PİRAYE ANTİKA/HSBC TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ
BANKACILAR 2010'DA NELER KONUŞACAK? 2010’DA TEMKİNLİ GİDİŞ 2010 yılında ekonominin
seyri ile ilgili soru işaretleri sürüyor. Biz HSBC olarak
gelecek yıla ilişkin “temkinli iyimser” bir bakış açısına
sahibiz. Şu anda bankalarda özel sektöre aktarılmayı
bekleyen bir likidite fazlası var. 2010’da Türkiye’de
beklenen yüzde 3’lük büyümeyi rahatlıkla finanse
edebilecek kaynak bulunuyor.
2011 İÇİN RİSKLER VAR MI? Ancak büyüme hızlı
olursa kaynak tarafında sorun yaşayabiliriz. İç tasarruf
miktarı da yeterli düzeyde bulunmuyor. Dolayısıyla
Türkiye’nin büyümesi, gerekli kaynağın ne zaman
sağlanacağına bağlı olacak. 2010’un geçiş yılı olacağını
düşünüyoruz. 2011 ile ilgili soru işaretleri daha fazla,
çünkü asıl finansman ihtiyacı o zaman ortaya çıkacak.
SEKTÖRDE KONSOLİDASYON 2009 yılında düşen
faizlerin etkisiyle bankalar, devlet iç borçlanma
senetlerinden önemli miktarda kârlar elde etti. Ancak
önümüzdeki dönemde bankacılıkta kâr etmek çok zor
olacak. 2009 yılındaki yüksek kârlılıklar 2010’da azalacak.
Dolayısıyla sektörde bir konsolidasyon bekliyoruz.
RİSK YÖNETİMİ ÖNE ÇIKACAK Gelişmiş ülkelerde
yaşanan toksik varlık sorunu da bizde bulunmuyor.
Gelecek yıl sorunlu kredilerde artış olsa dahi bunun
sektör açısından ciddi bir sıkıntı yaratmasını
beklemiyorum. Ancak sektör bundan sonra risk ağırlıklı
müşteri yönetimine daha fazla yönelecek ve yeni
kredilerde bankalar riske çok önem verecek.
OPERASYONEL KÂRLILIK GÜNDEMDE 2010 yılında
faiz oranlarında yavaş yavaş yukarı yönlü bir hareket
bekliyorum. Ancak zamanlaması ve hızını tahmin etmek
güç. Türkiye’de bugün bankaların sermaye yeterliliği
konusunda bir sıkıntısı yok. Uzun vadede sıkıntının
operasyonel kârlılık tarafında olacağını düşünüyoruz. Bu
nedenle ölçek ekonomisi önem kazanacaktır.
MALİYET KONTROLÜ VE VERİMLİLİK Çünkü
sektörde sermaye piyasalarından elde edilen kârları
hariç tutarsanız, ana işkollarından yaratılan kârlılık hayli
düşük seviyelerde bulunuyor. Uzun dönemde bunu
iyileştirmek gerekiyor. Faizlerin bu kadar hızlı düştüğü bir
ortam daha yaşamayacağız. Dolayısıyla bankalar bu
dönemde verimlilik artışına, risk yönetimine ve maliyet
kontrolüne önem vermek durumunda kalacak.