Adam Grant, günümüzün önde gelen yönetim
düşünürlerinden biri. Son kitabı “Originals: How
Non Conformists Move the World” (Orijinaller:
Ezber-Bozanlar Dünyayı Nasıl Değiştirdi?) ile
tüm dikkatleri üzerine çeken Grant, bu çalışmasında
çok çarpıcı saptamalarda bulunuyor. Örneğin
sanılanın aksine dünyayı değiştirebilecek
kapasitedeki orijinallerin genç, korkusuz, ko-
A laylıkla risk alan ve bir fikirden
diğerine atlayan kişilerden çok
yaptıkları işleri erteleyen, şüpheli
kişiler olduğunu söylüyor. Hatta
Grant’e göre orijinaller, akranlarına
göre çok daha fazla sayıda
kötü fikre sahip olmalarına karşın,
kusurlarını her zaman olumlu bir özelliğe dönüştürmeyi başarıyor. Örneğin işleri
ertelemeleri onların daha aykırı düşüncelere
karşı açık olmalarına, aynı zamanda işi geliştirmek
için kendilerine daha fazla zaman tanımalarına
neden oluyor.
Orijinalliğin önündeki en büyük engellerden
birinin grup düşüncesi olduğuna da dikkat
çeken Grant, bu noktada da şirketlere,
“İşe alımları kültürel uyuma
bakarak yapmayı durdurun”
diyor. Gerekçesini de “Bu şekilde
yapılan işe alımlar grup düşüncesini
besliyor. Kültürel olarak uyum
gösterecek kişileri aramak yerine,
kültürünüzde eksik olanın ne olduğunu
sorgulayın ve bu eksikliği
giderecek kişileri seçin” sözleriyle
açıklıyor.
Adam Grant, 2017 yılı başında
Modus Kitap tarafından yayınlanacak
kitabıyla Türkiye’de okuyucularıyla
buluşmadan önce ilk kez Capital’e konuştu.
Orijinalliğin başarıya etkilerini anlattı. Bu
noktada girişimcilerin, liderlerin ve şirketlerin
nasıl davranmaları gerektiğine dair kritik tavsiyelerde
bulundu:
* Öncelikle orijinallik ve yaratıcılık arasındaki
fark nedir?
Yaratıcılık genel olarak alışılmadık
ve yararlı fikirler ortaya
çıkarmaktır. Orijinallik ise bu fikirlerin
hayat bulması için girişimde
bulunmaktır.
* Peki sizi “Originals: How Non
Conformists Move the World” (Orijinaller:
Ezber-Bozanlar Dünyayı
Nasıl Değiştirdi?) adlı kitabı yazmaya
iten nedenler nelerdi? Özellikle
ne ilham verdi?
Yaratıcı fikirlerin nasıl ortaya
konulabileceğiyle ilgili birçok kitap
var, fakat ilginçtir sadece bunlardan birkaçı iyi bir fikir bulduğunuzda ne yapacağınızı
anlatır. Sıklıkla öğrencilerden düşüncelerini
nasıl çekinmeden ortaya koyabileceklerine, liderlerden
de grup düşünceleriyle nasıl mücadele
edeceklerine yönelik sorular alıyordum.
Birkaç yılımı bireylerin düşüncelerini nasıl ortaya
koyabilecekleri, liderlerin de yenilikçilik ve
değişimi nasıl destekleyebileceklerine dair çalışmalar
yaparak geçirdim. Bu konularda bizzat
çaba harcamış birisi olarak, öğrendiklerimi paylaşma
zamanının geldiğine karar verdim.
* “Orijinaller”de tam olarak ortaya koymak
istediğiniz temel tez nedir?
Biz orijinal insanların tümüyle özgüvenli
ve muhteşem fikirlere sahip öncüler olduklarını
varsayarız. Bununla birlikte girişimcilerden mucitlere,
sanatçılardan müzisyenlere farklı alanlarda
faaliyet gösteren orijinaller üzerinde yaptığım
çalışmada, onların sık sık yapacakları işleri ertelediği
ortaya çıktı. Bu kişiler fazlasıyla şüphe ve
korku içinde oluyor. Aslına bakılırsa akranlarına
göre daha fazla sayıda kötü fikre sahipler. Bununla
birlikte bu kusurlarını her zaman olumlu
bir özelliğe dönüştürmenin bir yolunu buluyorlar.
* Siz kendi orijinalliğiniz için en büyük engelin
fikir üretmek değil, onları seçmek olduğunu
söylüyorsunuz. En doğru ve işe yarar fikri
seçme konusunda nasıl hareket etmeli?
Yöneticiler çoğu zaman fikirleri değerlendirme
konusunda zayıf. Bunun nedeni de fazlasıyla
risklerden kaçınma eğiliminde olmaları.
Araştırmalar, iş arkadaşlarının ve yaratıcıların bu
hataları daha az yaptığını ileri sürüyor. Bu kişiler fikirlerle aralarındaki mesafeden dolayı bize
dürüst bir şekilde hangi fikrin hayata geçmeye
değeceğini söyleyebiliyor. Ayrıca sıra dışı fikirlerdeki
potansiyeli görme konusunda daha açık
fikirliler. Fikir seçimi sürecinde yöneticilerin
kapı bekçiliği yapmasına izin vermek yerine yaratıcı
çalışanları bu sürece daha fazla dahil edebilmeliyiz.
Aynı zamanda yöneticilere, başkalarının
fikirlerini değerlendirmeden, yeni fikirlere
daha açık olmaları konusunda yardımcı olabiliriz.
Örneğin kendi fikirlerine dair 5 dakikalık bir
beyin fırtınası yapabilmeliler. Justin Berg adında
eski bir öğrencim, bu uygulamanın yöneticilerin
bakış açısını değiştirdiğini ispatlamıştı. Yani
5 dakikalık bir beyin fırtınası bile bir yöneticinin
daha çok “hayır” demek için neden arayan değerlendirmeci
bir bakış açısından, “evet” demek
için neden arayan yani daha yaratıcı bir bakış
açısına yönelmesini sağlıyor.