Bol Bol Öykü Anlatın

İşin özünde “Bir şeyi kırk kere söylerseniz olur” mantığı var. Yönetim uzmanı Jason Jennings, bunu, “Çalışanlarınıza kırk kere hızlısınız derseniz, onlar buna inanmaya başlarlar” diye yorumluyor. A...

1.08.2002 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

İşin özünde “Bir şeyi kırk kere söylerseniz olur” mantığı var. Yönetim uzmanı Jason Jennings, bunu, “Çalışanlarınıza kırk kere hızlısınız derseniz, onlar buna inanmaya başlarlar” diye yorumluyor. Ardından da başarılı şirketlerin ortak özellikleri arasında “Öykü anlatma” yaklaşımının olduğuna dikkat çekiyor. Charles Schwab, Telepizza gibi şirketlerde uygulanan bu yaklaşımda, şirketin geçmiş yıllardaki başarısını ve kuruluş macerasını öyküleştirme yöntemi var.

Yeni ekonominin yaratıcı şirketleri, başarıya ulaşırken, örnek stratejiler de oluşturdular. Bir anlamda kendi yönetim anlayışlarını da yarattılar. Çalışanlarını hissedar yapmaktan giyim kuşama, toplantı yönetiminden müşteri ilişkilerine, kendilerine özgü yaklaşımlar ortaya çıkardılar.

Yönetim danışmanları Jason Jennings ve Laurance Haugton’a göre, bu yönetim yaklaşımının en önemli parçasını da “Öykü anlatmak” oluşturuyor. “Büyük Balık Küçük Balığı Değil, Hızlı Balık Yavaş Balığı Yutarı” adlı kitaplarıyla bütün dikkatleri üzerlerine çeken bu iki yazar, “Öykü anlatma” düşüncesinin arkasındaki nedeni de şöyle anlatır: “Hızlı olmak isteyen şirketlerin karşı karşıya kaldıkları sorunlardan biri de kuruluştaki herkesin aynı biçimde hızlı olmasını sağlamaktır”.

Dede Korkut hikayesi mi?

Halk arasında çok sık söylenen bir deyim vardır: “Bir şeyi kırk kere söylerseniz olur”...  Jason Jennings de aynen böyle düşünüyor. Ona göre, çalışanlarınıza “Kırk kere hızlısınız derseniz, onlar buna inanmaya başlarlar” diyor. Jennings, bunun yolunun da öykü anlatmaktan, şirketin geçmişteki başarılarını çalışanlarla paylaşmaktan geçtiğini söylüyor ve devam ediyor:

“Hızlı şirketleri incelerken yaptığımız bir keşif bizi çok şaşırttı ve sevindirdi: Hızlı şirketler öykü anlatmakta ustalaşmışlardı. Yeni elemanların işe adaptasyonunu hızlandırmak ve hızlı kültürün parçası olmalarını sağlamak için öykülerden yararlanıyorlardı. Öykü anlatmanın en iyi tarafı, yeni elemanlara eğitim sağladığı gibi, öykü anlatan öykücünün gelecekte yapacağı bir işte kendini düşünmesidir.”

Charles Schwab”ın başarısı

Alanında örnek şirketlerden biri olarak kabul edilen menkul kıymet aracı kurumu Charles Schwab’dan Dave Pottruck öykü anlatmayı, hızlı hareket etmenin bir aracı olarak kabul ediyor: “Hızlı büyümemiz nedeniyle, her yönetim toplantısında, katılanların en az yüzde 20’si şirkete veya toplantıya yeni gelmiş olur. Bunların en kısa zamanda hızımıza ayak uydurmasını sağlamak, bizim için bir zorunluluktur.”

Pottruck, bunun için kullanılan taktiği de şöyle anlatıyor: “Toplantımızı şömine başını sahne olarak kullanarak yaparız. Orada sallanan iskemlede yemekten sonra oturup masal anlatıyormuş gibi, herkes sırayla kendi kişisel Schwab deneyimlerini anlatır. Bu öykülerle yenilere kim olduğumuzu, değerlerimizi, amacımızı, ana prensiplerimizi, nereye yöneldiğimizi ve oraya ne hızla gideceğimizi anlatmış oluruz.”

“Öykünün bir parçası olmak”

Jason Jennings, “Öykü anlatın” önerisinde bulunurken, şirketlerin dikkat etmesi gerekenleri de ana başlıklar altında şöyle özetliyor:

*Her işyerinin bir etiği vardır. Ne yazık ki, belli bir etiği veya değerler sistemini kabul eden çoğu şirket bunları bastırmakla işinin tamamlandığını sanır. Oysa bir kuruluşta sürekli olarak kuruluşun özellikleri ve yapısıyla ilgili öykülerin anlatılması, herkesin mevcut hıza ayak uydurmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda dinleyicinin görevini sadece görev olarak görmesini de önler. İnsanlar kendilerini bu öykülerin bir parçası olarak hisseder ve kendi benzer öykülerini yaratmak, kurumsal ideolojiyi kendi öyküleriyle anlatmak isterler.

*Leading Minds, An Anatomy of Leadership adlı kitabında Harvard Üniversitesi profesörlerinden Howord Gardner öykülerin kullanımıyla ilgili şunları söyler:

“Son yıllarda sosyal bilimciler eskiden beri bilinen politik, dinsel ve askeri kişiliklerin ne bildiğini anladılar, öyküler, efsane ve fablar insan ilişkilerini özgün bir biçimde ve büyük bir enerjiyle aktarırlar. Dahası diyebilir ki, özdeşleşilen öyküler, bireyleri düşündüren ve kim olduklarını, nereden geldiklerini ve nereye gittiklerini duyumsamalarını sağlayan anlatırlar, liderin cephaneliğindeki en güçlü silahlarıdır.”

Meksikalı Telepizza’nın stratejisi

Telepizza, Meksika’da doğan, sonra hızla büyüyen, yönetim uzmanlarının örnek gösterdiği bir şirket... Şirketin kurucularından Leo Pujals, yönetimde olduğu dönemde, görüşme ve toplantıların ayrılmaz bir parçası olarak “öyküler” anlatılırdı. Öykülerin sonunda ise şirkete davet ve Telepizza vatandaşı olma çağrısı yapılırdı. Leo Pujals öykü anlatmaya, iyi eleman bulmak ve onları şirkette tutmak konusundaki gizli silahı olarak bakardı:

“Hızlı gidebilmemizi ve bu inanılmaz hızımızı devam ettirmemizi sağlayan, benimle çalışan ve benim hayallerimi paylaşan insanlardır. Eski Romalıların bir kültürü vardı ve nereye giderlerse gitsinler bu kültürü beraberlerinde götürürlerdi. Benim rüyam ise bizimle çalışan herkesi, aynı bilgilere, değerler sistemine, doğrulara ve hızlılığa inanan birer Telepizza vatandaşı yapmaktır.”

Öykü anlatmaya Telepizza’da büyük önem verilir ve yatırımcılara da hikaye anlatılırdı. Jason Jennings, bunlardan birinde Leo Pujals’ın şöyle konuştuğunu analtıyor: “ Şu adamın resmine bakın. Gururlu bir babaya benzeyen bu adam Eduardo Hernandez. Bizde dağıtımcı olarak çalışırken hukuk fakültesini bitirdi. Başarı basamaklarını hızla tırmanarak restoran müdür yardımcısı, restoran müdürü, süpervizör, satış müdürü oldu ve bugün Portekiz’deki restoranlarımızı yönetiyor.”

“Yaşlı gözlerle öykü dinleyin”

Jason Jennings, “Öykü anlatan” şirketlerden birinin de bir medya şirketi olan Clear Channel Communication olduğuna dikkat çekiyor ve şunları söylüyor:

“Bu şirketin ana prensiplerden biri, kendi yağımızla kavrulmaktır. Bunun bir değer ifade etmesi gibi, milyarder Lowry Mays hakkında şirket içinde anlatıla gelen öyküler de değerlendirin iyi birer anlatıcısı olmaktadırlar. Mays eski bir Willy jip kullanmaktadır. Eskilikten dökülen orijinal haki renkte pantolonu ve gömleğini çiftliğinde bir haftadır değiştirmemiştir.

Tüm Clear Channel Communication konferanslarında Mays’in oğulları tarafından babalarının kendi yağıyla kavrulmayı duyduğu inanç üzerine öyküler ve anektodlar anlatılır. Bunların ardından Lowry sahneye gelir ve çok inandırıcı bir dille Clear Channel Communication öyküleri, şirketin alçak gönüllülük temelinde kuruluşu, değerleri, ekonomik geleceklerini bu şirkete bağlamış hissedarların ödüllendirilmesinin önemi üzerine uzun uzun görüşlerini anlatır. Başlangıcından beri şirkette olan kişiler bile kımıldamadan kendisini dinler ve bazen aynı öyküler tekrar tekrar anlatılırken, orada bulunanların birkaçının gözleri nemlenir. Tekrarlar, herkesin öyküyü anlamasını ve Clear Chanel Communication’a ilişkin mesajın alınmasını kolaylaştırır. “
 
“HER İŞİN ÖYKÜLERİ VARDIR”
 
“Herkesin öyküsü vardır ama insanlar öykü anlatmayı unuturlar veya sadece önemli kişilere anlatırlar. Öykü anlatmanın etkili bir taktik olması için, bu öykülerin kurumsallaştırılması, her yeni elemanın oryantasyonunda kullanılması, düzenli aralarla şirketteki herkese anlatılması gerekir.

Liderler hangi öykü ve anektodların amaçlanan mesajı ileteceğine karar vermeli ve buna göre bu öykülerin anlatılması için düzenli toplantılar yapmalıdırlar. Öykü anlatma işinin liderden başlaması, ardından diğerlerinin öykü anlatmaya çağrılması ( Schwab’da yapıldığı gibi) bu taktiği daha yararlı bir hale dönüştürmektedir. Eğer hız amaçlanıyorsa, hız ve Pazar kapma öyküleri anlatılacak ve yüceltilecektir.”

 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz