En kritik terfiler!

14 başarılı profesyonel, kariyerlerinin en kritik terfisini Capital’e anlattı.

1.10.2009 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
En kritik terfiler!
Muhtar Kent, Coca-Cola’da zirveye çıkmak için 20 yıl çalıştı. Bulunduğu noktaya ilerlemesini sağlayan birçok terfi aldı. Ancak üç terfi, yaşamında üç ayrı dönüm noktası oldu.
Bunlardan ilki, 1998 yılında Anadolu Grubu’na katılmasıydı. Efes İçecek Grubu İcra Başkanlığı, ona kariyerinde ilk önemli pencereyi açtı. O dönem Efes İçecek Grubu’nun Londra Borsası’nda halka açılarak 2,5 kat değer kazanmasıyla ilerleyen süreci yöneten Kent, bu başarısıyla dikkatleri üzerine topladı.
2005 yılı da Kent’in hayatına yön veren yeni bir başlangıçtı. O yıl Coca-Cola’dan gelen teklif üzerine Efes’teki görevini bıraktı. Şirketin yeni oluşturduğu Kuzey Asya, Avrasya ve Orta Doğu Grubu’nun başına geldi. Oradaki uygulamaları yükselişinde güçlü bir rüzgar etkisi yarattı.
Yıl 2008’i gösterdiğinde ise Kent, kariyerinin en kritik terfisi olarak nitelendirdiği Coca-Cola CEO’luğuna getirildi. Yeni pozisyonunda, Türk iş dünyasını dünyada en üst noktada temsil eden profesyonel oldu. 31 yıllık kariyer yolculuğunda hedefinin hiçbir zaman CEO’luk olmadığını belirten Kent, her bir terfiyi yeni meydan okumaları görmek ve yeni fırsatları değerlendirmek için kabul ettiğini söylüyor.
Tıpkı Muhtar Kent gibi iş dünyasının başarılı profesyonellerinin hayatlarında da dönüm noktası sayılabilecek terfi anları var. İşte o kritik anları ve hikayelerini derledik.

BASEL KAPILARI AÇTI
Tuygan Göker, uluslararası kariyer basamaklarını tırmanmış en başarılı isimlerden biri. İlaç devi Roche’da 110 ülkeyi kapsayan Orta ve Doğu Avrupa, Ortadoğu, Orta Asya, Afrika ve Hindistan Bölgesi’nin başkanlığını yapıyor. Göker, kariyerinde bu pozisyona ilerlerken çok sayıda terfi aldı. 1989’da Roche’un merkezi Basel’e çağrılması ise onun için uluslararası kariyer kapısını açan dönüm noktası oldu.
1980’li yıllarda Göker, Roche’da dikkat çeken bir isimdi. Medikal bölümde müdürlük yapıyordu. Pazarlamadaki başarısı yönetim tarafından beğeniliyor, uluslararası toplantılarda verdiği öneriler ilgi çekiyordu. Bunlar da Basel’e çağrılmasında etkili oldu. Göker, terfi anında hissettiklerini şöyle paylaşıyor: “Başta biraz tatlı bir korku vardı. Başarabilecek miyim diye düşündüm. Ancak yapılanın en iyisini yapacağım dedim.”
Göker’in Basel’e gidişi kariyerindeki altın basamak oldu. Kısa zamanda şirketin dünyadaki anti-infektif işini yürüten departman onun sorumluluğu altına girdi. Sonraki süreçte de görev kapsamı giderek genişledi. Göker, bu terfinin hayatını nasıl etkilediğini şu sözlerle anlatıyor:
“Ufkumu ve vizyonumu genişletti. Çeşitli ülkelerde gözlemlediğim değişikliklere anında adapte olup performansımın sürekliliğini sağlayabildim.”

PANDIR’IN UNUTMADIĞI TELEFON
Tofaş’ın CEO’su Ali Pandır, kariyerine Koç Holding’de başladı. Koç’un ardından uluslararası bir şirkette çalışmak için 1990’ların başında General Motor’a geçti. 1996’da Singapur’a, Tayland’da yapılacak büyük bir fabrika yatırımının kurucusu olarak gönderildi. Fabrika, 1999’da devreye girdiğinde Pandır da en önemli terfisini alacak ve direktör olacaktı. Ancak Asya krizi patladı. Proje askıya alındı. O noktada Pandır, “Şirkette bana bir yer olacak mı” diye endişe ederken bir taraftan da bir iş bulup geri dönmek için uğraşıyordu. Bu karamsar ortamda hiç beklenmedik bir gelişme oldu. Singapur’da bir gece saat 2’de Pandır’ın telefonu çaldı. Arayan GM’in başkan yardımcısıydı. Sonrasında neler olduğunu Pandır şöyle anlatıyor:
“Şirketin Çin’deki yatırımı için uygun aday aradıklarını ve her danıştıkları kişinin beni önerdiğini söyledi. Görevi kabul edip etmeyeceğimi sordu. ~
Ancak direktör olursam gideceğimi belirttim. Fabrika devreye girince direktör yaparız dediyse de kabul etmedim. Arayacağını söyleyerek kapattı. Birkaç günlük heyecanlı bekleyişten sonra yine bir gece sabaha karşı telefon çaldı. Terfi etmiştim.”
Bu terfiyle Pandır’ın üst düzey yöneticilik kariyeri başladı. GM’in Çin’deki bütün ticaretini üzerinden yürüteceği şirketi oluşturarak, 2 yıl genel müdürlüğünü yaptı.

10 YILDA TEPEYE ÇIKTI
Sarkuysan Genel Müdürü Hayrettin Çaycı, iş hayatında sırasıyla mühendis, şef ve genel müdür yardımcısı pozisyonlarında çalıştı. Neredeyse tüm hiyerarşi kademelerini tırmanarak en üst basamağa geldi. Çaycı, geriye dönüp baktığında en heyecan veren terfisinin, 1984 sonunda genel müdürlüğe atanması olduğunu belirtiyor. “O dönem genel müdür teknik yardımcısıydım. Geceli gündüzlü çalıştığım 10 yılın ardından bu göreve uygun görülmem, kariyerimde bir dönüm noktası oldu” diye konuşuyor.
Sadece terfi değil, terfinin ilan edildiği an da Çaycı için oldukça anlamlı. O anı şöyle anlatıyor: “Terfim, üretime geçiş yıldönümü törenimizde rahmetli başkanımız Cihan Bektaş’ın yaptığı açılış konuşmasında anons edildi. O anda yıllardır omuz omuza çalıştığım, sevgili işçilerimizin dakikalarca süren büyük sevinç gösterilerine, gözyaşlarımla şahit olmak hayatımın en duygusal anlarındandı.”
Çaycı, genel müdürlüğün kendisine çok yönlü düşünebilme becerisi kazandırdığını söylüyor ardından da ekliyor: “Bu görevle birlikte daha hoşgörülü oldum. Olayları geniş bir açıdan irdeleme özelliğim gelişti.”

KARİYER DEĞİŞTİREN TEKLİF
Ahmet Paksoy, başlangıçta kendine akademik bir kariyer çizmişti. İTÜ’de Gemi İnşa ve Makine Mühendisliği okuduktan sonra İstanbul Üniversitesi’nde öğretim üyeliği ve anabilim dalı başkanlığı görevinde bulundu. Yürüttüğü projeler nedeniyle Türkiye Denizcilik İşletmeleri Yönetim Kurulu’nda kendisine görev teklif edilmesi ise Paksoy’un yaşamında önemli bir kırılma anı oldu. O teklifi heyecan verici olarak tanımlayan Paksoy, “Bu başlangıç, teoriyi ve pratiği buluşma noktasına dönüştüren İDO Genel Müdürlüğü’nün ön tecrübe aşamasıydı. Bu açıdan bu tecrübemi, iş hayatımdaki dönüm noktası ve en önemli terfi olarak görüyorum” diyor.
Bu pozisyonda çok çalıştığını belirten Paksoy, yaptıklarını da şöyle paylaşıyor:
“O dönemde Şehir Hatları ve İDO ayrı iki yapıydı. Şehir Hatları gibi dev bir işletmenin eksik ve atıl yanları ile pozitif işlevlerini gözlemleme fırsatı buldum. Kuşkusuz o günkü İDO için de aynı durum geçerliydi. İşte bu noktadaki tecrübelerim bana İDO Genel Müdürlüğü’nde büyük bir açılım sağladı. TDİ’de kafamızda şekillenen projeler, İDO Genel Müdürlüğü’nde hayata geçti. Nitekim Şehit Hatları gibi köklü ve dev bir yapının, İDO ile birleşerek tek bir çatı altında İstanbullulara entegre hizmet vermesi de buradaki yoğun çalışmanın ürünüdür.”

BİR TERFİNİN ZİNCİRLEME ETKİSİ
Bugün Ulkar Holding’de CEO koltuğunda oturan Ahmet Ünlü, iş hayatının en önemli terfisini mesleğinin ilk yıllarında aldı. 1989’da başka bir holdingin ilaç şirketinde çalışırken satış ve pazarlama müdür yardımcılığına atanması, kariyerinde parlak bir başlangıç oldu.
Bu atamanın kendisini oldukça heyecanlandırdığını belirten Ünlü, “1989 Aralık ayıydı. 1989 yılı başında, yine bu ilaç şirketinde saha satış sorumlusu olarak çalışırken aynı gruptaki kozmetik şirketine satış ve pazarlama şefi olarak atanmıştım. ~
Çok başarılı bir yıl geçirince bir yıl sonra aynı ilaç şirketine satış ve pazarlama müdür yardımcısı olarak geri döndüm” sözleriyle o dönem yaşadıklarını anlatıyor. Terfiyle birlikte kendine güveninin oldukça arttığını ifade eden Ünlü, yeni görevinde sadece işi değil müşterileri yönetmeyi de öğrenme fırsatı yakaladı. Hayatını değiştiren terfinin, kendisine diğer getirilerini de şöyle özetliyor:
“Bu terfi ilaç sanayinde tanınmamı ve ilerlememi sağladı. Hatta 2009 itibarıyla Nobel’inde bağlı olduğu Ulkar Holding CEO’luğu görevlerine gelmem, o terfinin açtığı fırsatların sunucu diye düşünüyorum.”

27 YAŞINDA CFO OLUNCA!
Erdem Koçak, 1983 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde akademik kadroda yer alıyordu. Ancak aynı yıl akademisyenliği bırakıp Henkel’de profesyonel olarak çalışma kararı aldı. Kurumda ilk görevi, planlama ve kontrol bölümünün yöneticiliğiydi. Burada 3 yıl çalıştı. 1987’ye gelindiğinde ise 27 yaşındaki Koçak’a bambaşka bir iş teklif edildi. Şirketin genel işleyişini bilen ve daha geniş çerçeveden bakabilen bir mali işler bölümü yöneticisine ihtiyaç duyuluyordu. O dönemki üst yönetim, Koçak’ın bu özelliğe sahip olduğunu düşünerek, bu alanda profesyonel tecrübesi olmayan birini, belki de risk alarak o pozisyona getirdi. O güne kadar tek başına çalıştığını ve terfinin kendisine yeni bir alanı detaylarıyla öğrenme şansı sunduğunu belirten Koçak, “Geniş bir organizasyonda yönetime gelince insan yönetimi ile ilgili paha biçilmez tecrübeler edindim” diyor.
Bu terfi ile yönettiği bölümün açık ara en genci olduğunu da kaydeden Koçak, genç yaşta edindiği tecrübenin kendisi için çok verimli olduğunu da şu sözlerle ifade ediyor:
“Yaptığım birçok hatayla birlikte tecrübenin ne kadar değerli olduğunu yaşayarak öğrendim.”

COCA-COLA’YI SOVYETLER’E YAYDI
Coca Cola İçecek CEO’su Michael O’Neil için kariyerinin en heyecan verici terfisi, Coca-Cola Avrasya Bölge Direktörü olmasıydı. 1991’de bölge müdür yardımcısıyken bu göreve getirilen O’Neil, terfinin kendisi için neden önemli olduğunu şöyle anlatıyor:
“Önemliydi, çünkü tıpkı bir çiftçinin yıllarca meyve verecek ağaçları dikmesi gibi yeni bir işe başlamak için büyük bir fırsattı. Başka bir ifadeyle Coca-Cola’yı eski Sovyetler Birliği olan yeni bir coğrafyada kurmanın ilk adımlarını atıyordum. Ayrıca bu terfi 3 önemli sinyal veriyordu. Birincisi, o zamanlar çalıştığım şirketim The Coca-Cola Company, Avrasya bölgesine yapacağı yatırımı çok ciddiye alıyordu. İkincisi, şirket benim bu işi başaracak en yetkin ve doğru kişi olduğumdan emindi. Son olarak çok zorlu ekonomik göstergelere rağmen böyle bir yatırımın başarılı olması için gereken altyapıyı ve ekibi kurmak için iyi bir fırsat oluşturuyordu.”
O’Neil, yeni görevinde mücadele etmenin farklı anlamlarını öğrendi. Kariyerinde kendisine yol gösterecek prensiplerini sağlamlaştırdı. Amacına ulaşmasını önleyecek zorlukların her zaman olduğunu net şekilde gördüğünü belirten O’Neil, “Eğer dirayetli ve odaklı olursanız her zaman bu engelleri aşacak bir yol bulursunuz” diye konuşuyor.

EN GÖZDE ÜLKEYE KRİTİK ATAMA
Unilever’in Çin operasyonundan sorumlu başkanı Mehmet Altınok için kariyerinin en önemli adımı, bu yılın başında bugünkü pozisyonuna getirilmesi oldu. Yeni işini öğrendiğinde Unilever Türkiye Satış ve Müşteri Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Altınok, bu atama sayesinde birçok fırsat yakaladığını belirtiyor. ~
Bu fırsatları da şöyle anlatıyor:
“Hem dünyada bütün şirketlerin en gözde hedefi olan bir ülkede çalışma fırsatı yakaladım hem Unilever’in ilk 100 yöneticisi arasına katıldım. Unilever Çin, Unilever’in yatırımları açısından yüksek değerlere sahip. Bu dinamikleri yakından takip etmenin ve yönetmenin heyecan verici olduğunu düşünüyorum” diyor.
Altınok’a göre bu terfiyi almasında, Türkiye gibi hızlı değişen ve büyüyen bir ülkede yönetici olması önemli rol oynadı. Satış ve pazarlama alanında ciddi bir birikime sahip olmasının da yükselmesinde etkili olduğunu ifade eden Altınok, “Daha önce farklı ülkelerde üstlendiğim görevleri başarıyla tamamlamam bu kritik pozisyona getirilmemi sağladı” diye konuşuyor.

ABD TERFİSİYLE GELEN FIRSATLAR
Birçok yönetici gibi Yıldız Ambalaj ve Bilişim Grubu Başkanı Dr. Cahit Paksoy’un hayatını değiştiren terfi de bir yurtdışı görevi. 1993’te henüz 33 yaşındayken DB Deniz Nakliyatı adlı şirkette ikmal dairesi başkanlığı yapan Paksoy, üst yönetimin kararıyla şirketin Amerika temsilciliğine atandı. Aslında o dönemde terfi açısından kendisine 2 opsiyon sunulduğunu belirten Paksoy, bu opsiyonları ve kararını nasıl verdiğini şöyle anlatıyor:
“Yönetim, son 2 yıllık performansım sonucunda bana genel müdür yardımcılığı ya da Amerika Kıta Temsilciliği pozisyonlarını önerdi. Ben Amerika’ya gitmeyi seçtim.”
Kariyerinin henüz başlangıç aşamasında bu terfiyle başarının ödüllendirileceğine olan inancının sağlamlaştığını ifade eden Paksoy, o gün bugündür işini damarlarında hissetmenin ana düsturu haline geldiğini söylüyor. Yeni pozisyonunun kendisine ve bugünkü bulunduğu noktaya katkısına ilişkin olarak da “Çok genç yaşta önemli bir göreve gelmek motivasyonun yanı sıra ağır bir sorumluluk da yükledi. Daha çok çalıştım ve o yıllarda öğrendiklerim, sonraki yıllarda iş hayatıma önemli katkılar sağladı. Elbette uluslararası bir görev üstlenmiş olmam da yeni dünyaya açılmam ve vizyonumu geliştirmem için de büyük fırsatlar getirdi.”

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz