Şirketler İçin 12 Tuhaf Fikir

Robert Sutton / Yönetim Uzmanı   Başarılı çalışmaları ödüllendiriyor, başarısızlıklar için gerekirse ceza uyguluyorsunuz. Uyumlu çalışanlar peşindesiniz. Yavaş öğrenenlerden uzak duruyorsun...

1.06.2002 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Robert Sutton / Yönetim Uzmanı

 

Başarılı çalışmaları ödüllendiriyor, başarısızlıklar için gerekirse ceza uyguluyorsunuz. Uyumlu çalışanlar peşindesiniz. Yavaş öğrenenlerden uzak duruyorsunuz. Çevrenizde sürekli muhalif yönetici görmekten nefret ediyorsunuz... Aslında bunlar kriterler... Oysa “Weird Ideas That Work” (İşe Yarayan Tuhaf Fikirler) kitabıyla ün yapan Robert Sutton, aksini düşünüyor. Harvard Business Review tarafından “Yılın Kitabı” seçilen çalışmasında, tuhaf ve sıra dışı fikirleri savunuyor. Uyumsuzları, yavaş öğrenenleri, başarısızlıkları ve diğerleri... Yaratacılık için tam 12 tuhaf fikir ortaya atıyor.

 

Bugüne kadar şirketler işe alırken anlaşabilecekleri, kurum kültürüne kolay adapte olabilen, uyumlu elemanları tercih ettiler. Başarılı çalışanlarını desteklediler, başarısız olanları görevden aldılar. Yönetim kararları, daima geçmiş tecrübelere bakılarak oluşturuldu. Daha önce kazanılan başarılar, tekrarlanmaya çalışıldı.

 

Ancak, yönetim uzmanı Robert Sutton, bu bilinen ve çok sayıda yönetici tarafından uygulanan anlayışın yanlış olduğunu ileri sürüyor. Sutton, bu fikirlerini, “Weird Ideas That Work” (İşe Yarayan Tuhaf Fikirler) adlı bir kitabıyla ortaya attı. ABD’de en çok satan kitaplar arasına giren bu çalışma, oldukça farklı yaklaşımlar ileri sürüyor.

 

Yöneticilere sıradan değil sıra dışı, hatta tuhaf olun diyen Stanford Üniversitesi profesörlerinden Robert Sutton’un bu kitabı, ünlü yönetim dergisi Harward Business Review’da yılın kitabı seçildi. Tuhaf fikirlerin, yönetimde yaratıcılığa ve yenilikçi olmaya dikkat çeken eğlenceli bir araç olduğunu belirten Sutton ile bir söyleşi yaptık. Sutton’un Capital için başarılı örnekleriyle anlattığı tuhaf fikirleri keyifle okuyacak, belki de hemen uygulamaya koyacaksınız:

 

Yönetimde yaratıcılık ve yenilikçiliğin önemi nedir?

 

Her zaman aynı işi, aynı biçimde yaparsanız hem rakiplerinizin arkasında kalırsınız hem de sizinle birlikte çalışan insanların motivasyonlarını kaybetmelerine sebep olursunuz.

 

Kaynaklarınızı, iş yapma biçimlerinizi ve yönetim araçlarınızı belirli sıklıklarda gözden geçirip yeniden değerlendirmeniz çok önemli. Yaratıcılığınız burada devreye giriyor.

 

Bir kere yenilikçi olmak için yaratıcı olmak şart. Ancak, burada yaratıcılığın bir son olmadığını aklınızdan çıkarmamanız gerekiyor. Yaratıcı ve yenilikçi olurken, bir yandan da rutin işinizi, süregelen mevcut yapılanmanızı korumanız da gerekiyor. İdeal olan yaratıcılığınız ile rutin işiniz arasındaki dengeyi sağlamaktır. Benim sözünü ettiğim yenilikçilik kalbinizle beyninizi bir arada kullanmanızı gerektiriyor. Yeni bir iş yaparken bu işe aklınızla yüreğinizi bir arada sunacaksınız. Biri, diğerinden önemlidir diyemem.

 

Kalbinizin “evet” dediği şeye aklınız “hayır” diyorsa, ya da tam tersi durumda mutlaka çelişkiler oluşur. Biliyorsunuz, bu sadece yönetim ya da iş yapma biçimlerimiz için geçerli değil. Politikadan, ikili ilişkilere, dini inançtan  teknolojiye kadar her yerde bu bunu sağlamamız gerekiyor.

 

”Tuhaf fikirlerle” beslenen bir yönetim anlayışının, şimdiye kadar kullanılan yönetim modelleri içinde en iyi sonucu verebileceğini söylüyorsunuz. Kitabınızda söz ettiğiniz “tuhaf fikirlerin” ve “sıra dışı yönetim” anlayışının işe yaradığına dair inancınızın temeli neye dayanıyor?

 

Yöneticilerin eğilimlerine bakalım. Şimdiye kadar yöneticiler, çalışanlarını izlerken ne yaptıklarıyla değil, nasıl yaptıklarıyla ilgilendiler. Daha çok sorguya, yapılan her işe karışmaya dayalı bir gözetleme mekanizması geliştirildi. İşte bu mekanizma çalışanların motivasyonlarını öldürdü, yaratıcılıklarını elinden aldı.

 

Örneğin ben, biri sürekli başımda dururken yaptığım işe asla konsantre olamam. Eminim aynı durum sizin için de geçerlidir. Ensenizde patronunuzun ya da yöneticinizin soluğunu hissederek bırakın yaratıcı olmayı, rutin işinizi bile yapamazsınız.

 

Diğer yandan yöneticilerin mevcut işlere, rutine olan merakları, risk almaktan çekinmeleri de çalışanların, dolayısıyla kurumların yaratıcılıklarını engelliyor. Önceki başarılar örnek alınıyor, aynısı tekrar edilmeye çalışılıyor. Oysa bunun tam aksi çok daha olumlu sonuçlar getirecektir. Geçmiş tecrübeleri tamamen unutmak gerektiğini düşünüyorum. İleriye bakmak, her zaman geriye bakmaktan çok daha faydalıdır. Sonuçta alışılagelmiş yöntemlerin dışına çıkmanın, yeni ve sıra dışı fikirler geliştirmenin yaratıcılığı ateşlediğine, motivasyonu artırıp yeni olanın üretimine katkı sağladığına inanıyorum.

 

Kitabımda sıraladığım fikirlerin özellikle tuhaf olmalarını, yadırganmalarını istedim. Tuhaf fikirleri, kocaman bir ateş yakmak için yakılan bir kibrit gibi düşünün. Tuhaf ve eğlenceli oldukları için dikkat çektiler ve kitabımın ana temasını anlatmamı sağladılar. Asıl anlatmak istediğim, yenilikçi ve yaratıcı işin rutin işten çok daha farklı araç ve uygulamalara gerek duyduğuydu.

 

Geleneksel yöneticiler, uzun yıllar boyunca yaptıkları işi hep aynı şekilde yapmaktan vazgeçmiyorlar. Oysa benim ileri sürdüğüm fikirler, mevcut tüm anlayışların aksine hareket etmenizi öneriyor. Bu yüzden de tuhaf geliyor. Kitabımda anlattığım 12 tuhaf fikir var ve bunların hepsi akademik araştırmalara, yaşanmış örneklere dayanıyor. Bunların her biri sosyal, ekonomik, hatta psikolojik disiplinlerce incelenmiş. İşe yararlılıklarına dair bilimsel kanıtları var. Ayrıca, etrafımızda bu fikirleri hayata geçirerek önemli başarılar kaydeden pek çok şirket ve ekip var.

 

Yaratıcılığın ve yeniliğin geliştirilmesine katkı sağlayan tuhaf fikirleri biraz anlatır mısınız. Neler bunlar?

 

Söylediğim gibi, kitapta toplam 12 tuhaf fikirden bahsediyorum. Bunların içinde benim en çok sevdiğim, başarılar kadar başarısızlıkların da ödüllendirilmesi ve sadece hiçbir şey yapmamanın, tembelliğin cezalandırılması fikri.

 

Picasso, Leonardo da Vinci gibi bilinen yetenekler, rakiplerinden çok daha üst düzey başarılara imza atmadılar. Sadece diğerlerinden daha fazla ürettiler. Bu da onların diğerlerinden daha fazla başarı ve başarısızlık yaşadıkları anlamına geliyor. Aslında bestecilerden, şairlere; fizikçilerden, kaşiflere kadar bildiğiniz dahilerin hikayeleri hep aynıdır. Hepsi için yaratıcılık, üretilen işin miktarıyla eşdeğer bir fonksiyondur.

