Genetik mühendisliği, hayatımızı değiştirecek. İlaçtan gıdaya, sağlıktan sigortaya, tarımdan savunmaya kadar pek çok sektörde devrim niteliğinde değişimler olacak. İlaç, tarım ve gıda sektörleri iç...
Genetik mühendisliği, hayatımızı değiştirecek. İlaçtan gıdaya, sağlıktan sigortaya, tarımdan savunmaya kadar pek çok sektörde devrim niteliğinde değişimler olacak. İlaç, tarım ve gıda sektörleri iç içe Girecek ve ``life science'' (yaşam bilim) sektörü doğacak.
Genetik mühendisliği bilgi teknolojileriyle elele vererek, çok önemli yeni buluşlara imza atacak ve 21'inci yüzyıla damgasını vuracak. Yaşamın şifresinin çözülmesiyle, hayatımız değişecek, pek çok sektör köklü değişimler geçirecek. Genetik, sadece bilimsel bir konu olmaktan çıkıp, insanoğlunun bugüne dek karşılaştığı en önemli ekonomik, politik, hatta ahlaki konu olacak.
Gen araştırmalarının ekonomi Harvard Business Review'un son sayısında ``Gene Research, the Mapping of Life and the Global Economy'' (Gen Araştırması, Hayatı Haritalamak ve Global Ekonomi) başlıklı makale de gen araştırmalarının 21'inci yüzyılda sağlık, sigorta, tarım, enerji, kimya ve savunma sektörlerini nasıl değiştireceği anlatılıyor. Makaleyi hazırlayan üç kişilik takım hepse birbirinden ilginç araştırmacılardan oluşuyor.
Bu takımını üyelerinden olan Amerikalı ünlü genetik uzmanı Doktor Craig Venter, Maryland'de bulunan gen araştırmaları yapan Celera Genomics Group isimli özel bir enstitünün kurucusu ve sahibi... Takımın ikinci üyesi Craig Venter'in eşi Doktor Claire Fraser. Fraser, çok ünlü bir biyolog ve yıllardır Venter ile birlikte çalışıyor, çok iddialı, ses getiren araştırmalara imza atıyorlar.
Harvard Üniversitesi'nde David Rockefeller, Latin Amerikan Araştırmalar Merkezi'nde uluslararası sınırlar ve yeni ekonominin kartografyası hakkında kapsamlı araştırmalar yapan Juan Enriquez ise onların yakın arkadaşı.
Capital olarak, Dr. Craig Venter´le de görüşerek, genetik biliminin hangi sektörleri nasıl değiştireceğini inceledik.
Günümüzde gelinen nokta...
Dünya üzerinde 18 ülke tarafından desteklenen 100'ün üzerinde labarotuvarı kapsayan, binlerce bilim adamının birlikte çalıştığı ``Human Genome Project'' bugüne dek yürütülen en büyük biyoloji projesi... 1990'da başlatılan bu projenin hedefi, insandaki 3 milyar kimyasal çiftten oluşan 100 bin adet geni, 2005 yılına dek haritalamaktı. Ancak, şu ana kadar zincirin yüzde 2.68'i haritalanabildi ve bu oran zincirin matematik modelleme ile tamamlanmasını mümkün kılıyor. Ancak, 2005'te tamamlanması öngörülen proje çok yavaş ilerliyor.
Celera Group isimli özel şirketin kurucusu Dr. Craig Venter ise bu projeye adeta meydan okuyor. 1998 yılının mayıs ayında, aynı işi çok daha kısa zamanda ve çok daha az maliyetle yapabileceği iddiası ile ortaya çıktı. Venter, ``Human Genome Project, 15 yılda 80 bin insan genini 3 milyar dolar maliyet ile haritalamayı hedefliyor. Biz Celera Group olarak aynı işi 300 milyon dolara 3 yıl içinde yapabiliriz'' diyor.
Venter, bu sözleriyle bilim dünyasında hararetli bir tartışma başlattı. The New York Times bu gelişmeler üzerine, ``Bu özel bir şirketin NASA'dan önce aya ayak basması veya yeni kurulmuş bir şirketin atom bombası yapmaya niyetlenmesi gibi bir şey...'' yorumunu yaptı.
Celera, Ekim ayı sonunda 1 milyar çift insan DNA'sını haritaladığını duyurdu. Böylece de, hedefine doğru hızla, başarıyla ilerlediğini de ortaya koydu.
Hangi sektörler değişecek
Craig Venter ve Claire Fraser gibi bilim adamları kıtaları, okyanusları, gölleri, yarımada ve akarsuları haritalamak yerine yaşayan organizmaların gen yapısını haritasını çıkarıyor.
Bu buluşlar, hem canlıların evrim sürecine ışık tutacak hem de evrendeki tüm hayatı, insan yaşamını ve evrende yaşayan tüm canlılara bakışımızı değiştirecek. Sağlık, ilaç, kimya, tarım, enerji, sigorta ve savunma endüstrileri yeni bir döneme girecek. Genlerin nasıl işlediklerinin belirlenmesi, kişiye özel ve mucizevi ilaçların geliştirilmesine katkıda bulunacak.
İlaç ve sağlıkta devrim..!
Baştan aşağıya değişecek sektörler listesinin ilk sırasında sağlık geliyor. Amerika'da yıllık geliri 1 trilyon doları aşan sağlık sektörü, Amerika Birleşik Devletleri Gayri Safi Milli Hasılası'nın (GSMH-GDP) 7'de 1'i büyüklüğüne ulaştı. Bilim kurgu filmlerindeki tatlı hayaller gibi görünen senaryolar, yakın gelecekte hayatın içine girecek.
Venter, gelecekte her hastanın genetik şifresi bilineceğini ve genetik kimlik kartının üzerine dijital olarak işleneceği fikrini savunuyor. Bu kimlik kartında kişinin hangi hastalıklara, rahatsızlıklara karşı duyarlı olduğu, göğüs kanseri, kalp rahatsızlığı ve yüksek tansiyon gibi hastalıklara karşı ne kadar risk taşıdığıyla ilgili veriler olacak. Gen bilim bilen tıp uzmanları bu bilgileri koruyucu ilaç tavsiye ederken gözüne alacak.
Venter, ``Bilim adamları hastalıkların genetik ve fiziksel sebeplerini anladıkça, paradigma değişecek, insanları hastalık sırasında tedavi etmek yerine, hastalıklardan koruma yöntemine geçilecek'' diyor. Yakın gelecekte, genetik biliminin mucizesi koruyucu ilaçlar sağlık sektörünü yeniden yapılanmaya zorlayacak. Bugün 9:1 olan doktor maliyetlerinin ilaç maliyetlerine oranı gelecekte 1:1 olarak gerçekleşecek.
Sigorta nasıl etkilenecek?
Yakın gelecekte, sağlık sektörünün kişilerin genetik yapısına göre üretilen koruyucu ilaçlar çevresinde yeniden organize olacak. Bu değişim çok sayıda ahlaki ve politik soruyu gündeme getirecek. Bu zor soruları bir yana bırakırsak, sağlık alanındaki değişim sigorta sektörüne yansıyacak.
Sigorta işi bugüne dek matematiksel ve olasılık hesaplarına dayalıydı. Tüm bu hesapların sonunda ödeyeceğiniz para ve poliçenizin kapsamı belirlenirdi. Artık, sigorta şirketleri için 45 veya 55 yaşında olmanız fazla bir önem taşımayacak. Poliçenizin kapsamı, genetik kod yapınıza göre belirlenecek.
Sigorta şirketleri genetik raporunu riskli bulduğu kimselerden yüksek prim talep edebilecek. İşverenler işe alım sırasında gen sağlığı raporuna bakarak karar verebilecek.
Gıdada müthiş değişim
Gelecekte şirket birleşmeleri daha karmaşık bir hal alacak ve kapsamları genişleyecek. Çünkü, kimya, ilaç, gıda ve bioteknoloji firmaları aynı enstrümanları kullanarak benzer sonuçlara ulaşmaya çalışıyor.
Yakın gelecekte kireçlenmeye, kolestrol ve şeker hastalığına faydalı gıdalar piyasaya çıkacak. Dr. Craig Venter, `` Medical Foods şirketinin yarattığı, kandaki şeker oranı yüzde 53´ü aştığında harekete geçen NightBite adlı çerez bu tip ürünlerin il örneklerinden. Bu trend güçlenecek'' diyor.
Kendini ''life science'' firması olarak konumlayan Monsanto firması, kanserli hücreleri tedavi etmeyi hedefleyen bir mısır türü üzerinde çalışıyor. Orta vadede gögüs kanseri ve kalp rahatsızlıklarına karşı soya fasulyesinin bioaktif bileşenlerini artırarak östropoz, gögüs kanseri ve kalp rahatsızlıkları riskini azaltmayı amaçlıyor.
Venter´e göre, Johnson & Johnson tarafından pazarlanan, kurabiye, margarin ve tahılların içine eklenen, kolestrolü düşüren ``sitostonal ester''adlı ürünün yıllık 1 milyar dolarlık satış hedefine ulaşması hayal değil.
Tarımda neler değişecek?
Tarım da, gen araştırmalarından en çok etkilenecek olan sektör. Tarım, genetik bilimi için bir deneme sahası işlevini üstleniyor, genetik araştırmalarında neyin işleyip, neyin işlemeyeceğini bir radar gibi gösteriyor. 1998 yılı başında dünya üzerinde 30 milyon dönümlük alanda genetik olarak değişim geçirmiş mahsul ekiliydi.
Dupont ve Dow Chemical gibi firmalar, bitkiler üzerinde yapılan biyoteknoloji araştırmalarına ``Yeni Silikon Vadisi''gözüyle bakıyor. Çünkü, hayvanlar ve bitkiler üzerindeki araştırmalarda kısıtlamalar ve düzenlemeler, insan ile kıyaslandığında çok daha esnek.
Tohum üretimi konusunda kontrolü ele almak isteyen belli başlı firmaların ortak amacı mahsül üretimini geliştirmek.
Tarımsal ürün çekişmesi
Bugün Amerika'da ekilen soya fasulyelerinin yarısı genetik mühendisliğinin ürünü. Çok yakında Amerika'da ekilen pamuk, mısır ve soya fasulyesinin bu oran üçte ikisi genetik mühendisliğinin tarafından geliştirilmiş tohumlardan üretiliyor olacak. Gen mühendisleri zararlı böceklere karşı dayanıklı, besin değeri yüksek türler yaratmak için sürekli çalışıyor.
Amerika'da tarımsal ürün geliştirme konusuna odaklanmış çok sayıda özel şirket ve buralarda çalışan binlerce bilim adamı daha güzel görünümlü havuçlar yaratmak ve kafein oranı daha düşük kahve tohumları geliştirmek gibi benzer hedeflere kilitlenmiş durumda.
Avrupa'da genetik mühendisliğinin gıda ve tarım ürünlerinin geliştirilmesinde kullanılmasına karşı bir tepki var. Bu nedenle, Avrupa ülkeleri bu konuda geri adım attı. Avrupalı seçkin politikacılar, tarımsal bileşenler konusunda çok duyarlı davranıyor, Amerika'nın ekonomik hegemonyasına karşı tedbir alıyor. Avrupalı politikacılar, "genetik olarak değişime uğratılmış gıdalar" olarak nitelendirdikleri ürünlerin kendi memleketlerinde satışına karşı çıktı, çok büyük gürültü patırtı koptu. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa arasındaki ticaret ilişkileri gerginleşti, kopma noktasına kadar geldi.
Savunma sektörü cephesi
Gen araştırmalarının yaşamımızı olumlu yönde etkileyecek pek çok tarafına karşın, karanlık bir yanı da var. Çok sayıda ulusal hükümet kimyasal ve biyolojik ilaçların üretimini ve kullanımını durdurdu.
Dr. Craig Venter, askeri alanlarda yaşanabilecek tatsız senaryoyu şöyle anlatıyor:
``Bio-silahlar kolay yayılabiliyor, spesifik (kendilerine özgü) özellikleri var ve sınırlı bir süre etkili olabiliyor. Bazı ülkeler şeytana uyarak onları stratejik birer silah olarak geliştirebilir. Çünkü, bio-silahlar sessizce yayılabiliyor ve takip edilmeleri çok zor. Eğer gen araştırmaları kişiye özel ilaçlar üretmeyi amaçlıyorsa, spesifik (belli) bir etnik grubu hedef alan biolojik silahlar üretmesi de olası.''
HARİKA AŞILAR PAZARI ÜÇE KATLAYACAK
Genetik alanındaki son gelişmeler ilaçları tahtından indirecek, yeni dönemin gözdesi ``harika aşılar`` olacak.
Sağlık konusundan paradigmanın tedaviden korumaya doğru kayması ``aşı'' geliştirme işine ilgiyi arttıracak. Aşılardan elde edilen gelir, şu anda ilaç endüstrisinin gelirlerinin sadece yüzde 2´sini oluşturuyor, çok fazla gelişmemiş bir alan. Çünkü, bir aşı için aynı kişiye tekrar tekrar reçete yazılmasına gerek yok.
Ancak, bu durum hızla değişmeye başladı. Değişimin bir kaç ana sebebi var. İlk olarak, zaten çok fazla sayıda ilaç firması kronik hastalıkları tedavi edebilecek ilaçlar geliştirmeye çalışıyor. Ayrıca, bu yeni harika aşılara geleneksel aşılardan farklı olarak patent veriliyor. Amerikan Hükümeti, Üreticileri imalat hataları dışındaki tüm diğer sorumluluklara karşı koruyor. 3 milyar dolarlık aşı pazarının 10 yıldan daha kısa bir sürede üçe katlanacağı tahmin ediliyor.
Yakın gelecekte DNA temelli aşılar ile karmaşık hastalıkları hedef alacak. HIV virüsü (AIDS) aşısı şu sıralar klinik denemelerden geçiyor, çeşitli laboratuvarlar soğuk algınlığı, ülser, yumurtalık ve deri kanserine karşı aşı geliştirmeye çalışıyor.
ÜNLÜ GENETİK UZMANINDAN CAPITAL´E ÖZEL ANALİZLER
İnsanın DNA´sını haritalıyorsunuz. Bu olayın insanlık tarihinde çok önemli bir yeri olacağı, hayatımızı değiştireceği savunuluyor. Siz bu fikre nasıl yaklaşıyorsunuz, hayatımız baştan ayağa değişecek mi?
Biz sadece bir bilgi üretiyoruz. Şu ana dek insan genetik kodunun yüzde 80´ninden fazlasını haritaladık. Asıl önemli olan, bunun nasıl kullanılacağıdır. Genetik kodun çözülmesi, geleceğin ilaçlarının üretilmesi, insanoğlunun kim olduğunun ve nereden geldiğinin anlaşılması için çok önemli bir adım.
Bilim adamları küçücük bir DNA parçasının patentini almak için adeta yarışıyor. Tıpkı bilgi teknolojileri alanında olduğu gibi yakın gelecekte genetik de k^arlı bir iş haline mi gelecek?
Adeta altına hücum gibi bir dönem başladı. İlaç şirketleri elbette k^ar amacı güden organizasyonlar ve ancak bir hastalığın tedavisinde etkili olabilen yeni ilaçlar buldukça k^arlılıklarını sürdürebiliyorlar. Bu yüzden, hepsi yeni şeyleri keşfetmek ve ilk sırada olmak istiyor.
Bu sistem tüm insanların yararına çalışıyor. Biz insanın genetik şifresini web üzerinde ücretsiz olarak yayınlıyoruz. İsteyen bu bilgilerden yeni ürün geliştirmek için faydalanabilir.
Eğer bu değerli bilgilere isteyen herkes web üzerinden ulaşabiliyorsa, siz nasıl para kazanıyorsunuz? Araştırma maliyetlerinizi nasıl karşılıyorsunuz?
Biz bu işe başlayana dek dünyada genlerle ilgili veri tabanlarında sadece 2.2 milyar karakterden oluşan genetik kod çözülmüştü. Şu ana dek insana ve diğer canlı türlerine ait çözülen genetik kod tam 40 milyar karaktere ulaştı. Bu gerçekten çok devasa bir veri tabanı; analiz etmek, yorumlamak başlı başına bir iş.
Fakat, konuyla ilgili ayrıntılı açıklamaları, katma değer içeren bilgileri, güncelleme ve bu konuda sahip olduğumuz bilgi birikimini dev bir kitap haline getiriyoruz. Bu Amerika´daki en geniş ticari veri tabanı olacak.
Genetik gıda, ilaç, kimya sektörlerini etkileyecek. Bu endüstrilerin iç içe geçmesiyle ``life science'' (yaşam bilim) sektörü doğuyor. Neler olacak?
Amerika´da Medical Foods Inc. adlı firma ``Nighbite'' isimli bir çerez çıkardı. Bu ürün kandaki şeker oranı yüzde 53´ü aştığında glukoz salgılıyor. Yüksek kolestrol, kireçlenmeye karşı çözünebilen lifler ve dikkatini bir noktaya toplayamayan çoçuklar için özel yiyecekler üzerinde çalışılıyor.
Kelloggs´s firması fonksiyonel gıda departmanı için 70 milyon dolar harcıyor.
Maryland Tıp Fakültesi yenilebilen aşılar geliştiriyor. Genetik mühendisliği ürünü bu patatesleri tüketen insanların bağışıklık sistemleri ishal ve koleraya karşı daha dayanıklı oluyor, bünyeleri daha iyi mücadele edebiliyor.
GEN ÇALIŞMALARI BİRLEŞMELERİ HIZLANDIRDI
1974 yılında bir gen zincirinin çözülmesi 150 milyon dolara malolurken bu rakam 1999'da 150 dolara kadar düştü. Gen araştırmalarının yeni teknolojilerle yürütülmeye başlanmasıyla birlikte, farmakoloji ve kimya alanında bugüne kadar görülmemiş kadar çok fırsat ve hedef doğdu. Dev şirketlerin araştırma-geliştirme bütçeleri bile bu hızı yakalamaya yetmiyor. Şirketler birleşerek güçlenmeyi ve araştırma bütçelerini artırmayı deniyor.
İşviçreli muhafazakar ilaç şirketleri Ciba-Geigy ve Sandoz birleşmesinden 100 milyar dolarlık bir dev olan "Novartis" doğdu. Glaxo ve SmithKline birleşerek yüzde 7,5'lik pazar payıyla, kendi endüstrilerinin en büyük üçüncü firması oldular. Bu birleşmeleri zorunlu kılan güç ise genetik alanında yaşanan başdöndürücü gelişmeler.
1993-1996 yılları arasındaki büyük ilaç firmalarıyla küçük firmalar arasındaki birleşmeler altı katına çıktı. Bu gelişmeler hem küçük firmaların imkanları geniş, büyük laboratuvarlara, veritabanlarına ulaşmasını sağladı hem de önemli girişim fırsatları yarattı.
1994 yılında ilaç şirketleri, araştırma-geliştirme çalışmalarının yüzde 4'ünü outsource ediyordu, 2000 yılında bu oran yüzde 20'ye yaklaşacak. Novartis ve Merck şimdilik bu trendin dışında kalmayı tercih ediyor. Novartis kendi bünyesinde bir gen araştırmaları enstitüsü kurdu ve bu konuya 250 milyon dolar harcayacağını duyurdu. Bioinformatik, biochip ve türler arası karşılaştırma gibi farklı disiplinleri biraraya getirmeyi amaçlıyor. Merck firmasıda araştırmalarını firma içinde yapıyor. Ancak, bazı analistler bu stratejinin yanlış olduğunu savunuyor. Çünkü 50 milyon dolarlık pazarı olan 70 küçük bioteknoloji firması 284 farklı ilaç üzerinde araştırma yaparken, 80 milyon dolarlık pazarı olan Merck sadece 26 ilacı geliştirme aşamasında.
''LIFE SCIENCE'' ALANI MÜTHİŞ HIZLI GELİŞİYOR
1990´ların başında çok büyük bir tarım kimyasalları üreticisi olan Monsanto, artık kendini hızla gelişmekte olan ``life science'' (yaşam bilim) endüstrisinin lideri olarak tanımlıyor. Monsanto agresif bir satın alma ve araştırma stratejisi izliyor. Bugüne dek çok sayıda biyoteknoloji ve gen araştırma şirketiyle ortaklık kurdu, çeşitli anlaşmalar yaptı.
IBM ile ortak kurdukları Millennium Pharmaceuticals firmasına 1,8 milyar dolar harcandı. Ardından, tohum, gıda üretimi ve dağıtımı işine girdi. Dünyanın en büyük tarım ürünleri dağıtım firması Cargill ile yıllık 200 milyon dolarlık bir işbirliği yaptı. 1995´te şirketin hisseleri 14 dolarken 1997´de 39 dolara, 1998 başlarında ise 49 dolara yükseldi.
Kimya devi Dupont, ``life science''konusuna çok önem veren firmalardan. Dupont bu yeni iş kolunu büyütürken, asıl işi olan kimya ve enerji alanlarındaki yerini de koruyacabileceğine yatırımcıları ikna edemedi.
1998 Nisan ayında Dupont Yönetim Kurulu Başkanı, şirketi üç farklı iş ünitesine böldüklerini açıkladı. Bu iş birimleri; ``yaşam bilim'' (bioteknoloji, tarım ve ecza), diğeri ``temel işler'' (naylon, polyester, polimerler), sonucusu ise ``farklı işler'' (lycra, tyvek ve diğerleri) olmak üzere üç başlık altında toplandı. Başkan, geleckte en büyük büyüme potansiyeli olan iş ünitesinin ``yaşam bilim'' olacağını vurguladı. bu açıklamanın ardından hisseleri yüzde 12 değer kazandı. Ardından, mayıs ayında enerji grubunu ayırdı ve hisseleri 5.44 dolardan 79.5 dolara fırladı.
Dupont, ``yaşam bilim'' işinde büyümek için milyonlarca dolar ödeyerek tarım, tohumculuk ve ecza işinde çalışan irili- ufaklı şirketleri bünyesine katmaya devam ediyor. Son olarak dünyanın önde gelen tohumculuk firması Hi-Bred´in beşte birine sahip olmak için 1.7 milyar dolar ödedi.
Dow Chemical, Hoechst ve Zeneca ``life science'' işinde iddialı olan diğer firmalar.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?