Aslında
şirketlerin kafası hala karışık. İnovasyonun öneminin hepsi farkında.
Ama hala kafalarda ciddi sorular var. Bir şirkette inovasyona kim
liderlik yapmalı? Bütün çalışanlar bundan sorumlu tutulmalı mı? Başarılı
olanlar neyi farklı yapıyor? Scott D. Anthony, David Duncan,
inovasyonda merak edilen 6 kritik soruya yanıt veriyor.
Scott D. Anthony, David Duncan
1- İnovasyona kim liderlik yapmalı?
Şirketlerin
çoğu, zaten bilinen bir iş modelini uygulamak üzere kurulmuş
olduklarından liderlik ekibinin aktif katılımı olmaksızın inovasyon
yapmak çok zordur. Burada en yaygın meydan okumalardan biri de
şirketlerde inovasyon yapma özgürlüğü olduğunda, onların genellikle
çekirdek işleri tıkırında gittiğinden böyle bir şeye ihtiyaç
duymamalarıdır. Ardından inovasyon yapmak gerçekten zaruri bir hal
aldığında ise doğru tavrı benimsemek için artık çok geçtir.
Yani
sözün kısası, liderlik ekibinden birilerinin ısrarla inovasyon yapılması
gerektiğini savunması şart. Bu arada sizin başlangıçta illa da bütün
liderlik ekibinin kalplerini ve gönüllerini fethetmeniz gerekmez. Bu
değişimi başlatabilecek kıdemli bir lider veya bir icra kurulu üyesi
bulmanız bile yeterli.
Eğer kendi içinizden böylesi bir inovasyon
savunucusu bulamıyorsanız, o zaman kendiniz bir tane yaratacaksınız.
Dönüşümün erken uyarı sinyallerini tanımlayarak ve onları teker teker
açıklayarak inovasyon yapma gereği hakkmdaki farkmdalığı artırmaya
çalışın. Eğer kendinizi yanan bir platformun üzerinde uyanmış
bulursanız, o zaman dönüşüm yapma özgürlüğünüzün sınırları iyice
daralmış demektir. Şayet kıvılcımları yeterince erken görmüşseniz o
zaman halen bir umut olabilir.
Eğer mevcut uyarı sinyalleri
hafife alınıyorsa kendinize bir zaman makinesi kurun. Rutin sıkıcı
işlerin altında sıkışıp kalmışken uzun vadeli değişimin etkilerini
kavramak gerçekten çok zordur. Burada işe yarar basit bir teknik ise
şirket stratejisini sabit tutarak zaman makinesini 5, 7 veya 10 yıl
sonrasına sardığınızda neler olabileceğini hayal etmektir. Hemen hemen
bütün endüstrilerde bugünün başarılı bir stratejisi, yarının dünyasında
yetersiz kalmaya mahkumdur. Bu kopukluğu görerek inovasyona nasıl daha
fazla yatırım yapılması gerektiğini aydınlığa kavuşturabilirsiniz.
2- İşimi etkileyecek gelecek eğilimlerini nasıl önceden tanımlayabilirim?
Teknoloji
yazarı William Gibson’ın meşhur eski deyimini hatırlayın: “Gelecek
zaten burada, sadece yeterince eşit oranda dağıtılmamış durumda.” Bizim
Asya’da danışmanlık hizmeti verdiğimiz ve pek çok endüstriye, kolay
benimseyen tüketiciye ve küçük şirketlere hitap eden One teknoloji
şirketi, geçtiğimiz günlerde icra kurulu toplantısını Silikon Vadisi’nde
yaptı. Bu şirketin Birleşik Devletler’de para kazandığı neredeyse
hiçbir iş yok gibi. Ancak bu şirketin liderlik ekibi, kendi
endüstrisindeki dramatik değişimin hızını hissedebilecek kadar buraya
yakın olmak istemişti. İşte bu yakınlık sayesinde elde ettiği öngörüyle
bu şirket dönüşümsel inovasyona tahsis ettiği kaynaklarını iki katına
çıkardı.
3- İnovasyon performansımı değerlendirebilmem için hangi ölçümleri kullanmalıyım?
Bu
çok sık sorulan ve aynı zamanda çok da alengirli bir soru. Bir fikrin,
bugünkü net değerini tahmin et ve ardından bu tahminlerin doğrultusunda
onun nasıl performans gösterdiğini takip et gibisinden standart ama
basmakalıp bir cevap pek de uygun kaçmayabilir. Sonuçta, mevcut olmayan
piyasaların öngörülebilmeleri herkesin malumu üzerine çok zordur. Ve
burada en iyi fikirler, sıklıkla deneme-yanılma diye adlandırılan
deneysel metodun uygulanmasıyla ortaya çıkar. Aşırı katı ölçümler
yüzünden mükemmelliğe giden yoldaki sancı verici süreçler atlanabilir.
İnovasyon performansının nasıl ölçüleceğine dair güvenilir ve hızlı
kurallar yoktur. O yüzden siz en iyisi aşağıda verilen genel ilkelere
sadık kalın:
- Niteliksel ve niceliksel ölçümleri dengede tutun.
Intuit’ten Scott Cook bir keresinde şöyle bir espri yapmıştı:
“Yaşadığımız başarısızlıkların her biri için bir zamanlar fevkalade
uygunmuş ve mükemmelmiş gibi görünen şaşmaz elektronik hesap
tablolarımız vardı”. Cook, aslında derinlemesine araştırılmış bir
müşteri ihtiyacıyla ona uygun hazırlanmış bir çözümün peşinde koşup
duruyor. Rakamlar elbette ki önünde sonunda işe yaramak zorunda. Ancak
kendi öz deneyimi ona aslında niteliksel bir şablonun başarıyı
getireceğini söylüyor. Bozucu inovasyonlar da temel bir şablona uyma
eğilimindedir. Bu yüzden başarıyı yakalamak için siz de genel şablona
uyun.
- İlk aşamasındaki bir fikri değerlendirirken belirli bir cevap
yerine başarının ardında yatan varsayımları dikkate almanız gerektiğini
unutmayın.
- Hiç durmaksızın fikir yinelemekten ve inovasyon sisine tıkılıp kalmaktan kurtulmanın en iyi yolu analiz
ile sezgileri bir potada harmanlamaktan geçer.
-
Bir fikrin çeşitli aşamalarında farklı sorular sorun. İlk aşamalarda
sizin dikkate aldığınız sorunun aslında gerçekten önemli olup olmadığını
gösteren işaretler aramakla meşgul olabilirsiniz. Daha sonrasında ise
tek bir alışverişin bile ekonomisi hakkında düşünüyor olabilirsiniz.
Nihai aşama olan piyasaya sürme sürecinden önce de yatırımın getirisi
daha fazla önem kazanabilir.
4- Sadece inovasyona odaklanmış
bir ekip oluşturmak mı, yoksa 3M ve Google’ın yaptığı gibi tüm
çalışanları inovasyona vakit harcamaya mecbur tutmak mı daha iyi?
Bir
büyüme fabrikasının temelinde arzu edilen büyüme türlerini, büyüme
hedeflerini, stratejik fırsat alanlarını ve büyüme hedefleri ile
sınırlarını ayrıntılandıran ve inovasyon destekli büyüme arayışlarını
çok daha güvenilir kılan bir büyüme planının olmasıydı. Bir büyüme planı
olmaksızın bu gibi sorulara cevap vermek çok zordur. Çünkü verilecek
kısa cevaplar sizin stratejik niyetinize bağlıdır.
Dahası,
insanları “boş zamanlarında” inovatif fikirler hakkında düşünmeye
zorlayarak yaratılacak etki aslında inovasyon sistemiyle kültürünün
bütününe bağlıdır. Google ile 3M’de, marjinal faaliyet alanlarında bile
ortaya çıkan fikirlerin ticari bir başarıya dönüşmelerini sağlamaya
yetecek kadar zaman ve ilgi tahsis edilmesini garanti altına alan dahili
sistemler vardır.
Oysa şirketlerin çoğunda bu gibi sistemlere
rastlanmaz ve sonuçta insanların “boş zamanlarda” akıllarına gelen
fikirler, asla hiçbir yere ulaşmaz ve doğrudan çöpe gider. Bu konuda
Google, 3M ve W.L. Gore Associates birer istisnadır. Şirketlerin
çoğunda, belirli bir iş için yarı zamanlı tahsis edilmiş büyük bir grup
yerine, tam zamanlı tahsis edilmiş küçük bir grup ile çok daha iyi
sonuçlar elde edilir.
5- En mükemmel insanlar, genellikle
mevcut şirketleri tarafından sonradan rağbet görür. Peki onların kendi
işlerinden izole edilmeleri mi gerekir yoksa onlar hem kendi günlük
işleriyle hem inovasyon yapmakla aynı anda baş edebilirler mi?
Burada
dikkate değer iki nokta var: Birincisi, çekirdek işte en mükemmel
performansı sergileyen insanların gerçekten inovasyon için de en
mükemmel insanlar olup olmadıklarıdır. Öyle olabilirler, ama
olmayabilirler de. Nitekim Michael Jordan 1994 yılında basketbolu
bırakıp beyzbola döndüğünde asla dünya klasmanında bir beyzbol oyuncusu
olamamıştı ve benzer şekilde LeBron James’i bir buz hokeyi oyuncusu
olarak izlemek de aynı nahoş tadı vermişti.
İkincisi, şayet siz
çekirdek işinizden gerçekten apayrı bir şeyler yapmaya çalışıyorsanız, o
zaman sizin bir sonraki adımda onu “çekirdek işin içine sıkıştırmanız”
mümkün değildir. Yeni kurulmuş şirketlerin çoğu, kurucularının sürekli
ilgisine rağmen batmaktan kurtulamaz. Çünkü yeni şirketlerde bir
inovasyon aynasına, yani tam zamanlı olarak bu işe adanmış bir müfettişe
ihtiyaç duyulur. Aksi halde başarı şansları hiç yoktur.
6-
Büyüme fabrikası kavramları, küçük şirketlere veya daha çok yatırım
holding şirketleri gibi davranan çeşitlenmiş şirket gruplarına ne
dereceye kadar uygulanabilir?
Elbette hiçbiri kusursuz
uygulanamaz. Ancak biz makul derecede küçük bir profesyonel hizmet
şirketi olan Innosight’da kesinlikle birtakım parçalarından
faydalanıyoruz. Genel anlamda konuşmak gerekirse küçük şirketlerin
aşağıdaki şartları sağlaması gerekir:
- Büyüme hakkında en az
büyük şirketler kadar stratejik davranmak. Özellikle planlama
mekanizmalarının çok daha basit olması gerekir. Ancak masanın üzerinde
olan veya olmayan hedefler ve taktikler hakkında kilit stratejik fırsat
alanlarını belirlemek ve stratejik tercihlerde bulunmak da çok
önemlidir.
- Gelecekteki fırsatları ve tehditleri tespit edebilmek
için kendi endüstrilerinin etrafındaki son gelişmelerden haberdar
olmalarını sağlayacak mekanizmalara sahip olmak.
- Herhangi bir anda içinde sadece 1-2 fikir olsa bile bir inovasyon çabaları portföyü yaratmış olmak.
-
İhtiyatlı risk alımını destekleyen bir kültür oluşturmuş olmak.
Yelpazenin diğer ucundaki holding şirketlerinin ise en azından aşağıdaki
şartları sağlaması gerekir:
- Hem ebeveyn hem yatırım şirketleri
açısından masanın üstünde olan veya olmayan büyüme türleri ve pazarları
etrafında aynı hizada olunmasını sağlayan net bir büyüme planı yaratmış
olmak.
- Portföy şirketleri arasındaki “dikişler”de yatan fırsatlardan faydalanılmasını sağlayacak mekanizmalar kurmuş olmak.
- Portföy şirketleri arasında gereksiz fazlalıkları minimum seviyeye indirecek güvenilir portföy takip sistemleri kurmuş olmak.
-
Liderlik ekiplerinin inovasyon liderliğinde büyümeye yatırım
yapılmasını sağlayacak yeterli teşvikleri sunmalarını garanti altına
almış olmak.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?