 

Bu bulgular, şirket için çalışanların performans değerlendirmelerine ne kadar önem vermeleri gerektiğini gösteriyor. İnsanların bir şeyler yapıp yapmadıkları, ne kadar yaratıcı olduklarının kanıtıdır. Time Warner’ın Başkanı Steve Ross’un bir sözü var. Ross, “Yeterince hata yapmayan insanlar mutlaka işten atılmalıdır” diyor. Oysa bugün çok az sayıda şirket başarısızlığa tolerans gösteriyor. Sonuçta yöneticiler asla çok konuşan, durmadan planlar yapan ama hiçbirini hayata geçirmeyen çalışanları tercih etmemeliler.

 

<b>Başka ne gibi “tuhaf” fikirler var kitabınızda?

 

Bir başka tuhaf fikir de mutlu çalışanlara dair. Sürekli olumlu olan, birlikte çalıştığı insanlarla uyumlu olan, yöneticilerinin sözünden çıkmayan çalışanlar her zaman tercih edilir. Bense bunun tam aksini iddia ediyorum. Uyumsuz olanların her zaman yaratıcılığı ateşlediğine inanıyorum ve yöneticilere böyle insanlarla çalışmalarını tavsiye ediyorum ya da birkaç mutlu insan bulun ve birbirleriyle tartışmalarını sağlayın diyorum.

 

Bu konuda çeşitli araştırmalar yapıldı ve tartışan insanların, yaratıcılık konusunda sakin ve tartışmayı sevmeyen insanlara nazaran çok daha iyi oldukları ortaya çıktı. Intel bu konuda güzel bir örnek. Şirket çalışanları arasında gruplar oluşturuyor. Bu grupların her üzerinde çalıştıkları projede birbirleriyle tartışarak daha etkin ve verimli işler çıkarıyorlar. Burada birlikte çalışanlar birbirlerini sevseler de sevmeseler de sıkı bir tartışma içerisinde yer almak durumundalar.

 

Tuhaf fikirlere, olumsuz yaklaşan insanlara önem veren başka şirketler var mı?

 

Bir başka örnek Intel’den daha klasik bir şirket olan ve yıllardır sakız üretimi yapan Wringley’s firması. Bu firma da bir proje üzerinde çalışılırken her üç kişiden birinin mutlaka muhalefet olması bekleniyor. Yani bir fikre iki kişi olumlu bakıyorsa, birinin mutlaka olumsuz olması gerekiyor. Bu film endüstrisinde de sıkça kullanılan yaygın bir anlayıştır.

 

Tuhaf fikirlere bir diğer örneği de büyük olasılıkla başarısız olacak işler yapmak ve başarının kesin olduğuna önce kendinizi sonra diğerlerini inandırmak olarak özetleyebilirim. Burada risk almaktan kaçınmamanız gerektiğini söylüyorum. Riskli bir iş yapacaksanız da başarısız olma ihtimalinin farkında olmanız gerekir. Başarılı olma yüzdesini artırmak için yapmanız gereken en iyi şey, kendinizi ve başkalarını mutlaka başarılı olacağız iddiasıyla kandırmamaktır.

 

Bununla ilgili de güzel bir örnek verebilirim. Apple Computer’ın CEO’su Steve Jobs, daima riskli olana meraklıdır. Başarılı olmasının ardında ise gerçekçi düşünme becerisi yatar. Jobs birlikte çalıştığı herkesi, ne iş olursa olsun yapılan her işin en mükemmel iş olduğuna inandırmayı başarmıştır.

 

Kitabınızdaki 12 tuhaf fikirden biri de yavaş öğrenenleri işe almayı öneriyor. Yavaş öğrenen, şirkete adapte olmakta güçlük çeken insanları nasıl idare edersiniz?

 

Ben bir işletme mühendisliği okulunda yönetim dersleri veriyorum. Biz burada kimsenin düşüncesini reddetmiyoruz. Sorulan her soruyu yanıtlamaya, yapılan her işi değerlendirmeye çalışıyoruz. Çalışanları idare etmek, benim burada yaptığım işe benziyor. Yaratıcılığı aradığınız sürece geleneksel yöntemlerin dışına çıkabilirsiniz ve yenilikçi olabilirsiniz.

 

Örneğin pek çok şirket hızlı öğrenenlerle çalışmayı tercih ediyor. Çünkü, bu insanlar karakterleri itibariyle işleri doğru ve en hızlı şekilde yapmak konusunda son derece beceriklidirler ve hemen şirketin iş yapma biçimine, yönetim modeline adapte olabilirler.

 

Ancak, yenilikçi iş yapan şirketler de hiç olmazsa birkaç tane işlerin nasıl olması gerektiğini yavaş öğrenen kişiye ihtiyaç duyarlar. Aksi halde, her yeni gelen diğerleri kadar işlerin nasıl olması gerektiğini bilecek ve onların prototipi olarak rutin işlerin devamını getirecektir.

 

Böylece ortada yaratıcı olan, yeni fikir üreten kimse olmayacaktır. Dünyaca ünlü Beatles Grubu bu konuda bence çok güzel bir örnek. John Lennon grubun en zor üyesiydi. Grupla kolay anlaşamıyor, fikirlerini paylaşamıyordu. Ancak, yanında, düşündüklerini çok iyi anlatan hatta başkalarının düşüncelerine mükemmel bir tercüman olan Paul Mc Cartney vardı. Yavaş öğrenenlere ihtiyacımızın olmasının nedeni, tamamen bir etkileşim yaratmak amaçlı. Bir kurumda hiçbir zaman aynı tip çalışan olmamalı. Sinerji, yaratıcılık ve yenilik ancak bu şekilde yakalanabilir.

 

Şirketler için yaratıcılığın ve yenilikçiliğin çok önemli olduğuna dikkat çekiyorsunuz. Peki şirketlerin yaratıcı ve yenilikçi olabilmek için tam olarak neye ihtiyaçları var?

 

Tuhaf fikirler içerisinde bir takım kurallar yer alıyor. Bu kurallar bazen en iyi yönetimin, en farklı yönetim olduğuna işaret ediyor. Daha önce de söylediğim gibi, süregelen bir şeyleri devam ettirmemek, yoldan çıkmak gerekiyor. Burada belki de yöneticilerin biraz daha maceracı ruha sahip olmaları gerekiyor. 

 

Yaratıcılığın ne kadar keyifli bir şey olduğunu söyleyen yüzlerce yönetici bulabilirsiniz ama bunların çoğu yaratıcılığın aslında rahatlık kavramı ile ilgili olduğunu bilmez. Intel’in yöneticilerinden biri, “Birlikte çalıştığım insanlar rahatsızsa bir şeyleri yanlış yaptığımı düşünürüm” diyor.

 

Diğer yandan mutsuz insanlarla çalışmayı denemelisiniz. Bu insanlara mutsuzluklarını giderici uğraşlar sağlayarak hem onların hem çalıştıkları kurumun yaratıcılığını artırabilirsiniz. Entelektüel sermaye bugün bir kurum için nakit paradan çok daha değerli. Bu nedenle üretilen fikirlerin saklanması da son derece önemli. Kişisel bilgisayarlardan internete kadar pek çok yeniliğe bakarsınız, bunların mevcut fikirlerin bir araya getirilmesiyle yaratılan yenilikler olduğunu görürsünüz. Şirketler için bugün korunması gereken en önemli varlık entelektüel varlığıdır.

 

Özetle şirketlere yaratıcılık konusunda üç temel tavsiyede bulunabilirim. Açıklık, sıra dışı yönetim ve rahatlığın sağlanması. Tuhaf fikirlere gelince... Bunlar sadece işlerin şimdiye kadar yapıldığından farklı  biçiminde yapılması gerektiğini anlatan birkaç öneri mahiyeti taşıyor. Şirketler kendi yaratıcıklarını ateşleyen çok daha başka fikirler üretebilir, yenilikçi olmanın sınırlarını kendi tuhaf fikirleri, tuhaf perspektifleri ile zorlayabilirler.

 

<b>ROBERT SUTTON’A GÖRE YARATICILIĞI ATEŞLEYEN FİKİRLER

 

1* İşe yarayan geleneksel fikirler yerine,

 

“İşe yarayan garip fikirler” geliştirin...

 

2* Büyük olasılıkla başarılı olacak işler yapmak ve başarının kesin olacağına önce kendinizi, sonra diğerlerini inandırmak yerine,

 

Büyük olasılıkla başarısız olacak işler yapın. Başarının kesin olduğuna önce kendinizi, sonra diğerlerini inandırın.

 

3* Başarıyı ödüllendirmek, başarısızlığı ve tembelliği cezalandırmak yerine,

 

Başarıyı ve başarısızlığı da ödüllendirin. Sadece tembelliği cezalandırın.

 

4* İşe değer veren ve yapılan işi destekleyen kişiler aramak, desteklemek yerine,

 

Uzak durmanın, dikkati başka yöne çevirmenin yollarını arayın. 

 

5* Güvenilir ve pratik şeyler üzerinde düşünüp, bunları gerçekleştirmek için plan yapmak yerine,

 

Komik, saçma ve pratik olmayan şeyler üzerinde düşünün. Bunları gerçekleştirmek için plan yapın.

 

6* Geçmiş deneyimlerinizi alıp, kopyalamak yerine,

 

Geçmiş deneyimlerinizi tamamen unutun.

 

7* Özellikle yeni işe alımlarda adayları izlemek için iş mülakatları yapmak yerine,

 

Adayları izlemek için değil, yeni fikirler elde etmek için iş mülakatlarından yararlanın.

 

8* Karşı karşıya kaldığınız sorunun esasını hiçbir zaman çözememiş olan insanları görmezlikten gelmek yerine,

 

Karşılaştığınız sorunların aslını çözen insanlara önem vermeyin.

 

9* Mutlu insanlar bulup, kavga etmeyeceklerinden emin olmak yerine,

 

Mutlu insanlar bulup, kavga etmelerini sağlayın.

 

10* Hızlı öğrenen, kurumu hızlı tanıyacak kimseleri işe almak, sevebileceğiniz ve ihtiyacınız olanlarla çalışmak yerine,

 

Yavaş öğrenenleri, kurumu zor tanıyacak olan kimseleri işe alın. Sevmeseniz bile sizi rahat ettirecek kimseleri işe alın. İhtiyacınız olmayan kimseleri işe alın.

 

11* Dikkat gösterecek, yöneticilerine ve birlikte çalıştıklarına riayet edecek kimseleri cesaretlendirmek yerine,

 

Yöneticilerini ve birlikte çalıştığı kimseleri görmezden gelecek, onlara kafa tutacak insanları destekleyin.

 

12* Sıra dışı fikirlerin uygulamasında ve kullanılmasında beceriklilik etkinliğin göstergesi olduğuna inanmak yerine,

 

Yaratıcı şirketler ve ekiplerde çalışmanın verimsiz ve can sıkıcı olduğuna inanın.

 

İŞTE ÇIKARMADA “TUHAF” STRATEJİLER

 

Tuhaf fikirlerle yaratıcı bir yönetimin işe alımlarla başladığına işaret ediyorsunuz. Verdiğiniz örnekler daha çok kimlerle, nasıl çalışılması gerektiğine ilişkin. Benzer fikirleri işten çıkarmalar konusunda da hayata geçirmek mümkün mü?

 

Çok önemli bir noktaya işaret ettiniz. Bugün dünya ekonomisinde ciddi olumsuzluklar ve gerileme yaşıyoruz. Pek çok firma işten çıkarmalara hız verdi ve son yıllarda dünyanın her yerinde pek çok insan işsiz kaldı. Elbette kimi işten çıkaracağımıza ilişkin son derece dikkatli davranmamız gerekiyor. Bu noktada şimdiye kadar işe alımlarda olduğu gibi geleneksel bir takım yöntemler izleniyor.

 

Örneğin işimize yaramadığını düşündüğümüz, bir türlü anlaşamadığımız, işimizi kolaylaştırmayan elemanların işten çıkarılmasına öncelik veriyoruz. Oysa ben “Weird ideas”la bunun tam aksi olması gerektiğini iddia ediyorum. Yaratıcılık konusu sürekli arka planda kalıyor. Uyumsuz olan, yöneticisinin hayatını kolaylaştırmayan, hatta onu rahatsız eden bir çalışanın ne kadar yaratıcı olup olmadığı düşünülmüyor.

 

Dilbert çizgi filmini bilirsiniz. Ben çalışmalarımda sürekli bu çizgi diziden örnekler veririm. Orada en çok gündeme gelen konu, “işyerinde bizi rahatsız eden insanlardan nasıl kurtuluruz” konusudur. Dilbert ve arkadaşları, sürekli, ofiste canlarını sıkan birilerine olmadık şakalar yapar. Oysa canımızı sıkanlar, yani uyumsuz olan, birlikte çalıştığı insanları ve yöneticilerinin keyfini kaçıran, etrafındakilerden farklı olan kişiler bazen aramızda yaratıcılık konusunda en çok ihtiyaç duyacağımız kişiler olabilirler. Sonuçta kimi işten çıkaracağına ya da kiminle çalışmayı sürdüreceğine karar vermek yönetim sanatıyla ilgilidir.

 

Araştırmalar, şirketlerde, diğerlerinden farklı görünen, farklı davranan, farklı düşünen insanların uzun süre barınamadıklarını gösteriyor. Bu tip insanlara pek olumlu bakılmıyor, çalışmaları desteklenmiyor, değerlendirmeye alınmıyor ve ilk fırsatta da ekibin dışarına çıkarılıyorlar. Bana kalırsa bu tutum her zaman geçerli değil. 

 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz