Internet Devrimi Henüz Başlamadı

Todd Abbott / Cisco Systems Avrupa ve Ortadoğu Başkan Yardımcısı İnternet trafiğinin neredeyse yüzde 80’i Cisco Systems’ın kurmuş olduğu ağlar üzerinden gerçekleşiyor. Şirket bu özelliği ile inte...

1.02.2001 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Todd Abbott / Cisco Systems Avrupa ve Ortadoğu Başkan Yardımcısı

İnternet trafiğinin neredeyse yüzde 80’i Cisco Systems’ın kurmuş olduğu ağlar üzerinden gerçekleşiyor. Şirket bu özelliği ile internet ekonomisinin yön belirleyicileri arasında yer alıyor. Şirketin Avrupa ve Ortadoğu Başkan Yardımcısı Todd Abbott  “Bence internet ekonomisinin algılanış biçimi ve insanların bu ekonomiden beklentileri son altı ay içinde ciddi bir değişime uğradı” diyor. Ona göre internet devrimi de henüz başlamadı. Bunun için belli bir süreç gerekiyor.

Son beş yıl içinde hızla gelişen internet teknolojileri ile birlikte e-business ve elektronik ticaret uygulamaları da iş yaşamının önemli bir parçası halini aldı. Bununla birlikte oluşan yeni ekonomi ya da internet ekonomisi kavramı, eski ekonomiden aldığı güçle her geçen gün daha da genişliyor. Artık ticari faaliyetini internet üzerine taşımayan şirketlere yavaş yavaş geç kalmış damgası yapıştırılıyor.

Bu son derece karmaşık ortamda internet ekonomisinde yerini almak isteyen şirketlere pek çok teknoloji şirketi destek veriyor, çözümler sunuyor. Cisco Systems da bu şirketler arasında bulunuyor. Şirketin uzmanlık alanı ise network sistemleri kurmak üzerine. Bugün internet trafiğinin neredeyse yüzde 80’i Cisco Systems’ın kurmuş olduğu ağlar üzerinden gerçekleşiyor. Merkezi Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan Cisco Systems dünyanın pek çok ülkesinde, özellikle de Türkiye gibi dünya ekonomisinin bir parçası olma yolunda hızla ilerleyen ülkelerde büyük yatırımlar yapıyor.

Todd Abbott, Cisco Systems’ın Avrupa ve Ortadoğu Başkan Yardımcısı. Dünyanın pek çok ülkesinde, önde gelen teknoloji şirketlerinde görev yapan Abbott, 1984 yılında Cisco Systems’a katıldı ve bugüne kadar pek çok birimde görev aldı.

Capital, Todd Abbott ile yaptığı görüşmede internet ekonomisini, şirketlerin bu ekonomiyi algılayış biçimini, elektronik ticaret ve e-business’da dünyanın son durumunu ve Türkiye’nin bu tablo içindeki yerini inceledi. Ayrıca, Abbott Cisco’nun şirketlere sunduğu network çözümlerini ve Cisco Systems’ın geliştirdiği en yeni teknoloji olan AVVID’i de  değerlendirdi.

Türkiye’nin genç ve iyi eğitimli nüfusu ile global ekonomide rekabet etmek üzere hızla geliştiğini belirten Abbott, ülkenin ciddi bir e-business ve elektronik ticaret potansiyeli olduğuna da dikkat çekiyor. Abbott’un sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

İş dünyası yeni ekonomiyi nasıl algılıyor ve yeni ekonomiden beklentileri nedir?

Bence internet ekonomisinin algılanış biçimi ve insanların bu ekonomiden beklentileri son altı ay içinde çok ciddi bir değişime uğradı. Yeni ekonomi öğelerinin dünya borsalarındaki fiyatlarında ve değerlendirmelerinde keskin değişimler yaşandı. Bunun en önemli nedenlerinden bir tanesi, insanların yeni ekonomi denince ilk akıllarına getirdikleri şeyin elektronik ticaret olmasıydı.

Ancak, şimdi anlıyoruz ki, internet ve internet üzerinde dönen network tabanlı uygulamaların tamamı daha çok “business to business” işlemlere dayanıyor. Özellikle verimlilik, işletmelerin ortaklarıyla, büyük müşterileriyle ve çalışanlarıyla iletişim içinde bulunmaları halinde gerçek değerine ulaşabilir. Böylelikle şirketler global ekonomide rekabet edebilecek bir verimlilik değerine sahip olabilirler.

