Çalışanı İyi Olanlar Ayakta Kalabilecek

Partha Gosh, dünyanın önde gelen yönetim uzmanlarından. McKinsey’in eski ortaklarından ve kurumsal yönetimdeki çalışmalarıyla tanınıyor. “İyi yönetimin, şirketlerin karına da olumlu kat...

1.06.2004 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Partha Gosh, dünyanın önde gelen yönetim uzmanlarından. McKinsey’in eski ortaklarından ve kurumsal yönetimdeki çalışmalarıyla tanınıyor. “İyi yönetimin, şirketlerin karına da olumlu katkı” yapacağını ileri  sürüyor. Gosh, “İyi yönetim karlılığı getirir. Bilançonuzda herhangi bir hilekarlık yapmanız gerekmez. Paydaşlarınıza iyi görünürsünüz, yalan söylemek zorunda kalmazsınız. Böylece herkes size güvenir” diyor. Ona göre, gelecekte iyi yönetimin yolu da “çalışanların şirkete güvenmesinden” geçecek. Çalışanlarının gözünde iyi olan şirketler ayakta kalacak.  
 
Partha Gosh, kurumsal yönetim konusunda uzman isimlerden biri. 25 yılı aşkın süredir şirketlere ve hükümetlere kurumsal yönetim konusunda danışmanlık veriyor. Bir dönem Mc Kinsey’nin de ortakları arasında yer alan Gorsh, Türkiye’de de önemli firmalarla çalışmış bir isim. Kurumsal yönetim konusuna farklı bakış açısıyla tanınıyor.  
 
Ona göre kurumsal yönetimin temelinde güven unsuru yatıyor. Bu anlamda başarılı çok şirket olmadığını söylüyor. Bölgesel olarak İngiltere’nin başarılı şirket örneklerini barındırdığını düşünüyor. GM, Ford, Chrysler ve Renault gibi dünya şirketlerini kurumsal yönetim açısından yetersiz bulan Gorsh, bu şirketlerin yenilikçi olmamalarının sorun yarattığını söylüyor. Kurumsal yönetimde başarılı bir şirket olabilmek için sürdürülebilir bir yapının oluşturulması gerektiğine değiniyor. Bu anlamda Microsoft gibi genç şirketlere başarılı demek için erken olduğunu düşünüyor.  
 
Gorsh’un şirket yönetim kurullarıyla ilgili de ilginç görüşleri var. Ona göre, günümüzde yönetim kurulu üyeleri patrona yakınlıklarıyla seçiliyor. Kendi deyimiyle 65-70 yaşlarındaki üyeler ayda bir ya da iki kez toplanıp kararlar alıyorlar. Şirketlerde meydana gelecek herhangi bir sorunda da en son bu kişilerin sorumlu tutulduğunu söyleyen Gorsh, gelecekte bu durumun değişeceğini söylüyor ve şöyle devam ediyor: “ İlerde kararları verenlerin şirketin sorunlarından sorumlu tutulacağını düşünüyorum. Şu anda ise alt seviyelerdeki insanlar şirketlerdeki sorunların sonucuna katlanmak zorunda kalıyor. Yönetim kurulundaki insanlarında işe alınma ve işten çıkarılma prosedürleri olmalı. Gelecekte bunun olacağını düşünüyorum”  
 
Gorsh’la kurumsal yönetimin dinamiklerini, bu anlamda başarılı ve başarısız şirket örneklerini konuştuk.  
 
Kurumsal yönetimde hangi ülkeler başı çekiyor?  
 
Her ülkenin kültürüne göre kurumsal yönetime bakış açısı değişiklik içeriyor. Amerika’daki şirketler ve büyüklükleri düşünüldüğünde, buradaki şirketlerin ilerde oldukları gözleniyor. Yine de kendi tecrübelerime dayanarak İngiltere’nin kurumsal yönetimde önemli gelişmeler kaydettiğini söyleyebilirim. İngiltere’deki şirketlerin yönetim kuruluna baktığımız zaman, dışardan bağımsız üyelerin oluşturduğu yapılar göze çarpıyor.  
 
Ayrıca İngiliz şirketlerinin çoğu uzun bir geçmişe sahip. Bu özellikler bu lokasyondaki firmaların çoğunun kurumsal yönetim konusunda güçlü olmasını sağlıyor. Japonya’da da yapılan çalışmalar var. Burada da ilerleme kaydedildiğini söyleyebiliriz. En önemlisi son yıllarda hangi bölgede olursa olsun tüm şirketlerin kurumsal yönetime merakı arttı.  
 
Kurumsal yönetime olan ilginin artmasını neye bağlıyorsunuz?  
 
Şirketler artık kurumsal yönetimin somut getirilerinin farkına varmaya başladı. Bu yöntemi iyi özümsemiş bir şirket tüm iş paydaşlarının gözünde farklı bir konumda yer alıyor. En önemlisi bu tür şirketlere müşteriler, tedarikçiler, ortaklar ve çalışanlar daha fazla güven duyuyor.  
 
Dünyada hangi firmaların kurumsal yönetim konusunda iyi olduğunu düşünüyorsunuz?  
 
Aslında kurumsal yönetimin mükemmel uygulandığı bir model yok. Sonuçta her şirket bu alanda deney yapıyor diyebiliriz. Yine de önemli ilerlemeler kaydetmiş şirketler de var. Örneğin, GE, bu konudaki çalışmalarıyla tanınmış bir şirket. 3M ve IBM’i de kurumsal yönetim alanında ilerlemiş örnekler arasında göstermek mümkün.  
 
Bu şirketlerin ortak özelliği liderlerinin güçlü olması. Bu liderler her zaman iş hayatı için örnek oluşturdular. Bu şirketlerin kendi iş süreçlerinde dengeli bir yapı kurabilmiş olması da önemli bir etken. İnsan kaynakları, muhasebe, müşteri memnuniyeti gibi konularda çalışmalarıyla tanınıyorlar.  
 
Ayrıca her biri karlı işlerin içinde yer alıyor. İnsanlar bu şirketlerde çalışmak için can atıyor. Bu da o şirkete olan güveni gösteriyor. Uzun soluklu şirketler olması ve sürdürülebilirlik de önemli. Sonuçta, bu şirketler kısa süredir piyasada değil. Uzun yıllardır başarılarını farklı alanlarda sürdürebilmiş örnekler bunlar.  
 
Genç ama bu alanda başarılı olmuş şirketler yok mu sizce?  
 
Aslında başarılı olmuş şirketler var. Sadece genç olduklarından dolayı ileriki dönemlerini bilmediğimiz örnekler bunlar. Bu nedenle ben Microsoft’u henüz bu kategoriye sokmuyorum. Sonuçta hala çok genç. Belirli kriterleri oturtup oturtmadığını anlamak için zaman gerekli. Bill Gates çok iyi bir lider, çıkarttıkları ürünler oldukça yaratıcı. Müşterilerin ne istediklerini takip edebiliyorlar. Yine de çok genç bir şirket, sürdürülebilir olabilir mi bilmiyorum.  
 
Türkiye’yle ilgili de çalışmalarınız olduğu biliniyor. Türkiye’de kurumsal yönetim anlamında ön plana çıkan örnek şirketler var mı?  
 
Eczacıbaşı Holding kurumsal yönetim alanında önemli çalışmalar yaptı. Holding’in yönetimsel anlamda da önemli başarıları var. En önemlisi kurumsal yönetim kültürü şirket içinde her kademeye yayılabilmiş. Eczacıbaşı’nda şirketin en alt kademesinden en üstüne kadar herkesin işleri doğru yapmak için bir çabası var. İşin başındaki kişiler çalışanlarına oldukça yakın davranıyorlar. Çalışanlarına bir şeyleri direktifle yaptırmaktan çok, onlara kültürü veriyorlar. Bu da kültürün devamlılığını sağlıyor.  Bu oldukça önemli bir fark. Bu iyi bir liderlik örneği.  
 
Ben Türkiye’de çok fazla şirketle çalışmadım. Her şirketin de bu alanda iyi olduğunu söylemek yanlış olur. Yine de dışarıda baktığım zaman Eczacıbaşı’na ek olarak Turkcell, Borusan ve Beko gibi şirketlerin iyi modeller oluşturduklarını düşünüyorum.    
 
Bu anlamda başarısız örnekler hangileri?  
 
GM, Ford, Chrysler, Siemens, Daimler Benz, Renault, Fiat gibi şirketlerin bu alanda biraz geride kaldıklarını düşünüyorum. Sonuçta bu şirketlerin her biri büyük ve önemli firmalar. Dikkat ederseniz, verdiğim örneklerin çoğu otomotiv sektöründen. Bunun en önemli nedeni otomotiv sektörünün yapısında bir değişiklik olması. Artık her arabanın içinde elektronik araçlara sıklıkla rastlanıyor. Bu nedenle şirketlerin başındaki kişilerin otomotiv şirketlerini mühendis yapısıyla değil de, elektronikçi mantığıyla yönetmeleri gerekiyor. Mekanik düşünce yapısı bu sektör için artık geride kaldı. Bu örneklerin pek çoğu piyasada fark yaratamıyorlar. Bütün arabalar artık birbirine benzemeye başladı.  
 
Kurumsallaşmanın en önemli dinamiklerinden bir tanesi de fark yaratabilecek mantığa sahip olmaktır. Bazı sektörler dışardan içeriye doğru bir bakış istiyor. Otomotiv sektörü de bence bu durumda. Bu saydığım şirketlerin liderlerinin olmaları gerektiği gibi rekabetçi ve keskin olmadığını düşünüyorum.    
 
Yine de istisnalar da var. Toyata ve Honda mesela… Pazar payını sürekli artırmaya devam eden örnekler. Bunun en önemli nedeni her iki şirketin de kurcularının belirgin kurallarını izlemeye devam etmeleri. Bunun yanında çok da esnek yapıları var. Her lokasyon için ayrı ürün ortaya çıkarabiliyorlar. Bu esneklikte bu örneklerin kurumsal alandaki başarısını gösteriyor.  
 
Kurumsal yönetimin şirketlere somut getirisi nedir?  
 
Kurumsal yönetim bundan 10 yıl öncesine göre çok daha önemli bir kavram. Artık her sektör için işlerin yaşam süresi kısaldı. Eskiden iyi bir fikriniz varsa, işinizi kurar, süreçlerinizi oturtur ve en azından 25 yıl iş dünyasında sorunsuz devam ederdiniz. Bugün ise iyi bir fikriniz varsa, başlangıçta para kazanırsınız. Sürdürülebilir olmak içinse başka kriterlerinizin olması gerekir.  
 
Günümüz dünyasında sürekli yeni şeyler denemek durumundasınız. Kısa yaşam döngüsü tehdidi altında, günün sonunda sizi ayakta tutan imajınızdır. Bu imaj da kurumsal yönetiminizin ne kadar sağlıklı olduğuyla bağlantılı. Müşterileriniz, ortaklarınız, tedarikçileriniz hepsi bu imaja bakar. “Bu şirketle çalışmak istiyor muyum?” diye kendilerine sorarlar. Bu sorunun cevabı ise sizin kurumsal yönetim alanında yaptığınız çalışmalardır.  
Bu duruma sadece şirketler bazında bakmamak lazım.  
 
Örneğin şu anda Irak’ta, Amerika’nın başına gelenler. Sonuçta bu işin başında üç dört kişi olsa da Irak’taki durum tüm Amerika’nın imajını etkiledi. Aynı şey şirketler için de geçerli. İçerdeki tek bir birey hata yapar, ama bunun belki de bütün firmayı etkileyebilir. Bence kurumsal yönetim şirket içindeki bütün süreçlerin doğru yapıldığıyla ilgili bir sigorta.  
 
Gelecekte de bu kriterlerin öneminin bu derece devam edeceğini düşünüyor musunuz?  
 
Bu kriterler hiçbir zaman değişmez. Sadece önem sıraları değişebilir. Şu anda bu kriterler önemli.  
 
Gelecekte hangileri ön plana çıkacak peki?  
 
Gelecekte önemli olan şey, müşteriden bile önce, şirket çalışanlarının şirkete güvenmesi olacak. İnsanların yetenekleri çok önemli bir hal alacak. İleri teknoloji, yüksek IQ ve yüksek iş yapış biçimlerini doğurdu. Yöneticiler de bu yüksek teknolojik yapıya uyum sağladılar. Çok çalışan, duyarlı, pozitif ve yüksek enerjili insanlar yaratıldı.  
 
İlerde çalışanlarının gözünde iyi gözüken firmaların ayakta kalacağını göreceğiz. Eğer iyi çalışanlarınız varsa, o zaman hedeflerinize daha kolay ulaşırsınız. Artık çalışanların iyi görünmesini sağlamak yeterli değil, çalışanlarınız gerçekten iyi olmalı.  
 
Bu da karlılığı getirir. Eğer karlı bir şirketseniz bilançonuz gayet iyi gözükür. Bilançonuzda herhangi bir hilekarlık yapmanız gerekmez. Eğer iyi yönetim varsa, paydaşlarınıza iyi gözükürsünüz. Yalan söylemek zorunda kalmazsınız. Günün sonunda gerçek ve dürüst olmanız gerekir. Böylece herkes size güvenir.  
 
Kurumsal yönetimin kuralları çerçevesinde yönetim kurulu, patron ve CEO arasındaki ilişkinin nasıl dengelenmesi gerekiyor?  
 
Şirketin sahibinin limitlerini bilmesi gerekiyor. Kurumsallaşmak için özelleştirmenin iyi bir yol olacağı söylenir. Ben her şirketin hemen özelleştirilmesinden yana değilim. Hisse senedi piyasaları bazen komik işliyor. Özelleştirilen şirketlerin görevi hisse fiyatlarını belirli bir yükseklikte tutmak. Bazen bu fiyatların üstünde çok da fazla kontrolünüz olamayabiliyor. Burada anahtar nokta, kişinin kendisinin değerlendirilmesine izin vermesi. İyi bir girişimci kendisinin de hata yapabileceğini kabul etmeli.  
 
Genellikle iş sahipleri buna pek yanaşmıyorlar. Sonuçta bir şirketin içindeki kişilerin kendi görevlerini iyi ayarması gerekir. Yatırımcı tabiki parasının nasıl kullanıldığıyla ilgilenir. CEO ise diğerlerine liderlik etmek için uğraşır. Sonuçta parası olan kişinin iyi bir lider olması gerekmez. Bu ayrı bir yetenektir. Sonuçta girişimci bundan 10 yıl önce işi kurmuş olabilir. Yine de bu işi şu anda sürdürebilecek yeteneğe sahip olduğu anlamına gelmez. Bu nedenle şirketlerde yönetim kurullarının kritik önemi vardır. Yönetim kurulu patronun işleri nasıl yönlendirdiğine bakar, performansını ölçer. Bu nedenle dışardan gelen yönetim kurulu üyelerinin ve danışmanların çok önemli bir rol oynadığını düşünüyorum.  
 
“YÖNETİM KURULU PROFİLİNDE SORUN VAR”  
 
Yönetim kurulunun kurumsal yönetimdeki rolü nedir? Bu anlamda yeni trendler var mı?  
 
Seçimde Sorun Var  
 
Amerika’da ve İngiltere’de yönetim kurulları seçiminde tipik bir tarz var. Kurul üyelerinin seçilme nedeni, patronla yakın olmalarına bağlı. Bu nedenle “Bu adamı seviyorum, bu nedenle yönetim kurulunda yer alsın” gibi yaklaşımlar olabiliyor. Entelektüel kapasite, yeterli deneyim gibi kriterler düşünülmeden yönetim kurulu üyeleri seçilebiliyor. Tecrübelerime dayanarak pek çok şirkette yönetim kurulunun pasif bir rol oynadığını söyleyebilirim. Genellikle 65-70 yaşlarında kişiler yönetim kurulunda görev alıyor. Ayda bir ya da iki kere bir araya gelip kararlar alıyorlar. Bazen iyi noktalara da temas ettikleri oluyor. Sonuçta bu kişiler de iyi pozisyonlardan buraya geliyorlar.  
 
Değer Katabilecek Yönetici  
 
Yine de ben gelecekte yönetim kurulundaki kişilerin ne kadar değer yarattıklarının önemli bir hal alacağını düşünüyorum. Sağlam yapıda, yeterli tecrübeye sahip kişilerin yönetim kurulunda olması önemli bir nokta. Bugün bir firma kötü duruma düştüğünde genellikle alt seviyelerden işçi çıkartılır. Aslında alt seviyedeki insanların kararlarıyla şirketin kötü bir noktaya sürüklenmesi mümkün değil. Genellikle bu durumda dahi yönetim kurulundaki kişiler yüksek maaş almaya devam ediyorlar.  
 
Sorumluluk Kurulda Olmalı  
 
Benim ilerde görmek istediğim ise, yönetim kurulunun şirketin sorumluluğunu üstüne alacak yapıda kurulması. Kararları verenler onlar olmalarına rağmen en son gidenler de yine onlar oluyor. Bu durum bugünden yarına değişmeyecektir. Ama ilerde yönetim kurulu üyelerinin daha fazla sorumluluk alacakları kesin. Yönetim kurulundaki insanları işe almak ve çıkartmak için belirli kuralların oturtulması gerekiyor. İşe alma kısmında doğru insanın seçilmesi önemli. İşten çıkartmalarda da kendilerinin sorumluluğunda olan süreçleri iyi yönetip yönetmediklerine bakılmalı.  
 
KURUMSAL YÖNETİMDE LİDERLER İÇİN “7” KURAL  
 
1.İlham Vermeli : Liderler çalışanlarına bir rüya göstermeli. Liderler bu rüyaları gerçeğe dönüştürebilecek yetenekte olmalılar. Sadece yol göstermekle işler bitmez. Duygularla konuşmak gerekir. Liderlerin duygusal vizyonu olmalı. Böylece insanların duyguları yönlendirilebilir.  
 
2.Dürüstlük Önemli: Bir liderin dürüst olması gerekir. Dürüstçe yapılmış seçimler, anlaşmalar her türlü süreçte kolaylık sağlar. Lider birkaç kez iş paydaşlarının güvenini sarsarsa, bu şirketin tüm yapısını etkiler. Şirket lideri evet ya da hayır diyebilmeli. “Bilmiyorum” lider için kötü bir kelime. Dürüstçe seçimlerini yapmalı. Çalışanlarına bu dürüstlüğü geçirmeli.  
 
 
3.Seçimleri Yapılandırmak: Liderler stratejik kararlar alırlar. Pek çok seçim yapmak zorundadırlar. Seçimlerini öncelik sırasına göre yapılandırmak ayrı bir yetenektir. Sonuçta iş hayatının şekillenmesi bu seçimlerin nasıl cevaplanacağına bağlıdır. Bazı insanlar bu cevapları çok sistematik verir. Bazıları ise karışık cevap vermeyi tercih eder. Kurumsal yönetim liderinin önceliklere dikkat edebilecek yetenekte olması gerekir.  
 
4.Dokunabilir Olmak: Lider şirketin her yerinde bulunmalı, her zaman çalışanların arasında olduğunu hissettirmelidir. Hızlı değişen dünyada liderin bu özelliği olmazsa, pek çok değişikliği kaçırabilir. Bütün seviyelerle konuşabilmesi ve anlaşması gerekir. Bu sayede üretken olabilir. Lider, sadece yönetim kurulandaki insanlarla ilişki kurmaz.  
 
5.Kesin Olmalılar: Liderler kararlarında her dönem farklılık yaratamazlar. Kesin davranmaları gerekir. Yine de sağlam verilere dayandırabiliyorsa, kararlarında değişiklik yapabilir. Pazarı iyi analiz ettiğini gösterebiliyorsa, fikir değiştirmenin gerçek bir fırsat doğuracağını anlatabiliyorsa, o zaman süreci farklılaştırmasında bir sorun olmaz.  
 
6.Yardım Etmek Önemli : Liderlerin öncelikleri olmalı. Bütün süreçleri yönetebilmek için bu çok önemli. Örneğin ben pek çok lidere danışmanlık veriyorum. Bu liderlerin liderliğini iyi ve dengeli yapmalıyım ki beni danışman olarak dinlesinler. Ben çok büyük bir firmanın başındaki isim değilim. Ama çok büyük bir sürü şirketin başındaki ismin işinden olmasına neden olabilirim. İnsanların işlerini daha iyi yapmalarını söylüyorsanız, o zaman onlara yardımcı olmalısınız. Bu da bir yetenektir.  
 
7.Analitik Düşünmek: Liderin doğru ve iyi analiz yapması da son derece önemli. Lider, bir süreçle ilgili tüm bilgilere ulaşabilmeli ve bunu iyi analiz etmelidir. Bu sayede sonuçlara varırlar, sonuç odaklı çalışırlar. İş paydaşlarının her birinin durumunu kontrol etmesi de analitik düşünmesiyle doğru orantılıdır.  
 
Profil Internatıonal/ Ayşe Öztuna    
 
Türkiye’de kurumsal yönetim anlamında şirketler hangi seviyede?  
 
Türkiye’de dünyada olduğu gibi sürdürülebilirlilik çok önemli bir kriter. Burada işler biraz aile şirketleri etrafında dönüyor. Yönetim kurulları ve lider yapıları da bu nedenle biraz daha farklı. Liderlerin prensipleri olmalı. Bizim gördüğümüz örneklerde ise liderler bazen keskin davranabiliyor. Günümüz dünyasında artık hedef oynuyor. Liderde o oynayan hedefi vurmaya çalışıyor. Bu nedenle liderlerin esnek olması gerekiyor. Bugün bulunduğunuz yer sallanıyor. Liderlerin değişen duruma göre süreçleri geliştirmeleri gerekli. Öncelikler burada önemli bir rol oynuyor. Bütün seçimleri öylesine yapmak mümkün değil.  
 
Yönetim kurulunda ise genellikle patronun yakınındaki kişilerin söz sahibi olduğu görülüyor. Bu durum da patronun, yönetim kurulunun ve şirket liderinin aynı kişi olması sonucunu doğuruyor. Bu kurumsal yönetim açısından oldukça garip bir yapı. Türkiye’de bu kişiler finansal risklere kendileri katlanmak zorunda kalıyorlar. Sonuçta Türkiye finansal açıdan çok riskli bir ülke. Bu nedenle genellikle yönetim kurullarının da tavsiyeleri büyük önem taşıyor. Yine de belirttiğim gibi performans baskısı olmadan kişiler kararlar alabiliyor. Bu kişiler bir masanın etrafında toplanıp bir şirketin geleceğini ortaya çıkarıyor sonuçta. Bu nedenle yönetim kurulu yapılarının revize edilmesi gerekiyor.  

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz