Mobilitenin geleceği

Yüzyıllardır üzerine kafa yorulan mobilite, yeni teknolojilerle daha sürdürülebilir hale geliyor.

1.07.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Mobilitenin geleceği
Lojistikten toplu ulaşıma her alanda geliştirilen çözümler sayesinde geleceğin şehirlerinde hayat çok daha kolay olacak. Çin 2050: Bu restoran, Tiger Tower şehrinde bulunup bulunabileceklerin en iyilerinden biri. Kullandığı bütün ürünler restoranın bulunduğu binanın kendi dikey bahçelerinde yetiştiriliyor. Uzman lojistik hizmetleri becerisi sayesinde burada en sıra dışı yemek taleplerine bile cevap vermek mümkün.

Shi, sık bir bitki örtüsü arasından güç bela yolunu bulmaya çalışmaktadır. Hava çok sıcak ve nemlidir, ayrıca lastik botlarına killi toprak yapışmaktadır. Shi, sağ elinde içi çeşitli meyve ve yemeklik otlarla dolu söğüt ağacından yapılma bir sepet taşımaktadır. Sol eliyle ise ensesine bir şaplak atarak oraya konmuş bir sivrisineği öldürür. Shi, eline yapışan bu böceğe iğrenerek bakar. Patikadan saptığından beri yolunu şaşırmıştır. Aslında tek yapmak istediği bir parça kişniş bulmaktı! Düz, şeffaf bir kol saatine benzeyen bir cihaz olan iletişimcisine doğru seslenerek, "Li, bu kan emiciler nasıl olup da buralara kadar gelebildi?" diye sorar. "Kendi bahçemde bu haşaratlardan hiçbirini görmek istemiyorum, özellikle de bu binanın 30'uncu katı olan burada!"
Shi derin bir iç çeker. Tam karşısında asla içinden geçilmesine izin vermeyen yeşil bir duvar gibi duran yoğun bir bambu korusu vardır. Bu arada Shi'nin botlarını bir tavuk gagalamaktadır, Shi onu hafifçe iterek yana yatırır ve kışkışlayarak ona bakar. Bu aşçıbaşı kendi kendine yüksek sesle şöyle düşünür: "Pekala demek ki bu işi taze kişniş olmadan yapmak zorunda kalacağım." Belki de asistanı Li, bir kat aşağıdaki mutfakta bir yerlerde bir parça sotalamıştır diye düşünür. Bu durum gerçekten de çok can sıkıcıdır. Çünkü yeni TigerTower'daki Shi'nin lokantasının inanılmaz bir itibarı vardır. Bu metropolde başka hiçbir restoran bu kadar taze ürünler sunamaz, çünkü Shi bütün yemeklik malzemelerini kendi bahçesinden tedarik etmektedir.

Shi'nin büyük bir uzmanlıkla pişirdiği sebzeler, egzotik meyveler ve şifalı otların hepsi, misafirlerinin başlarının birkaç metre üstünde ve doğal olarak birkaç kata kadar yükselmelerine izin verilen dikey bahçelerde yetiştirilmektedir. Bu bahçeler apartmanın tamamının bütün yiyecek ihtiyacını karşılar. Shi, ara sıra bahçelerde başıboş dolaşan tavuklardan yapılmış yemekler de sunar, ancak kullandığı hayvansal ürünlerin çoğu TigerTower'ın birinci katındaki soğuk hava depolarından gelir. Bu gökdelenlerdeki "depolara" küçük elektrikli kamyonlar ile sofistike bir lojistik sistemi temelinde günlük bazda teslimatlar yapılır. İçinde Shi'nin restoranının da olduğu binada müşterilerin bundan sonra tek yapmaları gereken, sipariş ettikleri ürünleri gidip birinci kattaki soğuk hava deposundan almaktır.~
Shi ayağının dibindeki tavuğu kışkışlayarak kovalamaya çalışırken bir ananasa takılıp düşer ve kendini bir anda bir fasulye fidelen yığınının içinde bulur. Bu fasulyelerin sağ tarafında ise çiçek açmış bir kişniş örtüsü görür. Shi, gülümseyerek iletişimcisine bir mesaj yazar. "Gerekli her şeyi buldum Li. Şimdi aşağıya iniyorum". Başaşçı hasadını yaptığı her şeyi bir araya getirir ve camekanlı salonun diğer ucundaki asansöre doğru yürür.

Asansörün kapısı yumuşak bir ıslık sesi ve hafif müzik eşliğinde açılır ve Shi'nin aşağı kattaki açık mutfağına giden merdivenlerden yemek pişirme sesleri gelir. Maun ağacı zeminli bu restoranın yemek masalarının üstünde birkaç asılı bahçeden gelen meyve ağaçlarının dalları sarkmaktadır. Shi, geniş panoramik pencerelerden, megaşehrin yüksek binalarını pembemsi bir ışıkla renklendirerek batmak üzere olan güneşi görebilmektedir.

Başaşçısına doğru elinde kağıt kalınlığında bir tablet bilgisayarla koşarak yaklaşmakta olan asistanı Li, "Shi, bir sorunumuz var" der. "Vali Bey az evvel aniden bu akşam için bir rezervasyon istedi. Aslında hiç boş masamız yok ancak biraz önce iki Amerikalıyı şu gül ağacının altına oturtmuştum. Bu ağaçtan sarkan dallar biraz dikenli ama pek sorun çıkarmıyor". Li, cebinden beyaz bir mendil çıkartır ve alnında biriken teri kurular. "Burada sorun olan tek şey Vali Bey'inözel bir menü sipariş etmiş olması: Bizim özel tavuk suyu çorbamızla birlikte servis edilen fugu suşi".

Shi tablet bilgisayarının üzerinde parmaklarını tıklatır. "Birinci kattaki soğuk hava depomuzda hiç organik tavuğumuz yok. Aşçı yamağını derhal yukarı kattaki bahçeye gönder. Oradaki bambu korusunun arkasında bir yerlerde bir tavuk dolaşıp duruyordu. Zaten o tavukla paylaşacak bir kozum var" der. Ancak Shi'nin kaşları aniden çatılır. Fugu aslında kendi restoranının normalde servisini yapmadığı oldukça karmaşık özel bir yemektir. Fileto hale getirilmesi bir hayli zor olan zehirli bir balıktan yapılır. Her ne kadar Shi, bu türden balıkları müşterilerinin sağlığını riske atmadan fileto yapabilecek şekilde suşi uzmanı sertifikasına sahip bir aşçı olsa da bu balığın önceden sipariş edilmesi ve eline geçmiş olması gerekirdi. Ancak misafirleri gelmeden önce önünde sadece 1,5 saatlik vakti vardır. Ve bu misafir, hayal kırıklığına uğratılmaktan hiç hoşlanmayan fevkalade önemli bir adam.~
Shi, Şehir Lojistik Platformu'na giriş yapmak için kendi tablet bilgisayarını kullanır. Buradan şehrin dört bir yanına dağılmış birkaç merkezi depoda saklanan her türlü ürüne erişebilmek mümkündür. Bu sistem kullanıcılara sadece bir ürünün mevcut olup olmadığını ve ne zaman stoklara gireceğini söylemekle kalmaz, aynı zamanda ürünün teslimat aşamasında gerçek zamanlı olarak nerede bulunduğu hakkında da bilgi verir. Bunu ise bütün ürünlerin RFID çiplerle etiketlenmiş olması ve sürekli birbirleriyle haberleşmeleri sayesinde başarabilmektedir.

Shi, "Bizim bölgedeki merkezi depoda fugu yokmuş, ancak şehir merkezindeki bir akvaryumda birkaç tanesi yüzmekteymiş" diye bildirir. Tablet bilgisayarına bir çift sesli komut verir ve tekrar ekranına bakar. "Yeterince vaktimiz yok. Onlar bu balığı önce bir yük konteyner içinde metro aracılığıyla ulaştırmak ve ardından en yakın metro istasyonundan buraya elektrikli bir araç ile getirmek istiyor. Ancak bir sonraki kamyon bir saatten önce kalkmayacakmış." Li'nin gözleri parıldar. "Bir fikrim var" der. "Biz bu işi klasik yoldan çözeceğiz. Metro istasyonundan fugu'yu benim kendi arabama alacağım. Yeni trafik rehberlik sistemi sayesinde bu iş eskiden olduğundan çok daha hızlı gerçekleşecek."

Li, kırmızı elektrikli arabasını son hızda metro istasyonuna doğru sürerken, Shi de mutfakta çok yoğundur. Holografik bir projeksiyon sistemi yardımıyla teslimatın son durumu hakkında anında bilgi sahibi olmaktadır. İçeriye elinde yolunmuş bir tavuk ile aşçı yamağı girer. Shi, yüzünde pis bir sırıtmayla "İşte yine karşılaştık" der ve tavuğu bir tencereye atar. Saygıdeğer konuğun gelmesine halen yarım saat vardır. Shi, holograma bir göz atar.

Li, metro istasyonundan tavuğu almış ve karmaşık telematik (trafik algılama) sistemi sayesinde koordine çalışan trafik lambalarının "yeşil dalgası"nda sörf yaparak hızla geri dönüş yoluna çıkmıştır bile. Bu sistem oldukça pahalı biryatırım ancakfiyatına değiyor. Bu sisteme göre Li, 10 dakika içinde restorana varmış olacak.

Shi, derin bir nefes alır. Kısa bir süre sonra Li, koltuğunun altında küçük beyaz bir konteyner ile pürtelaş mutfağa dalar. Başaşçı aceleyle koltuğunun altındaki paketi alır ve dikkatlice açar. Li şimdi büyük bir gururla gülümsemektedir. "Vali Bey az önce teşrif ettiler" anonsunu yapar.
Florian Martini

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz