Sizin organizasyonunuz da muhtemelen kendi kendini yönetme prensipleri doğrultusunda kurulmamıştır.
Dünyanın
önde gelen gıda işleyicilerinden biri olan Morning Star, patronlar,
unvanlar ve terfi etme olmadan yönetsel disiplin ile pazar eksenli
elastikiyeti birleştirebilen bir organizasyonun nasıl kurulabileceğinin
somut bir kanıtı. Gary Hamel Yönetim, organizasyonunuzdaki en verimsiz
birimdir. Takım liderlerinin, departman şeflerinin ve başkan
yardımcılarının sırf diğerlerinin yaptıkları işleri denetlemek için
harcadıkları onca saati bir gözünüzün önüne getirin. Yöneticilerin çoğu
oldukça sıkı çalışır. Burada sorun onlarda değildir. Verimsizlik aslında
hem hantal hem maliyetli olan aşırı hantal yönetim modelinden
kaynaklanır. Bir yöneticiler hiyerarşisi tıpkı bir organizasyonun
sırtındaki ağır bir vergi gibidir. Bu vergi çeşitli şekillerde kendini
gösterir. Birincisi, yöneticilerin birer masraf kapısı olmaları ve
organizasyon büyüdükçe yönetim maliyetlerinin hem mutlak hem de göreceli
olarak artmasıdır. Küçük bir organizasyonda 10 tane çalışan ile tek bir
yönetici olabilirken 100 bin çalışanı olan bir şirkette ise 1/10
kontrol kademesine uygun bir şekilde 11 bin 111 yönetici olacaktır.
Çünkü bu yöneticileri de yönetmek için ekstradan 1.111 yöneticiye
ihtiyaç duyulacaktır. Buna ilaveten, finansman, insan kaynakları ve
planlama gibi yönetimle alakalı işlevlerde de yüzlerce kişi
çalışacaktır. Onların işi aslında organizasyonun kendi karmaşıklığının
ağırlığı altında çökmemesini sağlamaktır. Bu yöneticilerden her birinin
giriş kademesindeki bir çalışanın maaşının üç katını kazandığı
varsayılırsa, doğrudan yönetim maliyetlerinin genel bordro giderlerinden
yüzde 33'lük bir pay aldığı görülür. Neresinden bakarsanız bakın,
yönetim çok pahalıya patlar. Tipik bir yönetim hiyerarşisi büyük ve
vahim kararlar alınması riskini artırır. Kararların boyutu büyüdükçe,
alt kademede karar vericiye karşı çıkabilecek çalışanların sayısı da
azalır. Kibir, miyopluk ve tecrübesizlik her seviyede kötü kararlar
alınmasına sebep olabilir ancak tehlikenin en büyüğü karar vericinin
gücünün hiçbir şekilde sorgulanamadığı zamanlarda yaşanır. Birisine
hükümdarlarınkine benzer bir yetki vermeye görün, er veya geç orada
devasa bir fiyasko patlayacaktır. Bir başka sorun da en güçlü
yöneticilerin ön cephe gerçeklerinden en uzakta olanlardan olmalarıdır.
Tanrısal zirvelerde alınan kararların büyük sıklıkla uygulamada hiçbir
temel geçerlilikleri olmadıkları görülür. Üçüncüsü, çok katmanlı bir
yönetim yapılanmasının daha fazla sayıda onay kademesi ve daha yavaş
tepki verme anlamına gelmesidir. Yöneticiler kendi yetkilerini kullanma
hevesleri yüzünden karar alırken sıklıkla çabuk davranmak yerine işi
ağırdan alırlar. Bir başka vergi türü de önyargıdır. Bir hiyerarşide
yeni bir fikri katletmek ya da değiştirmek yetkisi çoğunlukla sınırlı
ilgisiyle kararları çarpıtabilen tek bir kişinin inisiyatifine
bırakılır. Sonuncusu da ortada bir despotluk maliyetinin olmasıdır. Bu
sorun ara sıra yaşanan bir kontrol manyaklığı değildir. Bu aslında alt
kademedeki çalışanların yetkilerini sistematik olarak ellerinden alan
hiyerarşik bir yapılanmadır. Örneğin, sizin bir tüketici olarak yeni bir
arabaya 20 bin dolar veya daha fazlasını harcama özgürlüğünüz vardır
ancak bir çalışan olarak muhtemelen bir büro iskemlesine 500 dolar
harcama yetkiniz yoktur. Bir insanın yetki alanı daraldıkça hayal kurma,
yaratma ve katkıda bulunma şevki de azalır.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?