Güneş enerjisinin parlak potansiyeli

Maliyet avantajı nedeniyle üst düzey yöneticilerin radarına güneş enerjisi daha fazla giriyor.

1.08.2014 17:35:190
Paylaş Tweet Paylaş
Güneş enerjisinin parlak potansiyeli
Güneş enerjisinin ekonomiye olan katkısı giderek önem kazanıyor. Üretimin şaha kalktığı, teşviklerin yağmur gibi yağdığı ve yığınla yatırımcının kol gezdiği 2000’li yılların ortalarına kıyasla günümüzde bu enerji kaynağı açık ara farkla çok büyük bir rekabet gücü kazanmış durumda.

Düzinelerce güneş enerjisi şirketinin iflas ettiği, MAC Global Güneş Enerjisi Endeksi’nin yüzde 50 oranında düştüğü 2011 ila 2013 döneminde bile güneş enerjisi tüketimi artmaya devam etti.

Görsellere tıklayın.
Kâr-Zarar Cetveli:
Bu endüstrinin kısa vadeli performansı üzerinde pek çok farklı değişkenin olumsuz etkileri oldu. Bunlar arasında yaşanan finansal kriz, ucuz doğalgaz, nakit sıkıntısına düşmüş hükümetlerce azaltılan teşvikler ve Çinli güneş paneli üreticilerinden yapılan devasa boyutlardaki ithalat başı çekiyor.

Ancak tüm bunlar asla güneş enerjisinin potansiyelini azaltamadı. Hatta global kurulumlar 2006’dan bu yana ortalama her yıl yüzde 50’nin üzerinde arttı.

Ekonomik temeller
Bu müthiş potansiyeli tetikleyen en temel konu ise maliyetlerdeki keskin düşüş. 2008 yılında ABD’li hane tüketicilerinin evlerinin çatısına kendi sınıfının en iyisi olan güneş PV (fotovoltaik) sistemleri kurdurmaları için ödemeleri gereken maksimum bedel watt başına 7 dolar iken bu rakam 2013 yılında sadece 4 dolara düştü.

Bu azalışın en büyük nedeni ise üretime yönelik maliyetlerde görülen keskin düşüştü. GTM Research’e göre 2008 ila 2013 arası dönemde modül maliyetleri yılda ortalama yaklaşık yüzde 30 düştü. Toplam kurulumların ise 2009 yılındaki 1,7 gigawat hacminden 2013 sonu itibarıyla tahminen 11 gigawat’a yükselmesi bekleniyor.~

Her ne kadar modül maliyetler düşse de asıl büyük fırsat kurulumla ve hizmetle ilgili üretim sonrası maliyetlerde yatıyor. Bugün Amerika Birleşik Devletleri’nde evlere yönelik bu gibi sistemlerin kurulmasıyla ilgili maliyetlerin yaklaşık yarısını finansman, müşteri kazanma, düzenleyici teşvikler ve onaylar gibi giderler oluşturuyor.

Bizim araştırmamıza göre bu gibi kalemlerin fiyatı düştükçe bu sistemlerin müşterilere toplam maliyeti 2015 itibarıyla 2,3 dolar olacak. 2020’ye gelindiğinde ise 1,6 dolar düzeyine inecek.

Bu maliyet düşüşleri sayesinde güneş enerjisi, kömür, doğalgaz ve nükleer enerji gibi geleneksel enerji üretimi teknolojilerinde yapılacak yeni yatırımlara darbe indirecek. Bu durum sadece evler ve ticari binalar için değil, aynı zamanda endüstriyel ve toptancı piyasalar için de geçerli olacak.

Şekil - 1’de, güneş enerjisinin ev segmentinde daha şimdiden “şebeke paritesi’ne doğru ne kadar fazla yol kat ettiği ve bu eğride daha aşağıya indikçe önüne ne kadar çok pazar fırsatı çıkabileceği gösteriliyor.

Çin, yenilenebilir enerjiye ciddi miktarda para yatırıyor. Japon hükümeti, Fukushima nükleer felaketinin ardından, kendi ülkesindeki nükleer enerji kapasitesinin bir kısmının yerine güneş enerjisini nasıl geçirebileceğini hesaplıyor. Amerika Birleşik Devletleri ile Avrupa’da ise güneş enerjisinin kabul görme oranı 2009 yılından bu yana dört kattan fazla artmış durumda.

Her ne kadar bu büyük ekonomik güç merkezleri bu alanda çok fazla öne çıkıyormuş gibi görünseler de tüm hikaye onlardan ibaret değil. Örneğin alabildiğine bol güneş alan bir ülke olan Suudi Arabistan, güneş enerjisini oldukça cazip buluyor. Hatta bu nedenle 2032 yılına kadar ciddi miktarda kapasite kurulması ve yerel bazda istihdam yaratılması için harekete geçmiş durumda. ~

Ayrıca derme çatma ve güvenilmez elektrik şebekelerine sahip Afrika ile Hindistan’da da dizelin yerine ve eskiden elektriğin olmadığı alanların elek-triklendirilmesi işinde giderek daha fazla dağınık üretime başvuruluyor. Ekonomik temeller ve Suudi Arabistan gibi bazı vakalarda olduğu gibi yerel istihdam yaratma arzusu, güneş enerjisi için çok daha parlak bir gelecek vaat ediyor.

Şirketler ne yapıyor?
Güneş enerjisi, daha şimdiden şirketlerin tüketimini ve yatırım kararını etkilemeye başladı bile. Tüketim tarafında, fiziksel olarak büyük ayak izleri ve yüksek enerji maliyetleri olan birkaç şirket harekete geçmiş durumda. Bu şirketler genellikle bir altyapı hizmetleri şirketinden satın aldıkları, enerji fiyatından daha düşük maliyete sahip çatı tipi ticari güneş sistemleri kurmakla meşgul.

Örneğin Wal-Mart, bugün yüzde 20 olan yenilenebilir enerji oranını 2020 yılı itibarıyla yüzde 100’e çıkaracağını ilan etti. Konaklama endüstrisinde Starwood Hotels ve Resorts, kendi otellerinde güneş enerjisi sistemleri kurmaya başlamak için NRG Solar ile ortaklaşa çalışıyor. Verizon, kendi tesislerine ve hücresel ağ altyapısına enerji sağlamak için güneş enerjisi ve yakıt-pili teknolojilerine 100 milyon dolar harcıyor.

Peki bu şirketler neden bu işlere kalkışıyor? Enerji tedariklerini çeşitlendirmek, paradan tasarruf etmek ve elbette müşterilere şirin görünmek için. Bunlar daha ilk adımlar. Ancak gerçekten işe yaradıkları anlaşıldığında arkalarından güneş enerjisini uçuracak yeni girişimler büyük bir hızla gelebilir.

Yatırım tarafında ise benzin fiyatlarındaki oynaklıktan uzak, güneş enerjisi üzerinden yapılan uzun vadeli sözleşmeler giderek önem kazanıyor. Ayrıca sermayenin maliyeti de düşüyor. Kurumsal yatırımcılar, sigorta şirketleri ve büyük bankalar, güneş enerjisi aktiflerinin uzun vadeli mülkiyetinden kaynaklanan risklere karşı giderek daha hoşgörülü yaklaşıyor. ~

Dolayısıyla yatırımcılar bugün güneş enerjisiyle ilgili uzun vadeli borç pozisyonlarını sigortalamaya gitgide daha istekli oluyor. Hatta sıklıkla geleneksel proje finansmanında olanlardan daha düşük sermaye maliyetiyle bunu gerçekleştirebiliyorlar.

Bu arada büyük oyuncular da güneş enerjisinin yatırım profiline uygun gelişmiş finansal ürünler yaratıyor. Günümüze kadar bunların içindeki en iyi örnek ise NRG Yield’dı... Biz diğer şirketlerin de yenilenebilir faaliyet aktiflerini yatırımcılar için birer pakette birleştiren benzer menkul kıymetleri piyasaya süreceklerini ümit ediyoruz.

Yenilenebilir projelere, 2010 yılından bu yana 1 milyar dolardan fazla para harcayan Google aktif bir vergi yatırımcısı. Ayrıca çevrimiçinde kitle kaynaklandırma aracılığıyla finanse edilen güneş enerjisi projelerinin gelişimini izlemek de çok enteresan olacak.

Bu konuda şu andaki en iyi örnek, yatırımcılar ile güneş enerjisi projelerini bir araya getiren Solar Mosaic’tir. Bu yaklaşım bir yandan yatırımcı havuzunu büyütürken diğer yandan da bilhassa küçük ölçekli kurulumlar için sermayenin maliyetini azaltabilir.

Bozuculuk potansiyeli
Şu anda ABD’deki elektrik üretiminde güneş enerjisinin payı yüzde yarımın altında. Yine de yeni kapasite kurulumlarında durum biraz daha farklı. Pazar yerine bağlı olarak, yeni güneş enerjisi kurulumları günümüzde yeni tüketimin yarısına kadar yükselebilen bir orandan pay alabiliyor.

2013’ün ilk 10 ayında ABD’de yeni kurulan kapasitelerin yüzde 20’sinden fazlası güneş enerjisi temelliydi. Güneş enerjisi bu denklemin talep tarafını değiştirerek, altyapı hizmetleri şirketlerinin önceden kararlaştırdıkları özkaynak kârlılığında kullanacakları yeni sermaye miktarını doğrudan etkileyebilir.~~

Aslına bakılırsa, güneş enerjisi ABD’deki genel enerji arzı içinden küçük bir pay almaya devam edecek olsada altyapı hizmetleri şirketlerinin ekonomileri üzerinde pekala büyük bir etki yaratabilir (Şekil - 2).

Bu durum, Avrupa’da daha şimdiden görülmeye başlandı bile. Son 7 yıl boyunca, düşük enerji fiyatları ve geleneksel enerji kaynaklarındaki artış yüzünden enerji talebi düşerken, yenilenebilir enerjilerin arzı arttı. ABD’li altyapı hizmetleri şirketleri Avrupalı akranlarından çok şey öğrenebilir. Avrupa’da bu alanda liderliği çoğunlukla küçük ama çevik oyuncular yapıyor.

Daha kapsamlı işletmecilik çıkarımları

Güneş enerjisi, daha ekonomik oldukça şirketler için yeni savaş alanları yaratıyor. Tüketicilere de yepyeni fırsatlar sunuyor. Bir evin çatısına güneş paneli sistemi kurulduğunda, bu işi yapan şirketle müşteri arasında anında kopmaz bir bağ kurulmuş olur. Çünkü güneş enerjisi kurulumu daha ilk günden itibaren ev sahibinin cebine para koymaya başlar.

Güneş enerjisi kurulum şirketleri, güvenlik sistemleri, termostat, duman algılayıcısı, enerji bilgileri hizmetleri ve diğer tüm ev içi ürünlerin temininde merkezi bir tedarikçi olma konumu kazanabilir. Sonuçta, geniş ürün yelpazesi sunan şirketler, güneş enerjisi oyuncularının derin müşteri ilişkileri temeli üzerine kurulu inovas-yoncu ortaklıklardan kazançlı çıkabilir.

Örneğin Tesla Motors, güneş enerjisiyle de birlikte çalışabilen bir akü geliştirmek için SolarCity ile şimdiden ilişki kurdu bile. Aslında tüm bu olasılıklar güneş enerjisinin artık sadece teknoloji ve düzenlemelerden ibaret olmadığına işaret ediyor. Aksine, bu sektörün evriminde ve diğer endüstrilerden oyuncularla ilişki kurmada, iş modeli ino-vasyonları ve güçlü yönetim uygulamalarının rolü giderek artıyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz