Siemens şekerden benzin üreterek enerji tasarrufuna katkıda bulunan bu sisteme, üstün teknolojisiyle destek veriyor.
São Paulo’nun güney metropollerin de yaşayan insanların çoğu, bu şehri her gün çevreleyen dumanın farkına bile varmıyor. Samba nasıl Brezilya’nın vazgeçilmez özelliklerinden biriyse bu hafif sisin de Brezilya’ya özgü olduğu düşünülüyor. Ancak São Paul o’nun 60 km kadar kuzeyindeki Jundai’de yer alan Siemens Endüstriyel Buhar Türbinleri’nde satış ve pazarlama müdürü olarak çalışan Paulo Costa’nun, bu hava kirliliğine alışmaya hiç niyeti yok. Costa, şehre indiğinde, bir kaç yıl kadar önce satın aldığı ve esnek yakıt kullanan aracını sürerek elinden geldiğince hava kirliliğinin artmamasına katkıda bulunmamaya çalışıyor. Aslında yapılan sayısız araştırmayla da konvansiyonel tipte benzinle çalışan araçlara kıyasla bu tip arabaların havayı çok daha az kirlettiği tespit edilmiş. Costa, “Bu şehrin otobanlarında her gün voltalayan milyonlarca otomobilin hepsinde benzin kullanılıyor olsaydı São Paulo’nun hava kalitesi bin kat beter olurdu” diye konuşuyor. Arabalarında alkol ve benzin karışımı olan verimli esnek yakıt kullanan Brezilyalı sayısı her geçen gün artıyor. Bu arabaların bazılarında, fiyatı benzinden çok daha düşük olan etanol bile kullanılabiliyor. Hasat edilmeden önceki fotosentez sürecinde, yakıldığında yaydığı CO2 miktarı kadarını emebilen şeker kamışından, etanol biyo yakıtı üretilen Brezilya’da, özellikle de esnek motorların CO2 dengesi çok revaçta. Costa, “Brezilya’da motorlu araçlarda tüketilen yakıtın şu anda zaten yüzde 50’si etanol ve bu oran her geçen gün etanol lehine daha da artıyor” diyor. Etanolün bir yakıt olarak cazibesini artıran bir diğer faktör de içinde depolanan enerjinin bir kısmının doğrudan güneşten gelmesi. Bugün insanlar bazen etanol üretimi için enerjiye ihtiyaç duyulduğunu unutabiliyor ancak şeker kamışından elde edilebilen enerji miktarı bir dereceye kadar oluyor. Oysa çok daha etkin süreçlerin kullanımıyla burada gereksinim duyulan enerji miktarı azaltılabilir. Siemens’in sunduğu teknolojiler de bu amaca hizmet ediyor. Costa eski günleri yad ederek “Brezilya 1975 yılında etanol programını başlattığında, alkol üreten şeker fabrikaları sıkılmış şeker kamışı saplarından oluşan fiber atıkları, tesislerin arkasındaki açık arazide yakarlardı. Halbuki ‘bagasse’ denilen bu atık şeker kamışı lifleri muazzam birer enerji kaynağıydı” diyor. Zaten bugün çıktı kapasiteleri 25 ile 70 MW arasında değişen biyokütle enerji tesislerinin diğer endüstriyel tesislerde kullanılmak üzere elektrik ve buhar üretirken ‘bagasse’ kullanmalarının temel nedeni de burada yatıyor. Sonuç olarak geçmiş on yılda şeker fabrikalarının enerjiden sağladıkları getiri on kat artmış durumda. Brezilyalı şirketler biyokütle tesislerinde kullandıkları türbinlerden neler beklenmesi gerektiğini çok iyi biliyorlar. Costa şöyle açıklıyor: “Müşterilerimizin fiyat duyarlılığı aşırı yüksek. Hal böyle olunca bu çok özel pazarda başlangıçtaki yatırımın maliyeti ile bu cihazların yaşam ömürleri boyunca sağlayacakları getiri-götürü dengesinin oldukça farklı olduğu anlamı çıkıyor”. Siemens ise bu soruna çözüm bulmak amacıyla Avrupa’daki en başarılı türbin modellerinden birini, Brezilya pazarının ihtiyaçları doğrultusunda uyarlamak suretiyle SST300 buhar basınçlı türbininin yeni bir versiyonunu kullanıma sundu. Costa şöyle devam ediyor: “Almanya ve Brezilya’da çalışan Siemens mühendislerinden oluşturulan bir takım, Brezilyalı müşterilerin özel taleplerini etkin bir şekilde karşılayacak ve tüm parçalarının Brezilya’da kolaylıkla bulunabilen malzemelerden üretilmesini mümkün kılan bu model üzerinde aylarını harcadı”. Elbette kalite ve güvenlik bazında da hiç bir şüpheye yer bırakılmaması gerekiyordu.Ancak bu modifiye edilmiş türbinin fiyat etiketi, Brezilya’nın dört bir yanındaki şeker fabrikalarını tatmin edecek seviyede, yani orijinalinin yüzde 30 altında belirlendi. Örneğin tahliye vanasının tasarımı, maksimum 32 bar’a kadar basınca dayanabilecek şekilde değiştirildi. Ayrıca bu birimin kompakt ölçüleri sayesinde maliyetler de dikkate değer oranda düşürüldü. Bu gibi kazançlar, Usina Santa Cruz şeker fabrikasının endüstri direktörü Marcos Monaco’ya da oldukça cazip geldi. Marcos, “Bu türbinleri Siemens’den satın alma kararımızın ardında temel olarak proje şartnamelerimize ve kurallarımıza uyum gösteren performans ve parçalarının bulunabilme özellikleri yatmaktadır ki sipariş adedimizi bugüne kadar birden üçe çıkarmış durumdayız” diyor. Usina Santa Cruz, Brezilya’da faaliyet gösteren 25 büyük şeker fabrikasından biri. ~
Usina’nın oldukça yüksek bir üretim hacmi var. Her hasat döneminden sonra yaklaşık dört milyon ton şeker kamışı işliyor. Bu nedenle endüstride, verimlilik anlamında dikkate değer bir rekabetçi özellik kazanması şart. Üstelik geçtiğimiz aylarda petrol fiyatlarında yaşanan paraşütsüz yere çakılma nedeniyle şeker kamışından üretilmiş etanolü rekabetçi fiyatlarla piyasaya sürmek de zorlaşmış durumda. “Ancak” diyor Costa, “Siemens’in türbinlerinin katkısıyla verimliliğimizi arttırarak bu meydan okuyucu ortamdan hayatta kalarak çıkacağımıza eminim”. Bu türbinlerin avantajları hakkındaki söylentiler öylesine hızlı yayılıyor ki içlerinde Peru, Arjantin, Kolombiya, ve Meksika’nın da bulunduğu Latin Amerika ülkelerinin hemen hepsinden siparişler yağmaya başlamış durumda. Anlaşılan o ki bu gelişme sayesinde otomobillerin yakıt depoları artık güneşten gelen enerjiyle daha fazla dolacak.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?