Bu nedenle de yeni ekonomide özellikle “business to business” uygulamalarını destekleyen network hizmetlerini ve çözümlerini sağlayan şirketlere daha çok önem veriliyor. Dolayısıyla da, “business to consumer” çalışan şirketlerin hepsi yeniden değerlendiriliyor. Örneğin dot.com şirketler şu anda bu durumda. Bu şirketlerde kârlılığa çok daha ciddi bir biçimde yoğunlaşmak gerekiyor.

O zaman henüz bir internet devrimi yaşanmadığını söyleyebiliriz...

Tabii bunu söylemek yanlış olmaz. Bence piyasalar da artık henüz bir internet devriminden söz etmek için oldukça erken olduğunu açık ve seçik olarak anladılar. 15-20 yıllık bir devrim sürecinin sadece 5 yılını geride bıraktık ve daha zamana ihtiyacımız var.

Tıpkı endüstri devriminde olduğu gibi, internet devrimi sürecinde iniş ve çıkışlar, çeşitli engebeler olması çok doğaldır ve olacaktır da. Son günlerde bizler de bu iniş çıkışlardan birine şahit oluyoruz. Bunun kısa dönemli bir dalgalanma olduğuna inancımız tam.

Hangi ülkeler ve ekonomiler internet ekonomisine kolayca adapte olabiliyorlar ve bunun nedeni nedir?

Küresel bir perspektiften yaklaşırsak Amerika’nın tartışılmaz lider olduğu ortada. Yeni buluşların çoğu burada gerçekleşiyor. Bu da aslında bir sürpriz değil. Amerika’da biraz düzensizlik hakim, bununla birlikte rekabet ve rekabetin sonucunda da yeni buluşlar ortaya çıkıyor. Rekabetle birlikte piyasaya daha az maliyetli hizmetler sunuluyor. Çok fazla düzenli olan ülkelerde bu kadar güçlü rekabet ve yeni buluşlarla karşılaşmıyoruz. Dolayısıyla da bu ülkelerde sunulan hizmetler çok daha yüksek maliyete sahip oluyor.

Bu açıdan baktığınızda, Amerika Birleşik Devletleri, Hollanda, Almanya, İngiltere, Singapur, Hong Kong ve Kore gibi ülkelerde internet modellerinin çok daha hızlı bir biçimde uyumlaştırıldığını görebilirsiniz.

Önümüzdeki yıllarda internet ekonomisinin, buna bağlantılı olarak da elektronik ticaret ve e-business’ın nasıl gelişeceğini düşünüyorsunuz?

Bence internet ekonomisi öncelikle business to business alanlara odaklanmaya devam edecek. Dolayısıyla da en büyük rekabet bu alanda yaşanacak diye düşünüyorum. Çünkü, business to consumer alanların gelişmesi için, öncelikle ülke nüfusunun belirli bir oranının internet bağlantısına sahip olması gerekecektir. Bu gerçekleşmediği sürece, business to consumer pazarının olanakları her zaman için sınırlı kalacaktır.

Daha çok insanın internet bağlantısına sahip olabilmesi için de iletişim altyapısının yeterli olması, farklı niteliklerde ve fiyatlarda seçenekler sunabilmesi gerekmektedir. Kitleler ancak maddi güçleri yeterse internet bağlantısı sahibi olacaklardır. Bunun da yakın zamanda gerçekleşeceğini düşünüyorum.

Buraya kadar konuştuklarımızdan yola çıkarsak Cisco’nun bahsettiklerimiz üzerindeki rolü nedir? Cisco internet ekonomisine yönelik ne gibi çözümler sunuyor?

Cisco bir işi yürütürken teknolojinin kullanımı anlamında sanırım verilebilecek en iyi örnektir. İnternet tabanlı uygulamalar anlamında bizim yaklaşık 7 tane anahtar modelimiz bulunuyor. Bu modeller sayesinde yılda yaklaşık 850 milyon dolar tasarruf ediyoruz. Buradan tasarruf ettiğimiz miktarı da Ar&Ge, ürün ve teknoloji geliştirme çalışmalarımıza aktarıyoruz. Böylelikle müşterilerimiz için farklı destek modelleri, üretici ortaklarımız ile bağlantı kurmamızı sağlayan farklı modeller geliştirebiliyoruz.

Cisco gerçekten de ürünlerini başından sonuna kadar izleyen çok az şirketten bir tanesidir. Cisco’nun bugün uyguladığı model teknoloji pazarında örnek olarak gösterilir. Tedarik zincirinizi sipariş girişinden başlayıp mühendislik ve tasarım aşamasına kadar bir grup ortak arasında geliştirebilmek, bu ortakları sisteminize bağlayabilmek ve onları kurumunuzun bir birimi ya da bölümü gibi almak, Cisco’ya özel bir durumdur. Bu sayede tedarikçiler hiçbir Cisco çalışanı ile iletişim kurmadan istediğiniz ürünü size gönderebiliyorlar. Örneğin, bugün Cisco’nun müşterilerine gönderdiği ürünlerin yüzde 55’i herhangi bir Cisco çalışanının ona dokunmasına gerek kalmadan yerine ulaştırılır.

Peki böyle bir uygulamanın avantajları ne oluyor?

Tedarikçilerle bu şekilde bir bağlantı oluşturmuş olmamız bize 3-6 ay arasında bir zaman kazandırmış oluyor. Burada, ömrü 12-24 ay arasında değişen ürünler sipariş ettiğinizi düşünürseniz eğer, kazanılan 3-6 ay arası bir zamanın ne kadar önemli olduğunu da daha net olarak görebilirsiniz. Bu sistem müşterilerimizi destekliyor, çalışanlarımıza bilgi sağlıyor, onları tedarikçilere bağlıyor.

Bu anlattığım stratejiyi biz Cisco’da kullanıyoruz ve diğer şirketlerle, sektörlerle de paylaşıyoruz. Onlar da aynı şekilde çalışanları, tedarikçileri ve müşterileri ile bağlantı içinde bulunuyorlar.

Cisco’nun network teknolojileri ve bu alandaki stratejileri nelerdir?

Bildiğiniz gibi Cisco bir teknoloji şirketi ve ana uzmanlık alanı da veri ağları. Buradan yola çıkarak ses ağlarının veri ağları ile birleşmesi ile birlikte geleceğin ağlarının Cisco teknolojileri üzerine temelleneceğini söylemem yanlış olmaz. İnternet trafiğinin yüzde 80’i Cisco ürünleri üzerinden sağlanıyor örneğin. Dolayısıyla biz geniş ağlar inşa etmek ve bunları şekillendirmek konusunda belirli bir bilgi birikimine sahibiz. Bizim teknolojimiz daha çok girişimci müşterilere ve servis sağlayıcılara ses, görüntü ve veri entegrasyonunu sağlamada yardımcı oluyor. Cisco’nun network teknolojileri sayesinde e-learning gibi ses, görüntü ve veri iletimine dayalı uygulamalar sunulabiliyor.

Biz teknolojiyi geliştiriyor ve altyapıyı sağlıyoruz. Böylelikle servis sağlayıcılar hizmet verebiliyorlar, girişimci müşterilerimiz kendi içlerinde işlerini birbirine bağlayabiliyorlar.

İnternet teknolojilerinin iş yaşamı ve günlük yaşam üzerindeki etkileri neler? Cisco tarafından bakıldığında bu etkileri nasıl analiz ediyorsunuz?

Bence internet modelindeki en köklü değişikliklerden bir tanesi, şirket içinde bilginin iletilmesi alanında yaşandı. İnternet aracılığı ile iletilen bilgiler sayesinde şirket ya da şirketin birimleri içinde daha hızlı ve daha iyi kararlar alınıyor ve böylelikle piyasada çok daha rekabetçi bir pozisyona geçilebiliyor. Bu şekilde tedarikçiler verilen bilgi sayesinde beni ve şirketimi daha iyi destekleyebiliyorlar, müşteriler şirketle iletişime geçerken daha yüksek bir pozisyonda bulunduğunu düşünüyor ve daha çok güveniyorlar. Çalışanlarım da son derece hızlı kararlar alabiliyorlar. Dolayısıyla internet teknolojileri sadece network kurmakla kalmıyor iş yapış biçiminizi de değiştiriyor.

Network işi de tedarikçiler ya da müşteriler ile etkileşim halinde bulunulması gereken noktalara bilgiyi çok daha etkin ve verimli bir şekilde iletmeye yöneliktir. Bu nedenle de bence internet modelindeki en köklü değişikliktir.

Cisco bu durumu kendi içinde nasıl değerlendiriyor?

Cisco’nun müşterilerine sağladığı desteğin yaklaşık yüzde 70’i, müşterilerin internet üzerinden bize sorular sorması, veri tabanımızda araştırmalar yaparak kendi sorularının yanıtlarını bulmaları şeklinde gerçekleşir. Müşterilerimiz Cisco’nun destek hattını arayıp ardından hatta bekletilip sorunlarını açıklamayı, çeşitli insanlara aktarılıp tekrar tekrar aynı şeyleri anlatmayı ve yanıt beklemeyi istemiyorlar. Çünkü, bu onlar için ciddi bir vakit kaybı oluyor. Ayrıca kendi araştırmalarını kendileri yaptıklarında, müşterilerimizin bize olan güvenleri artıyor ve onlarla yaptığımız işler de artış gösteriyor.

Aynı durum şirket içinde de geçerli. Satış elemanlarımıza da hangi ürünlerin sattığını, ne gibi indirimler uyguladığımızı bu sistemle iletiyoruz ve dolayısıyla da Cisco’da çalışan herkes şirketin o anki durumunu görebiliyor.

Her an tazelenen bilgiler sayesinde piyasada meydana gelen değişikliklere daha çabuk tepki verebiliyoruz. Oysa geçmişte bir rapor istediğimde ancak iki ay öncesinin raporu bana verilebiliyordu. Piyasa bu kadar hızlı çalışırken 60 gün öncesine dayanan raporlara bakarak nasıl bir karar alabilirim ki? İşte bence internetin sunduğu en büyük hizmetlerden biri de bu. İnternet sayesinde, gerek müşteriler gerekse de tedarikçiler benim şirketim ile çok daha kolay ve çabuk iletişime geçebiliyorlar.

Yeni ekonomi çağında Türkiye’yi nereye koyabiliriz ya da size göre Türkiye’nin yeni ekonomi çağındaki yeri nedir?

Ben ülkeleri 3 gruba ayırıyorum. Birinci grupta Amerika Birleşik Devletleri, Singapur ve İngiltere gibi, dünya lideri ülkeler bulunuyor. İkinci grupta ise ilk grupta yer alan ülkeleri bir an önce yakalamak isteyen, iyi bir ekonomi oluşturmaya çalışan, eğitimli bir teknoloji ve Ar&Ge çalışan kadrosuna sahip olmayı amaçlayan ve küresel ekonominin parçası olma yolunda ilerleyen ülkeler var. Üçüncü ve son grupta ise hala gelişmekte olan ülkeler yer alıyor.

Bence Türkiye inanılmaz parlak bir gelecek vaat ediyor ve bu nedenle de ben Türkiye’nin ikinci grupta yer aldığını düşünüyorum. Ancak Türkiye’nin ilk grupta yer alan ülkelerle rekabet edebilmesi için, bazı ilerlemeler kaydetmesi gerekiyor. Çünkü, internet ekonomisi bize beklemeye tahammülü olmadığını gösterdi. Gerçekten de acaba ne olacak bir göreyim diye beklerseniz sizden önce ve daha hızlı hareket edenleri yakalamanız neredeyse olanaksızdır.

Öyleyse büyümek isteyen ülkelerin öncelikle yapması gerekenler neler?

Ülkeler eğer büyüyüp gelecekte başarılı olmak istiyorlarsa, global ekonomide başarılı olmak zorundadırlar. Bu global ekonomi de ağ şeklinde birbirine bağlanmış bir ekonomidir. Dolayısıyla ikinci ve üçüncü grupta yer alanlar, şirketlerinin ve ülkelerinin bu küresel ve rekabetçi ekonomiye nasıl dahil olabileceğini belirlemek durumundadırlar. Bu ülkeler dünya seviyesinde bir telekomünikasyon altyapısına sahip olmalılar. Buna sahip olmak için de yaratıcılığı körükleyecek ve piyasaya doğru hizmet verecek birimlerin oluşmasına yardımcı olacak bir rekabetin yaratılması gerekiyor. Böylelikle de, şirketlere hem işlevsellik hem de maliyet bakımından küresel olarak rekabet edebilecekleri seviyede bağlantı sağlanabilir.Aynı zamanda, eğer bu şekilde çalışılırsa tüketiciler de ülke piyasasının gelişmesine yardımcı olabilirler.

Türkiye’de tüm bu şartların yerine getirilmesi halinde Türkiye öncü ülkeleri hızlı bir şekilde yakalama şansına ve avantajına sahip olacaktır. Türkiye’nin genç bir nüfusu, iyi bir eğitim sistemi ve yetenekli bir işgücü potansiyeli bulunuyor. Bu işgücü potansiyeli yeni modelleri ve yeni teknolojileri kolayca benimseyebilecek bir yapıdadır. Genç ve iyi eğitimli bir nüfus, eğer doğru şekilde yönlendirilirse, bir ülke için çok büyük bir avantajdır. Gençler fırsatları çok daha rahat görebiliyor ve bu konuda yaratıcı olabiliyorlar.

“AVVID GÖRÜNTÜ, SES VE VERİ TRAFİĞİNİ TEK BİR YERDE BİRLEŞTİRİYOR”

Cisco’nun son ürünü AVVID nedir ve nerelerde kullanılıyor daha çok?

Şirketlerin pek çoğunda birbirinden ayrı ses ve veri ağları bulunuyor. Bu ağların her biri farklı teknolojilerle çalışıyor ve kabloları farklı duvarlardan geçiyor. Ancak, şimdi bu teknolojiler veri altyapıları üzerinde birleştiriliyor. AVVID teknolojisi görüntü, ses ve veri trafiğini tek bir yerde birleştiriyor ve bunların entegrasyonunu sağlıyor. Örneğin çağrı merkezinde çalışan bir kişi bir müşteriden telefon aldığında önündeki ekrana o müşteri ile ilgili bilgiler gelebiliyor.

Ancak, belki müşteri aynı zamanda çağrı merkezinde çalışanlarla video konferans yapmak da isteyebilir. Bunun için web sitesinde dolaşırken örneğin beğendiği bir ürün hakkında daha fazla bilgi almak istediğinde sitede bulunan “konuşmak için dokunun” düğmesine tıklayarak çağrı merkezi yetkilisinden istediği bilgileri alabilir, konuştuğu kişiyi görebilir.

AVVID teknolojisi ile ses, veri ve görüntü arasında ciddi bir entegrasyon sağlanabiliyor. Uzaktan eğitim de aslında iyi bir örnek olarak verilebilir. Çünkü bu tarz eğitimin sağlıklı olarak yapılabilmesi için web üzerinden ses, veri ve görüntünün iletilebilmesi gerekmektedir. Böylelikle eğitim uzaktan da veriliyor olsa interaktif bir hal alacak ve böylece eğitim alan kişinin dikkati dağılmayacaktır.

Cisco büyümekte olan şirketlere ne gibi network çözümleri sunuyor?

Biz network çözümlerini ev ofislerinden tutun da büyük şirketlere kadar her türlü işletmeye sunuyoruz. Ancak biliyoruz ki küçük ve orta ölçekli işletmeler girişimlerin çoğunu oluşturuyor. AVVID uygulamaları en küçük kurumlardan en büyük işletmelere kadar her türlü birimde kullanılabilir.

“FİNANS SEKTÖRÜ TEKNOLOJİYLE DOST”

Cisco olarak Türkiye’de özellikle hangi sektörlere destek sağlıyorsunuz?

Özellikle bir sektör ayrımı yapmıyoruz ve hepsine hizmet veriyoruz. Finans sektöründe geleneksel anlamda ticari şirketlere, üretim ve telekomünikasyon sektörlerine ise özellikle destek sağlıyoruz. Bunun yanında internet bağlantısı sunan servis sağlayıcılar, veri ve ses iletimi konusunda çalışan şirketler de bizim için son derece stratejik bir odak noktası oluşturuyorlar.

Biz finans sektörünün teknolojiye daha kolay uyum sağladığını düşünüyoruz. Çünkü, son derece rekabete yatkın ve içinde teknolojiyi kolay barındırabilen bir sektör. Finans sektöründe sunulan hizmetlerin çoğu bilgisayarlar aracılığıyla yapılıyor ve bu nedenle de bu sektörde çalışanların hepsi bilgisayarı rahatlıkla kullanabiliyor. Dolayısıyla da finans sektörü yeni modelleri ve teknolojiyi ilk olarak alıp kullanabilen sektörlerin başında geliyor.

Bunun yanında eğitim sektöründe de teknoloji oldukça verimli bir biçimde kullanılmaya başlandı. Elektronik eğitim, uzaktan eğitim gibi, seçenekler sunuluyor kullanıcılara. Hükümet de internet teknolojilerine hızla adapte olan ve kullanmaya başlayan bir başka birim olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, teknolojiye ve internet teknolojilerine en hızlı uyum sağlayan sektör yine de servis sağlayıcılar. Çünkü, bu sektör diğer tüm sektörlere bahsettiğimiz teknolojileri sunuyor.

“TÜRKİYE BÖLGENİN GÖZDESİ”

Türkiye’de elektronik ticaretin ve e-business’ın hacmi ve potansiyeli konusunda ne düşünüyorsunuz?

Türkiye’deki elektronik ticaret ve e-business hacmi konusunda tam olarak bir bilgim yok. Ancak bu alanlardaki potansiyeli değerlendirecek olursak, business to business pazarına baktığımızda bence Türkiye’nin dünya çapında birkaç şirketi ve güçlü bir ekonomisi bulunuyor. Bu da Türkiye için oldukça iyi bir fırsat.

Tüketici piyasalarına baktığımızda ise bilgisayar penetrasyonunun ve özellikle de internet bağlantılı bilgisayar penetrasyonunun hızla artırılması gerekiyor. Türkiye’de business to consumer piyasaların gelişmesi öncelikle bu şarta bağlıdır. Böylelikle genç nüfus da internet bağlantısını ve teknolojiyi çok daha rahat kullanır hale gelecektir.

Doğu Avrupa ve Ortadoğu bölgesindeki ülkeler arasında Türkiye’yi nereye koyuyorsunuz?

Son derece samimi olarak söylüyorum ki biz Türkiye’nin tüm bu ülkeler arasında en önemli olanakların temsilcisi olduğunu düşünüyoruz. Türkiye bizim üzerinde en çok yoğunlaştığımız ve yatırımlarımızı hızlandırdığımız bir ülke. Yeni yatırımlarımızla Türk şirketlerinin yeni iş modellerini benimsemelerine yardımcı olmayı amaçlıyoruz. Türkiye’yi Kuveyt ile birlikte değerlendiriyoruz ve ikisinin de global ekonomide yer alabilmek için olumlu çalışmalar içinde olduklarını görebiliyoruz.

“HİNDİSTAN, YAZILIM SEKTÖRÜ ETRAFINDA GELİŞİYOR”

Hindistan’ı da internet teknolojilerine kolay adapte olan ülkeler arasına koyabilir miyiz?

Hindistan, küresel ekonomiye katılabilmek için teknoloji ve daha çok teknolojinin hizmetler alanında uzmanlık geliştirmesi gerektiğini anlamış olan, gelişmekte olan ülke kavramına son derece iyi bir örnek. Yakın geçmişte ülkeler genellikle büyümek adına ihracata dayalı bir ekonomi geliştirebilmek için, nasıl bir üretim tesisi kurmaları gerektiğini düşünüyorlardı.

Günümüzde ihracata dayalı olan bu ekonomi daha çok hizmetler sektöründe, deneyimde ve bilgi sermayesinde odaklanıyor. Hindistan yaklaşık 10 yıl önce bu durumun farkına vardı ve şu anda da eğitim sistemlerine yazılım mühendisliği birimini yerleştirmeye başladılar. Böylelikle yazılım geliştirme alanında inanılmaz bir kaynak birikimine sahip oldular.

Sonuç olarak dünyada yazılım geliştirme işinin büyük bir bölümü Hindistan’da gerçekleştiriliyor. Daha önceleri çalışmak için Hindistan dışına çıkmayı tercih eden yazılım uzmanları son bir ya da bir buçuk yıldır ülkede kalmayı tercih ediyorlar. Bunun nedeni de Hindistan’daki şirketlerin bu kişilere daha önce var olmayan yeni iş olanakları sunmaları. Hindistan son zamanlarda yazılım sektörü etrafında gelişen ciddi bir büyüme ile karşı karşıya. Bu sektör de bilindiği gibi, hizmete dayalı bir sektör olarak öne çıkıyor.


 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz