Az tüketerek fazla üretiyoruz

Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Bölge Direktörü Güneş Karababa, Barilla daha az tüketerek nasıl daha fazla ürettiklerini konuştuk.

1.08.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Az tüketerek fazla üretiyoruz
Barilla, Türkiye makarna pazarında yüzde 33,7 payla lider durumda. Kendi alanında öncü rol üstlenen şirketin odağında ise sürdürülebilirlik var. Hammaddeden tüketiciye kadar olan iş sürecini dörde bölen şirket, her bir süreci daha sürdürülebilir kılmak için çalışıyor. Barilla Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Bölge Direktörü Güneş Karababa, "Sürdürülebilirlik felsefemiz, daha az tüketerek daha fazla üretmek" diyor. Bugüne kadar yapılan çalışmalar sonucunda ise şirkette su tüketimini yüzde 25, karbon emisyonunu ise yüzde 25 azalttıklarını anlatıyor. Yönetici, iyi tarım uygulamalarıyla buğday rekoltesini de iki katına çıkardıklarını açıklıyor. Barilla, dünyanın en büyük makarna üreticisi. Türkiye’de de yüzde 33,7’lik pazar payıyla açık ara makarna sektörünün lideri. Global cirosu 4 milyar Euro’yu bulan Barilla’nın en önemli özelliği, dünyanın en büyük ve köklü aile şirketlerinden biri olması. Geçmişi 136 yıl öncesine dayanıyor ve bugün ise 4. kuşak tarafından yönetiliyor. Makarnanın dışında makarna sosları, bisküvi ekmek alanında da faaliyet gösteriyor. Ancak hammaddesi buğday olmayan hiçbir iş koluna yatırım yapmıyor. Bildiği işte en iyi olmayı hedefliyor.

Makarnacı Barilla’nın bugünlerde en önemli önceliği ise sürdürülebilirlik... İtalyan aile şirketi, 136 yıl daha yaşamak için hammaddeden üretime, dağıtımdan nihai tüketiciye kadar 4 ana kalemde süreçlerini gelecekte de var olabilmek için yeniden yapılandırıyor. Barilla Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Bölge Direktörü Güneş Karababa, sürdürülebilirlikte ana felsefelerinin “daha az tüketerek, daha fazla üretmek” olduğunu söylüyor. Barilla, daha az tüketerek hem çevreyi koruyor hem de dünyanın gelecekte daha kıtlaşacak kaynakları israf etmiyor. Ancak buna rağmen verimliliği sağlayarak daha fazla üretiyor. Karababa, “Son 10 yılda hayata geçirdiğimiz bu felsefeyle su ve elektrik kullanımını yüzde 30 düşürdük” diyor. Karababa, hammadde üretiminde daha az su daha az gübre ve daha az tohum kullanarak ürün rekoltesini de 2 kat artırdıklarını söylüyor.

Barilla’nın Türkiye dahil faaliyette bulunduğu 34 ülkeden sorumlu olan Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Bölge Direktörü Güneş Karababa, Barilla daha az tüketerek nasıl daha fazla ürettiklerini konuştuk:

Barilla’nın pazarındaki yerine ve cirosuna dair son verileri paylaşır mısınız?
Barilla, global cirosu 4 milyar Euro’yu bulan dünyanın en büyük makarna üreticisi. Aynı zamanda dünyanın en büyük ve köklü aile şirketlerinden biri. Bugün ailenin 4’üncü kuşağı şirketi yönetiyor.~
Barilla’nın Türkiye’deki geçmişi ise 19 yıl öncesine dayanıyor. Şirket, Türkiye pazarına ilk olarak Filiz Gıda’ya ortak olarak girdi. 2004’te Doğuş Grubu’nun gıdadan çıkma kararıyla Filiz Gıda’nın tüm hisselerini satın aldı. Böylece hızlı büyüme süreci başladı. Barilla, Türkiye’de uzun süredir makarna sektörünün lideri. Yüzde 33,7’lik pazar payımız var. Bolu’daki üretim tesislerimizde ürettiğimiz makarnayı, 50’nin üzerinde ülkeye ihraç ediyoruz. Üretim kapasitemiz ise 110 bin ton seviyesinde. 3 yıldan beri Barilla Türkiye ofisi olarak Ortadoğu ve Afrika bölgelerinin yönetiminden sorumluyuz. Son dönemde yoğun olarak sürdürülebilirlik konusuyla ilgileniyoruz. Bu kapsamda Türkiye’de sözleşmeli tarım uygulaması yapan ilk makarna şirketiyiz.

Barilla, neden son dönemde yoğun olarak sürdürülebilirlik konusunda çalışıyor?
Barilla, 136 yıllık bir şirket... Bir 136 yıl daha işlevine devam etmesini istiyoruz. Bunun için hem şirketimizin hem de yaşadığımız dünyanın sürdürülebilirliği bizim için çok önemli. Gelecek 136 yılda da Barilla’nın kendini sürdürülebilir kılması ve gelişen dünyaya ayak uydurması için çalışıyoruz. Bunun yanında değişen dünyanın doğru dinamiklerle değişimine katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Bundan dolayı şirket olarak sürdürülebilirlik konusuna kurum ve çevre olarak iki çerçeveden bakıyoruz.

Sürdürülebilirlikteki ana felsefesiniz nedir?
Bizim sürdürülebilirlikteki ana felsefemiz, daha az tüketerek daha fazla üretmek. Sürekli kendimizi bu yönde geliştirmeye çalışıyoruz. Daha az enerji, daha az su kullanmaya çalışıyoruz. Bu sayede hem çevreyi hem
de dünyanın geleceğini korumayı hedefliyoruz.

Sürdürülebilir olmak için iş süreçlerinizi nasıl değiştirdiniz? Hangi konularda iyileştirmeler sağladınız?
Makarna işinde tarladan çatala kadar uzun bir süreç var. Sürdürülebilirlik çalışmalarımızda, biz “tarladan çatala” olan süreci, dörde böldük. Bu kapsamda, hammaddenin üretimi ve fabrikaya girişi birinci bölüm. Üretim ikinci, üretimden satış noktasına ulaşım üçüncü, nihai tüketici ise 4’üncü süreci oluşturuyor. Biz bu 4 süreci ayırıp her birinde sürdürülebilir olmak için belirlediğimiz ev ödevlerimizi hayata geçiriyoruz.

Hammaddenin üretiminde sürdürebilirlik neden önemli?
Makarnanın temel hammaddesi, durum buğdayı denen özel bir buğday çeşidi. Türkiye de durum buğdayında önemli bir tedarikçi. Dünyada üretilen 28 milyon durum buğdayının yaklaşık yüzde 10’u Türkiye’de üretiliyor.~ Ancak her geçen gün hem Türkiye’de hem dünyada artan tüketim karşında durum buğdayı üretimi yetersiz kalıyor. Üretimin artırılması için sürdürülebilirlik ve iyi tarım uygulamaları çok önemli. Durum buğdayının artan talebe paralel gelişmesi lazım.

Durum buğdayının üretiminin artması için neler yapıyorsunuz?
Tarımda daha az tüketerek daha fazla üretebilmek için bazı konulara dikkat etmek gerekiyor. Bunların başında kaliteli buğday toprak eşleşmesi geliyor. Gerektiğinden fazla su kullanma, toprağın zaman içinde değerini yitirmesine neden oluyor. Bizim uyguladığımız modelin temeli, su tüketiminin, gübrenin ve tohum kullanımının azaltılmasını hedefliyor. Bunları azaltırken rekoltenin ve kalitenin ise artırılmasını hedefliyoruz. Ayrıca çiftçileri iyi tarım uygulamaları konusunda yetiştiriyoruz.

Sözleşmeli tarıma ilk ne zaman başladınız? Yaygınlaştırmayı planlıyor musunuz?
Türkiye’de 2000’li yıllardan bu yana sözleşmeli tarım yapıyoruz. Sözleşmeli tarım yaptığımız bölge Mardin-Urfa hattında. 30 bin dönümden oluşuyor ve bu bölgedeki 100’den fazla üreticiyle çalışıyoruz. Sadece sözleşmeli tarımdan üretilen buğdayla makarna üretimimizi gerçekleştiriyoruz. Başka buğday kullanmıyoruz. Bu şekilde kalitemizi garanti altına almış oluyoruz. Ayrıca sözleşmeli tarım modeli uygulayarak geleneksel tarıma göre rekolteyi iki katına çıkarmayı başardık. Normalde durum buğdayında dönüm başına 300 kilo buğday alınıyor. Bizim rekoltemiz 600 kilolara kadar varıyor. iyi ve sözleşmeli tarım modelimizi Türkiye geneline yaygınlaştırmak istiyoruz. Türkiye yılda 3 milyon ton durum buğdayı üretiyor. Bizim uyguladığımız model, Türkiye geneline yaygınlaşabilirse Türkiye’nin durum buğdayı üretimi 2 katına çıkabilir. Şimdi de sözleşmeli tarım uygulamamızı farklı bir buğday çeşidiyle iç Anadolu Bölgesi’nde yapmak istiyoruz. Önümüzdeki dönemde daha fazla çiftçiyi eğitip sözleşmeli tarım yapılan saha sayısını artırmayı planlıyoruz.

Sözleşmeli tarımda zorlandığınız konular oldu mu?
Türkiye’de çiftçiler, geleneksel tarım uygulamalarını değiştirmekte zorlanıyor. Önce onları ikna ediyoruz. Böylece daha az tohum, daha az su ve daha az gübre kullanarak daha fazla ürün elde ediyoruz. Sürdürülebilirlik dediğimiz konu da bu. Dolayısıyla sözleşmeli tarım bizim için çok önemli. Doğru tohum ve doğru toprak eşleşmesi yapmak lazım. Çiftçileri eğitiyoruz, takip ediyoruz daha sonra ortaya çıkan ürünü piyasanın üzerinde bir bedel ödeyerek satın alıyoruz.

Eskiye göre üretimde daha az su kullandığınızı söylüyorsunuz. Barilla’nın iyi tarım çalışmaları sonunda su tüketimi ne kadar azaldı?

2008 yılından bu yana Barilla Grubu yaptığı sürdürülebilirlik çalışmalarıyla toplam su tüketimini yüzde 25 düşürdü. 2008’den bugüne grup olarak toplam karbon emisyonunu yüzde 25 oranında azaltmayı başardık. Bu çok önemli bir başarı.~
Tarımda sürdürülebilir olmanın dışında diğer üretim süreçlerinizde hayata geçirdiğiniz yeni uygulamalar neler oldu?
Sürdürülebilirlik kapsamında üretim sürecimizi değiştirmekten çok üretimde farklılaşmalar yaptık. Üretimde 600 altın kural belirledik. Bütün çalışanlarımızın bunlara uymasını zorunlu kıldık. Bisküvi ürünlerimizde “free range” (kafes dışında beslenen özgür tavuk) yumurtaları kullanıyoruz. Bizim için lojistik verimlilik de en önemli konulardan biri. Bunun için hep lokal olarak üretmeye çalışıyoruz. Ayrıca ürünlerimizin dağıtımını diğer hızlı tüketim şirketlerinden farklı olarak kendimiz yapıyoruz. Bu kapsamda, Türkiye’de bin 200 noktaya direkt sevkiyat yapıyoruz. Bu direkt dağıtım uygulamasıyla özellikle nakliye aşamasında tüketilen enerji miktarında ciddi bir tasarruf sağlanıyor. En taze ürünü en kısa sürede rafa ulaştırıyoruz. Bunun yanında iki büyük perakende grubuyla otomatik stok yenileme konusunda yaptığımız çalışmalar devam ediyor. Bunu yapan tek makarna şirketiyiz. Perakendecilerin stoktaki ürünleri azaldığında otomatik sipariş sistemi devreye giriyor ve fabrikalarımızdan onların talep ettiği miktarda ürünün gönderimi direkt sağlanıyor. Gereğinden fazla ürün sevkiyatı yapılmadığı için de israfın önüne geçiyoruz. Aynı zamanda verimlilikte de önemli artış sağlıyoruz.

Sürdürülebilirlik raporunuzda tam buğday kullanımının artırılması, tuz, yağ kullanımını düşürülmesi konusunda hedefleriniz var. Bu konuda ne aşamadasınız?
Barilla’nın en önemli prensibi, insan sağlığına zararlı ürün üretmemek. Ürünlerimizde koruyucu, GDO’lu madde hiçbir şekilde kullanmıyoruz. Ambalajlarımızda yüzde 96 geri dönüşümü olan ambalajlardan yararlanıyoruz. Hedefimiz ambalajlarımızın geri dönüşümünü yüzde 96’dan yüzde 100 seviyesine çıkarmak. Aynı zamanda
Türkiye’de hükümetin gıda sağlığı politikası kapsamında biz de daha önce ithal ettiğimiz tam buğdaylı makarna çeşidimizi Türkiye’de üretmek için yatırım yaptık. Gelecek aydan itibaren tam buğday makarna ürünümüz Türkiye’de üretilmeye başlanacak. Bu ürünümüzü, ithal etmediğimiz için de raf fiyatını önemli ölçüde düşüreceğiz. Böylece daha sağlıklı olan bu ürünün Türkiye’de daha fazla tüketilmesini sağlamış olacağız. Krakerlerimizde tuz oranını kademeli olarak düşürüyoruz. Bugüne kadar tuz oranını yüzde 17 düşürdük. Sonuçta daha az tuz daha az yağ kullanarak daha sağlıklı ürünler üretiyoruz.

“GIDALARIN 3’TE BİRİ İSRAF EDİLİYOR”
EŞİT DAĞILIM

Bugün dünyada 6 milyar insan gıda kaynaklarına ulaşırken 1 milyara yakın insan da açlıkla boğuşuyor. Afrika'da açlığın önlenmesi gıda kaynaklarına ulaşım için Barilla Center of Food and Nutrition (BCFN) önemli çalışmalar yapıyor. AŞIRILIK ARTIYOR Bugün dünyada 6 milyar insanın tüketiminde çok büyük aşırılık var. Baktığınızda dünyada obezite artıyor ve üretilen tüm gıdaların
üçte biri israf ediliyor, yani doğrudan çöpe gidiyor.
DÜNYA YETMEYECEK
2050 yılına kadar dünyada insanlar aynı tüketim alışkanlıklarıyla yaşamaya devam ederlerse bugün 3 dünyamız da olsa ihtiyaçlarımızı karşılamaya yetmeyecek. Bu da eşyanın tabiatına aykırı bir durum. Acilen önlem alınması gerekiyor.

İDEAL BESLENME VAR MI?
SAĞLIKLI BESLENME

Barilla olarak Akdeniz beslenme modelinin en büyük destekçisiyiz. Bu model, bilinen en sağlıklı beslenme tipi. Akdeniz Beslenme Piramidi sık tüketmeniz ve az tüketmeniz gereken ürünleri gösteriyor.~
FARKI NE?
Akdeniz beslenme modelinde meyve-sebze, tahıl ürünleri, zeytinyağı daha sık tüketilirken tatlı ve doymuş yağ ürünleri daha az tüketiliyor. Buna göre ideal beslenmede tüketilmesi önerilen gıdalar bir piramit şeklinde gösteriliyor. Sık tüketilmesi önerilen sebze, meyve, baklagil, tahıl ürünleri, zeytinyağı piramidin tabanında, az tüketilmesi önerilen şekerli, yağlı ve hayvansal gıdalar ise piramidin tepesinde yer alıyor. BCFN tarafından yapılan bir araştırma ile bu gıdaların çevreye etkileri yani, dünyadaki karbon ayak izleri ölçülüyor.
ÇEVREYE OLUMLU
Bu kapsamda, bu gıdaların üretimlerinden tüketilip atık haline gelene dek oluşturdukları karbon emisyonu, su tüketimi ve enerji tüketimine bakılıyor. Çıkan sonuç daha sık tüketilmesi önerilen besinlerin doğadaki ayak izinin az tüketilmesi önerilenlere göre daha küçük olduğunu gösteriyor. Barilla'nın "sizin için iyi dünya için iyi" konsepti de buradan çıkıyor. Eğer Akdeniz Beslenme Piramidi'ne uygun beslenirseniz hem kendiniz için sağlıklı olanı tüketmiş olursunuz hem de dünyanın ve çevrenin sürdürülebilirliğine katkı sağlarsınız.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz