e-MBA olayı bayağı sükse yaptı. Akademik konularda içeriği çok fazla interaktif durumunda kalmayabilirsiniz. Ama kurumsalda içeriği muhakkak süslemeniz, interaktif hale getirmeniz gerekiyor. İçeriği ne kadar zenginleştirir ve animasyonlarla süslerseniz, bir o kadar iş yükü getiriyor, maliyetleri artırıyor.

Bunun dışında canlı sınıf platformları var. Sahibi olduğumuz iki tane ürün var. Biz, bunu Amerika’daki üniversitelere sat��yoruz. Uzaktan uydu aracılığıyla canlı sınıf eğitimi yapılıyor. Örneğin, Kanada’daki bir üniversiteden Amerika’daki bir üniversiteye direkt yayın yapabiliyorsunuz. Bunu yaparken eğitmeni ve sınıfı görebiliyor, karşılıklı sorular sorabiliyorsunuz.

Bizim başka bir sistemimiz daha var. İnternet üzerinden uydu gerektirmeden, bildiğimiz internet hatları üzerinden canlı sınıf simülasyonu yapabiliyorsunuz.

Türkiye’deki tablo nedir? Nasıl bir gelişme var?

Türkiye pazarında geçen sene “Bu iş için pazar çok yeni, henüz sadece anlatırız” dedik ama böyle olmadı. Biz geçen yıl burada çok ciddi ciro elde ettik. Görüyoruz ki, önümüzdeki yıllarda bu olay hızla gelişecek.

Bunun aslında çok önemli bir nedeni var; Türkiye’nin çok dağınık bir yapısı var. Bayi kanal yapısı olan firmaların çoğu da bunun maliyet avantajını gördüğü zaman, özellikle krizden sonra, “Ben bu modeli bir deneyeyim, bana ne kadar maliyet avantajı getirecek onu göreyim” demeye başladılar. Bu kapsamda Türkiye’de çok fazla pilot çalışma başlatıldı. Geniş bayi ağı olan bütün firmalar, “Birer pilotla başlayalım, bakalım nasıl gidiyor” dediler. Bunların arasında bankacılık, sigortacılık ve perakendecilik sektörleri var. Örneğin, Bankalar Birliği, Migros ve Türk Havayolları ile çalışıyoruz.

Ciddi anlamda kurumlarda böyle bir uyanma başladı. Dünya çapındaki gelişimi çok hızlı, ancak Türkiye’deki gelişimi ortaya koyan araştırma yok. Biz bunu da başlatmak istiyoruz.

Sizin bu konudaki tahmininiz nedir?

Türkiye’de çok ciddi bir sektör oluşacak. Bizim sitemizde yatırımın geri dönüşümünü hesaplayan bir makine var. Orada şu soruların yanıtını görebiliyor ve hesap yapabiliyorsunuz:

“Yaptığım yatırımı 5 senede nasıl geri alabilirim?”, “Geleneksel bir sınıf eğitimi yapsaydım, 5 yılın sonunda ne kadar para harcayacaktım?”, “E-learning bana ne kadar maliyet avantajı getiriyor?”

Bunu çok net olarak görebiliyorsunuz. Bunun en büyük avantajı; 7 gün, 24 saat eğitim verebilme olanağı... Kişiler evlerinden istedikleri saatte bağlanıp, eğitimlerini alabiliyorlar. Sınav yapma olanağımız da var. Sınavda aldıkları sonuca göre kişilerin başarısını değerlendirip, performansına etkilettiriyoruz. Koç Grubu’nda böyle bir çalışma başlattık. Şu anda 10 bin beyaz yakalıya Microsoft Office konusunda eğitim veriyoruz. İnsan kaynakları sistemleriyle de böyle bir sisteme entegre olarak çalıştırıyoruz.

E-learning alanında son dönemde ne gibi yenilikler oluyor?

Biz şuna inanıyoruz; hiçbir zaman salt “e-learning” metodu kendi başına başarılı olamayacak. Mutlaka “B-learning” dediğimiz, “harmanlanmış eğitim”i kullanacağız. “Harmanlanmış eğitim”in içinde sınıf eğitimleri her zaman olacak. Web tabanlı eğitimler ya da 7x24 dediğimiz, kişilerin istedikleri zaman erişebilecekleri paketler ve buna ek olarak canlı sınıf bağlantıları olacak.

Yani internet üzerinden saat 5 ile 7 arası gelin, bize sorularınızı sorun dediğimiz bir sistem olacak, ki biz buna “B-learning” (Blended learning) sistemi diye adlandırıyoruz. Her şeyden önce insanlar sosyal varlıklardır. Onları tamamen makine ile baş başa bırakamazsınız. Bizim Koç Bryce, John Bryce ve Gilat olarak benimsediğimiz öğretim metodu budur. Zaman içinde IT eğitimlerimizi “B-learning”e taşıyacağız.

Buna destek olarak web tabanlı eğitim paketleri de sunuyoruz. Ama zaman içerisinde bunların hepsini harmanlayıp, “B-learning” modeline aktarıp, “Eğitimin bu kısmı sınıfta workshop olmak durumundadır. Bir iki gün workshop’a gelin. 7x24 web tabanlı eğitim paketleriyle takip edin. Sorularınız olduğu zaman 8-9 arası Koç Net’te stüdyoda bulunan hocalara sorun” diyeceğiz.

Türkiye’de bu alanda kaç firma faaliyet gösteriyor?

Bu alanda sayı enteresan. Bir ihale de 18 tane firma çıkmıştı. “E-learning” dediğimiz zaman, bir sistem entegrasyonu gerekiyor. Çünkü, “E-learning” tek başına bir kavram ifade etmiyor. Bir içerik, bir erişim, bir eğitim- yönetim sisteminizin olması ve bunların hepsinin bir bütün içinde çalışması lazım.

Biz Koç Bryce olarak sistem entegrasyonu yapıyoruz. Anahtar teslim bir proje üretiyoruz. Kullanıcıya, “Size bir E-learning sistemi, A’dan Z’ye bir sanal kampüs kurarız. İsterseniz biz bunu Koç Net üzerinden host ederiz, size sadece aylık raporları veririz” diyoruz.

Bizim gibi iş yapan firmalara “Sistem entegretörü firmalar” deniyor. “Sistem entegrötü firmalar” 3 ya da 4 tane. Bunun dışındaki firmaların yaptıkları “E-learning”in bölümünü, mesela sadece içerik oluşturuyor. Oracle, HP, IBM ve Sun, “E-learning” konusunda çok aktif. Eğitim-yönetim sistemi yazılımları var. Bu firmalar da çözümün o kısmını sağlıyorlar.

Koç Bryce olarak Sun, Oracle ve HP ile anlaşmalı çalışıyoruz. Proje bazında onların elementlerini alıp, projelere koyuyoruz.

Microsoft’un da içerik üretimle ilgili özel bir paketi var. Onu kullanarak da içerik üretebiliyorsunuz. Büyük firmalarında bu çorbada tuzu var. Ama bunların hepsini dağıtık bir yapıda düşünürseniz, “E-learning”, bütün haline getirilmesi gereken bir konu. Bunu sonucunda Türkiye çapında dağıtabilmeniz için bir erişime ihtiyacınız oluyor. Biz erişimimizi yan şirketimiz olan Koç Net aracılığıyla sağlıyoruz.

Koç Bryce kurulduğundan bu yana nasıl bir büyüme gösterdi?

Koç Bryce’nın hedefleri çok agresifti. Ama her sektörde olduğu gibi, kriz bizi de çok etkiledi. Olumlu ve olumsuz etkilendik. Koç Bryce’nın aslında iki ana alanı var. Biri, IT konusunda sınıf eğitimleri, diğeri ise “E-learning”. Bu iki alandan baktığımız zaman, IT sınıf eğitimleri çok ciddi anlamda krizden negatif etkilendi. Çünkü, kriz döneminde en çok kesilen bütçe kalemi eğitim oldu. “E-learning” tarafı ise pozitif etkilendi. İnsanlar nasıl daha iyi maliyet tasarrufu yaparım diye düşündüklerinde, “E-learning” bir çözüm olarak ortaya çıktı. Birbirini dengeledi mi diye sorarsanız, aslında tam dengelenme olmadı. Dolayısıyla, Koç Bryce’nın gelişimine baktığımızda; yıl sonunda IT eğitimlerinde istediğimiz noktaya gelemedik. Ama “E-learning” konusunda beklediğimiz noktanın çok ötesindeyiz.

Şimdiye kadar hangi şirketlere hizmet verdiniz?

Türkiye’deki ilk kapsamlı projemiz Kobiline oldu. Şu anda 18 bine yakın üyemiz var. Bu projede “E-learnig”in olması gerektiğini hep konuşuyorduk. Oraya sanal bir kampüs açtık. Sanal kampüste Microsoft Office eğitimi sunuluyor. Arkasından IT eğitimlerine geçtik.

KOBİ’lerin aslında IT eğitimlerine ihtiyaçları olduğunu ama çok fazla zaman ve para ayıramadıklarını gördük. O yüzden onlara götürülebilecek en uygun paketin bu olduğuna karar verdik.

Kobiline’da istediğimiz şeyleri yaptık, şu anda halen geliştiriyoruz. Mesela Koç Holding için yaptığımız temel finansı, KOBİ’lerden çok ilgi geldiği için, Kobiline’da da açıyoruz. İkinci çalışmamız olan Koç Holding Projesi, bizi epeyce meşgul etti. Çünkü, çok büyük bir projeydi. İlk aşamada 10 bin tane paket koyduk. Bu yıl 3 paket daha ekleme hedefimiz var.

Bizim hedefimiz, Koç Holding gibi büyük bir holding kapsamındaki her şirkete gelen eğitimleri merkezi bir kampüs üzerinde toplamak ve de bunu izlemek. Sadece eğitimleri, içerik oluşturup, bırakmak değil, kişilerin ne yaptıkları, başarıp, başaramadıklarını da izliyoruz. Üçüncü olarak da Microsoft’a bir proje gerçekleştirdik.

Onun dışında bu sene itibariyle başladığımız iki projemiz var. Birincisi Fiat Doblo’nun “E-learning” sistemini yapıyoruz. Türkiye çapında Tofaş bayilerini bu paketle eğiteceğiz. İkincisi bu hafta başlayacağımız, Migros’un mağazalardaki elemanlarını eğitmeye yönelik yeni bir projemiz var. Bunlara 3 paket daha ekleyeceğiz.

MICROSOFT’UN ÖRNEK PROJESİ ŞİRKETE NELER SAĞLADI?

Microsoft için geliştirdiğiniz proje neyi içeriyor?

Microsoft Windows XP’yi anons etti. Biz de Microsoft XP’nin eğitim paketini hazırladık. Bu paket şu anda Koç Holding Sanal Kampüsü üzerinde üçüncü paket olarak duruyor. Windows XP’yi Türkiye çapında, Microsoft’un bütün bayileri alıyor, izliyor, eğitime katılıyorlar.
Arkasından bir de sınav yapıyoruz. Sınav sonuçlarını da Microsoft’a raporluyoruz. Bildiğim kadarıyla, sınav sonuçlarına göre, Microsoft o kişilere sertifika veriyor ya da onları XP satmaya yetkili kılıyor.

Türkiye’deki dağıtık yapı anlamında ilk projelerden biriydi. Microsoft çok memnun. Bundan sonra bayi eğitimlerinin büyük bölümünü bu şekilde yapmayı hedefliyor.

Microsoft bu işi Koç Bryce  yaptırarak ne kazandı? Geleneksel yöntemlerden farkı ne oldu?

Türkiye’de “E-learning” konsept olarak çok yeni. Hayata geçmiş uygulamaları kurumsal anlamda çok fazla yok. Microsoft bizim uluslararası bir firma olmamıza ve bu konuda dünya çapındaki referanslarımıza güvendi. Bizim ortaklarımızın şöyle bir referans rakamı var; Fortune 500’deki şirketlerin yüzde 64’e çözüm üretmişler.

Referanslarımız içinde Toyota, AT@T, Motorola, Procter&Gamble ve Deutche Bank var. Bu şirketler uzaktan eğitim konusunda çözüm üreten araçlar sahip. Biz bunları 2000 yılında bünyemize katarak daha da güçlü bir yapıyla “E-learning” arenasına çıktık.

Ayrıca, eğitimde yeni bir yaklaşım kazandılar. Onun dışında maliyet avantajı kazandılar. Bu tür olaylarda Microsoft bir eğitmeni bizlerden kiralayıp veya kendi bünyesinden gönderip bir yerlerde bütün bayilerini eğitiyordu. Bunun yanında eğitmenin yol parası, gittiği yerde salon kirası gibi masrafları vardı. Bunlardan kurtulmuş oldu. Bir kereye mahsus olmak üzere maliyet avantajı olacak bir şekilde bu paketi üretmiş oldu. Bunun yanında vakitten kazandı. Merkezi bir sistem getirdi. 

Bu projeyi “az rastlanır” bir proje olarak nitelendiriyorsunuz? Neden bu tanımı kullanıyorsunuz?

Henüz bu olay Türkiye’de yeni olduğu için “az rastlanır” bir proje diye nitelendiriyoruz.. Microsoft büyük bir kurum, gözünü karartıp bu konuda yatırım yapmaya karar verdi. Eminim bu olay 2 ay sonra çok daha yaygınlaşacak. Ortaya örneklerin çıkması, insanların bunları görüp, alışması gerekiyor. Şimdi biz o örnekleri oluşturma aşamasındayız. O yüzden “az rastlanır” bir proje.

KOÇ HOLDİNG’DEKİ PROJE NASIL İŞLEDİ?

Uygulama, sonuç ve maliyet avantajlarıyla yöneticilerin ders çıkaracağı bir şirket örneği var mı?

En önemli örnek Koç Holding... Koç Holding bünyesindeki 130 şirkette uygulamaya başlayan bu sistem, bizim yaptığımız ilk çalışmaya göre yüzde 40’larda bir maliyet avantajı ilk yıllarda getiriyor. Koç Holding şu anda Türkiye’de en kalabalık grup. Türkiye’de şu anda projeler çok yeni. Ama bizim ilk etapta yaptığımız fizibilite çalışmaları gösteriyordu, ki birinci yıl için yüzde 40 maliyet avantajı çok önemli bir şey.

Biz bir modül için 2000 yılında bir şirketimizin fabrikasında 500 kişi için yaptığımız eğitim bedelinin üçte birine, 10 bin kişi için paket ürettik. Onun dışında genelde baktığımız zaman yüzde 40’a varan avantajı birinci yılın sonunda sağlamayı hedefliyoruz.

Bu kafa yapısının değişmesi olayıdır, bu zaman alacak. Ama güzel olan insanların değişikliğe bu kadar açık olmaları,değişik iş yapış tarzına bu kadar açık olmaları, bu kadar kolay adapte olmaları. Beni şaşırtan; “Krizde bu beni kurtaracak bir çözümdür” mantığıyla bakıldı. Başarı hikayelerin ortaya çıkıp da insanların onu görmesi lazım.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz